Yazı yazmayışımın belki otuzuncu gününde, büfenin önündeki okurum yine tebrik etti:
“Nasıl da güzel yazmışsınız yine, her gün okuyoruz…”
Daha önce de başıma geldiği için tecrübeliyim, can sıkıp “Yazım yok ki” diyemedim…
Üsteledi:
“Dokundura dokundura…”
“…….!”
“Öyle demeyin, taşı gediğine koymuşsunuz…”
Giderken seslendi:
“Arkanızdayız…”
★
Önemli olan, yazı olmasa bile yazıyı beğenenin olması…
Nitekim bir buçuk aydan fazladır yazı yok, genç gazeteciler beni “ayın yazarı” seçtiler…
Açıkçası sevindim…
Beni seviyorlar, o kadar…
★
Olmayan üniversiteden diploma alanlar, yazılmamış kitaplardan dolayı yazarları hapse attılar… Zaten mahkeme de yoktu, yargıçları hâlâ firarda…
Böyle bir memlekettir burası…
Dahası…
SÖZCÜ nün yiğit yöneticileri-yazarları, olmayan haberlerden, yazılmamış yazılardan dolayı yargılanmıyorlar mı?…
★
Tedavim devam ediyor, zor zamanlarda yazmama iznini almıştım sizden…
Amerikan Hastanesi nde yaşamamı bana geri veren doktorlarım çoğu gitti azı kaldı diyorlar… Zaman zaman yine sizden peşin izin istiyorum…
Bağışlayın…
Burada yoksam, emin olun sizin oradayım…
★
Kimi zaman yazılara gerek de kalmıyor…
Gözlerimiz aynı şeyi anlatıyor…
Dudaklarımız aynı yerden başlıyor…
Her bakış, aynısını söylüyor…
Biz birbirimizi okuyoruz…
★
En diplere yuvarlandığım, yazı yazamadığım zamanlarda, o canım okurum çıkıp geliyor büfenin oradan:
“Bugün yine döktürmüşsünüz…”
“….?”
“Dokundura dokundura…”
“…..?”
“Arkanızdayız…”