https://jurnalist.com.tr/ Etkin Seçkin Haber Sitesi tr 5.11.2024 06:16:55 Jurnalist Jurnalist Haber Deyay - Jurnalist Haber Sitesi
>

Kemalist Sosyal Demokrasi Üzerine Sorular ve Yanıtlar





Not: Aşağıdaki yazı 22 Ekim 2022’de Sosyal Demokrasi Derneği İstanbul Şubesi’nin Şişli Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Merkezinde düzenlediği Ahmet Taner Kışlalı’yı anma etkinliği panelinde sunduğum tebliğin metnidir.

 

Sayın başkan, sayın konuklar ve tüm değerli katılımcılar; hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyor, katılımlarınız için şahsım ve derneğimiz adına teşekkür ediyorum.

Bartın’da kaybettiğimiz madencilerimize tanrıdan rahmet ve kederli ailelerine ve milletimize baş sağlığı diliyorum.    

Değerli katılımcılar,

Kemalist Devrimci Sosyal Demokrasi’ye nereden geldik sorusunu öncelikle bir özetleyelim.

CHP’nin tarihsel Ortanın Solu hareketi; içeriksiz, basit, sığ bir slogandan ibaret değildir. 1960’lar Türkiye’sinin; en seçkin cumhuriyetçi, laik, demokrat, halkçı (toplumcu ) bilim, düşünce, kültür ve siyaset insanlarının yoğun ve yaygın fikri katkıları ve eylemleri ile yürütülen bir zihniyet devrimidir. Arkasında 10 yıllık (1965-1976) yoğun bir kitlesel emek vardır. Bu hareketin en önemli fikir öncülerinden iki şahsiyetin, her ikisi de emperyalizm uşağı, gerici, faşist güçler tarafından katledilen Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı’yı saygı, minnet ve şükranla anıyorum, .

 

10 yıllık bir teorik- pratik birikim, CHP içinde ve CHP dışında yapılan zengin içerikli danışmalar, tartışmalar, çatışmalar sonucunda CHP örgütü 1976’da yapılan 23. Kurultayda nihai kararını verdi. İdeolojik- politik ekseninin temel dayanaklarını yeniden tanımladı. Altıok ilkelerinde ifadesini bulan Milli Kurtuluşçuluk ve Cumhuriyet aydınlanması dayanaklarına ilaveten Evrensel Sosyal Demokrasi’nin  ilkelerini de ideolojik – politik fikri ekseninin bir dayanağı olarak programına ekledi. 20. Yüzyılın başında, savaş ve devrim yıllarında Kemalist devrim hedeflerini  6 Ok’la ifade etmişti. Yapılan, 20.Yüzyılın 2. Yarısında değişen Dünya ve Türkiye koşullarının ihtiyaç ve taleplerine göre bir uyarlamadır bir sentezdir. Bu sentez, DEMOKRATİK SOL olarak adlandırılan  bir Kemalist Devrimci Antiemperyalist Sosyal Demokrasi modelidir.

            Bu model kısa zamanda başarı getirmiş, halk tarafından benimsenmiştir, siyasal pratikte 1973 ve 1977 seçimlerinde  CHP’yi bugün hayal bile edilemeyen oy oranları ile birinci parti yapmıştır.  O günkü seçim yasaları ile yarım bir iktidar sağlamış olsa da bu sonuçlar AŞININ TUTTUĞUNUN göstergesidir.

            Ancak bu zihniyet devriminin devamı getirilememiş, siyasi kadrolara ve seçmen kitlesine yeteri kadar ulaştırılamamıştır. Bunun birçok nedeni var. Ayrı bir çalışma konusu. 1970’lerin ikinci yarısında ülkeyi saran terör ve iç çatışmaların yarattığı kaotik ortam, arkasından gelen 12 Eylül faşist darbesi ve siyasi yasaklar, devamında uluslararası çapta emperyalist küreselleşme, Yeni Dünya düzeni, Neoliberal kültür mühendisliği kampanyaları en etkili nedenler arasındadır.  

Bugün, yaklaşık yarım asırdır, Atatürkçü, Sosyal demokrat, her renkten solcu, ilerici, devrimci siyasi kadrolar arasında Kemalizm – Sosyal Demokrasi sentezi üzerine sürekli sorular sorulmakta, ancak yetkili ağızlardan aydınlatıcı cevaplar alınamamaktadır. Kemalizm ile sosyal demokrasi uyuşur mu,  Atatürkçülük neyimize yetmiyor veya tersi sosyal demokrasi neyimize yetmiyor, Atatürkçülüğün modası geçmedi mi, ne faydası olacak gibi sorular kafalara sürekli takılmaktadır. Ben bu konuşmamda bu tür soruları ve bu sorulara verdiğim yanıtları sizlerle paylaşacağım.          

 Soru-1: Sık sorulan bir soru, Atatürkçülük ile Sosyal demokrasi uyuşur mu ?  EVET UYUŞUR  ÇÜNKÜ ;

 Atatürkçülük ve Sosyal demokrasi farklı coğrafyalarda farklı tarihlerde, farklı sosyoekonomik koşullarda ortaya çıkmış, siyasi akımlardır. Sosyal demokrat düşünce; aydınlanma devrimini, sanayi devrimini yapmış, Napolyon ordularının mıntıka temizliği yaptığı Avrupa coğrafyasında, gelişmiş kapitalist ülkeler işçi sınıfı hareketi içinde doğmuştur. Atatürkçülük ise, üretimin karasabanla, ulaşımın kağnı ile yapıldığı, yarı sömürge yarı feodal bir imparatorluğun enkazı üzerinde emperyalizme ve feodalizme karşı verilen Milli Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyet Devrimi süreci içinde doğmuş gelişmiştir. İki akım arasında çokça ortak ideal ve hedefler  vardır, farklılıklar ve çelişmeler de vardır. Hepsinden önemlisi de farklı sosyoekonomik gelişme aşamasındaki toplumları kucaklayan evrensel bir Sosyal demokrasi anlayışı için birbirini tamamlayıcılık vardır. Kavranması gereken halka da bu olmalıdır.  

Sosyal demokrasinin yazılı evrensel ilkeleri ile Kurtuluş savaşımızın ve Cumhuriyetimizin  kurucu felsefesi  Atatürk ilke ve devrimleri arasında bir ideal, bir hedef birliği vardır

Eşitlik, özgürlük, adalet, dayanışma, hukukun üstünlüğü, çoğulculuk ve katılımcılık, uzlaşma, barış ve hoşgörü, emeğin üstünlüğü ve önceliği, gelişmenin bütünlüğü, karma ekonomi, planlama vbg sosyal demokrasinin hedeflediği amaç ve hedefler; Atatürk ilke ve devrimlerinin de amaç ve hedefleridir. Kurtuluş savaşımız çoğulcu katılımcı bir meclis tarafından yönetilmiştir, bu belki de dünyada tek örnektir. Savaş halindeki gazi meclisin gündemine aldığı Halkçılık programı, bir toplumculuk (sosyalizm) örneğidir. Sakarya Savaşının en sıcak günlerinde Zonguldak Maden işçilerinin sağlık ve güvenlik koşullarını gündemine almış, görüşmüştür gazi meclis. Devamında Cumhuriyet Devrimi sürecinin ekonomik, sosyal reformları, hukuk, eğitim atılımlarının amacı, Avrupa’nın rönesans, reform, aydınlanma hareketleri kazanımlarını ülkemize ve halkımıza kazandırmaktır. 1930’lu yıllarda yurt dışına üniversite ve doktora seviyesinde eğitim için yüzlerce öğrenci gönderilmiştir. Bunların hepsi Avrupa’ya gönderilmiştir. Cumhuriyet Devrimimizin ülkemize kazandırmaya çalıştığı, bilim, kültür, sanat, sosyal, ekonomik, politik değer ve kurumlar devrimimizin Evrensel Sosyal Demokrasi ile ortak paylaşımlarıdır.

Dünya üzerinde değişik siyasi partilerin uluslar arası çatı örgütleri var. Muhafazakarlar, liberaller, sosyal demokratlar, Komünist Partilerin çatı örgütü merhum Komintern vardı. Bunlar arasında ekonomik- sosyal politikalar ve siyasi rejim tercihleri özgürlükçü, çoğulcu demokrasi açısından Atatürkçülük ile ideal ve hedef ortaklığı en geniş olan uluslararası siyasi akım Sosyal Demokrasidir, demokratik Sosyalizm’dir, bunun çatı örgütü de Sosyalist Enternasyonaldir.

Üzerinde en çok uyuşmazlık tartışması olan kavram Altıok’un milliyetçilik okudur. Milliyetçiliğin Sosyalist Enternasyonal üyeliği ile Sosyal demokrasi ile uyuşmazlığı iddiasıdır. Bu tamamen gerçeklere aykırı bir dogmadır. Lenin’in döneminin Avrupa’lı Sosyal demokrat partileri için kullandığı sıfat “sosyal şovenlik”tir. Biraz fazla sivri dilli bir suçlama olsa da, Avrupa SD partilerinin milliyetçi niteliklerini ifade eden, Lenin’in doğru saptamalarından biridir. İngiliz işçi partisinin birinci önceliği emperyalist Britanya İmparatorluğun çıkarlarıdır. Fransız Sosyalist Partisi’nin birinci önceliği emperyalist Fransa Cumhuriyeti’nin çıkarlarıdır. Yunanistan’ın Pan –Helenik Sosyalist hareket partisi, bizde olsa Turancı bir parti olurdu. Sosyalist Enternasyonal’in üye listesindeki partilerin birçoğunun adında ulusal, ulusal kurtuluş, ulusal bağımsızlık kavramları vardır. CHP gibi, SE üyesi partiler de milliyetçidir. Bu ayrıca iyi bir şeydir. Emperyalizmle mücadeleyi görev olarak yazan bir platformun milliyetçiliği dışlaması düşünülemez.     

Diğer iki uyumsuzluk sorusu partilerin sınıfsal ve ideolojik kimliği üzerinedir. SD partilerin sınıf partileri oldukları, Marksist ideolojiye dayandıkları iddiasıdır. Bu iddia geçmişte kısmen doğruydu, bugün yanlıştır artık. SE’i yeniden yapılandıran, amaç ve görevleri yeniden tanımlayan, 1951 tarihli Frankfurt konferansında Sosyal Demokrat partiler her iki konuda kendilerini yeniden tanımlamıştır. Yayınlanan sonuç bildirgesinde,  sosyal taban olarak kütle partisi kimliğini, ideoloji olarak da, çoklu, çoğulcu ideolojileri benimsemiştir. Marksizm bunlardan sadece biridir. Kemalist devrim ve CHP geleneği ile çelişik bir farklılık yoktur.     

Soru – 2 ; Biz Atatürkçüyüz SD neyimize, bizi bozmaz mı ? Veya                                                                                                                  Biz Sosyal Demokratız, Atatürkçülüğün modası geçmedi mi ?

Bu soruların ikisine de cevabımız HAYIR’dır. Ortanın Solu hareketi Kemalizmi veya Sosyal demokrasiyi dışlayan bir hareket değil, onların ikisinin de pozitif mirası üzerine inşa edilen yeni bir sentezidir.  Bu sentez halkımız tarafından da benimsenmiştir, tüm yurtsever ilerici güçleri birleştirmiş bütünleştirmiştir. 1970’lerdeki seçim başarılarını getirmiştir. 1970’lerden beri Türkiye’li sosyal Demokratların %80’i kendisini aynı zamanda Atatürkçü olarak görür. Aynı şekilde kendini öncelikli olarak Atatürkçü olarak görenlerin %80’i de kendini aynı zamanda SD olarak görür. Bu anlamda Altıok – SD bileşimi halk çoğunluğu içinde benimsenmiş ve özümlenmiştir. Yani AŞI TUTMUŞTUR. Aşılama türdeş bitkiler arasında tutar. Kemalizm ve Sosyal demokrasi türdeş iki akım olmasaydı aşı tutmazdı. İki akım arasında uyumsuzluk iddiaları ve ayrıştırma girişimleri dogmatik, şabloncu zorlamalardır. Pratiğin sınavından başarıyla geçmiş bir birliği bozucudur, bölücüdür.

 

Soru-3: Sosyalist Enternasyonal Bağımsızlığımızı yok etmez mi ? HAYIR YOK ETMEZ.

SE üyesi partiler, özgün ulusal kimliklerini koruyarak bu platforma katılırlar. Üyeleri bağlayıcı katı şartnameleri yoktur. Her üye parti, çoğunluk kararına uyup uymamakta özgürdür.  Bazı ülkeler 1’den fazla parti ile temsil edilebilir. Büyük Ağabey pozisyonundaki bir partinin sopa ile yönettiği bir çatı örgütü değildir. Çoğulcu, demokratik bir yapıdır. İşine gelmeyen parti üyelikten serbestçe çıkabilir. Hiçbir müeyyidesi yoktur. Parti veya devlet bağımsızlığımıza halel getirecek bir durum yoktur.

 

Soru-4: Sosyal Demokrasi Düşüncesi ile ALTIOK veya Atatürkçülük arasında farklılıklar ve/veya çelişkiler yok mudur ?                                    Evet VARDIR. 

Birinci ve en önemli farklılık ve çelişki SÖMÜRGECİLİK VE EMPERYALİZM İLE MİLLİ KURTULUŞ  SAVAŞLARI arasındaki karşıtlıktan kaynaklanmaktadır. Bu konu göz ardı veya kulak arkası edilerek geçiştirilecek bir konu değildir. Türkiye Sosyal Demokratlarının beslendiği birinci ideolojik damar; Ulusal Kurtuluş savaşımızın ve Cumhuriyetimizin  kurucu felsefesi, Antiemperyalizm ve aydınlanmadır. Oysa Avrupalı Sosyal Demokrat partiler, tarihte ülkelerinin sömürgeci emperyalist politikaları ile uzlaşma içinde olagelmişlerdir. Bu konuda CHP Haklı ve doğru tarafta olmuştur. Yanlış ve haksız tarafta olan Avrupalı SD partileri ve onların Avrupa merkezci yaklaşımları olmuştur. Türkiye sosyal demokratları (CHP), mazlum milletlerin bağımsızlık ve kalkınma davalarını da kucaklayacak Gerçekten Evrensel bir sosyal demokrasi anlayışının öncülüğünü yapma misyonu ile SE içinde bulunmalıdır.

Sosyalist Enternasyonal’in demokratik çoğulcu yapısı içinde CHP; insanlık için, bu anlamlı  görevi yapma imkanına sahip yegane partidir, öznel ve nesnel koşullar uygundur. 20.Yüzyılın başında, Dünya demokratik sosyalizm hareketi sayıları iki elin 10 parmağı kadar olan, zengin, emperyalist Avrupa partilerinden ibaretti. Bugün Sosyalist Enternasyonal; asıl üye sayısı 120‘nin üzerinde, gözlemci üyelerle birlikte 200 üyeyi aşmış bir dünya platformudur. Sömürgecilik ve emperyalizm zulmünü yaşamış milletlerin partileri  çoğunluktadır. Üye listesi incelenirse birçoğunun isimlerinin ulusal ve ulusal kurtuluş deyimlerini içerdiği görülecektir. Herkesin tanıyacağı bir örnek, Nikaragua bağımsızlık savaşına önderlik eden Sandinista Ulusal kurtuluş Cephesi SE üyesidir.

SE, 1951’de Frankfurt’ta topladığı yeniden yapılanma konferansında  sömürgecilik ve emperyalizmle mücadeleyi, azgelişmiş ülkelerin bağımsızlık ve kalkınma mücadelelerine katılımı ve destek vermeyi amaç ve görevleri arasında saymıştır. Bu olumlu bir gelişmedir. Pratiğe yansıması için CHP çaba harcamalıdır.

         Bu bağlamda Cumhuriyetin ilk yıllarında,  Atatürk’ün Sosyal demokrat partiyi yasaklaması ile ilgili soruyu ele alalım. Bir kere dönem tek parti dönemidir, yapılan sosyal demokrasiye özel bir yasaklama değildir. Atatürk’ün bu kararı; savaş ve devrim yıllarının dünya ve Türkiye koşullarına ve  siyasi konjonktüre bağlı alınmış siyasi bir karardır. Tarihin yanlış ve haksız tarafında duran o günkü Avrupa merkezci Sosyal Demokrasi’ye karşı alınmış, haklı ve doğru bir karardır. Sosyal demokrasinin evrensel ilkelerine karşı alınmış bir tavır değildir. Öyle olsaydı 1930’larda yüzlerce üniversite ve doktora öğrencisini, sosyal demokrat partilerin etkin olduğu Avrupa’ya göndermezdi. Onların oralardan sadece fizik, kimya, matematik getirmeyeceğini, farklı ideolojileri, siyasi düşünceleri de getireceğini düşünemeyecek kadar  öngörüsüz değildir Atatürk. Dünya da, Türkiye de  100 yıl öncesinin Dünyası ve Türkiye’si değildir,   Dünya Sosyal Demokrasi hareketi de 100 yıl öncesi gibi bir Batı Avrupa siyasi kulübü değildir. O gün Atatürk’ün yaptığı haklı ve doğru idi, bugün aynı davranışı tekrarlamak haksızdır, yanlıştır, uygulanabilirliği de  yoktur.          

.        Güncel uyuşmazlık konusu olarak görülen iki farklılık; devrimcilik – reformculuk ikilemi ile sosyoekonomik model olarak paylaşım odaklı Refah devleti - üretim odaklı kalkınmacı devlet modeli ikilemleridir. Bu farklılıklar vardır ancak çelişme yaratacak farklılıklar değildir, SE üyesi partiler kendi milli kaynak ve ihtiyaçlarına göre kendi rotalarını çizerler. Eski Alman başbakanı Willy Brandt SE başkanı iken yaptığı bir konuşmada  “ … SE, hiçbir zaman, üye partilerin kendi ülkelerinde hangi yoldan gitmeleri gerektiğini öngören bir kumanda merkezi olmamıştır ve asla olmayacaktır…” diyor.     

Avrupa’lı Demokratik Sosyalistleri, Sosyal Demokratları toptancı bir yaklaşımla suçlamak ve mahkum etmek, gerçekçi de değildir, siyaseten de yanlıştır. Onların bir çoğu emperyalist –militarizm ve faşizme karşı tavırları nedeniyle, zulme uğramış, bazıları da hayatını kaybetmiştir. Fransız sosyalisti Jean Jaures katledilmiş, Lenin’in “Proleterya İhtilali ve Dönek Kautsky” kitabında kum torbası muamelesi yaptığı Kautsky, Almanya’nın savaş bütçesine karşı oy vermiş, Nazi rejiminin baskı ve tehditlerinden  Hollanda’ya kaçmış, orada sefalet içinde hayatını kaybetmiştir.

Daha güncel bir olay, AKP iktidarının ilk yıllarında, Türkiye’nin Atatürk devrimleri yolundan çıkıp ABD menşeli Ilımlı İslam yoluna sokulması projesi Avrupa parlamentosunda gündem konusu oldu. Bu süreçte bir grup sosyalist milletvekili yayınladıkları ortak bildiride, özet olarak “Atatürk’ün Türkiye’ye kazandırdığı, kazandırmaya çalıştığı değerler, bizim de paylaştığımız ortak değerlerimizdir.” diyerek Kemalist Devrim değerlerine destek vermişlerdir.

Sosyal bilimlerde ezeli ve ebedi doğru veya yanlış yargılar, toptancı yargılar gerçekçi değildir ve siyaseten de yanlıştır.   

Soru-5: Diğer bir soru grubu da Siyasi yarar (pragmatizm) açısından sorulan sorulardır. Sosyalist Enternasyonal’e üyeliğe ne gerek var, bize ne faydası olacak, icat çıkarmayın? Türü sorular.

Değerli arkadaşlar,

Dünyanın birçok sorunu, ulusların tek başına çözebilecekleri sorunlar değildir. Uluslararası işbirliğini zorunlu kılıyor. Bunlar herkesçe bilinen gerçekler. Bu ortak sorunlar için BM düzeyinde devletlerarası bilgi paylaşımı, ortak hareket imkanlarının kullanılması yanında, benzer ideolojik- politik görüşlere sahip siyasi partilerin de aralarında bilgi ve düşünce paylaşımı yapmaları, farklı çözüm seçeneklerinin gündeme alınabilmesini sağlar, düşünsel zenginlik katar dünyamıza.

Siyasi partilerimizin bu tür çatı örgütlerine katılmaları, ülkemizin ekonomik, politik, diplomatik, ticari hayatına zenginlik katar.

Bu genel yararlara ilaveten Türkiye’nin özel bir durumu da vardır. 5 milyona yakın yurttaşımız Avrupa’da yaşamakta ve hayatın her alanında aktif roller oynamaktadırlar. Avrupa’da yükselen ırkçılık ve neofaşizm tehdidine karşı bu yurttaşlarımız Sosyal Demokrat partilerle dayanışmaktadırlar. Bütün bu gerçekler bize Avrupalı sosyal demokrat partilerle dayanışma içinde olma, Sosyalist Enternasyonal içinde rol üslenme görevi yüklemektedir.  

Daha geniş çerçeveli bakışla düşünürsek; Kemalist Devrim 20.yüzyıla damgasına vurmuş, mevcut egemen emperyalist sisteme meydan okuyan iki büyük siyasi akımdan biridir, Diğeri Bolşevik devrimidir. 1960’larda Vietnam savaşının en sıcak günlerinde ABD başkan yardımcılarından Hubert Humprey şöyle diyor: “Askeri bakımdan önemi barutun keşfiyle kıyaslanabilecek, yeni ve cüretkar bir saldırı biçimiyle karşı karşıyayız, ulusal kurtuluş savaşlarından bahsediyorum”. Sam Amca Milli Kurtuluş savaşlarını, kendilerine yönelmiş, barut kadar etkili bir silah olarak görüyor. Bu silahın kaşifi Mustafa Kemal önderliğindeki Türk milletidir. Kemalizm; uluslararası değeri, anlamı ve içeriği olan bir ideolojik-siyasi akımdır. O’nu misakı milli sınırları içine hapsetmek, çoraklaştırır, etkinliğini kısıtlar. Kemalizm’i daha etkin bir şekilde dünyaya açmaya, hem dünyanın ihtiyacı var, hem de Türkiye’nin ihtiyacı var.

Bunun tek çaresi Sosyalist Enternasyonal’e katılmak mıdır? Bu tartışılabilir. Sayın Bedri Baykam’ın sanatçı dostlarından bir Fransız aydını var. Kendisini Kemalist olarak tanımlıyor. 5-6 yıl kadar önce ülkemize geldi, Piramit’te konferanslar verdi, Sayın Baykam’a Kemalist Enternasyonal kurma önerisinde bulundu. Bu da bir seçenektir. Sayın Baykam’a, daha geniş çerçeveli bir programla, bu arkadaşı yeniden ülkemizde misafir etmeyi önerdim, değerlendireceğiz. Benim şu andaki düşünceme göre, Sosyalist Enternasyonal’de çalışmak daha gerçekçi yoldur, tartışalım.          

Ayrıca her farklılıktan, her çelişmeden ayrışma, karşıtlaşma, kamplaşma çıkarmak da gerçekçi bir siyaset yaklaşımı değildir. Farklılıklar, çelişmeler bize dünya gerçeklerine kuşkucu bilimsellikle yaklaşma, eleştirel akılla çözümler üretme becerisi kazandırır. Her farklı düşüncenin kendi kabuğuna çekilerek, dışındaki akımlarla rekabet ve çatışma içine girmesi entellektüel kısırlık getirir. Kendilerini dogmatizm kuyusuna mahkum ederler, dünyayı kuyunun ağzından göründüğü kadar görebilirler. Bunun iç siyasetimizdeki yansıması ayrışma, bölünme parçalanmadır, güç kaybıdır. Bugün ülkemizde 120’yi aşkın siyasi parti var, bir o kadar da partileşme çabası içindeki fraksiyonlar var. Bunun sonuçlarının Türkiye’yi nereye sürüklediği ortadadır. Dünya tarihindeki bir örnek de Sovyetler Birliği’nin tarihi ve trajik bir şekilde çöküşüdür.

Türkiye’miz gerek Osmanlı döneminde gerek Cumhuriyet döneminde kapalı bir toplum hiç olmamıştır. Hep dünyaya açık olmuştur. Sürekli göç almıştır. sürekli göç vermiştir. 19. Yüzyılda Avrupa’da başı dara düşen devrimcilerin yegane sığınağı Osmanlı devleti idi. Bu devrimcilerin birçoğu, Müslüman olmuş, devlet hizmetine girmiş Osmanlı ordusunun modernleşmesine, fikir hayatının zenginleşmesine katkılar yapmışlardır. Aynı şekilde, 1930’larda Nazi zulmünden kaçan bilim ve düşünce insanlarının sığınaklarından biri genç cumhuriyetimiz olmuştur. Kırım savaşından beri Osmanlı ve Türkiye sürekli dış göç almıştır, almaya da devam etmektedir. 1950’lerden sonra da sürekli dışarıya göç vermektedir. 5 milyona yakın yurttaşımız Avrupa’dadır. Balkanlar, Rusya, Afrika, BAE, ABD, Kanada, Avusturalya vbg birçok ülkede önemli sayıda vatandaşımız çalışmaktadır.

Dünya ile bu kadar girift ilişkiler içinde olan Türkiye gibi bir ülke, dünyanın en yaygın ideolojik siyasi akımı olan Demokratik Sosyalizm’den veya Sosyal Demokrasi’den soyutlanamaz. Aynı şekilde hiçbir güç, Kemalist Devrimi ve Atatürk’ü Türk halkının gönlünden, zihninden, hafızasından silip atamaz. Bu her iki akım da siyaset arenamızda her  zaman var olacaktır. Sorun; bu iki akımın ortak yanlarını göz ardı edip, farklılıklarını abartıp, dogmatik-şabloncu bir ideolojik tavırla kendi kabuklarına çekilerek mi siyaset yapacaklar, yoksa her iki akımı kapsayan bir sentez rehberliğinde güçlerini birleştirerek mi siyaset yapacaklardır? Tercih yapmamız gereken ikilem budur.          

Türkiye’nin Demokratik Sol veya Sosyal Demokrat hareketi ne ulusal geçmişine sırt çevirip, reddi miras ederek,  ne de evrensel sosyal demokrasiyi reddedip kendini ulusal yalıtılmışlık içine hapsederek bir başarı elde edemez. Ulusal ile evrenseli özümseyerek birleştiren bir hareket (Kemalist Devrimci Sosyal demokrasi) ancak Cumhuriyet ve demokrasi karşıtı cephenin karşısında halkı birleştirebilir. Bu yol denenmiş ve başarı getirmiş bir yoldur. 1970’lerde Bülent Ecevit'in siyasi liderliğinde, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı gibi seçkin aydınların fikri öncülüğünde yürüyen Ortanın Solu hareketinin programıdır. İthal, tercüme reçetelerle, tarihi imdada çağırmalarla bir yere varamayız.  

AHMET AKKÜÇÜK / 15.10.2022, İstanbul

Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 24.10.2022 13:28:21 / Okunma = 41083

Yazarın Diğer Yazıları

Psikojenik Amnezi (Yakınsak Aklın Unuttukları)
[ Ali Kurt ]

Bir Akıllının Taşınamaz Sırları
[ Ali Kurt ]

Evlilik mi, Bir Daha Düşün?
[ Ali Kurt ]

Kemik Kıran
[ Ali Kurt ]

Solak Nene, Eski Defter
[ Ali Kurt ]

Askıda Kalan Hayatlar
[ Ali Kurt ]

Türkiye teknoloji trenini kaçırdı Türkiye teknoloji trenini kaçırdı (85)
AB Kıbrıs Müzakerelerinin neresinde? AB Kıbrıs Müzakerelerinin neresinde? (385)
Türkiye’nin Öteki Yüzü Türkiye’nin Öteki Yüzü (1788)
İlginç bir sosyal demokrasi dersi! İlginç bir sosyal demokrasi dersi! (1348)
İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı? İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı? (6629)
Sıra kimde? Sıra kimde? (9375)
İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi? İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi? (7144)
Coni niye Kıbrıs’ta? Coni niye Kıbrıs’ta? (7339)
Erdoğan Bizim Köyde Hiç Kaybetmez. Erdoğan Bizim Köyde Hiç Kaybetmez. (9148)
Mağusa’yı Mağusa’lılardan Dinleyin Mağusa’yı Mağusa’lılardan Dinleyin (7945)
Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı? Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı? (7955)
Niyet başka akıbet başka! Niyet başka akıbet başka! (8719)
İsrail Fikir mi Değiştiriyor? İsrail Fikir mi Değiştiriyor? (10607)
Amigdala! Amigdala! (7800)
AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor? AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor? (12164)
“Müşteri Puşttur” Felsefesi “Müşteri Puşttur” Felsefesi (21904)
Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?! Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?! (19598)
AB mi, Türkiye mi? AB mi, Türkiye mi? (12728)
Bir İktidar Bu Kadar mı Basiretsiz Olur! Bir İktidar Bu Kadar mı Basiretsiz Olur! (21102)
TOP PEŞİNDE KOŞANLARA İNAT TOP PEŞİNDE KOŞANLARA İNAT (20445)
O Akçeyi Her Babayiğit Taşıyamaz! O Akçeyi Her Babayiğit Taşıyamaz! (43600)
Orgeneral A.Ç. Menzil Tarikatından mı?! Orgeneral A.Ç. Menzil Tarikatından mı?! (50346)
İnsan Hakları Konseyi Seçimi İnsan Hakları Konseyi Seçimi (54533)
Daha Ne Verelim Emperyalist Abilere?! Daha Ne Verelim Emperyalist Abilere?! (40874)
SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-2 SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-2 (39276)
Avrupa Birliği Değişime Gebe Avrupa Birliği Değişime Gebe (40882)
Rumlara Güven Duymak Rumlara Güven Duymak (42090)
Asıl Müdahale Bundan Sonra Asıl Müdahale Bundan Sonra (45863)
Otur Oturduğun Yerde! Otur Oturduğun Yerde! (43757)
Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor (48118)
Kelaynaklar Kelaynaklar (57141)
Kıbrıs’ın Sahibi Biziz Kıbrıs’ın Sahibi Biziz (49559)
Farz Edelim ki Erdoğan gerçekten aday olmayacak, ne değişir? Farz Edelim ki Erdoğan gerçekten aday olmayacak, ne değişir? (50490)
Türkiye mi AB’ye, AB mi Türkiye’ye muhtaç? Türkiye mi AB’ye, AB mi Türkiye’ye muhtaç? (60509)
Cahilliğin Özendirilmesinin Sonucu... AKP Kazdığı kuyuya Düştü! Cahilliğin Özendirilmesinin Sonucu... AKP Kazdığı kuyuya Düştü! (51827)
ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor (55875)
31 Mart Uçurumdaki Son Daldı!.. 31 Mart Uçurumdaki Son Daldı!.. (55224)
SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-1; partiler, yöneticiler, delegeler, üyeler, seçimler, Seçmenler ve sandık görevlileri ... ve müteahhitler SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-1; partiler, yöneticiler, delegeler, üyeler, seçimler, Seçmenler ve sandık görevlileri ... ve müteahhitler (60403)
KANUNSUZ CEZA: LİNÇ KANUNSUZ CEZA: LİNÇ (61408)
Ekonomik Öngörülerin Çöktüğü Bir Dönem! Ekonomik Öngörülerin Çöktüğü Bir Dönem! (54581)
Türkçe Niye Yok ? Türkçe Niye Yok ? (53201)
Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler (52476)
HANEDAN DÜĞÜNÜ… HANEDAN DÜĞÜNÜ… (55280)
Doğru mu, Yalan mı? Doğru mu, Yalan mı? (52003)
Evrim, Karşı Evrim, Devrim, Karşı Devrim… Evrim, Karşı Evrim, Devrim, Karşı Devrim… (58215)
Yanlış Strateji, Yanlış Başlangıç Yanlış Strateji, Yanlış Başlangıç (60585)
Müzakerelerin İçeriği Değişir mi? Müzakerelerin İçeriği Değişir mi? (56490)
Teğmenlerin İhracında En Çok Buna Şaşırdım Teğmenlerin İhracında En Çok Buna Şaşırdım (56980)
CUMHURBAŞKANI… CUMHURBAŞKANI… (61787)
Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor? Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor? (65447)
Devlete Küsmek! Devlete Küsmek! (53974)
Seçimden Sonrası Tufan!.. Seçimden Sonrası Tufan!.. (58167)
Soğuk Savaş Kızışıyor Soğuk Savaş Kızışıyor (55979)
Askeri Sınavlarda Neler Olmuş Neler!.. Askeri Sınavlarda Neler Olmuş Neler!.. (60720)
Küresel Güç Değişikliği Başladı Küresel Güç Değişikliği Başladı (56275)
Nüfusun artmasından medet ummak! Nüfusun artmasından medet ummak! (63466)
Dost musunuz Düşman mı? Dost musunuz Düşman mı? (59079)
Sahte Politikaların Efendileri! Sahte Politikaların Efendileri! (60751)
AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Aşama AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Aşama (59640)
“Agapite Tayyip”… “Agapite Tayyip”… (62351)
Özeleştiri Zamanı Geldi Özeleştiri Zamanı Geldi (58587)
Nüfusun artmasından medet ummak! Nüfusun artmasından medet ummak! (61593)
Dünyada hoş bir seda bırakıp giden babam Prof. Dr. Hakkı Atun Dünyada hoş bir seda bırakıp giden babam Prof. Dr. Hakkı Atun (73501)
AB’nin Çirkin Tarafgirliği AB’nin Çirkin Tarafgirliği (62267)
İsrail Mallarının Boykotu Zırvası… İsrail Mallarının Boykotu Zırvası… (61428)
Son Tecavüz!.. Son Tecavüz!.. (60089)
Doğu Akdeniz’i Asla Kaybedemeyiz Doğu Akdeniz’i Asla Kaybedemeyiz (64776)
100 YILLIK CUMHURİYET’TE SINIF MÜCADELELERİ 100 YILLIK CUMHURİYET’TE SINIF MÜCADELELERİ (63079)
Filistin Nere, İsrail Nere! Filistin Nere, İsrail Nere! (60246)
Filistinliler ve Kıbrıs Türkleri Filistinliler ve Kıbrıs Türkleri (72785)
“N’oldu İslamcı, Raks Ediyırdın!” “N’oldu İslamcı, Raks Ediyırdın!” (70147)
Terör Örgütleri Niye Kuruldu Terör Örgütleri Niye Kuruldu (63892)
“Lütfen” Terör Örgütleriyle İlişkinizi Keser misiniz?! “Lütfen” Terör Örgütleriyle İlişkinizi Keser misiniz?! (68993)
Beklentiler Boşa Çıktı Beklentiler Boşa Çıktı (60306)
Bu Kış Çok İnsan Ölecek! Bu Kış Çok İnsan Ölecek! (57628)
Yanlış gündemli CHP kongreleri üzerine Yanlış gündemli CHP kongreleri üzerine (64935)
LAİKLİK: SEN SAĞ BEN SELAMET LAİKLİK: SEN SAĞ BEN SELAMET (67948)
Rumlar Niçin Müzakerelere Geri Dönüş İstiyor-1 Rumlar Niçin Müzakerelere Geri Dönüş İstiyor-1 (67252)
Beni %48 listesinden düş Bay Kemal! Beni %48 listesinden düş Bay Kemal! (59455)
Menendez’in Türk Düşmanlığının sebebi ne? Menendez’in Türk Düşmanlığının sebebi ne? (78215)
Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği itibar Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği itibar (65964)
BM kimi koruyor? BM kimi koruyor? (67732)
Hayaller Türkiye Yüzyılı… Gerçekler Ruanda!.. Hayaller Türkiye Yüzyılı… Gerçekler Ruanda!.. (72291)
ATATÜRK VE ERMENİLER ATATÜRK VE ERMENİLER (79082)
Kıbrıs’ta Taraflı Görev Yapan BM barış Gücü Kıbrıs’ta Taraflı Görev Yapan BM barış Gücü (82420)
Afrika’ya Uyandırma Desteği Afrika’ya Uyandırma Desteği (80522)
Başbakan Erdoğan’ı “Yakmayı” Düşünürken!.. Başbakan Erdoğan’ı “Yakmayı” Düşünürken!.. (89507)
CHP, AKP’den Tüm Kötü Zihniyeti Emanet Aldı CHP, AKP’den Tüm Kötü Zihniyeti Emanet Aldı (78255)
Türkiye’nin Kıbrıs ve AB Stratejisi Türkiye’nin Kıbrıs ve AB Stratejisi (80672)
İktidarın çıkmaz yolu İktidarın çıkmaz yolu (78116)
Türkiye’nin Ortadoğu Açılımı Türkiye’nin Ortadoğu Açılımı (73621)
Türkiye - NATO Toplantısının Perde Arkası Türkiye - NATO Toplantısının Perde Arkası (79354)
Bu Kadarını Lord Curzon Bile Hayal Etmemiştir!.. Bu Kadarını Lord Curzon Bile Hayal Etmemiştir!.. (96510)
Bâis-i şekvâ bize hüzn-i umûmîdir Kemâaaaaal! (N.Kemal) Bâis-i şekvâ bize hüzn-i umûmîdir Kemâaaaaal! (N.Kemal) (115830)
Kahrolası İyimserler! Kahrolası İyimserler! (73916)
AB Sorunun Farkında AB Sorunun Farkında (98872)
Darbeci General: “15 Temmuz İçin Sus Emri Verildi”!.. Darbeci General: “15 Temmuz İçin Sus Emri Verildi”!.. (105781)
Türkiye'yi Dışlama Senaryosu mu? Türkiye'yi Dışlama Senaryosu mu? (80243)
En çok sevilen kişilikten, en çok nefret edilen bir kişiliğe doğru son hızla gidiyorsun Kılıçdaroğlu! En çok sevilen kişilikten, en çok nefret edilen bir kişiliğe doğru son hızla gidiyorsun Kılıçdaroğlu! (98034)
Kemal Kılıçdaroğlu CHP başından gitmediği sürece benim için CHP bitmiştir, oy vermem. Neden mi? Kemal Kılıçdaroğlu CHP başından gitmediği sürece benim için CHP bitmiştir, oy vermem. Neden mi? (84365)