Ülkedeki ekonomik krizi bilmeyen, hissetmeyen yok. Yabancı ülke medyalarından bazıları “Türkiye Batıyor, Türkiye Dağılıyor, Türkiye Borç Ödeyemeyecek” gibi son derece gurur kırıcı manşetler atıyor. İçerideki hain medyamız bu bilgileri halktan saklıyor. Oysa bu kötü durumu halktan saklamak değil halka bilgi vermek lazım.
Neredeyse tüm medyanın sahibi olan bir aile ülkeyi de nüfusuna geçirdi. Tek amacı mevcut soygun düzeninin devam etmesi olduğu için, tüm siyasi faaliyeti ülke gelişsin, büyüsün şeklinde değil, kendi oyları artsın, iktidara devam edilsin şeklindedir. Bu nedenle durum hepimiz için çok kötüdür. Doların nereye kadar yükseleceği kestirilemiyor. Sokak enflasyonu ile devlet enflasyonu arasında büyük fark var. Sokağın işsizliği ile devletin işsizliği arasında büyük fark var. Bu kargaşa kolay atlatılamaz denildiği halde, iktidarın oyu sıfırlanması lazımken, maalesef belirli bir noktada duruyor. Tüm dünya ve hatta iktidarın kendisi bile ekonomik olarak durumun iyi olmadığını, milletin çöpten geçinecek aşamaya geldiğini biliyor ama o kadar kötü durumda aynı partinin oyu da sıfıra inmesi lazımken inmiyor...
Neden?
Sebepler şunlar:
İktidar, kendi üyelerinden, yeminli ve sadık kişilerden bekçi seçti, sayısı 30.000 civarı; bu kişileri aile ve etrafıyla dikkate almak lazımdır.
İktidar, 20 yılda neredeyse fanatik şekilde kendi mensuplarından polis teşkilatı kurdu, sayısı 330.000 civarı; bunları aile ve etrafıyla düşünmek lazımdır.
İktidar kendi üyelerinden hukukçu olanları avukat, hâkim ve özellikle savcı yaptı, sayıları 12.500 civarıdır; bunları kendi aile ve etki alanlarıyla birlikte düşünmek lazımdır.
İktidar 15 Temmuz’dan sonra kendine ait bir jandarma ve hatta askeri teşkilat kurdu: Jandarma sayısı 100.000 civarı, diğer askeri teşkilat ve ücretli askeri teşkilat var; ve bunların da aileleriyle dikkate alınması lazımdır.
İktidar 20 yılda imam hatip üzerinden ve diyanet üzerinden toplumu biçimlendirme çalıştı: Diyanet personel sayısı 130.000 civarı ve imam hatip öğrenci sayısı 500.000 civarı olduğu söyleniyor.
İktidar üniversite hocalarının neredeyse tamamına yakınını kendi fikrinden olanlardan atadı, bir kısmı fikir değiştirmiş olsa bile YÖK altında tamamen bir iktidar fanatiği olan üniversite hoca sayısı 180.000 civarı ve çok sayıda vakıf üniversitesi var. Ayrıca, öğrencilerin de iktidar destekli derneklere üye olanlarının sayısı da çok fazla.
İktidarın en büyük destekçilerinden olan tarikat sayısı 30, alt kolu sayısı 500 civarı ve 3.000.000 civarı da tarikat mensubu olduğu söyleniyor; bunları aileleriyle birlikte hesaba katmak lazım. Ülkedeki mafyanın da büyük çoğunluğu iktidar kontrolüne geçmiş durumdadır.
Ülkedeki Kızılay ve diğer vakıf çalışanlarının sayısı 40.000’i bulmakta ve bunları aileleriyle birlikte hesaba katmak lazım.
Ülkede 125.000 derneğin nüfusça büyük kısmı iktidar yanlısı derneklerden oluşmakta ve bunların da gelirini iktidar karşılamaktadır.
Sendikaların iktidar destekçisi olanları ise tüm sendikaların yarısını oluşturmaktadır. Bunların da aileleriyle hesaba katılması lazımdır.
İktidar 20 yılda fabrikaları sattı, üretim yerlerini sattı, tarımı bilerek bitirdi, çiftçiyi bilerek yok etti, küçük esnası bilerek yok etti, ülkede şu an sadece ailenin damadının İHA/SİHA ihracatı, beşli çetenin inşaat ihracatı, bazı suç ortağı kişilerin zehir ihracatı var. Başka ihracatımız yok. Ülke her geçen zaman daha da borçlanarak bataklığa doğru sürüklenmektedir.
Acil ekonomik politika ve siyasi politika değişmezse, 2023 yılında ülkeye Londra üzerinden yabancı ülkeler Kayyum olarak çöker. Alacaklarını Tahkim ile almak zorunda kalırlar. Anadolu ülkeye gelen yabancıların kontrolüne girer. Yabancıların ve özellikle Suriyelilerin AKKart veya ABKart hesaplarına AB ve diğer hain şer cephesi her ay para yatırmaktadır. Fakat Türkler aç, işsiz ve kimsesiz, aynen Osmanlının “Pis Türkler, Kapının Köpeği Türkler” diye hitap ettiği dönemi yaşamaya başladık. Bu insanlar açlıktan ülkeyi terk ederse, ülkemiz malum hainlere kalacaktır. Ya da yeni bir Kuvvayı Milliye Hareketi ortaya çıkacaktır. Başka şans kalmamıştır.