13 Kasım’da İstiklâl Caddesi’ne düzenlenen bombalı saldırıda 6 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Bundan iki gün evvel Irak’ın kuzeyinde devam eden Pençe-Kilit Harekâtı’nda, PKK’lı teröristlerin taciz atışında bir astsubayımız şehit olmuştu.
17 Kasım’da Pençe-Kilit Harekâtı’nda ve yine taciz atışında bir askerimiz şehit düştü.
Dört gün sonra Gaziantep Karkamış’a atılan roket, minik Hasan ile Ayşenur Öğretmen’i aramızdan aldı.
Son 48 saatte de Pençe-Kilit’te tam 6 askerimiz taciz atışıyla şehit edildi.
Şehitlerin Hesabı Sandığa Havale
Önceki gün Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde konuşan Erdoğan, terör saldırılarına değinirken hem dünyaya hem muhalefete tepki gösterdikten sonra, “Kadın ve çocuk katillerinin yakasına yapışmazsak, bırakınız ülkeyi yönetme sorumluluğumuzu, en temel insani vazifemizi yerine getirmiş olamayız.” dedi. Ardından şu ifadeleri kullandı:
“2023 seçimlerini bu anlamda çok çok önemli buluyorum. Ve 2023 seçimlerinde inanıyorum ki, benim milletim Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkes’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’sıyla, Boşnak’ıyla sandıklarda bunlara en güzel demokratik cevabı verecektir.”
“Ben ‘Orada şehit edilen o 3 yaşında, 4 yaşındaki yavrumuzun kanını yerde bırakmayalım.’ derken aynı zamanda sandıkta da bırakmayalım. Çok çalışacağız, koşacağız. Önümüzde kar var. Kar kış demeden koşacağız. Ve inşallah 2023 bunlar için bir son olacak. Benim buna imanım var. Benim buna inancım var.”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a Karkamış’ta gösterilen tepkiyi de es geçmeyip şöyle konuştu:
“Daha dur, bu iyi günleriniz, iyi günleriniz. Kadın ve çocuk katili bu terör örgütüyle omuz omuza, dirsek dirseğe dolaşanlara inşallah 2023, bir ders yılı olacaktır. Bunların riyakâr tutumunu, muhataplarımızın yüzüne vurarak inşallah zafere hep beraber yürüyeceğiz.”
Ben Susayım Bahçeli Söylesin
Erdoğan, aynı gün Pakistan MİLGEM Korvet Projesi kapsamında inşaa edilen üçüncü geminin denize indirilmesi töreninde ise dedi ki;
“Kimin eteğine yapışırsa yapışsınlar, bu insanlık düşmanlarından döktükleri her damla kanın hesabını mutlaka misliyle soruyoruz ve soracağız. Diğer türlü ömürlerinin baharındayken bizden kopartılan öğretmenlerimizin, 5 yaşındaki masum çocukların mahşer gününde yüzlerine bakamayız. Bugüne kadar aziz şehitlerimizin ruhlarını muazzep edecek, onlara mahkûm olacak hiçbir adım atmadık, inşallah bundan sonra da atmayacağız.”
“Bugüne kadar aziz şehitlerimizin ruhlarını muazzep edecekhiçbir adım atılmadı” öyle mi?
O halde biz susalım, hepimizin gözleri önünde yaşananlar hakkında MHP Lideri Devlet Bahçeli konuşsun!..
19 Kasım 2006’da, “‘Askerlik yan gelip yatma yeri değildir’ hezeyanıyla şehitlerimizin aziz ruhlarını muazzep edenler” derken Erdoğan’ı kast etmedi mi?
12 Eylül 2010’daki Anayasa değişikliği referandumuna gidilirken şunları anlatmadı mı?
“Bunların niyetleri; milletin hukukunu savunmak değil, Habur’daki çadır mahkemesinin devamını getirmektir… Referandum’da hayırın anlamı; kaçacak delik aramayın nafile, şehadetlerin hesabını bir bir soracağım demektir… Milliyetçi Hareket, ‘Şehitler ölmez vatan bölünmez’ derken… AKP zihniyeti, şehidimize kelle diyecek kadar alçalıyordu… Mademki özel yetişmiş güvenlik elemanlarının bu işin üstesinden gelebileceğini söylüyorsunuz; o halde EGM bünyesinde Özel Harekat timini yıllar önce neden bölgeden çektiniz? Ve milletimizin esenliği için terörle mücadelede sayısız şehit vermiş kahraman Özel Harekât Polisinin aziz hatıralarını, şeref ve haysiyetini incitecek şekilde, bıyığı üzerinden utanmadan hakaretler ediyorsunuz… AKP zihniyetini hiç değilse geçmişi şan, şerefle ve şehadetle dolu kahraman Özel Harekat polislerimizden, şehitlerinin ailelerinden derhal özür dilemeye çağırıyorum. Aksi takdirde bu alçaklık, söyleyenin de, söyletenin de, göz yumanın da alnına, nesillerinden bile çıkmayacak kadar kazınmış bir şerefsizlik olarak kalacaktır.”
12 Kasım 2011’deki; “Başbakan; şehitlerimizin kanlısı, cinayetlerin faili, yardım ve yataklıktan birinci derecede sorumlu olan kişiyi Ankara’da bağrına basmıştır.” sözlerinin adresi, Erdoğan ve Barzani değil miydi?
17 Aralık 2011’de, “Ziyneti kanlı kefen olan şehitlerimizin ruhunu incitenlere hiçbir zaman iyi gözle bakmayacağız ve haklarımızı da helal etmeyeceğiz.” demesinin sebebi neydi?
Ve dahi şunları da söylemedi mi?
“Başbakan Erdoğan, PKK terör örgütüne yönelik, ‘Silahı bırakılarsa operasyonlar durur’ diyerek, medya aracılığıyla müzakere çağrılarını ve şehitler üzerinden açık artırımı hız kesmeden sürdürmektedir. İktidar, mağlubiyet psikolojisine çoktan razı olmuş bir acziyetle hala PKK’dan adım ve beyanatlarına karşılık beklemektedir. Bu düpedüz şehitlerimizin ruhunu sızlatan ve milletimizin beklentilerini boşa çıkaran çaresizlik ve müzakereci pespayeliktir… Unutulmasın ki, bölücülüğe verilen umut ışığı, teröristlere açılan pazarlık kanalları şehitlerimizin ruhunu incitecek ve gazilerimizi ise sükûtu hayale uğratacaktır.”
19 Eylül 2012
“Oslo’da Başbakan’ın özel temsilcisi olarak bulunan MİT Müsteşarı, İmralı’ya adeta kamp kurarak, denize nazır bir şekilde bebek katiliyle birlikte müzakere balonunu şişirmektedir… Başbakan, İmralı canisine yeni yıl hediyesi ve teselli ikramiyesi olarak televizyon bile hediye etmiştir.”
15 Ocak 2013
“Başbakan’a göre şehitlerimizin ruhu incitilmemektedir. Başbakan Erdoğan, çok seyrek de olsa doğru şeylere temas etmektedir. Şu sözler bizzat kendisine aittir: ‘Şehitlerine ve gazilerine sırtlarını dönenler, onlara yüz çevirenler vatanlarına, bayraklarına, mensubu oldukları milletlere yüz çevirmişlerdir.’O halde Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı kendi sözleriyle çelişmiş ve suçüstü yakalanmıştır. Zira Başbakan Erdoğan’ınvatana, bayrağa ve millete yüz çevirdiğini cümle alem çoktan öğrenmiş, hatta sağır sultan bile işitmiştir.”
21 Temmuz 2013
“Görevi başındayken kaybettiğimiz öğretmenlerimizin acısı henüz dinmiş değildir… Yüzlerce öğretmenimize kıyan alçaklar bugün sütten çıkmış ak kaşıktır. Tüm infazların emrini veren canibaşıya, İmralı Adası’nda sekreterya hizmeti sunulması ayrı bir zulmet, apayrı bir alçalmadır. PKK’nın hatırını kırmamak, bir dediğini iki etmemek için olağanüstü çaba harcayan Hükümet, masum öğretmenlerimizi ne olarak görmektedir?.. Ülkelerini korumaktan başka bir amaçları olmayan kahraman korucuların köylerindeki bebeklerin, kadınların katliamlarının hesabını kim verecektir? Bize göre hesap verecekler bellidir.”
24 Kasım 2014
“Terörle müzakereler reddediliyor, şehitlerimizin ruhu daha fazla incinmesin deniliyorsa, MHP sorumluluk almaya hazırdır… AKP gidecek, MHP şanıyla, şerefiyle ve milletimizin şaşmaz tercihiyle iktidara yükselecektir.”
13 Ocak 2015
“Geçen yıl Ermeni diasporasına özür mektubu yazan, Türk milletini suçlu gibi gösteren şahıs bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğundadır. Bu yılki Çanakkale Deniz Zaferi kutlamalarını 24 Nisan’a alarak tarihimizi sözde soykırım iddialarının yedeğine düşüren, suyu bulandıran ve şehitlerimizin ruhunu sızlatan da aynı kişidir.”
24 Şubat 2015
“15 Temmuz’da tarih yazan şehitlerimizin hakkını ne kadar ödeyemezsek, terörle mücadelede emsalsiz bir mücadele kararlılığı gösteren kahramanlarımızın hakkını bir o kadar ödeyemeyeceğimiz asla hatırdan çıkarılmamalıdır. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak, ruhlarını muazzep kılacak çifte standarttan derhal vazgeçilmelidir.”
4 Ekim 2016
Bakın; Bahçeli, 15 Temmuz şehitleri ile terör şehitleri arasındaki çifte standarttan söz ederken bile onların “kemiklerinin sızlamasını”, “ruhlarının muazzep kılınmasını” vurgulamış.
Ya TSK’ye Kumpaslar?
15 Temmuz demişken; o alçaklığın yolunu döşeyen kumpaslara Bahçeli’nin gösterdiği şu tepkileri de hatırlatmamak olmaz:
“Bölücü terörle mücadelede eşsiz kahramanlıklar sergileyen TSK’nın en üst mevkilerinde bulunmuş komutanları terör ve örgüt kavramlarıyla ilişkilendirmek ve asıl fail gibi sunmak ayıp ve vebal olarak AKP’nin lekeli siciline eklenecektir… Konumu ve görevi ne olursa olsun, hiç kimsenin TSK’nın şerefli mensuplarını terör örgütü üyesi ya da yöneticisi gibi göstermeye hakkı ve haddi yoktur… Türk ordusunu terörle aynı kategoriye sokanlar bölücü emellere katkı verdiklerini ve hain hedeflerine hizmet ettiklerini asla unutmamalıdırlar.”
6 Ocak 2011
“TSK’dan intikam almak, terörle mücadele edenleri, teröristleri memnun etmek adına hapsetmek, Türk adaletinin altından kalmayacağı ağır bir yük ve vebaldir.”
14 Ocak 2013
“Teröristleri tanık olarak hevesle dinleyenler, genelkurmay başkanlığı yapan değerli şahsiyetleri tanıklıktan alıkoyma girişimlerini asla izah edemeyecekler, alınlarına vurulan kara lekeden de ömürleri boyunca kurtulamayacaklardır.”
26 Şubat 2013
Erdoğan, “açılım-saçılım” sürecini buzdolabına kaldırana kadar neler yaşanmış ve aziz şehitlerimizin ruhları ne kadar “muazzep” edilmiş, değil mi?!..
Ya Teröristbaşının Mektubu?
Bahçeli’nin AKP ile ortaklığından sonra yaşananlardan bazılarını da biz ilave edelim:
2019’daki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi öncesinde İmralı’daki teröristbaşından mektup getirtip bunu Devletin Anadolu Ajansı’nda yayımlatmak;
Teröristbaşının kardeşini devletin TRT’sine çıkartmak,
Daha bu ay başında, türban için yapılacak Anayasa değişikliği konusunda AKP’lilerin HDP’yi ziyareti,
Ve İstiklâl saldırısının yaşandığı gün Erdoğan’ın Endonezya’ya gidip bölücü terörün hamisi Biden’la buluşması, ABD’nin taziyelerine şükranlarını sunması da şehitlerimizin ruhlarını muazzep etmedi mi?
Önceki günkü konuşmasında Erdoğan, çocuklarımızın kanının “sandıkta da bırakılmamasını” isteyip seçimleri işaret etti ya; MHP Lideri Bahçeli 2013’te bir de şunları söylemişti:
“Şehide kelle, katile sayın demiş, yüzde 34,2 oy almıştır… Habur’da teröristleri karşılamış, Oslo’da PKK’ya yanaşmış, yıkım projesini başlatmış, KCK’nın kuruluşunda teşvik edici olmuş ve İmralı’yla gizli görüşmeler yapmış, yüzde 49,8 oy almıştır. Şimdi de PKK’yla açık açık görüşmekte, İmralı canisiyle cüretkar bir şekilde pazarlıklar yapmaktadır. Herhalde bundan sonraki seçimlerde, AKP’nin yüzde 70 oy alması, Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni sürüm diktatör olması sürpriz olmayacaktır.”
“Erdoğan’ın o çağrısına, seçim sürecine ve sonucuna ilişkin sizlerin tahminleri nedir?” diye sorsam!..