Bu durumu son depremde açık ve net olarak gördük. Depremin ilk günü ortada devlet yoktu. İktidar da yoktu. İnsanlar ilk önce depremden kurtulduğuna sevindi. Sonra ansızın akrabalarını ve arkadaşlarını düşündü. İlk o anda şok geçirdiler. O gerginlikle akraba kurtarma mücadelesi başladı. Akrabalarımızın birazını yine bizim akrabalarımız kurtardı; hem de elleriyle toprak kazıyarak. Ortalık karabasan gibiydi. O anda her “Kahraman” Maraşlı, önce akrabasını sonra ilk gördüğü insanı kurtarmak için adeta aç, susuz ve uykusuz enkaz kazımaya başladı. Üstelik rüzgâr ve soğuk hava insanın içini titretirken, elbiseleri bina içinde kalırken, üstlerindeki o ince elbiselerle bunları yaptılar.
İlginç olan bir
şey vardı; sorun olmayan köylerden şehirlere içecek ve yiyecek akını başladı.
Devlet ve iktidar hâlâ ortada yoktu. Sonra civar illerden gelenler oldu.
Kurtarılan insan sayısı arttıkça insanlarda mücadele azmi de arttı.
İkinci günden
sonra garip şeyler olmaya başladı. Ortada devlet yoktu, fakat iktidarımsı
şeyler vardı. Bir de yiyecek araçlarını soyan, çalan, hatta yakışıksız olacak
ama gasp eden, barbar insanlar vardı; bunların kim olduğunu tahmin etmek
kolaydır.
Üçüncü gün: Devlet
hâlâ ortada yoktu: Devlet’ten kastedilen olarak “Kahraman” Maraş halkı şunu
anlar: Devleti temsil eden validir; ki, bir emirle 5 kişilik protesto eden için
il geneli toplantı yasaklama yetkisine sahiptir. İşte o yetkiyle vali saat 4’te
olmuş olan deprem sonrası en geç saat 5’te işinin başında olup, askerden
hoşlanmasa bile emri altındaki polisleri her köşeye dikmeliydi. Zabıtaları görevlendirmeliydi.
Kamu memurlarını görevlendirmeliydi. Petrol istasyonlarına el koyup, akaryakıt
satış planı yapmalıydı. İl genelindeki fırınları açtırmalıydı. İl genelindeki
inşaat araçlarına el koyup, bedeli karşılığı hemen harekete geçirmeliydi. Oysa
vali malum kişiden emir bekledi, o emri gelmedi.
Şu an herkes
yakınını kaybetti. Şehit olanlar toprağa gömülürken, herkes televizyonlardan
kurtarma maceralarını izledi. Televizyona çıkan uzmanlar bu depremin İzmit
depreminden 10, yazıyla: ON kat daha güçlü olduğunu söyledi. O zaman şunu da
biz soralım: İzmit depreminde 20.000 insan şehit olmuştu, bu depremde en az 200.000
insan şehit olacak demektir. Nedir o açıklanan sayı öyle? Üç bin, beş bin, on
bin... Bu veri de TÜİK verisi gibi olmuş. Bir anormal durum daha var: Şu an itibarıyla
80.000’den fazla insan yaralı olarak açıklandı. Onların yaralanma derecesi
nedir? Kimisi elini, kimisi kolunu, bacağını, gözünü kaybetti. Belden felçli
olanlar var. Herkesin kurulu düzeninden yarım hayat düzenine geçmesi, ölü yaşam
demektir. Bu yaşam ölmekten daha kötüdür!
İnsanlar birbirine
yalvarırken, bir yandan da dört gözle devlet beklerken, devlet adına malum kişi
“Kahraman” Maraş’a geldi ve miting yaptı. Elbette mitingin ön sırasındakilerin
nereden geldiği malumdur! Geride olan bazı depremzedeler o anda Allah’a
yalvarıyordu: Enkaz kaldırmak için araç geleceğini söylesin, diye. O anda malum
kişi herkese 10.000 TL vereceğini söyledi. Bu laf, deprem şiddetinde zarar verdi
insanlara. İnsanlar evlat acısından, can derdinden ve toprak altındaki yakınlarının
çıkarılması için adeta yalvaracakken, malum kişinin 10.000 TL vereceğini
söylemesi sonucu yıkıldılar.
Bir anormal
durum daha var ve hâlâ devam ediyor: Çok ülkeden arama kurtarma ekibi yaklaşık
bin kadar insanı kurtardı. Fakat bir grup var, o grup AFAD ekibini takip
ediyor, o anda TRT canlı yayına geçiyor, AFAD ekibi bir kişiyi kurtarırken o
gruptan bir kişi “Tekbiir!” diye bağırıyor, grup ise aynı anda “Allahu Ekber!”
diye bağırıyor. Yabancı insanlar bunun ne olduğunu sorunca, bizim insanlar
mecburi açıklama yapmak zorunda kalıyorlar. Ne rezil bir durum, ah bilseniz!
Yurt dışından gelmiş olan bu kurtarma ekipleri, ülkelerine gidince bu berbat
durumu kendi halklarına anlatacaklardır. Tüm dünyaya kendi ülkemizde rezil
oluyoruz.
Ben “Kahraman”
Maraş’ta, iktidarın, insan kurtarması yerine koltuk kurtarması mücadelesini
gördüm. Canlarımız yandı. Akrabalarımızın toprak altında kalıp, kaybedilmesinde
kimin katkısı varsa, onların Allah belasını versin. Bu yazıyı okuyanlar da
lütfen bu bela kısmını tekrarlasın. Bu siyasal İslam(Emevi İhvanı) kadar aşağılık
bir düşünce sistemi yokmuş.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 11.02.2023 10:21:24 / Okunma = 38247