https://jurnalist.com.tr/ Etkin Seçkin Haber Sitesi tr 21.11.2024 19:01:14 Jurnalist Jurnalist Haber Deyay - Jurnalist Haber Sitesi
>

SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-1; partiler, yöneticiler, delegeler, üyeler, seçimler, Seçmenler ve sandık görevlileri ... ve müteahhitler





Not: Bu yazı 31 mart yerel seçimlerinden önce yazılmıştır. CHP’deki değişim, tüzük, örgüt tartışlmalarına bir katkı amacıyla yaılmıştır. Oldukça uzun bir yazıdır. Zaman ayırıp, sabredip okuyanlar pişman olmayacaklarıdır. Seçim gündemde iken ilgisizlikle karşılanacağnı düşündüğüm için şimdi yayına verdim. 
Ahmet Akküçük /03.03.2023  

Son 20 yıldır seçimler; bir tarafta iktidar olan AKP ve diğer tarafta CHP’nin başı çektiği muhalefet olarak kutuplaşmış bir rekabet atmosferinde geçiyor. Biz de bu yazımızda, bu iki partinin kritik önemdeki sayısal verilerini karşılaştırarak bu verilerin sandık başlarındaki yansımalarını irdeleyeceğiz.

Haftalık Oksijen gazetesi 14 Mayıs 2023 seçimlerinden 5 gün sonra çıkan sayısında;  SEÇİL TÜRKAN’ın haber- yorum yazısını yayınladı. Yazının başlığı “MÜŞAHİTLER ANLATIYOR   / O GÜN SANDIK BAŞINDA NELER YAŞANDI ? “. Sayın yazarın seçim günü gözlemlerinin özeti aşağıdadır.

““ 3 MİLYONA KARŞI 500 BİN GÖNÜLLÜ 
13 Eylül 2022 tarihli haberler Cumhur İttifakı’nın ‘hatasız bir seçim için’ toplam 3 miyon kişiyi görevlendireceğini bildiriyordu. Aynı tarihlerde Millet ittifakı “Türkiye gönüllüleri “ isimli sandık koruma platformu çalışmaya başlamıştır.

Türkiye Gönüllüleri 14 Mayıs günü 83 bin 921 kişi görevlendirip tutanakların yüzde 80’ine ulaştıklarını açıkladı. Platform ikinci turda tutanakların tamamına ulaşmayı hedefliyor.  İkinci tur için gönüllü hedefi 200 bin olan “Oy ve Ötesi” 70 bini aşkın kişiyle sahadaydı. 130 bin farklı sandıktan tutanak topladılar. CHP 241 bin kişiyle sandıkları koruyacağını duyurmuştu. Böylece muhalefet partileri ile birlikte iyimser bir tahminle en fazla 500 bin gönüllü sandıkları korumak için çalıştı. Ancak 3 milyon görevlendirmeye karşı 500 bin gönüllüyle denge kurulamadı ve seçim gecesinin ilk temel sorunu muhalefet cephesinin sayıca eksikliği oldu. 

Bunu görüşlerine başvurduğumuz müşahitlerin sözleri de doğruluyor. Seçim günü muhalefetin güçlü olduğu Ege Bölgesinde olan Mustafa (müşahitlerin soyadları bizde saklı) şöyle anlatıyor:

“Muhalif partilerin müşahit ve avukat sayılarında yetersizlik vardı. CHP’nin kalesi Çanakkale’nin köylerinde bir kişi dahi yoktu, ama AK Partililer İstanbul’dan kalkıp gelmişti.” 

İstanbul Kağıthane’de görev yapan Gonca ise “Arada öbek öbek insan sınıfa giriyor ve çıkıyordu. Her okulda Ak Partili avukat da müşahit de vardı. “            
Sandık eğitimi yetersiz. 

Müşahitlerin seçim gecesi sorun yaşamasına sebep olan bir diğer konu ise sandık hakları konusunda eğitim almamış ya da yeteri kadar eğitim almamış olmak. Bu nedenle sandık korumak için siyasi parti ya da platformların verdiği eğitimlere katılmak ikinci tur için en önemli sorunlardan. 

71 bin 936 gönüllü ile sahada çalışan Oy ve Ötesi Başkanı Ertim Orkun toplam 1667 çağrı aldıklarını söyledi. Orkun’un anlattığına göre ilk sorun sabah saatlerinde müşahitlerin sınıflara alınmaması ya da çıkmaya zorlanmalarıydı.

Ankara Barosu Seçim Güvenliği Merkezi avukatlarından Elçin Özge Şimşek Çağlayan da il seçim kurullarında kura ile belirlenen kamu görevlisi sandık başkanı ile partilerin görevlendirdiği üyelerin sandık eğitiminden geçip geçmediğinin belirsiz olduğunu söylüyor… kurallar çiğnendi … 

Telefon tutkunları işleri zorlaştırıyor 
Twitter üzerinden denetimlerini sorduğumuz müşahitlerden gelen yanıtları (sorunları) hakim ruh hali ve eğitim başlıkları ile gruplandırmak mümkün. 
Hakim ruh hali, yani Cumhur İttifakı müşahitlerinin kalabalık ve örgütlü olması, deneyimsiz müşahitlerde baskı yarattı. Mevzuatı uygulamak istemeyen bir kitle ile de karşılaştık… Telefon tutkunlarının yarattığı sorunlar … 

Sandık kurulu başkanlarının deneyimsizliği … maddi hatalar … ( çift zarf kullandırma ve ilave zarf bekleme…) oy kabinlerine telefonla girilmesine müsaade edilmesi … kolluk kuvvetlerinin  sınıflara girişi – çıkışı – gerginlik yarattı … 142 nolu belgenin kullanımı ile ilgili sorunlar… ““ Seçil Türkan 

Sayın Seçil Türkan’ın yazdığı, seçim günü muhalefetin sergilediği yönetimsel ve örgütsel sefalet örnekleri bir istisna değil. Başka gazetecilerin gözlemleri, amatör gönüllü kuruluşların müşahit ve gözlemcilerinin de tespit edip kamuoyu ile paylaştıkları çok yaygın gerçekler. CHP’nin zaten sayıca yetersiz olan sandık görevlilerinin bir çoğunun geç gelmesi veya hiç gelmemesi, onlar yerine sandık kurulu eksiklerinin başkaları tarafından, çoğunlukla da AKP’liler tarafından tamamlanması, CHP  örgütleri tarafından YSK’na bildirimin geç verildiği için sandık kurulunda temsil edilememesi, eğitim yetersizliği vbg zafiyetler yaygın bir şekilde yaşandı. Bunlara ait çok örnek var, bir köşe yazısının sınırlarını aşan bir rapor konusu. 

Ancak burada vurgulaması gereken bazı çarpıcı gerçekler, sorulması gereken sorular var. Birincisi “13 Eylül 2022 tarihli haberler Cumhur İttifakı’nın ‘hatasız bir seçim için toplam 3 miyon kişiyi görevlendireceğini bildiriyordu.... CHP 241 bin kişiyle sandıkları koruyacağını duyurmuştu.” Orantı 12’e karşı 1.  Aynı orantı sandık sayısı bakımından da (yaklaşık 200.000 sandık) aynı. AKP’nin beher sandık için görevlendirdği eleman sayısı 15, CHP’nin beher sandık için görevlendirdiği elemen sayıs 1.2, 2 bile değil. Ne büyük orantısız bir güç dağılımı. Bu gerçekler seçimlerden 9 ay önce yayınlanmış. Bu gerçeği CHP yöneticileri okumadılar mı, okumamaları bir suç...!? Okudular da  kulak arkası ettilerse o da ayrı bir suç. Vatanına, milletine, partisine karşı sorumluluk duygusu taşıyan bir siyaset yöneticisinin, bu tablo karşısında, derhal kırmızı alarm düğmesine basıp; parti örgütüne, üyelerine, seçmenlerine ve ittifak partilerine seferberlik çağrısı yapması gerekirdi, çıt çıkmamış. İkincisi: Diğer bir hata ve bir soru; CHP genel merkezinde rakip partilerin hal ve hareketlerini izleyen bir masa neye yok ? Üçüncüsü: yazıda belirtildiğine göre, Oy ve Ötesi, Türkiye gönüllüleri gibi, 3-4 yıllık geçmişi olan amatör gönüllü topluluklar, seçim günü yaklaşık 250.000 kişilik bir kadro görevlendirmeyi hedeflerken, CHP gibi 100 yıllık geçmişi olan, maddi imkanları amatör gönüllü topluluklardan fersah fersah fazla olan bir partinin, onlar kadar bile sandık güvenliği kadrosu çıkaramaması, ne büyük bir aymazlık, seçmen buna isyan etmesin de ne yapsın?!. 14/28 Mayıs genel seçimlerden sonra bu gerçekler çarşaf çarşaf ortaya döküldü. CHP yöneticileri tarafından ne tekzip veya düzeltme yapıldı, ne de kongrelerin ve kurultayın gündemine alınıp tartışıldı.   

SİYASİ PARTİLERİN ÜYE VE SEÇMEN SAYILARI 
Siyasi partilerin üye sayıları konusunda kapsamlı bir araştırma ve irdelemeyı 25 Şubat 2023 tarihinde UPA (Uluslararası Politika Akadamisi ) adlı internet portalında yayınlanan bir yazısı ile sayın Doç. Dr. Ozan Örmeci yapmış. Yazıda ülkemizde, birleşik oy pusulasında yer alan 20 siyasi parti incelenmektedir. Biz burada; konumuz bakımından, iktidar partisi AKP ve ana muhalefet partisi CHP verileri üzerinde duracağız. Yazının tamamını incelemek isteyenler için erişim bağlantısı şöyledir.  http://politikaakademisi.org/2023/02/25/turkiyedeki-siyasi-partilerin-uye-sayilari-2023/. 
Sayın Ozan Örmeci’nin konumuz olan 2 siyasi parti hakkındaki tespit ve irdelemelerini aşağıda aynen alıyorum. 

“Parti Üye Sayıları
Her yılın Ocak ayında güncellenerek yayınlanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 2023 yılı verilerine göre, ülkemizdeki önemli bazı siyasi partilerin üye sayıları büyükten küçüğe şöyledir:
1. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti): 11.241.230
2. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP): 1.369.430
.....................
(tamamı 20 partiyi kapsayan bir listedir. AA)
3. Yorum (yazarın. AA)
Bu verileri yorumlamak gerekirse, birkaç konu ön plana çıkmaktadır. Öncelikle, yıllardır AK Parti’nin ülkedeki ezici üstünlüğüne paralel olarak, bu partinin üye sayısı anlamında da çok önde gittiği görülmektedir. Öyle ki, 11 milyonun üzerinde üyeyle birinci sıradaki AK Parti, ikinci sıradaki CHP’den 8 kattan daha fazla üyeye sahiptir. 2001yılında kurulan nispeten yeni bir parti olan AK Parti, buna karşın çok başarılı bir şekilde kitleselleşmiş ve ülkedeki kılcal hücrelere kadar topluma nüfuz etmeyi başarmıştır. Bu nedenle, güncel anketlere göre 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması pek de beklenmeyen AK Parti, hem bu seçimde yine yüksek oy oranları yakalayacak, hem de parlamento içerisinde ve ülke siyasetinde muhtemelen güçlü bir şekilde var olmaya devam edecektir. Ancak son yıllarda iyice bir “lider partisi” haline gelen AK Parti, kuşkusuz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan siyaset sahnesinden çekilirse, onun yerini doldurmakta çok zorlanabilir ve en azından bir süre bocalayabilir.

İkinci önemli tespit, CHP’nin toplumsallaşmasını henüz tamamlayamamış olduğu ve kadro partisinden kitle partisine geçiş sürecinin halen devam ettiği gerçeğidir. Öyle ki, 1992 yılında kurulan ve kökleri Cumhuriyetimizi kuran ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının oluşturduğu Kuvayi Milliye ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine dayanan CHP, üye sayısında henüz 1,5 milyona bile ulaşamamış ve elit parti görüntüsünü aşamamıştır. Bu nedenle, yeni dönemde, parti lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve parti yönetiminin 1970’lerin Bülent Ecevit CHP’sinin kitleselleşme çabalarına uygun şekilde hareket etmeleri ve partiyi halka açmaları beklenebilir.” Ozan Örmeci. 
Yukarki verilere ilaveten, bir de bu partilerin son genel seçimlerde aldıkları oylara (seçmenlerine) bakalım. Binler hanesinden sonrasını yuvarlayacak olursak AKP oyu 19.392.000, CHP oyu 13.802.000’dir.
Bu verileri birleştirip orantılar kurarak bazı çarpıcı saptamalar yapabiliriz. Her partinin üye sayısını seçmen sayısına oranlarsak; AKP’de bu oran %58. Yani AKP oyunu aldığı her 100  seçmenin 58’ni üyelik ağı içine almış. CHP’de bu oran %0.099, yaklaşık %10. Yani CHP, oyunu aldığı 100 seçmenin 10’unu ancak üyelik ağının içine alabilmiş.  
Diğer bir oran partilerin seçim günü sandık (saha ) görevli sayısının üye sayısına oranı. Bu oran AKP’de 3.000.000 / 11.241.000 = 0.267 yaklaşık %27. CHP’de bu oran 241.000 / 1.369.000 = 0.176 yaklaşık %18. AKP her 100 üyesinden 27’sini seçim günü saha görevi için eğitmiş ve sahaya sürmüş. CHP ise her 100 üyesinden 18’sini görenlendirebilmiş.  
Diğer bir oran seçimlerde sandık (saha) görevlisi sayısının partinin aldığı oya (seçmene) oranı. Bu oran AKP’de 3.000.000/19.392.000 = 0,15, yüzde 15. CHP'de bu oran 241.000/ 13.802.000 = 0,017, yüzde 1,7. Yani AKP her 100 seçmeninin oyunun güvenliği için 15 kadro görevlendirirken, CHP 2 kişi bile görevlendiremiyor. Bir de görevli sayısını sandık sayısına bölersek AKP’de 3.000.000 /200.000 =15, CHP’de 241.000/200.000 = 1,2. AKP her sandıktaki oylarının güvenliği için 15 kişi görevlendiriyor, CHP 2 kişi bile görevlendiremiyor. Uçurum derecesinde bir güç dengesizliği. Ayrıca resmi açıklamalarda verilen sayılarda; göreve gelmeyenleri, kadroların eğitimleri, zihni ve fiziki olarak yeterlilikleri, bilgi ve becerilerindeki zafiyetleri hesaba katarsak muhalefet açısından durumun vehameti daha açık olarak görülür... 

Bir sayısal veri de tarihten paylaşalım. AKP’nin ilk iktidar olduğu 2002 seçimlerinden sonra siyasi partiler, seçimler, parti üyeleri, sandık güvenliği konularında araştırmalar yapıldı; birçok tespitler, irdelemeler, yorumlar yapıldı. Aklımda kalan bir araştırmanın sonucu şöyle bağlanıyordu : bir partinin (o zamanki) yüzde 10’luk seçim barajını aşabilmesi için, seçim kampanyasında en az 750.000 eğitilmiş üyesini saha görevlisi olarak çalıştırması gerektği tespiti idi. O zaman Türkiye’nin nüfusu 65 milyon idi, bugün 86 milyon. Bugün seçim barajı eşiğini aşmak için gerekli saha görevlisi sayısını 1 milyon olarak versek abartmış olmayız. 

Türkiye çerçevesinden bakarsak;  sayın Ozan Örmeci’nin incelediği 20 parti içinde, AKP üye sayısı bakımından, kendisini takip eden 19 partinin üye toplamından açık ara (7.275.755 ) önde. En yakın rakibi olan CHP’den daha açık bir arayla (9.871.570 ) önde. 
Bir veri de dış ülkelerden paylaşalım. İnternette küçük çaplı bir gezintiyle çeşitli ülkelerdeki siyasi partilerin üye sayılarını bulduk. Almanya’da Sosyal Demokrat partinin üye sayısı 404.305, Hristiyan Demokrat Partisi (CDU) 405.616, Hrirstiyan Sosyal Birlik 139.130. İngiltere’de İşçi Partisi 385.324, Muhafazakar Parti 172.437 üyeye sahip. Hollanda İşçi Partisi 39.530, Fransız  Sosyalist Partisi 22.000 üyeli. Dünya siyaset arenasında üye sayısının ülke nüfusuna oranı bakımından liberal demokratik ülkelerde Türkiyenin  bir benzeri yok. İdeolojik parti devleti olarak örgütlenmiş otokratik rejimlerdeki iktidar partileri arasında üye sayısı bakımından AKP birinci sırada. AKP üye sayısının Türkiye nüfusuna oranı 11.241.000/85 milyon = %13,2. Günümüz dünyasında bu oranın ancak yarısına   yaklaşabilen tek parti ve ülke Çin Komünist Partisi (ÇKP)  ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC). ÇKP üye sayısının nüfusa oranı = 90 mil/1412mil= %6,3. Geçen yüzyılın 2 merhum partisi AKP’nin bu rekoruna biraz yaklaşabiliyor.  Birisi Hitler Almanya’sının Nazi partisi, diğeri Sovyetler Birliği (SB) Komünist Partisi (SBKP). Nazi partisi üye sayısının o zamanki Almanya nüfusuna oranı; 8,5 milyon / 80 milyon= %10,6. SBKP üye sayısının SB nüfusuna oranı; 19,4 milyon/ 286 milyon= %6,7. Bu ibretlik oranları da ülkemizin siyaset teorisyenlerinin, siyaset pratisyenlerinin ve sosyal bilmcilerinin ilgi ve bilgilerine sunuyorum.

Türkiye siyasi parti üyesi sayısının nüfusa oranı olarak Avrupa’dan, açık ara önde olmasına paralel olarak, bir başka sektörde de Avrupa’dan uçurum derecesinde açık ara önde. Müteahhitlik sektöründe de Avrupa’dan uçurum derecesinde açık ara önde. Türkiye’de müteahhit sayısı 453.497. Avrupa’nın en büyük ve en dinamik ekonomisi olan Almanya’daki müteahhit sayısı 3650, tüm Avrupa’da 50.000.  (Cumhuriyet, Mustafa Balbay, 28 Ocak 2023)

Sayın Ozan Örmeci; akadaemik kimliği ile, dışarıdan bakan bir gözlemci olarak, muhtemelen de Avrupa Sosyal demokrat partilerinin üye sayılarına bakarak CHP’yi “seçkinler partisi” veya “elit parti görüntüsünü aşamamış ...” bir parti olarak niteliyor. Keşke öyle olsa. “Elit” kavramının türkçesi “seçkin”dir, eski türkçede “havas”. Bilgi, bilinç, kültür, deneyim birikimleri ve ahlak gibi pozitif özellikleri ile toplumda (halk arasında) öne çıkan kişi veya zümreler, tabakalar için kullanılır. Halk arasında kalburüstü veya kaymak tabaka tabirleri de kullanılır. CHP üye tabanı gerçek anlamda da görüntü olarak da ELİT bir zümre değildir. Parti üye tabanı; siyaset literatürümüzde, “siyaset esnafı” olarak adlandırılan bir zümrenin kontrolu altındadır... (Bu arada; Ahi Evren gelenek ve kültürü ile calışan, yaşayan gerçek esnaf yurttaşlarımızı tenzih ederim.) Bu siyaset esnafı zümresi, siyasette yükselme fırsatını nitelikli kadrolara değil, kendi suretinde, kendine benzeyen kadrolara veriyor. Geçmişte partiye önemli hizmetler vermiş bilgili ve birikimli parti üyeleri bile bu zümre ile ugraşmaktan bezip kenara çekiliyorlar veya partiyi terk ediyorlar. Seçmenlerimizden üye olmak isteyenler de bu tabloyu görünce partiden uzaklaşıyorlar. Benim gözlemim ve tespitim şöyle: CHP seçmenleri, nitelik ve liyakat olarak da etik değerler olarak da, parti üyelerinden çok daha ilerde. CHP’nin bu çelişik girdaptan kurtulmadan iktidar olabilmesi, kalıcı başarılar kazanması çok zor.  
Avrupa partileri ile karşılaştırıldığında; Türkiye’deki siyasi parti üye sayıları, tek tek partiler bakımından da, ülke toplamı olarak da Avrupa ülkelerinden açık ara önde. Türkiyedeki siyasi parti üye sayısının, tüm Avrupa toplamının açık ara üstünde olduğunu tahmin etmek yanıltıcı olmayacaktır. Bu yoğun politikleşme seçimlere de yansıyor. Gelişmiş batı ülkelerinde seçimlere katılım oranları yüzde 50/60’larda iken Türkiye’de bu oran yüzde 80 /90’lar mertebesinde. Bu tablodan siyaset patronlarımız; halkımızın demokrasi kültürünün, bilincinin ve inancının güçlü ve ileri düzeyde olduğu sonucunu çıkarıyorlar ve bunu pazarlıyorlar. Acaba öyle mi? Bu konuda sağlıklı ve doğru yargıya varabilmek için başka faktörlerin de gözönüne alınarak analizlerin yapılması gerekir. Özellikle siyasetin yapılış amacı, ekonomi–siyaset ilişkileri, siyasi partilerin finasmanı, gelir ve servet paylaşımını düzenleyen sistem veya otorite faktörleri ile birlikte irdelenerek gerçeğe ulaşıiabilir. Çok müteahhit firmamızın olması bizim kaliteli, sağlıklı, güvenli ve ucuz konutlarda ve işyerlerinde oturmamızı ve çalışmamızı sağlamıyorsa, siyasi partilerin ve üyelerinin çokluğu da demokrasimizin kalitesini yükseltmiyor ve bizi insani gelişme kriterlerinde üçüncü dünya ülkeleri arasından bocalamaktan kurtaramıyor.   
İşte ekonomik, sosyal, kültürel, demokratik verileri kapsayan dünya ülkelerinin İNSANİ GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ endeksindeki yerimiz.” ... dünya kişi başına düşen milli gelirde ilk 10 ülke ortalaması 87.976 $, dünya ortalaması 16.736 $, Türkiye ortalaması 10.622 $. Hukukun üstünlüğü endeksine baktığımızda ilk 10 ülke ortalaması 0.85, dünya ortalaması 0.55, Türkiye ortalaması için ise 0.41 oranı çıkıyor karşımıza. Özgürlükler endeksine bakarsak ilk 10 ülke ortalaması 98.2, dünya ortalaması: 55.5, Türkiye ortalaması 32. İnsani gelişmişlik endeksi ilk 10 ülke ortalaması 0.95, dünya ortalaması 0.84, Türkiye: 0.73 Gelir adaletsizliğini ölçen sıralamada ilk 10 ülke  ortalaması 0.26, OECD ortalaması 0.32, Türkiye 0.41’le yine en gerilerde. ... kadınların iş gücüne katılımı sıralamasında ilk 10 ülke ortalaması %76.32, OECD ortalaması %62.53, Türkiye: %35.37!” 
Liberal demokratik ülkelerdeki siyasi parti üye sayıları ile ideolojik parti devleti olarak yapılanmış ülkelerdeki siyasi parti üye sayıları arasındaki

 uçurumun nedenlerini  biraz irdeleyelim. Liberal demokratik ülkelerde ekonomik sistem rekabetçi serbest piyasa ekonomisi. Bu sistemde gelir ve servet paylaşımını kapitalizmin meşhur GÖRÜNMEYEN EL’i yapıyor. Bu Görünmeyen El; yemiyor, içmiyor, rüşvet-bağış-hediye-  komisyon kabul etmiyor,  herhangi bir siyasi – ideolojik – etnik-dini vbg bir aidiyeti veya mensubiyeti yok.Tabii vicdanı da yok. Herkese bilgisi, tecrübesi,     maddi – gayrımaddi birikimi ile ulusal ve toplumsal üretime katkısı oranında pay veriyor. Sınıf atlamanın da geçim sağlamanın da yolu çalışmak, yorulmak, öğrenmek ve üretmekten geçiyor. Bu ülkelerde siyaset ile ekonomi arasında çıkar ilişkisi yok denecek kadar az. Böyle bir ilişki ortaya çıktığı zaman da skandal olarak bağımsız medyaya düşüyor, bağımsız yargı olaya el koyuyor.

O nedenle siyaset; gerçekten olması gerektiği gibi, ulusal – toplumsal-insani sorumluluk duygusu ve bilinci ile  kamusal bir hizmet olarak icra ediliyor. Siyaset sınıf atlama kapısı veya ekmek kapısı olarak görülmüyor. Bu tür insanlar da her toplumdaki seçkin azınlıklar. Siyaset ve siyasi partler bu seçkinlerin (havas’ın) uğraş alanı. Siyasi parti üyeliği de toplumların küçük bir azınlığı, gerçek anlamda seçkinler azınlığının uğraşı oluyor.             

İdeolojik parti devleti olarak yapılanmış ülkelerde ise gelir ve servet paylaşımında, devlet ve devleti yöneten siyasi otorite başat rol oynuyor.   Sayın Ozan Örmeci’nin “… AK Parti, buna karşın çok başarılı bir şekilde kitleselleşmiş ve ülkedeki kılcal hücrelere kadar topluma nüfuz etmeyi başarmıştır...” ifadesi nesnel bir olguyu ifade ediyor. Ancak gerçeğin arka planını açıklamıyor.

AKP bizim bildiğimiz demokratik ülkelerdeki ve Türkiye’nin geçmişindeki “ESKİ Türkiye” siyasi partilerinden değildir. Hatta gerçek anlamda bir siyasi parti de değildir. İştigal konusu siyaset mühendisliği olan çıkar amaçlı bir Anonim Holding Şirketidir. Gelir kaynağı kamu ihaleleri karşılığı müteahhitler üzerinden Havuz’a (paralel AKP devleti bütçesi) akıtılan paralardır. AKP 2002’de iktidar olduğu dönemden bugüne, bu akışı pürüzsüz devam ettirebilmek için, Kamu İhale Kanunu’nu 198 kez değiştirmiştir. (bu 2021 verisi, şimdiki durum daha fazla olabilir.) Bu havuz hiç bir denetime tabi değildir. AKP siyasetinin finansman kaynağı bu havuzdur. Literatüre de girmiştir. AKP’nin uyguladığı ekonomik sistem bir yandaş KAYIRMA EKONOIMİSİDİR. AKP’nin en tepe yöneticilerinden en alttaki mahallerlerdeki temsilcilik ve üyelerine kadar herkes, konumuna göre, bu havuzdan payına düşeni almaktadır. Mahallelerdeki AKP üyeleri, sokaklarda afiş asan, bildiri, broşür dağıtan gariban CHP üyeleri ile “siz bu kadar çalıştığınıza göre çok para alıyorsunuzdur, söyleyin de biz de sizin partiye girelim ” diye dalga geçmektedir. CHP’lilerden “ne para alması, üstelik partiye aidat veriyoruz” cevabı alınca gülüyorlar.   

AKP’nin teşkilat ve faaliyet giderleri hazineden alınan meşru yadımlarla açıklanamaz. Hazine yardımları AKP teşkilatının ve üyelerinin dişinin kovuğunu doldumaz. Mahallelere kadar inan personel giderleri, mitinglere katılan bindirilmiş kıtaların giderleri ve ödemeleri, seçim günleri sandık mahallerini dolaşıp kaos yaratarak topluma korku salmaya çalışan psikolojik terör mangalarına ödemeler, parayla oy satınalmalar... vbg.      

AKP kitleselleşmesinin seçim günü sandık mahallerindeki yansımalarını 14/28 seçimlerinde sandık görevi  yapmış bir gönüllünün sosyal medyada paylaştığı gözlemlerinden görelim. 

“Herkese merhaba…. Ben en gerici sandıklardan birinde görev aldım. Sanıldığından çok çok daha ince çalışmalar yapmışlar. Özel rozetler, kalemlerle numaralar, chp müşahitlerini para ile ayarlamalar… çok şey gördük maalesef.

Sevgili Komşular, aydın, becerikli müşahitlere ihtiyaç buyuk,... 
Arkadaşlar, sandık başında bir gün geçirince AKP ile Muhalefet arasındaki farkı görebiliyorsunuz. AKP'nin 2 tür ekibi var. Büyük ihtimal her iktidar partisinin yaptığı gibi, AKP de partiye yakın olduğunu bildiği, ya da partiye üye olanları ya bir işe yerleştirmiş, ya da belli çıkarlar sağlıyor ve karşılıklı çıkar ilişkisine giriyorlar. Birinci grup full time AKP'nin kurumlarında çalışıp maaşlı adamlar - bunlar Sandık Kurullarına giriyor, müşahit olarak ayrıca geliyor, 2-3 kat görevlisi, 2-3 bina görevlisi derken sandık sayısının 3 misli kadar eleman sabahtan geliyor. Bunlar gelen hemen her AKP seçmenini ismiyle biliyor. Daha sonra saat 16:30 civarında çıkartma otobüsleri ile en az o kadar daha partili geliyor, bunlar ikinci gruptan; parti çalışanı değil, ama yakın çıkar ilişkisinde olanlar. Bunlardan her odaya giren 2’şer müşahit oy sayımını yakından takip ederken bir ayrı müşahit devamlı stres seviyesini tırmandırarak her şeye itiraz ediyor, ortalama bir öğretmen olan Sandık Kurulu Başkanının direncini kırıyor. Şimdi buna karşı muhalefetin Sandık kurulunda 2 ya da 3 (CHP, İYİP ve Yeşil P) çalışanı var, belki CHP'nin bir bina görevlisi var, belki de birkaç sınıfa bakan 1-2 görevlisi daha var. Bu insanlar gönüllü - AKP görevlilerinden farkı, seçim sonucu ne olursa olsun en kötü eski hayatlarına devam edecekler. AKP'lilerse seçim kaybedilirse ekmeklerini kaybedecekler, onlar için hayat kavgası - dört elle ve azgınca sarılıyorlar. Şimdi bu durumda gelin de muhalefeti eleştirin - inanılmaz bir orantısızlık güç var. Bu konuda muhalefeti eleştiren arkadaşları gönüllü müşahitliğe davet ederim: Oy ve Ötesi olur, İstanbul Gönüllüleri olur, parti müşahitliğine girmek mümkünse o olur. Oyunuzu verip akşam TV'den sonuçları seyredecekseniz, şikayet etmemelisiniz. Haklarınıza ve ülkeye sahip çıkmanın zamanıdır.” 

Türkiye’de her dönemde yolsuzluklar olmuştur. DP zenginleri, AP zenginleri, ANAP zenginleri kamuoyu gündeminde tartışma konusu olagelmiştir. Geçmişteki yolsuzluklar üst düzey siyaset yöneticilerinin, üst düzey bürokratların, bazı tüccar ve müteahhitlerin icra ettiği ve paylaştığı  organize işlerdi. “Eski Türkiye”’de bu organize işleri yapanlar; kendi partilerinin üyeleri ve seçmenlerinden de tepki ve eleştiri görürlerdi, itibarlarını kaybederlerdi. AKP’nın farkı, bu organize işleri tabana yaymış, tabanı da ortak ederek üyelerini ve seçmenini konsolide etmesidir. 22 yıldır AKP iktidarı yolsuzluklarına “yandaş dünya”dan bir tepki veya eleştiri görmedik, duymadık. Taban’ın; Tavanı iktidara taşıdığı, Tavan’ın da iktidar gücünün organize manevraları ile kamu kaynaklarını Havuz’a aktardığI, Taban’ın da Havuz’dan payını aldığı bir SAADET ZİNCİRİ 22 yıllık AKP iktidarının yaşam reçetesidir. 

Bu Saadet Zinciri kavranmadan Türkiye’nin ekonomisi de, siyaseti de, sosyo – kültürel erozyonu da anlaşılamaz. Ekonomistlerin, siyaset bilimcilerin, sosyologların, siyaset pratiği yapanlakların ilgi ve bilgisine sunuyorum. Biz de önümüzdeki yazılarımıda bu Saadet Zincirinin ekonomik, sosyal, siyasal etkilerini ve sürdürülebilirliğini tartışacağız. Yazı bir köşe yazısı sınırlarını çok aştı ama konununun bütünselliği açısında tek yazı olmasını uygun gördük. Zaman ayırıp okuyanların pişman olmayacaklarını düşünüyorum.     
AHMET AKKÜÇÜK / 22.03.2024

Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 3.04.2024 13:45:07 / Okunma = 65261

Yazarın Diğer Yazıları

Psikojenik Amnezi (Yakınsak Aklın Unuttukları)
[ Ali Kurt ]

Bir Akıllının Taşınamaz Sırları
[ Ali Kurt ]

Evlilik mi, Bir Daha Düşün?
[ Ali Kurt ]

Kemik Kıran
[ Ali Kurt ]

Solak Nene, Eski Defter
[ Ali Kurt ]

Askıda Kalan Hayatlar
[ Ali Kurt ]

FAŞİZMİN AYAK SESLERİ FAŞİZMİN AYAK SESLERİ (95)
Erdoğan Hristodulidis Görüşmesi Erdoğan Hristodulidis Görüşmesi (131)
CHP içindeki Erdoğan için çalışanlar CHP içindeki Erdoğan için çalışanlar (1127)
Türkiye teknoloji trenini kaçırdı Türkiye teknoloji trenini kaçırdı (2002)
AB Kıbrıs Müzakerelerinin neresinde? AB Kıbrıs Müzakerelerinin neresinde? (3848)
Türkiye’nin Öteki Yüzü Türkiye’nin Öteki Yüzü (5112)
İlginç bir sosyal demokrasi dersi! İlginç bir sosyal demokrasi dersi! (2830)
İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı? İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı? (12237)
Sıra kimde? Sıra kimde? (16293)
İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi? İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi? (11734)
Coni niye Kıbrıs’ta? Coni niye Kıbrıs’ta? (10490)
Erdoğan Bizim Köyde Hiç Kaybetmez. Erdoğan Bizim Köyde Hiç Kaybetmez. (11949)
Mağusa’yı Mağusa’lılardan Dinleyin Mağusa’yı Mağusa’lılardan Dinleyin (12230)
Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı? Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı? (11881)
Niyet başka akıbet başka! Niyet başka akıbet başka! (11975)
İsrail Fikir mi Değiştiriyor? İsrail Fikir mi Değiştiriyor? (14833)
Amigdala! Amigdala! (10007)
AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor? AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor? (15346)
“Müşteri Puşttur” Felsefesi “Müşteri Puşttur” Felsefesi (25463)
Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?! Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?! (23994)
AB mi, Türkiye mi? AB mi, Türkiye mi? (16017)
Bir İktidar Bu Kadar mı Basiretsiz Olur! Bir İktidar Bu Kadar mı Basiretsiz Olur! (24747)
TOP PEŞİNDE KOŞANLARA İNAT TOP PEŞİNDE KOŞANLARA İNAT (23810)
O Akçeyi Her Babayiğit Taşıyamaz! O Akçeyi Her Babayiğit Taşıyamaz! (47547)
Orgeneral A.Ç. Menzil Tarikatından mı?! Orgeneral A.Ç. Menzil Tarikatından mı?! (55458)
İnsan Hakları Konseyi Seçimi İnsan Hakları Konseyi Seçimi (62635)
Daha Ne Verelim Emperyalist Abilere?! Daha Ne Verelim Emperyalist Abilere?! (44951)
SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-2 SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-2 (43254)
Avrupa Birliği Değişime Gebe Avrupa Birliği Değişime Gebe (46860)
Rumlara Güven Duymak Rumlara Güven Duymak (48852)
Asıl Müdahale Bundan Sonra Asıl Müdahale Bundan Sonra (52644)
Otur Oturduğun Yerde! Otur Oturduğun Yerde! (48717)
Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor (54409)
Kelaynaklar Kelaynaklar (61939)
Kıbrıs’ın Sahibi Biziz Kıbrıs’ın Sahibi Biziz (55588)
Farz Edelim ki Erdoğan gerçekten aday olmayacak, ne değişir? Farz Edelim ki Erdoğan gerçekten aday olmayacak, ne değişir? (57054)
Türkiye mi AB’ye, AB mi Türkiye’ye muhtaç? Türkiye mi AB’ye, AB mi Türkiye’ye muhtaç? (67259)
Cahilliğin Özendirilmesinin Sonucu... AKP Kazdığı kuyuya Düştü! Cahilliğin Özendirilmesinin Sonucu... AKP Kazdığı kuyuya Düştü! (55639)
ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor (63565)
31 Mart Uçurumdaki Son Daldı!.. 31 Mart Uçurumdaki Son Daldı!.. (58549)
KANUNSUZ CEZA: LİNÇ KANUNSUZ CEZA: LİNÇ (64984)
Ekonomik Öngörülerin Çöktüğü Bir Dönem! Ekonomik Öngörülerin Çöktüğü Bir Dönem! (58776)
Türkçe Niye Yok ? Türkçe Niye Yok ? (56830)
Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler (56317)
HANEDAN DÜĞÜNÜ… HANEDAN DÜĞÜNÜ… (59018)
Doğru mu, Yalan mı? Doğru mu, Yalan mı? (56520)
Evrim, Karşı Evrim, Devrim, Karşı Devrim… Evrim, Karşı Evrim, Devrim, Karşı Devrim… (62988)
Yanlış Strateji, Yanlış Başlangıç Yanlış Strateji, Yanlış Başlangıç (65509)
Müzakerelerin İçeriği Değişir mi? Müzakerelerin İçeriği Değişir mi? (61417)
Teğmenlerin İhracında En Çok Buna Şaşırdım Teğmenlerin İhracında En Çok Buna Şaşırdım (60269)
CUMHURBAŞKANI… CUMHURBAŞKANI… (66175)
Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor? Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor? (73668)
Devlete Küsmek! Devlete Küsmek! (58499)
Seçimden Sonrası Tufan!.. Seçimden Sonrası Tufan!.. (63999)
Soğuk Savaş Kızışıyor Soğuk Savaş Kızışıyor (61478)
Askeri Sınavlarda Neler Olmuş Neler!.. Askeri Sınavlarda Neler Olmuş Neler!.. (65301)
Küresel Güç Değişikliği Başladı Küresel Güç Değişikliği Başladı (62256)
Nüfusun artmasından medet ummak! Nüfusun artmasından medet ummak! (68575)
Dost musunuz Düşman mı? Dost musunuz Düşman mı? (64924)
Sahte Politikaların Efendileri! Sahte Politikaların Efendileri! (65591)
AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Aşama AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Aşama (67738)
“Agapite Tayyip”… “Agapite Tayyip”… (65171)
Özeleştiri Zamanı Geldi Özeleştiri Zamanı Geldi (64387)
Nüfusun artmasından medet ummak! Nüfusun artmasından medet ummak! (65407)
Dünyada hoş bir seda bırakıp giden babam Prof. Dr. Hakkı Atun Dünyada hoş bir seda bırakıp giden babam Prof. Dr. Hakkı Atun (79114)
AB’nin Çirkin Tarafgirliği AB’nin Çirkin Tarafgirliği (68073)
İsrail Mallarının Boykotu Zırvası… İsrail Mallarının Boykotu Zırvası… (67240)
Son Tecavüz!.. Son Tecavüz!.. (63850)
Doğu Akdeniz’i Asla Kaybedemeyiz Doğu Akdeniz’i Asla Kaybedemeyiz (70998)
100 YILLIK CUMHURİYET’TE SINIF MÜCADELELERİ 100 YILLIK CUMHURİYET’TE SINIF MÜCADELELERİ (65964)
Filistin Nere, İsrail Nere! Filistin Nere, İsrail Nere! (63938)
Filistinliler ve Kıbrıs Türkleri Filistinliler ve Kıbrıs Türkleri (76837)
“N’oldu İslamcı, Raks Ediyırdın!” “N’oldu İslamcı, Raks Ediyırdın!” (75387)
Terör Örgütleri Niye Kuruldu Terör Örgütleri Niye Kuruldu (70468)
“Lütfen” Terör Örgütleriyle İlişkinizi Keser misiniz?! “Lütfen” Terör Örgütleriyle İlişkinizi Keser misiniz?! (73922)
Beklentiler Boşa Çıktı Beklentiler Boşa Çıktı (64882)
Bu Kış Çok İnsan Ölecek! Bu Kış Çok İnsan Ölecek! (60774)
Yanlış gündemli CHP kongreleri üzerine Yanlış gündemli CHP kongreleri üzerine (70208)
LAİKLİK: SEN SAĞ BEN SELAMET LAİKLİK: SEN SAĞ BEN SELAMET (71653)
Rumlar Niçin Müzakerelere Geri Dönüş İstiyor-1 Rumlar Niçin Müzakerelere Geri Dönüş İstiyor-1 (72705)
Beni %48 listesinden düş Bay Kemal! Beni %48 listesinden düş Bay Kemal! (62986)
Menendez’in Türk Düşmanlığının sebebi ne? Menendez’in Türk Düşmanlığının sebebi ne? (83234)
Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği itibar Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği itibar (72087)
BM kimi koruyor? BM kimi koruyor? (74742)
Hayaller Türkiye Yüzyılı… Gerçekler Ruanda!.. Hayaller Türkiye Yüzyılı… Gerçekler Ruanda!.. (75113)
ATATÜRK VE ERMENİLER ATATÜRK VE ERMENİLER (82065)
Kıbrıs’ta Taraflı Görev Yapan BM barış Gücü Kıbrıs’ta Taraflı Görev Yapan BM barış Gücü (89643)
Afrika’ya Uyandırma Desteği Afrika’ya Uyandırma Desteği (85958)
Başbakan Erdoğan’ı “Yakmayı” Düşünürken!.. Başbakan Erdoğan’ı “Yakmayı” Düşünürken!.. (92690)
CHP, AKP’den Tüm Kötü Zihniyeti Emanet Aldı CHP, AKP’den Tüm Kötü Zihniyeti Emanet Aldı (80922)
Türkiye’nin Kıbrıs ve AB Stratejisi Türkiye’nin Kıbrıs ve AB Stratejisi (88792)
İktidarın çıkmaz yolu İktidarın çıkmaz yolu (81403)
Türkiye’nin Ortadoğu Açılımı Türkiye’nin Ortadoğu Açılımı (78571)
Türkiye - NATO Toplantısının Perde Arkası Türkiye - NATO Toplantısının Perde Arkası (84917)
Bu Kadarını Lord Curzon Bile Hayal Etmemiştir!.. Bu Kadarını Lord Curzon Bile Hayal Etmemiştir!.. (100974)
Bâis-i şekvâ bize hüzn-i umûmîdir Kemâaaaaal! (N.Kemal) Bâis-i şekvâ bize hüzn-i umûmîdir Kemâaaaaal! (N.Kemal) (119467)
Kahrolası İyimserler! Kahrolası İyimserler! (77183)
AB Sorunun Farkında AB Sorunun Farkında (106657)
Darbeci General: “15 Temmuz İçin Sus Emri Verildi”!.. Darbeci General: “15 Temmuz İçin Sus Emri Verildi”!.. (111617)
Türkiye'yi Dışlama Senaryosu mu? Türkiye'yi Dışlama Senaryosu mu? (87522)