Sorgulama toplumu olamadık. Cumhuriyet çok konuda başarılı olurken, eğitim konusunda başarılı olamadı. Bir ara Köy Enstitüleri ile muhteşem giriş yaptı, okullarda çok güzel kitaplarla eğitime başladı ama 1945 ve sonrasında, malum hırsız ve ABD uşağı olan kişi ve ekibi sayesinde maalesef eğitim sekteye uğradı
Ülkemiz deprem ülkesidir.
Ülkemiz aynı zamanda son 20 yıldır dincilik ülkesidir; yani Siyasal İslam ülkemizde zirve yapmıştır. Siyasal İslam artık yerleşmiş ve İhvan’a dönüşmüştür.
Bu durum halk kesiminde de karşılık bulmuştur. Sokak konuşmalarından saray konuşmalarına kadar hemen herkes benzer cümleler kurmaktadır.
“Deprem Kader” ifadesi Siyasal İslam’a göre gerçekliği olan bir durumdur. Amentü duasındaki, “Kader, Hayır ve Şer Allah’tandır” ifadesinden bu yola çıkılmıştır.
Sorular ise bu zeminde tutunmamaktadır.
Yıkılan binayı yapan yüklenici(müteahhit) hırsız, izin veren kamu görevlisi rüşvetçi, imar affı çıkaran siyasetçi… ise bina yıkılır ve bu durumda suçlu Allah mı oluyor? Madem, Allah bunları yapacaksa, neden Anayasa, Kanun, Yasa, Yönetmelik çıkarılıyor, bu resmiyeti işletmek için binlerce memur çalıştırılıyor ve onlara maaş veriliyor? O zaman bu memurlar Allah’ın yapacağı ve kesin olan bir olaya karşı gelmek amacıyla görev yapmış olmuyor mu?
Yıkılmayan binayı yapan ve malzemeden çalmayan yüklenici(müteahhit), doğru değerlendiren memur, imar affı çıkarmayan namuslu siyasetçi ve bu defa da bina yıkılmadığı için ödül kimin? Allah, yıkılmasın mı dedi, altyapı sağlam mıydı?
İki binanın birisi yerle bir olur iken, yıkılan binanın ve içindeki insanların kaderini Allah çizmiş iken, yıkılan binanın yüklenicisi(müteahhidi) çok kazanıp, dünya turu yaparken, yandaki yıkılmayan ve malzemeden çalmayan yüklenici(müteahhit) daha az kazandığı için ülke turuna çıkamayacak. Allah mı, para mı, Allah yerine konan para mı asıl konu?
Madem Allah ne yaparsak yapalım binamızı yıkacak, o zaman neden milyarlarca parayı DASK için harcıyoruz? Madem sigorta yapıyoruz, o zaman kime karşı yapıyoruz sigortayı? Allah yıkınca onun verdiği ve vermek istediği zararı azaltmak için, Allah’a karşı sigorta mı yapıyoruz? İşte İhvani Siyasal İslam düşüncesi budur? İki adımda tökezler, sonra da baskın gelmek için herkese küfreder!
Bir tarafta; önce tedbir, sonra takdir ifadesini kullanan din insanları var, diğer tarafta ne yaparsan yap, kaderden kaçış yok, o nedenle hiçbir şey yapma, yalnızca dua et diyen şarlatanlar? Hangisi gerçek İslam?
Bir yanda 8 şiddetindeki depremde hiç ölmeyen Japon vatandaşları var, bir yanda 7 şiddetinde depremde milyonlarca insanın öleceği söylenen Türk vatandaşları var. Türk vatandaşları Siyasal İslam ve İhvani düşünceyle, Dünyadaki en iyi Müslümanın kendisi olduğunu, Allah’ın tek doğru yolunun bu olduğunu belirtir, fakat Allah gider, Japon halkını korur! Bu bile Siyasal İslam’ın bataklıkta olduğunu göstermiyor mu?
Din, kalp ve dilden dışarı çıkar da sosyal hayata karışırsa, o zaman işin içine bu şekilde şarlatanlar ve aleni yalancılar girer, din din olmaktan, ibadet de ibadet olmaktan, ahlak da ahlak olmadan çıkar. Her şey para temeli bir sinsi inanışa evrilir!
Şu an Türkiye’de Allah’a tapan Müslümanlar değil, paraya tapan Müslümanlar daha baskın gelmektedir.