Uzun zamandır yazmıyordum, yazamıyordum çünkü giderek hızla bozulan siyasi ve ekonomik ortam öylesine kötü çıkarımlar yapmama neden oluyordu ki, bozulup vazgeçiyordum...
Ama son gelişmeler geçmişte yaşadıklarımızı, bugünü ve gelecekle ilgili öngörüleri bir kez daha düşünüp, sıralayıp, varsa alınması gerekli önlemleri sizlerle paylaşma ihtiyacımı tetikledi.
Şöyle ki:
Dünyaca ünlü ve saygın Prof. Dr. Daron Acemoğlu “Türkiye’yi krizden demokrasi çıkarır “ dedi ve beni can evimden vurdu.
Onu izleyenler aslında demokrasi ile kastettiği şeyin evrensel hukuk kuralları ve sağlıklı bir denetim ortamı olmadıkça ne ekonomik ne de sosyal alanda bir şey yapamayacağımız ve bu bataklıkta giderek daha dibe doğru gideceğimiz olduğunu bilirler.
O zaman nasıl bir hukuk düzeni ve neden?
Dinlediğiniz ya da okuduğunuz iktisatçılar birtakım rakamlarla ve teknik açıklamalar yaparak işin nasıl çözüleceğini anlatmaya çalışırlar. Ama sorun sade ve doğru anlatımla kaynak sorunudur.
Yani ülkemizde kronik bir tasarruf açığı vardır, üretim yetersiz ve yaratabildiği katma değer düşüktür, borçlanarak elde edilen kaynaklar savurganlıkla tüketilmektedir.
Son gelen verilere göre mevcut ekonomik düzenin sürdürülebilmesi için her yıl en az 5o milyar dolar taze para bulunması, mevcut 43o milyar dolar borcun da makul bir faizle yenilenmesi tartışılıyor. Burada rakamların büyüklüğü, niteliği ve aciliyeti değil neyi, nasıl yapacağımız önemlidir. İktisat ve finans uzmanları ayrıntıları zaten biliyor. Ama Daron Hoca bize ya da duyması gerekenlere ne söylüyor?
Mevcut siyasi rejim ile daha önce kurulmuş olan kurumsal yapı tamamen yıkılmıştır. Yani artık siyasi iktidarın kontrol ettiği kaynaklar, sınırsızca, sorumsuzca ve denetimsiz bir şekilde kullanılmakta ve geri dönüşü olmayan dipsiz bir kuyuda heba edilmektedir.
Hâlbuki ülkenin ihtiyacı olan kaynak yine batıdan ve artık sadece batıdan temin edilebilme durumundadır ve fakat nerede, nasıl kullanıldığı ve geri ödeme koşulları denetim ve teminat altına alınmak zorundadır.
Yani sizin; Merkez Bankanız bağımsız, Bankacılık otoriteniz saydam ve güvenilir, Maliyeniz denk, Sayıştay’ınız donanımlı ve etkin, Parlamentonuz soru sorup, izleyebilen durumda değilse rating – kredi değerliliği- alamazsınız, faiz çok fahiş olur ve zaten kimse de borç vermeye yanaşmaz.
Bunun için batı normlarına uygun, objektif ve güvenilir bir hukuk ortamı ve inanılır bir yargı sistemi gerekir. Yani evrensel hukuk ortamı. Bu da toplumun tamamını kucaklayan, tarafsız ve adil bir kurallar dizini ile olur.
Ama o zaman;
İhale kanununda 185 kere -rakam yanlış olabilir- değişiklik yapamazsınız,
Yandaşlara aklınıza esen fiyattan iş veremezsiniz,
Kamu kadrolarını şişirip, altlarına lüks makam arabası çekemezsiniz,
Mültecilere namütenahi para saçamazsınız,
Lüzumsuz, saraylar, köprüler, havaalanları, kanallar yaptıramazsınız,
Örtülü ödenekten kime, ne verdiğinizi ve neden verdiğinizi saklayamazsınız...
Dünya ekonomik büyüklüğü içinde % l civarında yer tutan Türkiye ekonomisi artık yaratabildiği katma değerle -ki çok küçüktür- hızla rekabet şansını yitiriyor ve mevcut nüfus ve onun içindeki nitelikli insan kaynakları açısından da pek işe yarar bir görüntü vermiyor.
Eğer hızla yeni bir eğitim düzenine geçilip, donanımlı ve becerili gençler yetiştirilemezse zaten giderek fakirleşen ve paraziter bir hayata razı insan yığınları oluşacak...
İşte bunları derleyip toparlayacak, anlamlı bir sinerji yaratacak düzen ancak herkesin hakkını koruyacak ve gözetecek bir hukuk düzeni olabilir ki Daron Hoca – Demokrasi – derken galiba aklınızı başınıza alın, demokrasi olmadan hukuk neyim olmaz demeye getiriyor...
Eh şimdi ben iktisat analizi mi yapayım, finans tekniği mi anlatayım yoksa hızla kötüleşen enflasyon, resesyon ve hatta gelecek yıl muhtemelen stagflasyon ortamında nasıl ayakta kalırız sorunsalına reçete mi yazayım...
Moral bozucu bir ifade oldu ama gerçekçi olmalıyız. Yaşanan devalüasyon ile mevcut gelirimiz sabit kalacak ama önceki satın alma gücünü yitirecek. Enflasyon kontrolden çıkma eğiliminde ve geçen ay yapabildiğimiz harcamaları artık daha az veya hiç yapamayacağız.
Lütfen harcamalarınızı kontrol edin ve gereksiz kalemleri yok ederek tasarruf uygulamalarına başlayın.
Bir kısıntı ve/veya yokluk sürecinde gereksinmelerinizi nasıl karşılayacaksınız, plan yapın,
Borçlanmayın, mümkünse borçlarınızı azaltın çünkü yüksek bir faiz yükü ile karşılaşacaksınız,
İktidardan tanıdıklarınız varsa akıllarını başlarına devşirmeleri ve tekrar demokrasiye dönmelerini salık verin,
Muhalefetten tanıdıklarınız varsa onlara; ne kadar yetersiz, kof ve yararsız olduklarını, bu başa gelenlerin kusurunun yarısının da onlara ait olduğunu hatırlatın,
Her şeye rağmen umutsuz olmayın, esenlik ve sevgi ile kalın,
Saygılarımla,
Ayhan Baha Tuğsuz
Ataköy, 5/9/2018
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 5.09.2018 00:00:00 / Okunma = 7941