Merhaba, bu da nereden çıktı demeyin, bugünlerde hiç aklımdan gitmiyorlar çünkü çok benzer yanımız var !
Malum, biz “baby boomers”” kuşağı çok azaldık ve hızla azalmaya davam ediyoruz, aynı Kelaynak kuşları gibi ! Ama onların bir şansı olabilir, korunmaya alınıp hatta GDO plantasyonu yapılarak çoğaltılabilirler. Ama bizim kuşak, hem yaşadığı dönemin olağanüstü koşulları hem özgün ve sağlam bir eğitim sisteminin uygulanması hem dönemin siyasi figürleri hem de savaş sonrası yokluklardan müthiş bir kalkınmayı başaran umut ve arzu dolu insanlardan oluştuğu için bir fenomen olarak kalacak, tarihte benzeri görülmemiş bir başarı öyküsü olarak anılacak. Gelecek kuşaklarla benzeri şeyleri yaşamak mümkün olamayacak fakat belki Yapay Zeka ile 68 kuşağı özelliklerini taşıyan robotlar inşa edilip deneyler yapılacak, sonucu o günün insanları görüp irdeleyecekler, artık ne derler bilemem!
Bunları yeni açıklanan ve uygulaması planlanan müfredat programını okuyunca düşünmeye başladım ve giderek olumsuz, kötümser, üzgün ve kızgın bir halde rastgele yazıyorum. Programı tasarlayan, hedef koyan ve siyasi iradenin desteği ile topluma, zorla ve kabul edilemez numaralarla yedirilmeğe çalışılan iş, aslında yapanlara da fayda getirmeyecek, akılsız, mantıksız, ilkesiz ve ahlaksız bir dayatmadır, kaynağı anlaşılmadan çözüm üretmek pek de olası değildir. Çünkü okula gönderilen ve çağdaş dünyayı yakalamak ümit ve niyetinde olan çocuklar beyinleri yıkanıp, düşünce yetileri yok edilip yetenek ve becerilerden yoksun, bağımlı ve sadece tüketen asalaklara dönüşecektir.
Yapılması gereken ilk şey muhalefetin ciddi, zararları ve sakıncaları iyi açıklanmış bir manifesto ile karşı çıkması, var gücü ile engellemeye çalışmasıdır. Tabii bunu yapacak muhalefetin de o denli hazır ve motive olması gerekir. İşte tam burada Kelaynaklar devreye girmeli. Nasıl mı?
Uzun zamandır siyaset yazmıyorum ama ilgilenmeyi hiç bırakmadım. Bu konuları düşünen, üzerinde çalışan, yeri geldiğinde tezini hem de harika bir şekilde açıklayan kişilerden oluşan bir grubun üyesiyim. Ama sayıca çok azız ve parti içi etkin siyaset yapma olanaklarımız çok sınırlı. Şikâyet etmek için değil ama çok daha fazla genç, donanımlı, örgüt içinde görev alan, daha çok nitelikli üyeye ulaşmayı sağlayacak elemanlara ihtiyaç var. Örneğin o elemanlar yargıda, Milli eğitimde, Mülkiyede ya da üretim alanında çoğalmaya ve toplumsal desteği yönlendirmeğe başladıklarında yukarıda sözü edilen olumsuz süreçler yaşanmaz, ülke yönetimi daha rasyonel ve katma değer yaratan bir evreye kavuşabilir.
Bunun için halen parti üyesi olan fakat fiilen siyaset yapmayan üyelere hızla ulaşıp , yapılabilecekleri listelemek , uygun ve hemen uygulanabilir örneklere ulaşmak, örgütü yeniden dinamik ve sonuç alabilen bir düzeye çekmek gereklidir. Tabii ilke ve kurallardan ödün verilmeksizin.
Buradan gaibe haber saldığımı falan düşünmeyin, okuyanlar ne dediğimi çok iyi anlıyorlar ve büyük ihtimalle destek de verirler. Ama son günlerde yaşanan siyaset pratikleri biz eski kuşakların yaşadığı, inandığı ve sonuç aldığı uygulamaların hiç kaale alınmadığını gösteriyor ve can sıkıyor. Hele anayasa değişikliği önerisi falan anlaşılır gibi değil, adeta aklımızla alay ediliyor. Biz söyleyelim ve hatırlatalım da lazım olan alsın, kullansın !
Günümüzde yaşanan bütün olumsuzlukların altında insan kalitesi ve sorunlu ahlak sapkınlıkları var, ama siyaset alanında yapılması gereken sadece ilkelere ve etik kurallara uygun strateji, plan ve program yapmaktır. Siyasetle ilgilenen herkesin de bunu bilip, talep edip, uğrunda çaba sarfetmesidir.
Kötü örnekler her gün, yazılıp, görsellerle sergileniyor ama akım durmuyor…
Sözün özü, aklımızı başımıza alıp, ayağa kalkmak, bu hedefe yürüyene destek olmaktır. Söylemedi demeyin…
Esenlik ve başarılar dilerim…
Ayhan Baha Tuğsuz
Ataköy, 03 Mayıs 2024