Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, 30 Ağustos Zafer Bayramı kapsamında Ankara'da söyleşiye katıldı. Prof. Dr. Ortaylı, "Lozan'da biz her yere kendi süngülerimizle girdik. Bize hiç beleş toprak verilmedi. Tazminat da ödenmedi doğru dürüst. Biz Lozan'da kapitülasyonları çözdük. Birinci Cihan Harbi'nin sonunda yenilen devletlerden, hatta yenenlerin içinde en inatçı şekilde şartlara direnen devlet Türkiye oldu ve bugünkü sınırlar çizildi" dedi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Büyük Taarruz'un 102'inci yıl dönümü dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenliyor. Bu kapsamda tarihçi, akademisyen ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Hürriyet ve Bağımsızlık Fikrinin Ölümsüz Abidesi 30 Ağustos" söyleşisiyle Gençlik Parkı'nda Ankaralılarla bir araya geldi.
Prof. Dr. Ortaylı, 30 Ağustos Zaferini giden süreci anlatırken, "26 Ağustos'ta haber bile verilmeden gizli bir seferberlikle kavga başlıyor. Dört gün içerisinde 'yenilmez, geçilmez' denilen mevziler harap oluyor. Ağustos zaferlerinin en sonuncusu 30 Ağustos'tur, 26-30 Ağustos arasıdır, 4 gündür. Gerisi tamamen ricat eden bir orduyu kovalamaktan ibaretti. 14 gün süre istemişti Gazi Paşa, '13 günde bitti, demek yanılmışız bir gün' demiş. 13 günde bitti iş" ifadelerini kullandı.
Lozan Antlaşması'na ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ortaylı, şunları söyledi:
"Lozan'da biz her yere kendi süngülerimizle girdik. Bize hiç beleş toprak verilmedi. Tazminat da ödenmedi doğru dürüst. Biz Lozan'da kapitülasyonları çözdük. Birinci Cihan Harbi'nin sonunda yenilen devletlerden, hatta yenenlerin içinde en inatçı şekilde şartlara direnen devlet Türkiye oldu ve bugünkü sınırlar çizildi. 1939'da Antakya katıldı. Daha sonra Kıbrıs dahil edildi. Türkiye'nin civar ülkelerle teması kopmuştu. Çünkü endüstrimiz geri kalmıştı ve ticari problemler vardı.''
Ankara'nın bir kültür başkenti olduğunu ve bunu korumaya devam etmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ortaylı, şöyle devam etti:
''Ankara bir başkenttir. Askeri nizamın, maliye ve hariciyenin iyi işlediği bir kültür başkentidir. Buradaki hayat ve yaşam biçimi başkaydı. Sınıflar arasında dengeli bir hayat vardı. Anadolu'dan ve İstanbul'dan farkı buydu. Bugün de büyük ölçüde bu devam ediyor. Ulus Meydanı ve Çankırı Caddesi'nde restorasyon gerekli. Burası Roma İmparatorluğu'nun büyük bir şehridir. Onun kazılarının yapılması lazım. Türkiye'ye arkeoloji Cumhuriyet ile gelmiştir. Türkiye operayı da klasik müziği de biliyordu, padişahlar dinlerdi. Konservatuvar eğitimini ve operayı Cumhuriyet kurdu. Bu yıl 90'ıncı yılıdır Türk operasının. Bu başkentin bir tiyatro başkenti olarak devam etmesi gerekir. Bir üniversite başkenti olarak devam etmesi gerekir."
Konuşmasının ardından ABB Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Genel Koordinatörü Hacı Ali Bozkurt, Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya tablo hediye etti.