Zaman çok değişti. Ülkeler, insanlar ve malzemeler/mallar da değişti. Şu an işinin önemli bir kısmını evinden, internet üzerinden yürüten çok firma veya kişi var. Bazı devasa para kazanan firmaların mal varlığı yok denecek kadar azdır. Fakat bizdeki çağ dışı ve gerici icra kanunları Türk Milletine teröristlerin verdiği zarar kadar fazla zarar vermektedir.
Gerçi AKP
iktidarı her ne kadar oy kaygısıyla ve şov yapmak için de olsa bir güzel
eylemde bulundu; emekli veya normal maaş hesaplarına haciz gelemiyor. Bu kanun
yerinde ve çok doğru bir uygulamadır. Başka? Yok.
Bir firma
yetkilisinin yaptığı yanlışın cezasını vermek için her şeyini elinden zorla
alan(Bana göre gasp eden!) kamu yetkilisi ve avukat o gün bir aileyi darmadağın
etmektedir.
Anne veya
babanın yaptığı bir yanlışla eve gelen haciz görevlileri, evdeki mutlu şekilde okul
okuyan çocukların o gün dünyasının yıkılmasına sebep olmaktadır. O çocuklar büyüyünce
bu ülkeyi sevmez, bu milleti sevmez, bu devleti sevmez! Çünkü yaşamını bu devletin
kanunları elinden almıştır. Oysa o çocuklar o mutlu halde yaşasaydı, büyüseydi,
eğitimini de aynı mutlulukla tamamlasaydı belki de ülkenin mucizelerine imza
atan insanlar olacaklardı. Bunu kısır döngüde boğuşan siyasi iktidar bilmez mi?
Şu an
25.000.000 (Yazıyla Yirmi Beş Milyon) üstünde icra dosyası var. Her bir icra dosyasının
hukukta açılması için en az devlet harcı ve avukatın avansı hesaba katılınca
sanki bu icra dosyalarından iki kesim mutluluktan sevindirik oluyor; birisi
devlet diğeri avukatlar…
Elbette hata
yapandan hatasının hesabı sorulmalıdır. Bunun için yöntem eve haciz gelmesi,
şirkete haciz gelmesi değildir.
Hele bir garabet,
akıl dışı, hatta bana kalırsa insanlık dışı durum var ki, bu durumun açıklaması
insan olana yapılamıyor. Çiftçinin tarlasını sürmek üzere aldığı traktöre haciz
geliyor; haciz sonucu traktör satılıyor. Köylü kalan borcunu nasıl ödeyecek, evini
neyle geçindirecek ve evdeki karısını, çocuklarını neyle besleyecek? Köylü karısını
satılığa mı çıkarsın? Aç kalan köylü ya eşkıya olur ya terörist! Başka türlü
nasıl geçinecek?
Bütün bunları
iktidar da, devlet bürokratları da, muhalefet de bilir. Ne diye avukatların
lanetlenmiş lobilerine alet olurlar!? Neden bu kadar siyasi figür avukata
çalışır? Avukat sayısı çok diye, sırf onlar geçinsin diye icra daire sayısını
artırmak akıl dışı bir tavırdır, davranıştır.
Bir akıl dışı
durum daha var.
Haczedilen mallar
yedi emin denilen kötü yerlerde tutuluyor. Çürüyor. Firmalar o malların yerine
borçlanarak yeniden ve taksitle, hatta rehin şekilde yeni eşya alıyorlar. Evin
eşyaları için de aynı durum geçerlidir. Kim kazanıyor? Elbette Çin kazanıyor! Bir
icra dairesi yabancı ülkeye hizmet edere mi? Türk Hukukunda sistem Çin, ABD ve
AB ülkelerine hizmet etmekle meşguldür. Çünkü yedi emin denilen yere bırakılan
malların/eşyaların büyük çoğunluğu yurt dışında üretiliyor. Onlara bir daha
para ödüyoruz. O ülkeler bir insana ikinci kez aynı malı/ürünü satıyor. Akıl
dışı değil mi?
Çözüm çok
kolay. Bu çözümü çok iyi biliyorlar: Fakat avukat lobisi tüm siyasileri esir
almış, onları köle yapmıştır.
İktidar
isterse, tüm icraların bankalar üzerinden, taahhütlü, taksitli, beyanlı veya
senetli tahsilatını yaptırabilir. Bunun için bankacılık dışına çıkacak firmalara
fatura üzerinden denetim, şahıslara gelir veya maaş üzerinden denetim yapmak
günümüzde çok kolaydır.
Basit bir KHK
ile yedi eminde rehin tutulan(Dolayısıyla devletin olan) mallar çürümez.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 24.11.2022 13:47:51 / Okunma = 34404