Kısa bir hatırlatma:
AKP iktidara geldiği zamanlar ülkede üç farklı bağımsız kurum vardı: Devlet Hastaneleri, SSK Hastaneleri, Askeri Hastaneler…
Ayrıca, vatandaş olarak da farklı haklara sahiptik. Memur, BAĞ-KUR, SSK, Yeşil Kart, Kimsesiz veya Fakir…
Devlet Hastaneleri devletin en çok ilgilendiği arpalıktı ancak tüm çalışanların muhatabı olan SSK Hastaneleri büyük bir kara delikti. ,
Son derece doğru bir kararla SSK ve Devlet hastanelerini birleştirdiler. İlk anda malzeme ve gider tasarrufu oldu. Merkezi provizyon sistemi ile adeta sağlık sistemi ihya oldu. Her başarılı işi en kısa zamanda batırmak lazım felsefesi damarlarımıza sirayet etmiştir. Bu başarılı işi de berbat etmeye karar vermiş gibi plan yaptılar.
Çok iyi işleyen Sağlık Sistemi nasıl bozuldu?
Şehir hastanelerinin kira maliyeti inanılmaz boyutta olunca, Sağlık Bakanlığı bütçesi temelden sarsıldı.
Yetmedi...
Şehir hastanelerinde malzeme ve personel gideri şişirildi, Sağlık Bakanlığı bütçesi sarsıldı.
Yetmedi…
Radyoloji ve laboratuvar cihazları oldukça yüksek fiyata kiralandı. Bu maliyet yükselmesi Sağlık Bakanlığı bütçesini aştı.
Yetmedi…
Şehir dışına yapılan şehir hastaneleri için servis, taşıma ve zamanlama maliyeti Sağlık Bakanlığı bütçesine ek yük getirdi.
Bu giderler artınca, Sağlık Bakanlığı bütçesi zorlanınca ilaç, malzeme ve tedavi tasarrufuna gidildi.
İlk önce hastanelere stajyer öğrencilerini aleni tedaviye atadılar. Bir profesöre üç oda verildi, stajyerler sallama tedavi yaptı. Genelde de reçete yazıldı.
Bu durumda Sağlık Bakanlığı bütçesi daha da sarsıldı: Çünkü tedavi kötü diye kitle bu hastanelerden uzaklaştı, ilaç maliyeti ek yük getirdi.
Küçük ve eski devlet hastanelerini yok ettiler. Burada çalışan sağlık personellerini şehir hastanelerine zorunlu atadılar. Bu defa da performans düşüklüğü yaşanmaya başladı.
Gelinen noktada:
Tedavi sorunlu, kalite düşük, ulaşım sorunlu, maliyet yüksek, stajyerler sallama tedavi yapıyor…
Bu memnuniyetsizliği fark eden Özel Hastaneler ve Üniversite Hastaneleri şımardı, fiyatları şişirdi. Bu defa da vatandaş hastanelere gitmeme, kendi tedavisine evinde devam etme düşüncesine kapıldı. Evde, “ya iyileşmeli ya ölmeli, kısmet bu “ düşüncesi sonucu artık hepimiz hastanelerden ümidini kesmiş durumdayız.
Umarım iktidar bir an önce önlem almak için köklü değişiklik yapar. Yoksa hastaneler hasta iyileştiren yerler değil, hastayı rahat şekilde ölüme gönderen yerler olarak faaliyete devam eder.