https://jurnalist.com.tr/ Etkin Seçkin Haber Sitesi tr 2.07.2025 03:16:02 Jurnalist Jurnalist Haber Deyay - Jurnalist Haber Sitesi
>

Gazi bu ülkeyi parlamenter sistemle mi yönetmişti?





Asrın liderimiz, Meclis çatısı altında konuştu.

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden rahatsız olanlar var, biliyorum. Bu sistem bizim geleneğimize ters bir yapı diyorlar. Acaba Gazi, parlamenter sistemle mi yönetmişti bu ülkeyi?” diye sordu.

Akp milletvekilleri alkışladı.


Birincisi, evet, bu sistem bizim geleneğimize ters bir yapıdır.

Bunu söyleyen de bizzat asrın liderimizdir.

1993 yılında Erbakan ın yanında siyaset yaparken, bizzat kendi ağzıyla “başkanlık sistemi bir özentinin sonucudur, Amerikan emperyalizminin bize tavsiyesidir” diyen, kendisidir.


İkincisi, evet, Atatürk bu ülkeyi parlamenter sistemle yönetti.


Meclis binasının pencerelerinde cam yoktu, çatısında kiremit yoktu, iç sıvası bile yapılmamıştı, elektrik yoktu.

Başkanlık kürsüsünün arkasındaki duvarda yarık vardı, soğuk giriyordu, Ali Fuat paşa nın seccadesi oraya çivilenmişti.

Bir okuldan sıralar getirilmişti, soba kurulmuştu, kahvelerden toplanan gaz lambaları tavandan sarkıtılmıştı.

Ankara da kiralık ev yoktu, zaten para da yoktu, milletvekilleri öğretmen okulunda 25 kişilik koğuşlar halinde kalıyorlardı, karyolalar yetmemişti, yer yataklarını bitiştirip yatıyorlardı, battaniye benzeri örtü ayarlayıp açık arazide, çayırlarda, ağaç altlarında yatanlar bile vardı, çoğu sıtmaya yakalandı.

Yemek ciddi sorundu, adam başı 55 er kuruş toplayıp, tabldot sistemi kurmuşlardı, bakkalın manavın malına çökmüyorlardı, veresiye talep etmiyorlardı, parasını ödemeden ekmek bile almıyorlardı.

Meclis tutanakları dilekçe kağıtlarının arkasına yazılıyordu, hatta kese kağıtlarına bile yazılıyordu.

Milletvekillerinin çoğu fiilen cephede vuruşuyordu, şimdiki gibi “bedelli asker milletvekili” yoktu!


Mustafa Kemal her zaman, kapıdan girince sol tarafta Diyap ağa nın yanına otururdu.

Önünde daima bir defter, elinde bir kurşun kalem olurdu, kürsüde dile getirilenleri not alırdı.

Konuşmak için söz istediğinde kaleminin tersiyle sıraya üç defa vururdu.


Tek tip düşünce yoktu.

Biat yoktu.

Meclis, Mustafa Kemal i sevenlerden çok, sevmeyenlerden oluşuyordu, kıyasıya fikir mücadelesi verilirdi.


Kavgalar çıkardı.

Hatta bir gün… Resmi nikah için tıbbi muayene şartı tartışılıyordu, gelin ve damat adaylarının mutlaka doktor kontrolünden geçirilmesi önerilmişti, muhalif bağnaz grup “kızlarımızı muayeneden geçirtmeyiz” diye bağırıyordu.

Mustafa Kemal tıbbi muayene önerisini desteklemek için kürsüdeydi, konuşma yapıyordu.

İlk günden beri Mustafa Kemal e karşı olan Erzurum milletvekili Hüseyin Avni, kendini tutamadı, sobanın önünde yığınla duran odunlardan birini kaptı, kürsüye doğru hışımla fırlattı!

Zabıt katiplerinden Hamdi nin suratına denk geldi, dişleri kırıldı, adamcağız bayıldı.

Mustafa Kemal soğukkanlılığını kaybetmedi, bu çirkin saldırı hiç yaşanmamış gibi, bilimsel verilerle anlatmaya devam etti.

Hüseyin Avni utandı, Meclis ten özür diledi, sonra da oturdu, sustu.


Karşıt fikirlere engin hoşgörülüydü.

Muhalif bir milletvekilini kendisine şikayet ettiklerinde “namus kriteri”ni izah ediyordu…

“O mebusun muhalefetine katlanın, çünkü namuslu adamdır, diyelim ki onu bertaraf ettiniz, yerine hem muhalif hem namussuz biri geldi, ne yapacaksınız?” diye soruyordu.


Meclis te muhalefet olmasını özellikle teşvik ediyordu.

“Meclis i oyun olsun diye mi kurduk? Bilakis, fikir ve kanaatlerini açıkça söylesinler diye kurduk. Elbette tenkit edecekler, tenkit de vazifedir, niçin sinirleniyorsunuz, yoksa kendinizden emin değil misiniz, icraatınızda müdafaa edemeyeceğiniz noktalar mı var?” diyordu.


TBMM de az daha öldürülecekti!

Aralarında milletvekillerinin de bulunduğu suikast şebekesi, Laz İsmail ve Gürcü Yusuf isimli tetikçileri İstanbul dan Ankara ya getirtmişti, ceplerine bol miktarda para konulmuş, Parabellum marka tabancalar verilmişti.

Tetikçiler misafir davetiyesiyle Meclis e girip, dinleyici sıralarında oturumları izliyormuş gibi görünürken, keşif yapıyorlardı.

Dinleyici sıralarından Gazi nin oturduğu yere olan mesafeyi ölçüyor, fırlatacakları bombaların etki alanını hesaplıyorlardı.

Silahlı pusu planı da yapmışlardı. Çankaya Köşkü nün etrafında, Mustafa Kemal in sık sık geldiği Ankara Kulübü nün etrafında, sürekli kullandığı güzergahlarda inceleme yaptılar. Saldırıdan sonra kaçıp saklanacakları çiftliği bile belirlemişlerdi.

Neyse ki kuvvacıların kulağı delikti…

Bu iki tuhaf kişinin habire Meclis e gelmeleri, bazı milletvekilleriyle fısır fısır konuşmaları, hep aynı milletvekillerinin evlerine girip çıkmaları şüphe uyandırdı. Gölge gibi takip başlatıldı.

Suikast şebekesi huylandı, baskın yiyeceklerini anladılar, planı iptal ettiler. Tetikçiler apar topar İstanbul a gönderildi.


(Aynı ekip altı yıl sonra İzmir de sahneye çıktı… Mustafa Kemal in içinde bulunduğu makam otomobiline İzmir Kemeraltı da bombalı saldırı planladılar, karşılıklı iki dükkandan bombaları atacaklar, üstüne çapraz ateş açacaklar, yan sokakta bekleyen otomobille Urla tarafına kaçıp, balıkçı motoruyla Sakız adasına geçeceklerdi. Gene beceremediler.)


Amerikalı gazeteci Clarence Streit, Public Ledger gazetesinin muhabiriydi, ki aslında, Amerikan ordusunun istihbarat elemanıydı.

Mustafa Kemal le direksiyon binasında röportaj yaptı, gözlemlerini detaylı rapor haline getirdi, gazetesinde haberleştirdi.

Aynen şu cümleleri kullandı…

“Diğer devlet başkanlarında gördüğümüz şaşaa ve merasimin hiçbiri Mustafa Kemal Paşa da yoktu.

Çok az insan beni bu kadar etkilemiştir.

İnsanların onun uğrunda ölmek isteyeceği tipte bir adam.

Samimi bir demokrat.

Batı ona diktatör gözüyle baktı, bu adamla karşılaşmak ve onu Ankara daki gündelik hayatın içinde görmek, diktatör iddiasının saçmalık olduğunu fark etmek için yeterlidir.

Meclis in yasalarına bağlı.

ABD Başkanı nın veto hakkına bile sahip değil.

Bütün gücünü demokratik temeller için kullanıyor.

Nasıl diktatör?

Ankara sokaklarında yalnız şekilde yürüyebiliyor, halkın arasında, rastlaştığıyla konuşuyor, şakalaşıyor.

Sakin bir özgüvene sahip, gücünün farkında ama kibirli değil.

Onunla görüştükten sonra yurttaşlarının ona neden bu kadar inandığını, sözlerinin neden bu kadar itibar gördüğünü anladım.”


O dönemde, Ankara dan Washington a gönderilen Amerikan istihbarat raporlarında, TBMM nin tek blok olmadığı, üç gruba ayrıldığı açıkça ifade ediliyordu.

Birinci grup, Mustafa Kemal e gönülden bağlı olan, Mustafa Kemal gibi düşünen kuvvacılardı.

İkinci grup, padişahın maşası, saltanatın devamını isteyenlerdi.

Üçüncü grup, aslında demokrasi ve padişahlık arasında herhangi bir tercihi olmayan, sadece maddi menfaat için mebus olanlardı.


1921… İngiliz hükümeti aracılar gönderdi, Anadolu direnişinden vazgeçmesi karşılığında, Mustafa Kemal e dilediği miktarda para ve İtalya da villa teklif etti.

1923… Şubat ayıydı, henüz cumhuriyet ilan edilmemişti, padişahçı milletvekilleri TBMM başkanlığına önerge verdi, “memleketin yönetiminden uzaklaşması, bir kenara çekilmesi koşuluyla, Mustafa Kemal e özel bir saray tahsis edilmesini ve ayda 10 bin lira maaş bağlanmasını” teklif etti!

Mustafa Kemal acı acı gülümsedi…

Meclis teki padişahçı milletvekillerinin bu utanç verici teklifi, İngiliz hükümetinin iki yıl önceki teklifiyle birebir örtüşüyordu.


Lozan görüşmeleri devam ederken, aynı milletvekili grubu “seçim yasası teklifi” verdi.

Bu teklife göre “doğduğu şehir ülke sınırları dışında kalanlar ve göçmen olarak yerleştirildiği şehirde sürekli olarak beş yıl oturmamış olanlar milletvekili seçilemeyecek”ti.

Gayet açıktı…

Selanik artık ülke sınırları dışındaydı.

Kurtuluş Savaşı boyunca cepheden cepheye koştuğu için hiçbir şehirde beş yıl sürekli oturamamıştı.

Mustafa Kemal in milletvekili olması istenmiyordu.

Bizzat kurduğu TBMM den atılmak isteniyordu!

Bu ahlaksız teklif reddedildi ama, en başta Mustafa Kemal tüm kuvvacılar biliyordu ki, İngiliz zihniyeti TBMM deydi.


Mustafa Kemal in erkek kardeşi yoktu.

Ama, kardeşten öte arkadaşı vardı.

Nuri Conker.

Çocukluk arkadaşı, mahalle, okul, silah arkadaşıydı.

Annesi ve eşinden başka “Kemal” diye hitap edebilen tek kişiydi.

Can yoldaşıydı, sırdaşıydı.

Nuri siz sofraya oturmazdı.

Sadece Nuri nin nazını çekerdi.

Sadece Nuri nin sesini yükseltme imtiyazı vardı.

Zaten davudiydi, gümbür gümbür bağırırdı, çok kafası bozulduğunda masaya yumruğunu vura vura konuşurdu.

Hareket ordusu, Trablusgarp, Çanakkale, Muş cephesi, Kurtuluş Savaşı… Mustafa Kemal nerede, Nuri oradaydı.

Paşa olabilirdi.

Bakan olabilirdi.

Başbakan olabilirdi.

TBMM başkanı olabilirdi.

İstemedi.

Teklif bile etmedi.

Arkadaş kalmayı tercih etti.

Arkadaşlığını hiç suistimal etmedi.


Mustafa Kemal, kızkardeşini milletvekili yapabilirdi, yapmadı.


Kızkardeşi Makbule, 1935 yılında ikinci defa evlendi, Edirne milletvekili Mecdi Boysan la nikahlandı.

Düğün yapılmadı.

Nikah fotoğrafları basında yeralmadı.

Mecdi Boysan ın İstanbul Mecidiyeköy de fabrikası vardı, Makbule yle evlenir evlenmez müteahhitliğe başladı, dikkat çekici hızla zenginleşiyordu.

Mustafa Kemal in kulağına tatsız laflar geliyordu.

Bir akşam sofradayken maliye bakanı Abdülhalik Renda yı hemen yanındaki sandalyeye oturttu, “ne yapıp yap, bizim enişteye iltimas geçilmesine mani ol, benim namıma iş yaptığı zannedilebilir, kendisinin öyle niyeti olmasa bile öyle zannederler” dedi.

Lisanı münasiple “defterini dür” demişti!

Çok geçmeden fabrika kapandı.

Mecdi Boysan ın iflas ettiği duyuldu.

1939 da milletvekilliği sona erdi.

Aynı yıl boşandılar.


Mustafa Kemal, manevi çocuklarını milletvekili yapmadı.

“Politikaya girmeyeceksiniz” diye vasiyeti vardı.

Rahmetli olduktan sonra, siyasi partiler manevi çocuklarına teklif üstüne teklif götürdü, CHP dahil, her defasında “hayır” cevabı aldılar.


Mustafa Kemal, akrabalarını milletvekili yapmadı.

Baba tarafından akrabaları, amcasının çocukları İstanbul da yaşıyordu, onca işinin arasında kuzenlerini ihmal etmezdi, hepsiyle yakından ilgilenirdi, ihtiyaçları olursa, Makbule üzerinden haberdar olurdu, nişanlarını yaptırdı, düğünlerini yaptırdı, davetiyelerini bile bizzat hazırlattı. Hiçbirini milletvekili yapmadı.

Mustafa Kemal in akrabaları, Mustafa Kemal e yaraşır bir hayat sürdüler. Ne menfaat talep ettiler, ne şöhret gayreti sarfettiler.

Son derece mütevazı, sıradan yurttaşlar olarak yaşadılar.

Dördüncü beşinci kuşaklar da bugün aynı böyle devam ediyorlar.


“Liyakat aşığıyım” diyen Mustafa Kemal, asla adam kayırmazdı.

Asla torpil yapmazdı.

Yağcılıktan, yalakalıktan, dalkavukluktan tiksinirdi.

“Hayatta en kötü şey riyakarlıktır” diyordu.


Dürüst cevapları seviyordu.

“Birbirimize daima hakikati söyleyeceğiz, felaket veya saadet getirsin, iyi veya fena olsun, daima hakikatten ayrılmayacağız” diyordu.

“Hakikatin ta gözünün içine bakmak lazımdır” diyordu.


Methedilmekten hoşlanmazdı, konuyu değiştirirdi.

Sırıta sırıta pohpohlayanları çevresinden uzaklaştırırdı.

“Şunu yanıma sokmayın, fena muamele yaparım” diye uyarırdı.


1923… Bazı işgüzar milletvekilleri, vatana hizmetinden ötürü para ödülü vermeye kalkıştı.

“Hidemat-ı vataniyesine mükafaten Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerine bir milyon lira ihdas edilmiştir” diye kanun teklifi bile hazırlandı. İmzaya açıldı.

Mustafa Kemal in haberi oldu…

“Küstahlık etmişler, ayıptır” dedi.

Söz konusu kanun teklifini getirtti, bizzat yırttı attı.


Yalakalığından sıkıldığı kişiler için çok çarpıcı bir benzetme yapıyordu.

“Çöp tenekesine her türlü süprüntüler konur, ne kadar boşaltsanız da, dibinde yapışık bir şeyler kalır, işte bunlar o şeylerdendir” diyordu.


1928-1933 yılları arasında Ankara da bulunan Fransa büyükelçisi Charles de Chambrun “mütevazı lideri” şöyle tarif etmişti:

“Mustafa Kemal hükümdar, halife, diktatör olabilirdi. Fakat büyük adam olmak için parlak unvanlara ihtiyacı yoktu. Hiç şüphesiz tahta çıkabilirdi, basireti buna mani oldu. Kibirsizdi. Gösterişi sevmez, övünmesini bilmezdi. İhtiraslarını tahdit etmesini biliyordu. Hergün biraz daha filozoflaşıyor, halk arasında kıymeti artıyordu. Orijinal adamdı.”


1932-1933 yılları arasında Ankara da görev yapan ABD büyükelçisi Charles Sherrill “muhalefete hoşgörü”sünü şöyle anlatıyordu:

“Mustafa Kemal akıl, mantık, hakkaniyetle hareket ediyordu. Fikirlerine iştirak etmediğiniz zaman, bu ayrılığınızın sebeplerini araştırıyordu. Sizi, kendisinden başka türlü düşündüren şeyi öğrenmek istiyordu.”


Mustafa Kemal, menfaat odaklı yandaşları sevmezdi.

Hem özel yaşamında, hem TBMM de kendisinden uzak tutardı.

“Bana muhalif olanlara bir şey diyemem, bunlar kendi görüş ve düşüncelerinde serbesttirler, hatta böylelerini takdir bile ederim. Fakat hiçbir fikre dayanmayarak, beni seven halka karşı güya benimle berabermiş gibi göstermeye kalkanların ikiyüzlü siyasetlerine müsamaha gösteremem” diyordu.


“Birbirimizi tenkit etmekte yalnızca fayda vardır.

Bundan asla zarar gelmez.

Fakat aksinden çok zarar görüleceği tecrübelerle sabittir” diyordu.


Evet…

Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 7.11.2019 00:00:00 / Okunma = 4856

Yazarın Diğer Yazıları

Psikojenik Amnezi (Yakınsak Aklın Unuttukları)
[ Ali Kurt ]

Bir Akıllının Taşınamaz Sırları
[ Ali Kurt ]

Evlilik mi, Bir Daha Düşün?
[ Ali Kurt ]

Kemik Kıran
[ Ali Kurt ]

Solak Nene, Eski Defter
[ Ali Kurt ]

Askıda Kalan Hayatlar
[ Ali Kurt ]

Delimsek
[ Ali Kurt ]

Arınma Seremonileri
[ Ali Kurt ]

Arjin, yaşam Ateşi
[ Ali Kurt ]

Kör Muhasebecinin Yıldırım Aşkı
[ Ali Kurt ]

İhanetin Gölgesinde Yaşayanlar
[ Ali Kurt ]

Teğmenlere “Vebalı” Muamelesi!.. Teğmenlere “Vebalı” Muamelesi!.. (121223)
Sokağa Çıkamaz Oldular Sokağa Çıkamaz Oldular (68961)
Türk Mallarını Rumlaştırma Tuzağı Türk Mallarını Rumlaştırma Tuzağı (102971)
Özgür Özel ve CHP Yönetimi El Artırmalı Özgür Özel ve CHP Yönetimi El Artırmalı (29077)
Yapılan Mücadele Yeterli mi? Yapılan Mücadele Yeterli mi? (76280)
Ya Baş Eğensin, ya Başkaldıran! Ya Baş Eğensin, ya Başkaldıran! (134638)
Emperyalist Projenin Tasfiyesi Değil “Sevr” Fırsatı!.. Emperyalist Projenin Tasfiyesi Değil “Sevr” Fırsatı!.. (407280)
Cüppeli’nin Kızının Düşündürdükleri Cüppeli’nin Kızının Düşündürdükleri (51415)
Türkiye’yi Köşeye Sıkıştırma Girişimleri Türkiye’yi Köşeye Sıkıştırma Girişimleri (82393)
Fotoğraf Krizinin Perde Arkası Fotoğraf Krizinin Perde Arkası (101976)
AKP için yolun sonu görünüyor. AKP için yolun sonu görünüyor. (44386)
Türkiye olmadan asla! Türkiye olmadan asla! (124979)
Bir “Tek Adam’ın” bozduğunu ancak başka bir “Tek Adam” düzeltebilir. Bir “Tek Adam’ın” bozduğunu ancak başka bir “Tek Adam” düzeltebilir. (49399)
Teğmenler ve tesadüfler!.. Teğmenler ve tesadüfler!.. (494276)
“ABD Bizi Esir Aldı” “ABD Bizi Esir Aldı” (110636)
“Türkiyesiz Cennete Bile Gitmem” “Türkiyesiz Cennete Bile Gitmem” (69810)
Savcılığa Suç Duyurusu… Bölük Komutanı Teğmenlerle İlgili Kanaatini Nasıl Değiştirdi?! Savcılığa Suç Duyurusu… Bölük Komutanı Teğmenlerle İlgili Kanaatini Nasıl Değiştirdi?! (518736)
Türk Birliği Dönemi Başlıyor Türk Birliği Dönemi Başlıyor (58346)
Galata’da Filistin Mitingi Galata’da Filistin Mitingi (80885)
Unutmadık! Unutmadık! (184429)
Kötü Komşu Ev Sahibi Yaptı Kötü Komşu Ev Sahibi Yaptı (55434)
Harp Okulu’nda Geçen Yıl Ne Oldu? Harp Okulu’nda Geçen Yıl Ne Oldu? (156604)
AB’DEN YENİ “SEVİLLA HARİTASI” AB’DEN YENİ “SEVİLLA HARİTASI” (99365)
FAŞİZMİN AYAK SESLERİ FAŞİZMİN AYAK SESLERİ (43943)
Erdoğan Hristodulidis Görüşmesi Erdoğan Hristodulidis Görüşmesi (75177)
CHP içindeki Erdoğan için çalışanlar CHP içindeki Erdoğan için çalışanlar (547286)
Türkiye teknoloji trenini kaçırdı Türkiye teknoloji trenini kaçırdı (48104)
AB Kıbrıs Müzakerelerinin neresinde? AB Kıbrıs Müzakerelerinin neresinde? (119748)
Türkiye’nin Öteki Yüzü Türkiye’nin Öteki Yüzü (102148)
İlginç bir sosyal demokrasi dersi! İlginç bir sosyal demokrasi dersi! (319317)
İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı? İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı? (102473)
Sıra kimde? Sıra kimde? (102585)
İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi? İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi? (97841)
Coni niye Kıbrıs’ta? Coni niye Kıbrıs’ta? (111321)
Erdoğan Bizim Köyde Hiç Kaybetmez. Erdoğan Bizim Köyde Hiç Kaybetmez. (329173)
Mağusa’yı Mağusa’lılardan Dinleyin Mağusa’yı Mağusa’lılardan Dinleyin (63523)
Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı? Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı? (110180)
Niyet başka akıbet başka! Niyet başka akıbet başka! (117234)
İsrail Fikir mi Değiştiriyor? İsrail Fikir mi Değiştiriyor? (109445)
Amigdala! Amigdala! (145034)
AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor? AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor? (88792)
“Müşteri Puşttur” Felsefesi “Müşteri Puşttur” Felsefesi (205824)
Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?! Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?! (330142)
AB mi, Türkiye mi? AB mi, Türkiye mi? (107325)
Bir İktidar Bu Kadar mı Basiretsiz Olur! Bir İktidar Bu Kadar mı Basiretsiz Olur! (122221)
TOP PEŞİNDE KOŞANLARA İNAT TOP PEŞİNDE KOŞANLARA İNAT (83837)
O Akçeyi Her Babayiğit Taşıyamaz! O Akçeyi Her Babayiğit Taşıyamaz! (107684)
Orgeneral A.Ç. Menzil Tarikatından mı?! Orgeneral A.Ç. Menzil Tarikatından mı?! (270690)
İnsan Hakları Konseyi Seçimi İnsan Hakları Konseyi Seçimi (194847)
Daha Ne Verelim Emperyalist Abilere?! Daha Ne Verelim Emperyalist Abilere?! (437140)
SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-2 SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-2 (231022)
Avrupa Birliği Değişime Gebe Avrupa Birliği Değişime Gebe (196283)
Rumlara Güven Duymak Rumlara Güven Duymak (141508)
Asıl Müdahale Bundan Sonra Asıl Müdahale Bundan Sonra (119756)
Otur Oturduğun Yerde! Otur Oturduğun Yerde! (165098)
Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor (140795)
Kelaynaklar Kelaynaklar (159375)
Kıbrıs’ın Sahibi Biziz Kıbrıs’ın Sahibi Biziz (148816)
Farz Edelim ki Erdoğan gerçekten aday olmayacak, ne değişir? Farz Edelim ki Erdoğan gerçekten aday olmayacak, ne değişir? (157706)
Türkiye mi AB’ye, AB mi Türkiye’ye muhtaç? Türkiye mi AB’ye, AB mi Türkiye’ye muhtaç? (200309)
Cahilliğin Özendirilmesinin Sonucu... AKP Kazdığı kuyuya Düştü! Cahilliğin Özendirilmesinin Sonucu... AKP Kazdığı kuyuya Düştü! (178703)
ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor (193057)
31 Mart Uçurumdaki Son Daldı!.. 31 Mart Uçurumdaki Son Daldı!.. (322436)
SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-1; partiler, yöneticiler, delegeler, üyeler, seçimler, Seçmenler ve sandık görevlileri ... ve müteahhitler SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-1; partiler, yöneticiler, delegeler, üyeler, seçimler, Seçmenler ve sandık görevlileri ... ve müteahhitler (250096)
KANUNSUZ CEZA: LİNÇ KANUNSUZ CEZA: LİNÇ (131610)
Ekonomik Öngörülerin Çöktüğü Bir Dönem! Ekonomik Öngörülerin Çöktüğü Bir Dönem! (116464)
Türkçe Niye Yok ? Türkçe Niye Yok ? (121571)
Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler (108124)
HANEDAN DÜĞÜNÜ… HANEDAN DÜĞÜNÜ… (124601)
Doğru mu, Yalan mı? Doğru mu, Yalan mı? (111302)
Evrim, Karşı Evrim, Devrim, Karşı Devrim… Evrim, Karşı Evrim, Devrim, Karşı Devrim… (780655)
Yanlış Strateji, Yanlış Başlangıç Yanlış Strateji, Yanlış Başlangıç (153351)
Müzakerelerin İçeriği Değişir mi? Müzakerelerin İçeriği Değişir mi? (123311)
Teğmenlerin İhracında En Çok Buna Şaşırdım Teğmenlerin İhracında En Çok Buna Şaşırdım (230408)
CUMHURBAŞKANI… CUMHURBAŞKANI… (108939)
Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor? Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor? (130984)
Devlete Küsmek! Devlete Küsmek! (106579)
Seçimden Sonrası Tufan!.. Seçimden Sonrası Tufan!.. (161758)
Soğuk Savaş Kızışıyor Soğuk Savaş Kızışıyor (102734)
Askeri Sınavlarda Neler Olmuş Neler!.. Askeri Sınavlarda Neler Olmuş Neler!.. (209621)
Küresel Güç Değişikliği Başladı Küresel Güç Değişikliği Başladı (113636)
Nüfusun artmasından medet ummak! Nüfusun artmasından medet ummak! (128238)
Dost musunuz Düşman mı? Dost musunuz Düşman mı? (111977)
Sahte Politikaların Efendileri! Sahte Politikaların Efendileri! (119203)
AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Aşama AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Aşama (151998)
“Agapite Tayyip”… “Agapite Tayyip”… (222639)
Özeleştiri Zamanı Geldi Özeleştiri Zamanı Geldi (135619)
Nüfusun artmasından medet ummak! Nüfusun artmasından medet ummak! (121042)
Dünyada hoş bir seda bırakıp giden babam Prof. Dr. Hakkı Atun Dünyada hoş bir seda bırakıp giden babam Prof. Dr. Hakkı Atun (124016)
AB’nin Çirkin Tarafgirliği AB’nin Çirkin Tarafgirliği (116509)
İsrail Mallarının Boykotu Zırvası… İsrail Mallarının Boykotu Zırvası… (160195)
Son Tecavüz!.. Son Tecavüz!.. (173285)
Doğu Akdeniz’i Asla Kaybedemeyiz Doğu Akdeniz’i Asla Kaybedemeyiz (126095)
100 YILLIK CUMHURİYET’TE SINIF MÜCADELELERİ 100 YILLIK CUMHURİYET’TE SINIF MÜCADELELERİ (117392)
Filistin Nere, İsrail Nere! Filistin Nere, İsrail Nere! (108501)
Filistinliler ve Kıbrıs Türkleri Filistinliler ve Kıbrıs Türkleri (133806)
“N’oldu İslamcı, Raks Ediyırdın!” “N’oldu İslamcı, Raks Ediyırdın!” (124217)
Terör Örgütleri Niye Kuruldu Terör Örgütleri Niye Kuruldu (130279)
“Lütfen” Terör Örgütleriyle İlişkinizi Keser misiniz?! “Lütfen” Terör Örgütleriyle İlişkinizi Keser misiniz?! (223520)
Beklentiler Boşa Çıktı Beklentiler Boşa Çıktı (133300)