Malum; üretimin toplam ihtiyacı karşılamasının zorunlu olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bir ülkede üretim, tüketimden az ise o ülkede cari açık yaşanır. Cari açık her daim ülkenin para biriminin değer düşüklüğüne sebep olur. Para biriminin değer düşüklüğünün bir diğer adı, ürünlerin fiyatlarını yukarı doğru sürekli değişmesidir; yani enflasyon.
Enflasyonla mücadele kesinlikle üretimin tüketimi karşılaması doğrultusunda yapılır. Bunu bilmeyen iktidar, yönetici ve siyaset kişisi olmaz. Siyasi figür bunları bilmese bile, ekonomi danışmanları kendisine öğretir. Bütün buna karşın ülkemizde para neden sürekli değer kaybeder? Enflasyon neredeyse kronikleşti, neden? Bütçe açığı kapanamayacak aşamaya geldi, neden?
İktidarın bir üretim politikası neden olmaz? İşte burası anlaşılamıyor. Oysa bir iktidarı daha uzun ömürlü kılacak şey o ülkedeki ekonomik refahın yüksekliğidir. Ekonomik refah azalırsa iktidarın ömrü de azalır. Mevcut iktidar ve yöneticileri bunu bilmez mi? Bilir. Sanırım, bilmediğimiz büyük bir plan iktidarı, üretimin artması konusunda politika üretmekten alıkoyuyor. Başka açıklama bulamıyorum.
İktidar en fazla inşaat ile gündemde kaldı. Oysa bir bina yapınca, her şey o bina bitince bitiyor. Binalar üretim değildir. Yol, köprü, tünel ve hatta havalimanları da üretim değildir; bu politikalar üretimin artması için yardımcı politikalardır. Tüm bu üretimler bir buzdolabı fabrikasının üretim değerinden daha düşüktür.
İktidarın üretim politikası olmayınca, vatandaşlar da aynı çizgide faaliyette bulunmaya başladı. Ülkede bu kriz ortamında varlığı en çok artan meslekler ve yatırımlar şunlardır:
İnşaat firmaları; üretim değeri çok düşüktür: İnşaat üretimi sırasında kullanılan malzemelerin üreticilerine olan kısıtlı faydası vardır, hepsi bu kadar. Halk nezdinde geniş bir alana hitap etmez.
Adliyeler; üretim değeri hiç yoktur. Tüketimin artması değeri vardır: Eğitimle ve değişimle halk bilinçlenirse, bilgi ve iş güç sahibi olursa, suç işleyen sayısı minimuma iner ki, adliyelere minimumdan ihtiyaç kalır.
Cezaevleri; üretim değer hiç yoktur. Tüketimin artması değeri vardır: Bilgi ve eğitimli toplumda cezaevlerine minimumda ihtiyaç olur.
Hâkim ve savcı istihdamları; üretim değeri hiç yoktur: Bilgi, eğitimli ve ahlaklı topluda adliye az olunca, hâkim ve savcı sayısı da az olur.
Avukat ve hukuk büroları; üretim değeri hiç yoktur. Tüketimin artması değeri vardır: Suç yoksa hatta veya yanlış yoksa avukata da ihtiyaç minimumdadır.
Mafya; üretim değeri hiç yoktur. Tüketimin artması değeri vardır: Her şeyin eğitimli ve bilgili işlediği toplum düzeninde mafya güçlenemez.
İç güvenlik gücü ve polis teşkilatı; üretim değeri hiç yoktur. Tüketimin artması değeri vardır: Suç yoksa güvenlik gücüne ihtiyaç minimumdadır.
Silahlı kuvvetler artması veya değişmesi; üretim gücü kısmen ve dar alanda vardır; halka faydası kısıtlıdır: Silahlık kuvvetlerin temel ihtiyaçları tür olarak az, adet olarak çoktur. Bu durumda ihtiyaç giderici firma sayısı da sınırlı olduğundan ekonomiye katkı azdır.
Sağlık yatırımları; üretim değeri kısıtlıdır: Sağlıklı, bilinçli ve kültürlü toplumlarda hasta sayısı azdır, sağlık ihtiyacı azdır ve ara ihtiyacı da dışarıdan gelen hastalar karşılar. Bu nedenle ekonomiye katkı vardır ama sınırlıdır
Din İşleri ve Diyanet: Ekonomiye katkısı hiç yoktur. Çok sayıda personeli vardır ve giderler de ekonomik açıdan zarardır. Bütçe açığına sebep olur.
Eğitim ve öğretim: Üretime direk katkısı yoktur ancak, üretime katkısı olarak insanları yetiştirmesi ve topluma kazandırması bakımından çok önemlidir. Eğitim kalite olursa ekonomik üretim çok yüksek olur, eğitim kalitesiz olunca, ürerim olmaz veya düşük olur, tüketim ve ithalat artar, bu defa da bütçe açığına sebep olur.