Herkes geriye dönüp baksa, iktidarın icraatlarından hangileri ilk anda aklına gelir? Ben geriye dönüp baktım, düşündüm ve aklıma gelenleri derledim.
İktidarın en çok yatırım yaptığı icraatlar şöyle sıralanır:
1) Cezaevi: Demek ki ülkede suç işleme sayısı ve oranı çok artmış ki, (Buna Fetö alçağının sebep ve sonuç olduğu olayları hariç olarak tutunca da böyledir) suçluları ıslah etme yolu olarak cezaevi yapılıyor. Cezaevi yapılırken de bir Saray Müteahhidi zengin oluyor. Bu ZENGİN müteahhit/ler, bu kadar karlı işlerden elde ettikleri paraları nerede tutuyor; burası büyük muammadır!
2) Adliye Sarayları: Neden? Çünkü mahkemelerde dava, icra, dosya sayısı aldı başını gidiyor. Bu kadar suçlunun olduğu ülkede, bu suçları işleyenleri yargılamak ve yapılmış cezaevlerine girdirmek lazım. En son bilinen duruma göre Türkiye adliyelerinde sırf icra dosya sayısı 25.000.000 civarıydı. Bu rakama bir de diğer yargılama mahkemeleri dâhil edilince anormal bir durum ortaya çıkıyor: Resmen ülkenin yarısı Adliye binalarında günlerini geçiriyor! Elbette bu durum, pıtrak gibi biten ve çoğalan hukuk fakültelerinden mezun avukatların emeklerine ballı peynir görevi de görüyordur...
3) Yol'lu Beton Yerler: Hiçbir üretim, kazanç ve artı değeri olmayan, taşımanın hizmetinde olarak sadece ekonomik zaman kazandıran, ancak kiralama bedeli dikkate alınınca yapılmasa daha karlı ve avantajlı olacağımız bu yol ve köprüler neden yapılır? Devlet ve halk için pek avantajlı olmayan bu faaliyetler sadece hazinedeki paranın bir yere taşınması(hortumlanması) amacıyla yapılmış olabilir.
4) İmam Hatip Okulları ve Kuran Kursları: İlk üç maddede yapılan ve siyasi, hukuki kural dışı olayların sonucundan korkan iktidarın, halkın bu yanlışları sorgulamaması ve tam biat etmesi için çocuklarını inanç ağırlıklı bir okulda okuturken, ailelerini de bu manevi gazla kendilerine bağlamak gerekmektedir. İşte bunun için devlet sürekli İmam Hatip Okulu açmakta veya var olan normal okulları İmam Hatip Okuluna dönüştürmektedir. Hem eğitim alan çocukları hem onların ailelerini kontrol altına almak tek hedeftir.
5) Cami ve Diyanet Etkinlikleri: En son veriye göre ülkemizde 95.000 civarı cami vardı. Her caminin bir imamı var. Bazı camilerin birer de imam yardımcıları var. Yetmedi, bazı yerlerde ek olarak cami görevlisi, bakıcısı var. Bütün bunlar, dinin zorunlu görevlerinden değildir. Evde pekâlâ namaz kılınınca ibadet yerini buluyor. Ayrıca, ihtiyaç kadar cami yapmak da gerekebilir. Fakat her mahalleye cami yapmak, ek olarak yıllık 12.000.000.000 TL Diyanet bütçesinin her yıl ve sonsuza kadar devletin masraf hanesine yazılmasını istemek pek ekonomik değildir. İktidar dini ağırlıklı kişilerden olmasaydı bu kadar cami ve türevlerini yapar mıydı? Sanmam. Asıl sorun cami yapmak mı, cami içindekileri siyasi olarak kendilerine bağlamak mı? İşte bu kuşku, yapılan işin faydasını ve zararını sorgulatmaktadır. Peki, neden bu kadar cami yapıldı? Bu kadar İmam Hatip mezunu ve Kuran Kursu mezunu kişilerin nerede iş bulacak sorusunun sorulmaması için olabilir mi? Böylece iktidar kendi geleceği için bir ülkenin tüm insanlarını özel bir statüye dâhil etti. Kimse sorgulamasın, kimse bilmesin, kimse fark etmesin diye özel ve tuhaf bir nesil yetişmesine çalışıldı. Fethullah fitnesinin Altın Nesil dediği de buydu aslında. Fakat bu Altın Nesil safsatası şimdi mevcut iktidara yaradı.
Sonuç: En alt maddeden yukarı doğru okunduğunda, tüm bu çabaların amacının; bir ülkenin içinin boşaltılması için yapılan siyası faaliyetler olduğunu ortaya çıkarıyor.
Ülkeye dei bizlere de yazık oluyor.