Aslında siyasi bataklık demek daha doğru ifadedir. Siyaset boğazına kadar pisliğe batmasaydı ekonomi de batmazdı. Fakat siyasi bataklığı farklı zamanda anlatmak lazımdır. Şimdilik şunu analiz etmek lazım: İçinde bulunulan bu ekonomik bataklıktan çıkmak mümkün mü?
Olumlu bir gidişat göremeyince olumsuzların nedenlerine bakmak zorundayız.
Ülkenin iyi görünen şeylerinden biri ihracatın artmasıdır. Bir de geliri azınlık kişilere aktarılan ama artan satışı görülen bazı silah sanayinde yaptığımız ihracattır. Fakat yapılan ihracatın büyük kısmı, malzemelerin veya yarı mamul denilen temel maddelerin yurt dışından getirilmesi, burada işçiliği yapılıp, ürün haline getirilip, yeniden yurt dışına ihraç edilmesi olarak görüldüğünden bu ihracat ülke için kurtarıcı olmamaktadır. Eskiden özellikle tekstil ve konfeksiyonda üretim fabrikaları buradaydı. Pamuktan ipliğe, dokumadan kumaşa kadar her şey ülke içerisinde üretilirdi. Bunlar ürün isteyen ülkeye üretilip satılırdı. Bu nedenle ihracatta aslan payını ülkemiz alırdı. Bu durum şu an için yok. Üretim yerleri kapandı ve ya satıldı, artık kısa zamanda fabrika kurmak da mümkün değil.
En çok gurur duyulan otomotiv montaj yatırımlarıydı. Artık yeni nesil otomotiv fabrikaları ülkemize yatırım yapmadı. O tren kaçtı. Eski nesil üretimlerde de talep azalması var.
Demek ki ülkemiz üretim trenini kaçırdı veya kaçırmak üzeredir. Bizi bundan sonra ne kurtarır? Hizmet sektörü. Hizmet sektöründe kısa zamanda ölmeyecek tek sektör turizm. Fakat o da yurt dışı tur operatörlerine aslan payını kaptırmakta, ülkemizde yapılan harcamalar çok aza inmektedir. Geriye mantıklı bir gelir kapısı kalmamaktadır.
Gider kapısı ise inanılmaz büyük boyuttadır.
Olumsuzlukların bir defalık olanı sorun sayılmaz; fakat devamlı olanı ülke için fena risk barındırır.
Köprüden geçmesek de yıllarca ödeyeceğimiz paranın tahsil kaynağı gariban ve üretme sorunu olan halktır. Halk bu durumda borçlanacaktır.
Otoyoldan geçmesek de yıllarca ödeyeceğimiz paranın tahsil kaynağı gariban ve üretme sorunu olan halktır. Halk bu duruma borçlanacaktır.
Tarımı bitmiş bir ülkenin köylüsü bundan sonra borçlanarak yaşayabilecektir.
Hayvancılığı bitmiş bir ülkenin köylüsü bundan sonra borçlanacaktır.
Ülkede en yaygın ticari etkinlik KOBİ denilen Küçük ve Orta boy İşletmeler idi. Kobi sayısı yarıya düştü, battı, batmayanlar da borçlanarak ayakta kalmaya çalışıyor.
Bu kadar borçlu bir ülkede bankaların para tahsil etmesi mümkün gözükmemektedir. Bu durumda bankalar batmasın diye gayri resmi para pompalanabilir, veya para basılabilir. Veya bankalara zararına borç para verilebilir. Bu da borcun faiziyle birlikte borçla kapanması anlamına gelmektedir.
Bazı bankalar birleşebilir, yeni bankalar kurulabilir.
Yurt dışına ise borcumuz borç ve faiziyle birlikte yeniden borçlanarak artmaktadır. Artık borcun faizi ana paradan fazla olmaya başlamıştır.
Büyün buna enflasyonu, yani sokağın fiyat artışlarını ve pahalılığı dahil edince ülke yaşanılmaz duruma doğru koşar adım gitmektedir.
Kısacası:
Sonuç hoş gözükmemektedir.