Birgül AYMAN GÜLER
CHP İzmir Milletvekili
Meclisteki bu haksız çokluktan yararlanan AKP, TBMM’ni parlamenter rejimin meclisi olmaktan çıkarmış, adeta felç etmiştir. Meclis hükümeti denetleyememekte, yasama süreci bilgi, görüşme, uzlaşmaya kapanarak parmak çokluğunun kabul ve reddine mahkum olmuş bulunmaktadır.
Günümüzde TBMM, “başbakanlığın onay mercii” konumuna düşürülmüştür. Olağan olmaktan çıkarılmış, iktidar partisinin kendine sakladığı hedeflere hizmet eden bir "olağanüstü meclis"e dönüştürülmüştür.
Bu durum görmezden gelinirse, ana muhalefet partisi CHP milletvekili olarak bizler, AKP usulü darbenin ortakları haline gelmez miyiz? Tarih tarafından böyle bir suçla yargılanmayı elbette istemeyiz.
Mevcut sistemle yapılacak seçimler, AKP usulü darbenin sürmesine hizmet edecektir. Bu nedenle, önceliği, halkın iradesini tam ve doğru biçimde yansıtmasını sağlayacak bir seçim sistemi kurulmasına vermemiz gerekir. Bunun için bir çalışma başlatmalı ve seçim sistemi önerimizi masanın üzerine koymalıyız.
Yukarıda sayılan çalışmaların en güçlü yaptırımı, meclisten çekilmektir. Bu seçeneğin kullanılması kendi irademize bağlıdır. Uygun gördüğümüz zamanda kullanmak üzere bu seçenek de aklımızda ve elimizde olmalıdır. [BAG, 5 Temmuz 2013]
Bu durum görmezden gelinirse, ana muhalefet partisi CHP milletvekili olarak bizler, AKP usulü darbenin ortakları haline gelmez miyiz? Tarih tarafından böyle bir suçla yargılanmayı elbette istemeyiz.
1. Yüce meclisin “başbakanlık onay mercii” olarak devam etmesine rıza gösteremeyiz.O halde parlamenter rejimin işlerlik kazanması için harekete geçmeliyiz.
2. Üyeleri tutuklu ve üyeleri hakkında fezleke düzenlenmesini içine sindiren bir parlamento gerçeğini daha fazla görmezden gelemeyiz.
3. Yasaların “torba yasa” olarak düzenlenmesine ve “temel kanun” olarak görüşülmesine daha fazla onay veremeyiz.
4. Yasama işinin hızlandırılmış, elgördülük çalışma düzeninde sürdürülmesine daha fazla göz yumamayız.
5. Parlamenter rejimi askıya almış bir iktidar partisine “uzlaşma komisyonları” içinde yer alarak meşruiyet sağlayamayız.
6. Halkın meclisi izleme, denetleme ve karar sürecine katılma hakkını sağlayan MECLİSTV yayınlarının iktidar partisince kısıtlanıp budanmasına daha fazla izin veremeyiz.
Haziran Direnişi nin Saygısını Kazanmalıyız...
Hem TBMM kürsülerinde hem de toplumsal arenada harekete geçmek zorundayız. Halkın Haziran Direnişi’nde sergilediği güçlü iradenin bir benzerini, yetki kullandığımız TBMM’nde sergilemeliyiz. Direnen halkın CHP’yi siyasal önder olarak kabul etmesi ve bu kurucu partiye saygısıyla bağlılığını tazelemesi, ancak böyle mümkün olabilir.
1. Tutuklu milletvekillerinin ivedilikle özgürleştirilmesi için seferberlik düzenlemeliyiz.İktidar partisinin imzaladığı protokolü ihlal ettiğini, sözünü tutmadığını, ikinci iki yılın bu ayıpla yaşanamayacağını göstermeli ve halkın kitlesel desteğini sağlayarak bu ayıba son vermeliyiz.
2. Seçim barajının tümüyle kaldırılmasını hedeflemeliyiz. Toplumdaki tüm sesler ve renkler, TBMM’nde kendisine yer bulmalıdır. Böylece, en çok oy alan partinin ulusal iradeyi gasp eden ve çarpıtan unsur olma konumundan çıkarılmasını sağlamalıyız.
3. Seçim sistemi ve uygulama işlemlerinin köklü biçimde değiştirilmesini öncelikli hedef olarak belirlemeliyiz. Adil nispi temsil sistemini kurmak, seçmen listelerinin İçişleri Bakanlığı’nın elinden yargıç denetimine devretmek, bilgisayarlı oy sayım sistemi SEÇSİS’in kaldırılmasını sağlamak, oy kullanmada TC numarasının temel alınmasını sağlamak, parmak boyasını geri çağırmak başta olmak üzere gerekli değişikliklerin yapılmasını sağlamak için çalışmalıyız.
4. Tüm "uzlaşma komisyonları"ndan çekilmeliyiz. Parlamenter rejim “başbakanlık rejimi”ne dönüştürüldüğü için, bu yapının ‘uzlaşma’ değil iktidar partisi iradesini dayatma araçları olduğunu ilan etmeliyiz. İçtüzük Uzlaşma Komisyonu, AKP’nin meclise “kendi önerisini getirme” kararıyla AKP tarafından devrilmiştir. Benzer bir tavrın Anayasa Uzlaşma Komisyonu için de gösterileceğini tahmin edebiliriz. Parlamenter demokrasiyi askıya almış bir iktidar partisiyle “uzlaşarak” ülkenin anayasasını yapmanın mümkün olmadığı açığa çıkmıştır. AKP’ye, ülkeye deli gömleği bir anayasa giydirme niyetine destek vermemeliyiz.
5. Uzmanlık komisyonlarının olağan düzende çalışmasını sağlamalıyız. Her komisyonda olağan kuralları gündeme getirmeli, bunların her ihlalinde konuyu tartışmaya açmalı, yanlışlardan dönülünceye kadar direnmeliyiz. Uzmanlık komisyonları, ilgili kurum ve uzman kişilerin geniş katılımıyla toplanmalıdır; bu düzenlemeyi kendimiz yapmalıyız ve komisyon başkanlıklarını bu yönde davranmaya zorlamalıyız.
6. Hızlandırılmış yasama sürecini reddetmeliyiz. "Torba yasa", "temel yasa" acayipliklerini kabul etmemeliyiz. Sağlıklı ve dengeli bir yasama süreci için gerekli süre, yeterli hazırlık süresi, uygun çalışma zamanları uygulamaları üzerinde ısrarcı olmalıyız. Bu talepler reddedildiği sürece dayatmaların kabul edilmeyeceğini açıkça göstermeliyiz.
7. MECLİSTV’nin 24 saat yayın yapmasını sağlamalıyız. MECLİSTV uygulaması, halkın demokratik hakkı, Türkiye’de yasama sürecinin ileri özelliğidir. Altyapısı, personeli, işleyiş kuralları ile bu hizmete hazır olan MECLİSTV’ninkısıtlanmış olması keyfidir; ulusal servetin heba edilmesidir; anti-demokratiktir. Bu ayıbı ortadan kaldırmalıyız.
Güzel Direniş...
Türkiye Büyük Millet Meclisi, ülkemizin "yüce meclis"idir. Yüce meclisi yani parlamenter demokratik rejimin kendisini korumak, anayasaya sahip çıkmak ve ulusun iradesinin yaralanmasına engel olmak demektir. Bu amaca odaklanmış hareket, güzel direniştir.
1. Tutuklu milletvekillerinin ivedilikle özgürleştirilmesi için seferberlik düzenlemeliyiz.İktidar partisinin imzaladığı protokolü ihlal ettiğini, sözünü tutmadığını, ikinci iki yılın bu ayıpla yaşanamayacağını göstermeli ve halkın kitlesel desteğini sağlayarak bu ayıba son vermeliyiz.
2. Seçim barajının tümüyle kaldırılmasını hedeflemeliyiz. Toplumdaki tüm sesler ve renkler, TBMM’nde kendisine yer bulmalıdır. Böylece, en çok oy alan partinin ulusal iradeyi gasp eden ve çarpıtan unsur olma konumundan çıkarılmasını sağlamalıyız.
3. Seçim sistemi ve uygulama işlemlerinin köklü biçimde değiştirilmesini öncelikli hedef olarak belirlemeliyiz. Adil nispi temsil sistemini kurmak, seçmen listelerinin İçişleri Bakanlığı’nın elinden yargıç denetimine devretmek, bilgisayarlı oy sayım sistemi SEÇSİS’in kaldırılmasını sağlamak, oy kullanmada TC numarasının temel alınmasını sağlamak, parmak boyasını geri çağırmak başta olmak üzere gerekli değişikliklerin yapılmasını sağlamak için çalışmalıyız.
4. Tüm "uzlaşma komisyonları"ndan çekilmeliyiz. Parlamenter rejim “başbakanlık rejimi”ne dönüştürüldüğü için, bu yapının ‘uzlaşma’ değil iktidar partisi iradesini dayatma araçları olduğunu ilan etmeliyiz. İçtüzük Uzlaşma Komisyonu, AKP’nin meclise “kendi önerisini getirme” kararıyla AKP tarafından devrilmiştir. Benzer bir tavrın Anayasa Uzlaşma Komisyonu için de gösterileceğini tahmin edebiliriz. Parlamenter demokrasiyi askıya almış bir iktidar partisiyle “uzlaşarak” ülkenin anayasasını yapmanın mümkün olmadığı açığa çıkmıştır. AKP’ye, ülkeye deli gömleği bir anayasa giydirme niyetine destek vermemeliyiz.
5. Uzmanlık komisyonlarının olağan düzende çalışmasını sağlamalıyız. Her komisyonda olağan kuralları gündeme getirmeli, bunların her ihlalinde konuyu tartışmaya açmalı, yanlışlardan dönülünceye kadar direnmeliyiz. Uzmanlık komisyonları, ilgili kurum ve uzman kişilerin geniş katılımıyla toplanmalıdır; bu düzenlemeyi kendimiz yapmalıyız ve komisyon başkanlıklarını bu yönde davranmaya zorlamalıyız.
6. Hızlandırılmış yasama sürecini reddetmeliyiz. "Torba yasa", "temel yasa" acayipliklerini kabul etmemeliyiz. Sağlıklı ve dengeli bir yasama süreci için gerekli süre, yeterli hazırlık süresi, uygun çalışma zamanları uygulamaları üzerinde ısrarcı olmalıyız. Bu talepler reddedildiği sürece dayatmaların kabul edilmeyeceğini açıkça göstermeliyiz.
7. MECLİSTV’nin 24 saat yayın yapmasını sağlamalıyız. MECLİSTV uygulaması, halkın demokratik hakkı, Türkiye’de yasama sürecinin ileri özelliğidir. Altyapısı, personeli, işleyiş kuralları ile bu hizmete hazır olan MECLİSTV’ninkısıtlanmış olması keyfidir; ulusal servetin heba edilmesidir; anti-demokratiktir. Bu ayıbı ortadan kaldırmalıyız.
Güzel Direniş...
Türkiye Büyük Millet Meclisi, ülkemizin "yüce meclis"idir. Yüce meclisi yani parlamenter demokratik rejimin kendisini korumak, anayasaya sahip çıkmak ve ulusun iradesinin yaralanmasına engel olmak demektir. Bu amaca odaklanmış hareket, güzel direniştir.
Mevcut sistemle yapılacak seçimler, AKP usulü darbenin sürmesine hizmet edecektir. Bu nedenle, önceliği, halkın iradesini tam ve doğru biçimde yansıtmasını sağlayacak bir seçim sistemi kurulmasına vermemiz gerekir. Bunun için bir çalışma başlatmalı ve seçim sistemi önerimizi masanın üzerine koymalıyız.
Yukarıda sayılan çalışmaların en güçlü yaptırımı, meclisten çekilmektir. Bu seçeneğin kullanılması kendi irademize bağlıdır. Uygun gördüğümüz zamanda kullanmak üzere bu seçenek de aklımızda ve elimizde olmalıdır. [BAG, 5 Temmuz 2013]