Başlıktaki soru işaretine bakmayın. Öyle
konular vardır ki, peş peşe geldiğinde “tesadüf” olduklarına
inanamazsınız. Bu da, öyle! Son birkaç gün içinde, medyamız görmediği /
göremediği / görüp de gösteremediği çok önemli şeyler yaşandı.
İSRAİL CEPHESİ: İsrail Ordusu nda askeri istihbarattan
sorumlu Tümgeneral Koçavi, önceki gün Tel Aviv deki güvenlik
konferansında bir harita sundu. Harita, Ortadoğu’daki El Kaide varlığını
/ üslerini gösteriyordu. Ve buna göre, Türkiye’de de üç yerde El Kaide
üssü vardı: Karaman, Osmaniye ve Şanlıurfa.
TÜRKİYE CEPHESİ: Aynı gün, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden
bir açıklama geldi. IŞİD, yani Irak Şam İslam Devleti’ne ait bir
konvoyun havadan vurulduğu bildirildi.
BOLU DAĞLARI: Bu açıklamaların üzerinden 12 saat
geçmemişti ki, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu Meclis’te bir soru
önergesi verdi. Bolu ve ilçelerinde El Kaide militanlarının barınıp
barınmadığını.. Buralara Türk güvenlik güçleri tarafından operasyon
düzenlenip düzenlenmeyeceğini.. Ve diğer ayrıntıları sordu.
ERDOĞAN FENA SIKIŞTI
Neresinden baksanız tuhaf bir durum. Eklemek lâzım: İsrail askeri
istihbaratından gelen iddia yalanlandı. Kim tarafından biliyor musunuz!
“Hürriyet’e konuşan Dışişleri kaynakları” tarafından! İsmi / cismi
belirsiz kaynak, yalanlama yaparken bir de yakınmıştı: “Türkiye El
Kaide’nin hedefleri arasında. Biz tehdit ediliyoruz. Nasıl üs veririz…”
“YALANLAMA YALAN” olmayabilir. Hiç değilse son birkaç hafta itibariyle.
Çünkü: Erdoğan’ın, Suriye’de El Kaide ve yavrularını büyütüp baktığını
bilmeyen kalmadı artık. Zannediyorum hesap, “bir hafta sonra Şam’daki
Emeviye Camisi’nde namaz kılmak” olunca işin buralara geleceği
görülemedi. Esad’ın aylarca direneceği, bu süre içinde de El Kaide ve
yavrularının Suriye’de –işi devlet ilan etmeye vardıran- ciddi bir
oluşuma dönüşeceği anlaşılamadı.
Erdoğan bir süre sonra yarattığı canavarı kontrol edememeye başlayınca
Batı’dan önce uyarılar, sonra ciddi baskılar sökün etti. ABD Savunma
Bakanı’nın, geçenlerde Ankara ziyaretini neredeyse son anda iptal etmesi
bile böyle yorumlandı. Obama’nın mesajı diye okundu.
TIR VAKALARI İŞARETTİ
Konya’dan Adana’ya –oradan da belli ki Suriye’ye giden- İLK TIR
VAKASI’nı hatırlıyor musunuz? O TIR, narkotik (uyuşturucu) ihbarıyla
durdurulup aranmıştı. Belli ki, operasyon durdurulmasın diye, ihbar
“narkotikçilere” gitmişti. Bu sayede de TIR durdurulmuş ve içindeki ağır
silahlar / mühimmat ortaya çıkmıştı.
Daha o günlerde birkaç yazıda “bu operasyonun anlamını / önemini” anlatmaya çalışmıştım.
Cemaat in bu konuda rolü olduğunu, dahası muhtemelen MOSSAD tarafından istihbarat desteği aldığını iddia etmiştim.
Bu vaka ve sonraki TIR operasyonları, medyanın suskunluğu yüzünden bizde
pek yankı bulmadı. Ancak Batı kamuoyunda ciddi bir etki yarattı.
Korkuttu. Türkiye’yi “El Kaide’ye destek veren terör destekçisi ülke”
haline getirdi.
TIR operasyonları, AKP ile Cemaat arasındaki kavganın en şiddetli
alanını oluşturuyor. Zira, durdurulan, ortaya çıkartılan her TIR,
Erdoğan’ı biraz daha zora sokuyor. Kavga da, işte tam bu nedenle iyiden
iyiye büyüyor.
ABD, İsrail, Batı.. Adına ne derseniz deyin, El Kaide kâbusu görenler
Erdoğan’ı böyle “afişe edip durdurmaya” çalışıyor. Erdoğan ve kurmayları
bir süredir El Kaide için “terör örgütü” ifadesini kullanıyor.. Kınıyor
falan.. Ama inandırıcılıktan o kadar uzaklar ki! İktidar, bırakın
Suriye topraklarını, kendi topraklarında El Kaide operasyonu yapmıyor.
Belki de yapamıyor.
Bayram değil seyran değil, Türk savaş jetlerinin (nerede, nasıl, ne
ölçüde olduğunu bilemediğimiz biçimde) El Kaide konvoyunu vurması..
Bunun, İsrail’den gelen “Türkiye’de üç El Kaide üssü var” açıklamasından
hemen sonra olması.. Tesadüf mü! Tesadüf olabilir mi!
Bunca somut veriyi, tabloyu bir kenara bırakın.. En azından ZAMANLAMA MANİDAR değil mi!!
BUGÜN “SINIRI” KONUŞACAĞIZ
Bugün SOKAK televizyonunda konuğum Milliyet Gazetesi yazarı Mehveş Evin.
Bu hafta boyunca gazetede izlenimlerini aktardığı gibi, Suriye
sınırında dolaştı. Mültecilerle, bölge halkıyla konuştu.
Sevgili Mehveş’le Medya Mahallesi’nde (saat 14.00) işte hem o
izlenimleri paylaşacağız.. Hem de çevre konusundaki duyarlılığı ile
medyayı ateşleyen bir gazeteciyi bulmuşken Polenezköy’ü, Olimpos’u
soracağım.. Hani, AKP’nin rant uğruna öldürmeye çalıştığı yeryüzü
cennetlerini.
YENİ MEDYADA YENİ AKİT KRİTERİ!
Türkiye onu, vatandaşa “gavat” deyip de sonradan “ben kavas demek istemiştim” izah çabasıyla tanıdı. Memnun oldu, müşerref oldu.
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, objektiflere en son, bu fotoğrafla
takıldı. Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’a “MEDYA AHLAKI” plaketi
sunarken.
İkili, Tüm Gazeteciler İnternet Medyası Yazarlar ve Yayıncılar Derneği nin düzenlediği Medya Ahlakı konulu konferansa katıldı.
Dernek Başkanı Mahmut Eraslan açış konuşmasında, “Vali Coş’un temsil
ettiği Yeni Türkiye’de medyanın yeni kriterini” anlattı: “Allah bizim
köşemize de karışır Manşetlerimize de..!”
Devamını Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak getirdi: "Habercilik
peygamber mesleğidir, resul haberci demektir. Peygamberler bize ötelerin
ötesinden haberler getirirler. Hakikatin bilgisini getirirler."
MEĞER NEYMİŞ!
Bülent Arınç, Başbakanı Erdoğan’ın vatan hainliği ile suçladığı TÜSİAD
Başkanı için üzülüyormuş. Çünkü onun “vatan haini” olmadığını
biliyormuş.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, özel yetkili mahkemelerin ortadan
kaldırılacağını açıkladı. Ayrıca “hukuk devletinin gereği olarak bugüne
kadar yapmamız gerekirdi” diye bir itirafta da bulundu. “Peki şimdiye
kadar neden yapmamışlar” diye soracaksınız, değil mi! Cümleyi tam
haliyle yazarsam sorunuz yanıtlanır: “Hukuk devletinin gereği olarak
bugüne kadar yapmamız gerekirken bazı nedenlerle yapamadığımız tarihi
adımı atacağız” Eğer “neymiş o BAZI NEDENLER” diye soracaksınız, üzgünüm
onun yanıtı yok. Açıklama ile yetineceksiniz. Adım atacaklar-mış.. Bazı
nedenlerle atamamışlar-mış.
Başbakan için Beyaz Saray’ı falan boşverin İngiltere Kraliçesi’nin
Buck-ingham Sarayı ile yarışacak bir “yerleşke” inşa ediliyor ya..
Erdoğan’ın makamına özel asansör ile girilecekmiş. Dahası.. Makam
katının girişine, “Erdoğan’ın adımlarını tanıyacak ve kapıyı ona göre
açacak” özel bir sensör yerleştirilecekmiş. Bu olağanüstü güvenlik
önleminin nedeni de, bir türlü önleyemedikleri BÖCEK (yani dinleme
aygıtı) yerleştirilmesi ihtimaliymiş.