İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları, Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair yasaya karşı miting gerçekleştirdi. Anayasa Mahkemesi’ne kararın iptali için çağrıda bulunulan açıklamada, “Anayasa Mahkemesi hukukun gereğini yerine getirmeli ve katliama dur demelidir. Her şeyin bittiğini söyleyenlere ufak bir mesajımız var; biz daha yolun başındayız ve biz bitti demeden bitmez” denildi.
Geçtiğimiz ay TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair yasaya karşı tepkiler devam ediyor. Kanun teklifinin yasalaşmasıyla birlikte hayvanlara yönelik şiddet, işkence ve katliamlarda artış medyana gelmesinin ardından yasaya karşı yurdun birçok noktasında eş zamanlı mitingler düzenlenirken İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları büyük miting gerçekleştirdi.
Konak Cumhuriyet Meydanı’ndan yürüyüşle başlayan miting, Gündoğdu Meydanı’na konuşmalarla devam etti.
Mitingde, yaşam hakkı savunucuları adına basın metnini İzmir Yaşam Hakkı Savunucularından Pınar Alpasil ve veteriner hekim Kaan Gencer okudu. Alpaslan ve Gencer, yasanın geri çekilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne çağrıda bulundu.
Gencer: “Hayvanlara yönelik sistematik öldürme, işkence ve tecavüz cezasız kaldı”
İktidarın yıllardır süre gelen politikalarla hayvan hakları konusunda toplumu kutuplaştırdığını belirten Gencer, şunları söyledi:
“İktidar ve ortakları, toplumu kutuplaştırmak üzere yeni türden kirli bir siyasete girişmiş durumda. 5199 nolu yasa tartışmaya açıldığı günden beri, toplumdaki bölünme daha fazla keskinleşmiş ve iktidar yanlılarının tüm ‘ötekilere’ yönelik saldırıları artan oranda çoğalmıştır. Sokakta yaşayan köpekler yerel seçimlerden önce AKP, MHP, YRP ve BBP gibi gerici partilerin seçim propagandası haline getirilerek hedef gösterildi. AKP ve ittifakı yerel yönetim seçimlerinin yenilgisiyle köpekler için ‘başıboş, saldırgan, hastalıklı’ gibi saçmalıklar savurarak, hayvanlara ve hayvanseverlere karşı tamamen etik dışı, vicdan ve bilim karşıtı bir tutum aldılar. Şüphesiz bu yaşam hakkına yönelik yeni bir saldırı değildi. AKP’nin 23 yıllık iktidarı boyunca, ‘hayvana karşı şiddet’ sadece kabahat olarak sayıldı. Hak savunucuları tarafından suç olarak görülen hayvanlara yönelik sistematik öldürme, işkence ve tecavüz cezasız kaldı. AKP’nin cezasızlandırma anlayışı, ister bireysel isterse sözde kamu kuruluşu olan belediyelerle net bir şekilde artış gösterdi. Biz sokaktaki bir canı beslemek, ona nispeten sağlıklı yaşam koşulu yaratmak ve uygun yuva bulabilmek için çabalarken, iktidarın yaratmış olduğu yaşam düşmanı siyasi atmosfer binlercesini caniyane bir şekilde katletti. Ve şimdi, Katliam Yasası ile sokakta yaşayan canlarımızı bizden almak istiyorlar! Bugün buradan bir kez daha tüm öfkemizle haykırıyoruz… Yasa iptal edilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz!”
“Çocukların üzerinden kendi kanlı yasalarınızı temellendirmenize asla izin vermeyeceğiz!”
Yasaya ilişkin komisyon görüşmelerinde iktidar tarafından öne sürülen ‘sokak köpekleri çocuklara saldırıyor’ savına da yaşanan çocuk cinayetleri ve tecavüzler üzerinden değinen Gencer, şunları kaydetti:
“Bize ‘önce çocukların yaşamı’ diye yalan laflar söyleyen iktidara soruyoruz. Önlenebilir hastalıklardan yılda 10 bin çocuğun ölmesinin sebebi kimdir? Her üç çocuğumuzdan birinin yatağına aç gitmesine neden olan sizin açtığınız sefalet değil midir? Okulda olması gereken 671 çocuğumuz son 11 yılda neden iş cinayetlerine kurban gitti? Neden 2017 yılından bu yana 132 çocuğumuz mayın patlamalarıyla, katledildi ve bir kişi dâhi ceza almadı? 6 yaşındaki çocuklarımızı 'rızası vardı' diyerek, tarikatların istismarına maruz bırakan kim? Kutsal aile diyerek çocuk yaşta evlilliklerin önünü açan kız çocuklarını şiddete ve istismara karşı korumasız bırakan kim? Neden sizlerin öve öve bitiremediğiniz tarikat ellerinde aslında sürekli, ama size göre ‘münferit’ olarak çocuk tecavüzleri yaşanıyor? Rabia Naz, Narin gibi katledilen çocukların failleri neden iktidar vekilleri tarafından korunuyor? Çocukların üzerinden kendi kanlı yasalarınızı temellendirmenize asla izin vermeyeceğiz!”
Alpaslan: “Hayvanların yaşadığı sorunun nedeni bizmişiz gibi gösteriyor”
Açıklamada konunsan Pınar Alpaslan ise hayvan hakları savunucularının ötekileştirildiğini belirterek şunları söyledi:
“Bugün buradayız, çünkü onlar kötülük tohumlarını topluma serperek vahşet üzerine vahşet üretecek bir yasayı, halkın ezici çoğunluğuna rağmen canice uygulamak istiyor. İktidar bizi ‘elitist’ diye yaftalıyor, marjinalize etmek istiyor ve ‘çok istiyorsanız köpekleri evlerinize alın’ diyerek saldırıya geçiyor. Sanki bugün hayvanların yaşadığı sorunun nedeni bizmişiz gibi gösteriyor. Hayır biz elitist değiliz, bizler korumalı lüks sitelerde yaşamıyoruz! Biz toplumun çeşitli katmanlarından insanlarız, bu katliam yasasına karşı çıkan milyonlarız, halkız! Bizden aldığınız vergilerle aslında sizin bakmakla yükümlü olduğunuz hayvanlara kendi imkanlarıyla bakan, hayvanları ölüm kampı barınaklara göndermemek için cebindeki son kuruşu harcayan gönüllüleriz, hayvan savunucularıyız! Aylardır tek bir ağızdan ‘onlar bir avuç, biz milyonlarız’ diye, duymak istemeyen tüm kulaklara haykırdık. Yasanın kulis bilgileri geldiği ilk günden beri, 23 Mayıs’tan bu yana gitgide artarak, yüzbinlere ulaşarak sokağa indik. Ve bugün burada yalnız değiliz. Bizler bu yasayı durdurabiliriz!”
“Belediyelerle karşı karşıya gelecek ve böylece toplumsal bir huzursuzluk yaratılmış olacak”
İktidarın yasayla birlikte yerel yönetimleri de kıskaca almak istediğini ifade eden Alpaslan şöyle konuştu:
“Bu yasanın iktidar ve ortakları tarafından en cazip tarafı 31 Mart seçimlerinden sonra yerel yönetimlerin çoğunun ‘muhalefet’ belediyelerine dönüşmesidir. Belediyeler, katliam yasasına uymadıkları takdirde kayyum da dahil olmak üzere bir dizi yaptırım devreye giriyor. Şayet belediyeler katliam yasasını şu ya da bu oranda uygularsa ezici çoğunluğu yasa karşıtı olan halk, belediyelerle karşı karşıya gelecek ve böylece toplumsal bir huzursuzluk yaratılmış olacak. İktidarın bayrağını sallamaya hevesli, hayvanlara tecridi ve ölümü reva gören iktidar ya da muhalif bu belediyeler halkın öfkesinden payına düşeni alacaktır!”
“Bu kanun derhal iptal edilmelidir”
Alpasian, Anayasa Mahkemesi’ne yasaya ilişkin son karar noktasında seslenerek şunları kaydetti:
“Dostlarımızı sizin vahşetinize teslim etmeyeceğiz! Biz yaşamdan yana olanlar; kana susamış bu iktidara, sahte haberlerle toplumu manipüle eden trol ordusuna, sosyal medyada tonlarca para döktüğünüz sahte bot hesaplara, kendisine gazeteci deyip meslek etiğini yok sayarak hayvanların yaşam hakkını anketler açarak bir avuç takipçisiyle tartışmaya açanlara, her gün bilimden uzak, yeni nefret söylemleri ile toplumu kutuplaştıranlara, halkın meclisine halkı almayanlara, protesto hakkını engelleyenlere, gözaltına alanlara karşı hayvanları, sokakta yaşayan köpekleri, dostlarımızı savunuyoruz! Savunmaktan vazgeçmeyeceğiz! Buradayız! Bir yere gitmiyoruz! Yasanın ağustos ayında meclisten geçirilmesinin ardından Anayasa Mahkemesi'ne 16 maddenin iptali için açılan dava yakın zamanda görülecek. Hayvanları Koruma Kanunu denilmesine rağmen kanunun adına, amacına, koruduğu değerlere açıkça aykırı olan bu kanun derhal iptal edilmelidir.
Anayasa Mahkemesi hukukun gereğini yerine getirmeli ve katliama dur demelidir. Her şeyin bittiğini söyleyenlere ufak bir mesajımız var; biz daha yolun başındayız ve biz bitti demeden bitmez! Sokakta yaşayan hayvanları bizden koparmak isteyen yasaya karşı, öfkemizi ve bilincimizi daha gür ve daha güçlü örgütlemeye devam edeceğiz"