Nasrettin Hoca’ya “Hocam tuvalette sakız çiğnemek caiz midir ?” diye sormuşlar. Hoca şöyle yanıtlamış : “Caiz olmasına caizdir de dışardan duyanlar bir şey yediğinizi zanneder.”CHP kongreleri de o hesaptan cereyen ediyor.
Bu köşede bundan önce yayınlanan yazımızın başlığı “CHP’de alelacele (yalapşap) kogreler çözüm getiremez” idi. O yazımızda, gündemdeki kongrelerin yapılış amacının daha önce yasal süresinde ertelenen ve yapılmayan kogrelerin tamamlanması olduğunu ifade etmiştik. 14/28 mayıs genel seçimlerinden 10 ay sonra yerel yönetim seçimleri yapılacak.
Buna karşılık CHP’nin önünde iki ölümcül gündem maddesi var. Birincisi CHP’de geçmişin muahsebesini yapma zorunluluğunun inkar edilemeyecek kadar açığa çıkması. Bu çok boyutlu bir irdeleme, sorgulama, eleştiri, özleştiri, durum analizi (Dünya – Türkiye), ve geleceğin kurgulanması bir senteze ulaşılmasını gerektiriyor. Tüzük ve program değişimi bundan sonra gündeme alınması gerekir. İkinci ölümcül gündem maddesi Kongreler maratonundan hemen sonra yerel seçimler maratonuna koşulacak. Bu maratona hazırlık tartışılmalıdır.
Bu iki ölümcül gündem maddeleri, iki seçim arasına sıkıştırılmış kongreler maratonunda sağlıklı bir şekilde müzakere edilemez.
Neler YAPILABİLİRDİ de YAPILMADI şimdi NE YAPMALI ?
CHP kongreleri yanlış gündemleri konuşmaktadir. Geçtiğimiz 14/28 Mayıs seçimlerde yasanan örgütsel ve yönetimsel sefaletin irdelenmesi ve bu sefaletin bu kısa zamanda (yerel seçime kadar) telafi edilmesi yollarını gündeme alması gerekirken, acelesi olmayan ve iki seçim arasına sıkıştırılamayacak kadar ciddi ve önemli olan tüzük ve program konusu gündeme sıkıştırılmıştır. Yanliş yapılmaktadir.
2022 eylul ayinda gazeleler yazmış, seçimlere kaç kişilik bir saha görevlisi hazırladıkları partilere sorulmuş. AKP 3 milyon kişi bildirmiş, CHP 241 bin kisi görevlendirdiğini bildirmiş. Oran 1'e 12. 14/28 Mayıs maçlarının (seçimlerinin) sonucu 9 ay önce belliymiş. Böyle bir durumda, bu haberi okuyan bir yöneticinin derhal kırmızı alarm düğmesine basip seferberlik ilan etmeyi önermesi gerekmezmiydi? Bu haber yoneticilerimiz tarafında ya hiç okummamış veya okuyan işin ciddiyetini anlayamamış. Bu partinin eski-yeni yüzlerce miletvekili var, yüzlerce parti meclisi üyesi var, yüzlerce kurultay delegesi var, binlerce il-ilçe YK üyeleri ve başkanları var. Hiç birisinin aklına böyle bir durumda alarmı çalma ve seferberlik önerisi gelmemiş. Neler yapılabilirdi?
1- Bu partinin rakip partilerin hal ve hareketlerini izleyen bir birimi neden yok (istihbarat) ? Amatör küme futbol takımlarının yöneticileri bile rakip takımlar hakkında bilgi toplayıp arşivliyorlar. Böyle bir birim kurulması gerekirdi, hala gerekiyor.
2- AKP aldığı oyun yarısı kadar seçmenini parti üyesi yapmış. Aldığı her 100 oyun 58’i parti üyesi zaten. CHP’de bu oran yüzde 10. Aldığı her 100 oyun ancak 10’u CHP üyesi. Seçmenlerimize niçin gerçekler açıklanmadı, seferberliğe çağrılmadı? Seçmenlere üye olma ve seçimlerde görev alma çağrısı niçin yapılmadı? Parti maalesef niteliksiz, siğ bir siyaset esnafı azınlığının elinde taraftarlarına, seçmenlerine ve halka yabancılaşmış bir örgüt görüntüsü veriyor. Partiyi bu hale getirenler kuruluşundan beri yönetimlere hakim olan hizip yapılanmalarıdır. Hizipler kalabalıktan korkarlar. AKP seçmenlerinin yuzde 58‘ini üyelik şemsiyesi altına almiş. CHP’de bu oran yüzde 10 bile değil. Hizipler partiyi; mahallelerdeki, ilçelerdeki değnekçileri vasıtası ile yönetirler, kalabalıklarla uğraşmak zor gelir onlara. Partiyi uzun yıllar Baykal Hizbi yönetti, arkasından gelen Kılıçdaroğlu yönetimi 10 Aralık Hizbi’nin klavuzluğunda yönetti partiyi. Klavuz karga olunca sonuç böyle oluyor. (Gelecek yazımızda bu konuyu daha derinlenmesine irdeleyeceğiz)
3- İttifak partileri niçin seferberliğe çağrılmadı? Hatta ittifak partilerine CHP listelerinde yer verirken onların verecekleri saha görevlileri
sayısı kriter olabilirdi.
Bunlari konuşmadan tartışmadan yapilan kongrelerden, kurultaydan ve önumuzdeki yerel seçimlerden ne bekliyoruz ??? Bu durum insana; mevcut yönetimin, geçmiş seçimlerde yaşanan örgütsel ve yönetimsel sefaletin tartışılmaması için tüzük ve program yemlerini oltaya bağladığini düşündürüyor.
Yazımızın başında andığımız Nasrettin Hoca sağ olsaydı da kendisine “Hocam CHP kongrelerinde tüzük ve program tartışması yapmak caiz midir ?” diye sorsaydık herhalde “caiz olmasına caizdir ama, dışardan bakanlar biş şey yediğiniz zanneder” derdi.
DEĞİŞİMCİLER VE DEĞİŞMEMCİLER ÜZERİNE
CHP içinde; değişim, dönüşüm, yenileşme, güncellenme vbg adı tam konamamış bir tartışma devam ediyor. Hiç kimse TARİH Hoca’nın derslerine çalışmayı düşünmyor. CHP tarihinde bu konuda başarı getirmiş bir deneyim vardır. 1965 – 76 aralığında CHP’nin geçirdiği yenileşme sürecinin arkasında; dönemin en seçkin cumhuriyet aydınlarıının, akademinin, sivil toplumun, partinin üyelerinin ve seçmenlerinin katkı ve katılımları ile yürüyen 10 yıllık bir beyin fırtınası süreci vardır. Arkasında yoğun bir entellektüel emek ve siyasal pratik deneyimi vardır. Dolayısıyla halkımız bu emeği yüzde 40’ı aşan desteği ile ödüllendirmiştir. Bu tarihsel deneyimin dersleri çalışılmadan havanda su dövülmektedir. Baykal’ın Yeni SOL’nun da, Kılıçdarğlu’nun YCHP’sinin de arkasında böyle bir emek ve beyin fırtınası yoktur. EMEKSİZ YEMEK YOK.
Bu tarihsel süreçte CHP’nin belirlediği ve halıkımız tarafından da büyük bir heyecanla benimsenen deolojik – siyasi çizgi ATAÜRKÇÜ SOSYAL DEMOKRASİDİR. Bu düşünce sistemi CHP'nin 1965-1976 yıllarında 10 yıllık ulusal düzeyde bir beyin fırtınası ile kurucu ilkelerin güncellenmesi (update) ile üretilmiş ideolojik – politik bir çizgidir. Mazlum milletlerin antiemperyalist mücadelelerini de kucaklayan gerçekten evrensel DEVRİMCİ ANTİEMPARYALİST bir sosyal demokrasi modelidir. Ne Avrupamerkezci sosyal demokrasinin bir taklidi veya tercümesidir ne de tarihi tekrar etme hareketidir. Kemalist devrimin teorik ve pratik mirası ile Evrensel Sosyal Demokrasinin insanlığın geneli tarafından kabul görmüş ilkelerinin bir sentezidir.
Parti üyelerine bu tarihsel sürec adeta unutturulmaya çalışılmaktadır. Ne değişimciler ne de değişmemciler bu tarihsel deneyimi hiç anmamaktadırlar. Oysa bu tarihsel süreç doğru anlaşılırsa CHP'nin şaşkın ördek misali yol arayışlarına ihtiyaç kalmayacaktır.
AHMET AKKÜÇÜK / 21.09.2023