Muhalefet partilerine üyelikler
ve örgütsel yapılar üzerine Tüzüksel
öneriler.
Temel yaklaşımım;
önce örgütsel model tasarlayıp, o modele tüzük hazırlamak. Fakat sonbaharda
Tüzük Kurultayına hazırlanan CHP’de genel hakim eğilim, mevcut üyelik ve örgüt
yapısına muhafaza ederek, mevcut tüzüğü revize etmek yönünde. Ben bu yaklaşımın
başarısından kuşkuluyum.
Bu yazı serimizin birincisinde (Sayılarla Siyaset
Aranamız-1) partiler, yöneticiler, delegeler, üyeler, seçimler, Seçmenler ve
sandık görevlileri ... ve müteahhitler gibi siyaset sahnemizin yönetmenlerini,
aktörlerini, figüranlarını, genel nüfus içindeki oranlarını; diğer ülkelerdeki
oranlarla karşılaştırmalı olarak verdik. Bu yazımızda siyasi partilerin, özellikle
ana muhalefet partisi CHP’nin, üyelik ve örgütlenme modelleri üzerinde irdeleme
ve önerilerimizi sunacağız.
Tablo -1: TÜRKİYE’DE ve ÇEŞİTLİ ÜLKELERDEKİ SİYASİ PARTİ ÜYE
SAYILARI
ÜLKE |
TARİH |
ÜLKE NÜFUSU (milyon) |
Parti ve partiler üye sayıları (TR için birleşik oy pusulasına yer alan 20
partinin verileri ) |
Parti üye sayısının ülke nüfusuna oranı (%) |
Türkiye |
2023 |
85 |
AKP: 11.241.000 |
13,2 |
Türkiye |
2023 |
85 |
CHP : 1.369.000 |
1,6 |
Türkiye |
2023 |
85 |
Diğer 18 parti: 2.506.000 |
2,9 |
Türkiye |
2023 |
85 |
İlk 20 parti: 15.120.000 |
17,8 |
Fed. Almanya |
2021 |
83,2 |
3 büyük parti: 949.000 |
1,14 |
İngiltere |
2024 |
56 |
2 büyük parti : 558.000 |
0,996 -1 |
İsveç |
2021 |
10,420 |
3 büyük parti : 125.000 |
1,25 |
Çin H. Cumh. |
2024 |
1.412 |
ÇKP : 90.000.000 |
6,37 |
TARİHTEN 2 ÖRNEK :
Sovyetler Birliği |
1980 ler |
286.000.000 |
SBKP : 19.400.000 |
6,7 |
Hitler Almanyası |
1945 |
80.000.000 |
Nazi Partisi : 8.500.000 |
10,6 |
Not: Türkiye’nin tek parti dönemi parti üyelik oranını; Dr.
Esat Öz, Tek Parti Yönetimi ve Siyasal Katılım adlı kitabında 0rtalam %4,8
olarak veriyor.
Tablo -1’de, birinci yazımızdaki sayısal verileri tek bir
tabloda topladık. Tabloda Türkiye’ye ait veriler; 2023 genel seçimlerinde
birleşik oy pusulasında yer alan 20 partiye ait üyeliklerdir. Gerçekte
ülkemizde kayıtlı siyasi parti sayısı yaklaşık 120 civarıdır. Listeden
görüleceği gibi parti üyelerinin genel nüfusa oranı bakımından bütün dünya ülkeleri arasında açık
ara birinciyiz. İktidar partisi AKP’nin üye sayısının ülke nufusuan oranı
%13,2, ilk 20 parti toplamı için bu oran %17,8.
Birleşik oy pusulasında yer alamayan diğer 100 partinin
üyelerini de hesaba dahil edersek bu oranı %20 olarak kabul etmek yanıltıcı
olmaz. Günümüz dünyasında bu orana en çok yaklaşan ülke ve parti Çin Halk
Cumhuriyeti ve Çin komünist partisi, o da ancak % 6,37. Geçen yüzyılın 2 merhum
partisi, günümüz Türkiye’sinin partilileşme oranına biraz yaklaşıyor.
1980’lerdeki Sovyetler Birliği Komünist Partisi %6,7 ve Hitler Almanyası’nın Nazi
Partisi %10,6 ile, bugünkü AKP’yi izliyor. Gerek tek başına iktidar partisi
AKP’nin, gerekse de toplam parti üyelerinin nüfusa oranları bakımından Türkiye;
demokratik sistemle yönetilen ülkelerden
uçurum derecesinde ayrılıyor. Bu durumun politik, ekonomik, sosyolojik,
kültürel nedenleri ve muhtemel sonuçları ve sürdürülebilirliği yüksek lisans ve
doktora öğrencileri için tez konusu olabilecek bir alan.
Bu verilerin; Türkiye’nin 2 büyük partisinin örgütsel yapılanmasına, seçim ve sandık
güvenliği için kadro tahsislerine, sandığa yasımalarına ilişkin veriler Tablo-2’de
görülmektedir.
Tablo -2 : 2 büyük partinin seçim ve sandık görevlerine kadro
tahsisleri tablosu; 14 /28 Mayıs merkezi yönetim seçimleri verileri.
Tanımlar |
Sem bol |
AKP |
CHP |
Türkiye’nin nüfusu |
N0 |
85.000.000 |
85.000.000 |
2023 MV seçiminde partilerin oyu |
N1 |
19.392.000 |
13.802.000 |
2023 Yargıtay’da kayıtlı Parti üye sayısı |
N2 |
11.241.230 |
1.269.430 |
2023 seçim günlerinde sahada görevli sayısıı |
N3 |
3.000.000 |
241.000 |
2023 seçimlerinde sandık sayısı |
N4 |
202.000 |
202.000 |
Parti üyeleri sayısının genel nüfusa oranı (%) |
N2/N0 |
13,2 |
1,6 |
Parti üye sayısının partinin oyuna oranı (%) |
N2/N1 |
58 |
10 |
Partilerin beher sandık başına görevli sayısı |
N3/N4 |
14,85 (15) |
1,19 (1,2) |
Partinin görevli sayısısnın oyuna oranı (%) |
N3/N1 |
15,47 (15) |
1,7 (2) |
Tablo-2’deki iktidar partisi AKP ve ana muhalefet partisi
CHP’nin üyelik bilgilerini, seçim günü sandık güvenliği için tahsis ettikleri
kadro bilgilerini sözel olarak özetlersek şu sonuçlar görülür.
1-
AKP üyeleri sayısı genel nüfüsün %13,2’si, CHP
üyeleri %1,6’sı.
2-
AKP oyunu aldığı 100 yurttaşın (seçmeninin) 58’ini
parti üyesi yapmış, CHP ise10 seçmenini üyelik ağına katabilmiş.
3-
2023 Mayıs seçimlerinde; beher sandık için
AKP’nin görevli sayısı 15, CHP’nin 1,2.
4-
AKP aldığı 100 oyun güvenliği için sahada 15
eleman görevlendiriyor, CHP 2’ye biraz yaklaşıyor.
Ülkemizin siyasi partilerinin ve özellikle ana muhalefet
partisi CHP’nin geçen yazımızda ve bu yazımızda (Sayılarla Siyaste Arenamız
1-2) sergilediğimiz tabloya göre örgütlenme stratejilerini ve üyelik
yapılanmalarını gözden geçirmeleri yaşamsal önemdedir. Bu yazılarımızda; partilerimize
nasıl bir arenada yarışacaklarını anlatmaya çalışıyoruz. CHP’nin planladığı
Tüzük Kurultayı, bu arenaya göre bir üyelik yapısı ve örgüt mimarisi
kurgulamalıdır.
Geçen yazımızda değindik, sayın Doç. Dr. Ozan Örmeci AKP ve
CHP’nin örgütsel ağlarını şöyle değerlendiryor: “...2001 yılında kurulan nispeten yeni bir parti olan AK Parti, buna karşın çok
başarılı bir şekilde kitleselleşmiş ve ülkedeki kılcal hücrelere kadar topluma
nüfuz etmeyi başarmıştır...
(Buna karşın) CHP’nin
toplumsallaşmasını henüz tamamlayamamış olduğu ve kadro partisinden kitle
partisine geçiş sürecinin halen devam ettiği gerçeğidir... kökleri ... Kuvayi
Milliye ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine dayanan CHP, üye sayısında henüz 1,5
milyona bile ulaşamamış ve elit parti görüntüsünü aşamamıştır.”
Akp’nin
kitleselleşmesinin gerisindeki nedenler, ekonomik ve siyasi hayatımızdaki
etkileri ve katkıları tartışılmalıdır. Bu kitleselleşme demokrasimizde
katılımcılığı mı destekliyor, tek adama biat etmeyi mi kitleselleştiriyor,
akçeli nedenlerin etkisi nedir soruları ayrı bir yazı konusu. Bu yazıda konumuz; AKP karşısında
muhalefetin gerek mahallelerde, gerekse seçim kampanyaları ve seçim günlerinde
sandık mahallerinde anlamlı bir güç dengesini nasıl yaratabilir, nasıl
yansıtabilir sorusuna yanıt arıyoruz. Nesnel gerçekler kitleselleşme
zorunluluğunu gösteriyor. CHP genel başkanı sayın Özgür Özel’in kurultay
öncesi yayınladığı Tutum Belgesi’nde “... üye
tabanının sağlıklı bir yapıya ulaştırılması, üye sayımızın arttırılması yönünde
bir üye reformu başlatılması...” hedefi ifade edilmiştir. Nitekim, partinin
medyaya açık bir toplantısında 2 yeni üye kaydı yaparak ve rozetlerini takarak
Üye Reformu’na start verdi.
CHP’de tüzük tartışmları
senelerdir sürüyor. Partinin üst ve alt düzey yöneticilerinin yıllardır sürekli
tekrarladıkları bir söylem “partinin üye
yapısının bozuk, sağlıksız olduğu” gerçeği olagelmiştir. Çeşitli seçenekler
önerildi. “Üyelerin sıfırlanıp yeniden
kayıt yapılması”, “Aktif üye pasif
üye” ayrımı yapılması, “asil üye
aday üye” tartışmaları yapıldı. Ancak bir sonuca varılamadan gündemden
çıkarıldı. Üyelik yapısına ve örgüt mimarisine
karar vermeden tüzük maddelerini yazmaya odaklanmak, bana göre arabayı atın
önüne bağlamaya benziyor. Tutum
belgesi’nde ifade edildiğine göre, sayın
genel başkanın eğilimi “aktif üye pasif
üye” ayrımı yapma yönündedir. Ne
kazandırır, ne kaybettirir, biraz üzerinde düşünmek ve sorgulamak gerekir. Aktiflik–pasiflik; ehliyet-liyakat
kriterleri arasında önemli bir faktördür, ancak diğer birçok önemli faktörden sadece
biridir.
Öyle bir üyelik modeli
uygulanmalı ki:
1- hem partiyi destekleyen seçmen kitlesinin anlamlı
bir çoğunluğu partinin üyelik-iletişim ağına katılmalı, KİTLESELLEŞME hedefi.
2- hem de parti üyeleri ve seçmenleri içinde
eğitimleri, bilgileri, becerileri, adli ve ahlaki sicili, sosyal ilişkileri,
parti etkinliklerinde gösterdiği özveri ve başarıları gibi liyakat-ehliyet
özellikleri öne çıkan seçkin (elit) kadroların parti ve ülke yönetiminde etkin
roller almalarını özendirecek, cesaretlendirecek, destekleyecek,
kolaylaştıracak bir model olmalı, NİTELİKLİ KADROLAŞMA hedefi.
Öncelikle örgütlenme stratejisi, amaç ve hedefler
belirlenmelidir. Bunları belirledikten sonra tüzük metnini hazırlamak daha
kolay olacaktır. En temel ikilem de KİTLE (Avam ) partisi mi olunacak KADRO
(ELİT, SEÇKİNLER, HAVAS) partisi mi olunacak? Bana göre hem kitle partisi
özelliği ile mümkün olan en geniş seçmen kitlesi İlçe örgütlerinde üyelik
ağının içine alınmalı, hem de parti ve ülke yönetiminde yetki ve sorumluluk almaya
aday üyeleri ve üye olmayan yurttaşları; adil, doğru ve hakkaniyetli bir şekilde,
ehliyet - liyakat ölçütlerine (kriterlerine) göre yetkili ve sorumlu görevlere
tercihli olarak taşıyabilmelidir. Kontrolsuz büyüme güçlenme getirmez. Parti
popülist demagokların av sahası haline gelebilir. Bu riski bertaraf edecek bir
üyelik yapısı modeli oluşturulmalı.
Sık sık CHP Avrupa
Sosyal demokrat partileri ile karşılaştırılarak irdelemeler yapılır. Geçen
yazımızda kısmen açıkladık; Avrupa
ülkelerinde siyasi partiler (Sağı,solu, merkezi dahil) gerçek anlamda seçkin
(elit) partileridir. Parti üyeliği toplumların en seçkin azınlıklarıdır. Yukarki
Tablo-1’de görüldüğü üzere Avrupa ülkelerinde siyasi parti üyeleri sayısının
nüfus içindeki oranı %2’yi geçmiyor.Türkiye’de ise bu oran %20. Sadece AKP
üyelerinin genel nüfusa oranı %13,2’dir. AKP döneminde (Yeni Türkiye’de) siyaset
bir sektör oluşturdu; biraz eğitimli, bir meslek sahibi kişiler için SINIF
ATLAMA Kapısı, eğitimsiz, mesleksiz ve
işsizler için EKMEK KAPISI, geçim kaynağı haline gelmiştir siyaset arenamız.
Bu tespit ve
değerlendirmeler çerçevesinde sonbaharda yapılacak CHP tüzük kurultayına yönelik,
bazı temel konulardaki önerilerimi, önem sırasına göre, aşağıda ilgililerin
ilgi ve bilgilerine sunuyorum.
PARTİLERİN FİNANSMANI üzerine düşünceler,
öneriler.
Parti meşru gelir
kaynaklarına yani, öz kaynaklarına dayanmalıdır. Partilerin gelir- gider
hesapları yargı denetimine tabi olmalı, kamuoyuna açık platformlarda
yayınlanmalıdır. CHP bunu mevcut mevzuat çerçevesinde tüzüğüne yazmalı, kendisi
uygulamalı, yasalaşması için TBMM’de girişim başlatmalıdır.
Partilerin meşru gelir kaynakları
yani öz kaynakları (helal kaynakları) aşağıdaki 4 kalemdir.
1- Zorunlu üyelik aidatı: Herkesin rahatça ödeyebileceği bir miktar olmalı. Asgari ücretin 1/1000’i
(binde 1) makul bir ölçüdür ve anlamlıdır. Her üye için zorunlu olmalı, her yıl
güncellenmeli, disiplinli bir şekilde ödenmeli ve kaydı tutulmalı. Üyeye sicil notu verilmeli.
Üyenin ehliyet-liyakat ölçütlerinden biri olmalıdır. Aidat bağı aynı zamanda
AİDİYET bağını unutturmaz.
2- Gönüllü bağış taahhüdü: Üyeler ve üye olmayan ama partiyi destekleyen yurttaşlar; imkanları
öiçüsünde, düzenli olarak ödemek üzere gönüllü bağış taahhüdünde bulunmalı. Üye
veya seçmen istediği zaman taahüdünü yenileyebilmeli, güncelleyebilmeli veya
vazgeçebilmeli. Parti bu yurttaşlarla sürekli bir interaktif iletişim
oluşturmalıdır.
3- Alınan oy oranına göre kazanılan ve yasal
hak olan hazine yardımları.
4- Kamu görevlerine seçilecek aday
adaylarından alınacak katkılar. Bunun miktarı ve ödenmesi zorunlu şart
olmamalı, gönüllü bağış kapsamında alınmalı. Aday adayının bütçesine göre sembolik
bir bağış yapabilmesi yeterli olmalı.
Kayıt dışı ve çeşitli
güç merkezlerinden sağlanan mali kaynaklara dayanan bir partide üye iradesi
oluşmaz, demokrasi de işlemez. Parayı verenin düdüğü çalınır. Haram ile
beslenen partilerin ve siyasetçilerin iktidarı da HARAMİLER SALTANATI olur, “şekilde”
görüldüğü gibi.
BASAMAKLI ÜYELİK
SİSTEMİ: Partilerin üyelik yapısı üzerine bir öneri
CHP’de hedeflenen üye reformu ile üye sayısını arttırmak
amaçlanıyor. Mevcut sağlıksız ve bozuk üye yapısı üzerine, yeni bir tüzük giydirmek
ve üye kayıtları yaparak sayı arttırmak; zaten kronikleşmiş olan sağlıklsızlığı,
bozulmayı ve entellektüel sığlaşmayı daha da derinleştirecektir. Seçmenlerimiz
arasından yeni katılacak üyeler; sağlıksız ve bozuk üye yapısı ile karşılaşınca,
ya partiden umudu kesip, soğuyacaklar ve uzaklaşacaklardır. Ya da iklime uyarak
onlar da bozuk yapının parçası olacaklardır. Partide; üyelerin parti
etkinliklerine katılım ve katkı düzeyleri, eğitimleri, uzmanlıkları ve sosyal
ilişkileri vbg özellikleri kapsayan liyakat –ehliyet kriterlerine göre siyasi
kariyer basamaklarında yükselme imkanı veren bir sistem kurulmalıdır. aşağıda
açıklanan BASAMKALI ÜYELİK SİSTEMİ bir çözüm olabilir.
BASAMAKLI ÜYELİK
SİSTEMİ: 3 basamaklı bir üyelik sistemi olabilir.
İlçe Örgütü basamağı ve üyeliği / İl Örgütü basamağı ve
üyeliği / kurultay üyeliği veya delegeliği basamakları
Basamakları üyelerin yükselmesi; tanımlanmış nesnel
kriterlere göre puanlama yoluyla, yeni kurulacak tarafsız bağımsız HAKEM
KURULLARI tarafından verilecek puanlara göre bir üst basamağa terfi sistemi
uygulanabilir. Kamu görevlerindeki personel terfi sistemi benzeri bir sistem
uygulanabilir. Mahalle kongrelerinde ve ilçe kongrelerinde delege seçimleri
kaldırılmalıdır. İlçe kongreleri ilçe üyeleri ile, il kongrleri il üyeleri ile
yapılmalıdır. Delegelik sistemi sadece büyük kurultay üyelerinde
uygulanmalıdır. Parti üyelerinin her
basamakta kamplaşarak yarışması, birbirlerine karşı mücadele vermesi hem
partinin enerjisini parti içi mücadeleye hapsediyor, hem de hizipleşmeye yol
açıyor, kadrolaşmada ehliyet - liyakat değil taraftarlık – yandaşlık prim
yapıyor ve en önemlisi de cehaleti kutsayan popülist yozlaşmayı egemen hale
getiriyor.
Birinci basamak İLÇE ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ:
İiçe örgütü partinin temel kitle örgütü olarak
yapılandırılmalıdır. Partyiye desteğini beyan eden ve üye olmak isteyen her TC
vatabdaşı ilçe örgütlerine üye olabilmelidir. İlçe örgütleri parti tarihindeki
HALKEVLERİ’nin rolünü üslenmelidir. Aynı
zamanda. Her kademedeki parti üyeleri aynı zamanda ikamet ettiği ilçe örgütünün
üyesidir. Her ilçe üyesi potansiyel olarak İL ÖRGÜTÜ ADAY ÜYESİSİR. İlçe
kongrelerine tüm ilçe üyeleri katılabilmelidir. İlçe nüfusu ve üye sayısına
göre, tercihan 2 gün yapılmalıdır.
İkinci basamak İL ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ:
ilçe örgütü üyeleri arasında tüzükte belirlenecek kriterlere
göre, tüzükte kurulması öngörülecek HAKEM KURULLARI tarafından verilecek puanlama
ile, gene tüzükte belirlenen belli bir eşik puanı geçen ilçe örgütü üyeleri, il
örgütü üyeliğine terfi ettirilmelidir. Terfi başvurusunu; bizzat istekli ilçe
örgütü üyesi yapabilir, ilçe Yönetim Kurulu önerebilir, il ögütü YK önerebilir,
tüzükte belirtilecek sayıda üyenin önerisi olabiir. İl kongreleri İl örgütü
üyeleri ile yapılmalıdır.
Üçüncü basamak KURULTAY ÜYELİĞİ:
Kurultay üyeleri; il kongrelerinde bugünkü tüzükte de yazılı
olan çarşafl iste usulu ile seçilerek görev almalıdır. Kurultay üyeliğine aday
olabilme hakkı da gene, ilçe Örgütü üyeliğinden il örgütü üyeliğine geçişte
olduğu gibi, aynı liyakat ehliyet kriterlerine göre, aynı hakem kurullarının
yapacağı puanlamada tanımlanmış eşik puanı aşabilme koşuluna
bağlanmalıdır.
Üyelerin terfilerine esas olabilecek EHLİYET-LİYAKAT kriterini
aşağıda örnek bir liste önerdik.
1-
Üyelik geçmişi, kdemi
2-
Partiye zorunlu üyelik aidatını ve varsa gönüllü
bağış taahüdünü ödeme disiplini.
3-
Adli ve Ahlaki sicili
4-
Öğrenim durumu ( İlkokul, Otaokul, Lise, Yüksek
okul, Lisans, lisansüstü, doktora kariyerleri )
5-
Parti etkinliklerine katkısı, katılım.
(Eğitimler, üslendiği veya seçildiği
görevler, seçim kampanyalarına katkı ve katılım,
başarı düzeyi...)
6-
Bireysel ve kitle iletişim yeteneği. Sosyalleşme
seviyesi. Sendikal, mesleki, sosyal, kültürel, sportif vbg sivil toplum
örgütsel etkinlikleri
7-
Geçimini sağladığı mesleği. işi ve belli başlı
üretimleri
8-
Diğer -1,
9-
Diğer -2,
10-
Yazılı sınav. Parti tüzük ve programı ve lise
düzeyinde popüler siyaset kültür soruları
ile.
Herbir kriter konusunda 0-100 aralığında puanlama yapılarak
1000 puan üzerinden değerlendirme yapılabilir. Üyelik kademeleri için EŞİK PUANLAR
belirlenmeli. Örneğin İlçe üyeliğinden il üyeliğine geçiş Eşik puanı 300, kurultay
üyeliğine adaylık eşik puanı 500 gibi düşünülebilir.
Bu kriterler benim aklıma gelenler. Geniş katılımlı ortak
akılla bunlar, arttırılabilir, azaltılabilir, eşik puanlar belirlenebilir, farklı
düzenlemeler yapılabilir. Ben, burada amacı
örnek bir model üzerinden açıklamaya çalışıyorum.
Biliyorum bu önerim aşırı seçkinci (elitist), bürokratük ve
ütopik bulunacaktır. Ancak parti örgütünün enerjisinin büyük bir kısmını iç
mücadeleye harcaması; sürekli tabandan tavana her kademede kamplaşarak
birbirleri ile yarışması, tartışması, çatışması; hem de kongrelerde hoş olmayan
görüntüler sergilemesi, partiyi kamuoyunda
itibar kaybına ve başarısızlığa mahkum etmektedir. Bunun da nedeni aşırı
populist bir demokrasi uygulamasının kolayca yozlaşmasıdır.
CHP’nin ve CHP mirası üzerinde kurulan partilerin son 50
yıllık tarihinde; Türk halkı CHP’ye 3 kez birincilik ve kısmi iktidar vererek
denedi. 1973 / 77 seçimleri ile yerel ve
merkezi yönetin düzeyinde, 1989 ve 2024 seçimlerinde yerel yönetimler düzeyinde
kısmi ve kısıtlı iktidarlar vererek denemiştir. İlk 2 deneyde; CHP kazandığı
kısmi iktidarı tam iktidara taşıma başarısını gösterememiştir. Partizan olmayan
tarafsız gözlemci ve araştırmacılar; bu başarısızlıkların başat nedenleri
olarak partinin enerjisinin önemli bir kısmının parti içi mücadeleye harcanması
ve yozlaşmış delege sistemi olarak değerlendiriyorlar. 2024 yerel seçimlerinde
halkın CHP’ye verdiği bu yeni fırsatı, ulusal düzeyde merkezi itidara
çevirebilmesi geçmişin başarısızlıklarını doğru analiz etmesine, üye ve örgüt
yapısını ona göre düzenlemesine bağlıdır. Adını hatırlamadığım bir
filozofun dediği gibi “İnsan
hatalarından ve başarısızlıklarından daha çok şey öğrenir”. “Bir musibet bin nasihattan yeğdir”
atasözümüz de bunun bir başka ifadesidir.
Yukarda anlatmaya çalıştığımız basamaklı üyelik sistem bir
öneridir. Nihai kararı partilerin kurultayları verecektir. Bu öneri kabul
edilmese bile ; eski delege sistemi muhafaza edilirse de, yukardaki liyakat –
ehliyet kriterleri ve puanlama sistemi, bütün kademelerdeki delege adaylarına uygulanmalıdır. Tabi her kademe için farklı
eşik puanlar tanımlanarak.
ÖRGÜTLENME YAPISI üzerine
düşünceler, öneriler:
Mevcut yasalar çerçevesinde kurulan örgütlenme modeli ile devam
etmek; hem yasal zorunlulk, hem geleneksel gereklilik. Tabandan tavana doğru
Mahalle temsilciikleri, İlçe öggütleri, il örgütleri ve genel merkez olarak
yapılanma ve bunların görevleri, yetkileri ve sorunmlulukları konusundaki
tüzüksel ilkeler ve yöntemler; yukarda önerdiğimiz Basamaklı Üyelik Sistemi mi
benimsenecek veya mevcut üyelik ve delegelik sistemi ile mi devam edilecek
sorularına verilecek yanıtlara bağlı olarak değişecektir.
Ancak; bana göre, İL ÖRGÜTLERİ konusunda; değişen sosyal,
ekonomik, demografik, teknolojik,
kültürel şartlara göre bir yenilik yapılması gerekiyor. 1 den çok seçim bölgesi
olan iller için tek bir il örgütü yetersiz oluyor. İl örgütlerini SEÇİM
BÖLGELERİNE GÖRE YENİDEN YAPILANDIRMAK
yararlı olacaktır. İl örgütleri ile ilçe örgütleri ve üyeler arasındaki
iletişim, erişim, ulaşım ve katılımcılık zenginleşecektir. Bunun şekli nasıl olur sorusu yanıtlandıktan sonra tüzük düzenlemesi
yapılmalıdır. EŞ İl Başkanlığı olarak paralel il örgütü şeklinde olabilir. Veya
Şube örgütlenmesi gibi düşünülebilir. Mevcut mevzuat hangisine imkan
veriyorsa irdelemek gerekiyor. Örneğin
CHP İstanbul Birinci Bölge İl (Örgütü) Başkanlığı veya İstanbul İkinci Bölge İl Örgütü Şubesi gibi.
Parti KONGRELERİ ve ÖRGÜT İÇİ SEÇİMLER:
Mevcut uygulamada İlçe
örgütü, İl Örgütü, Genel merkez yönetimleri kongreli seçimler yoluyla
belirlenmektedir. Mahalle kongreleri tüzükte kavram olarak yer almasına rağmen
yönetmelikte tanımlı olmadığı için uygulanmamaktadır. Üyenin söz ve karar
sahibi olabildiği yegane platform olmasına rağmen, herhangi bir görüş
alışverişi, mahalle, ilçe, il ve ülke sorunları hakkında bilgi ve düşünce
paylaşımı olmadan sadece delege seçimi yapılmaktadır. Yeni tüzükte mahhalle
kongrelerinin ilçe-il kongreleri gibi zorunlu olması net bir şekilkde vurgulanmalı, ilçe örgütüne
zorunlu görev olarak verilmelidir. Partinin mahalledeki örgütlenme seviyesi ve
üye sayısına göre uygulamanın rasyonalitesi dikkate alınarak istisnai hallerdeki
muafiyet koşulları da tüzükte net olarak tanımlanmalıdır. Partinin
kileselleşmesi ve nitelikli bir şekilde kadrolaşması için yukarda önerdiğimiz
BASAMAKLI ÜYELİK SİSTEMİ bir çözüm olabilir. Eğer bu öneri kabul edilmez,
mevcut üyelik yapısı ve delegelik sisteminin devamına karar verilirse; her
kademedeki delege adaylıkları yukarda açıkladığımız Ehliyet-liyakat
kriterlerine göre tanımlanacak ve tüzükte belirlenecek eşik puanları tutturma
veya aşma koşuluna bağlanmalıdır.
Bütün kurullara üyelik
(Yönetim kurulu, Denetim Kurulu, Disiplin Kurulu, Parti Meclisi vbg ) seçimleri
ve delege seçimleri mevcut tüzükte tarifi açıkça yapılmış olan ÇARŞAF LİSTE YÖNTEMİ
ile yapılmalıdır. Soyada göre alfabetik sıra ile dizilmiş tek aday listesi.
Blok liste uygulaması yasaklanmalı uymayan parti il – ilçe yöneticilerine
disiplin cezası uygulanmalıdır. Ayrıca örtülü blok liste uygulaması olan
anahtar liste yayınlanması yasaklanmalı, cezai müeyyidesi olmalıdır. İstisnai
hallerde il-ilçe örgütünün gerekçeli talebi üzerine parti üst yönetiminin
kararı ile blok liste uygulanabilir. Bu konuda karar verici üst yönetim ilgili
ilçe örgütü içindeki yarışacak bireysel üye veya üye gruplarının görüşünü
alarak karar vermelidir. Zorunluluk nedeniyle blok liste uygulanan seçimlerde
nisbi temsil uygulaması zorunlu olmalıdır.
CHP,TARİHİNİN DERSLERİNE ÇALIŞARAK
geleceğini kurgulamalıdır.
CHP. tarihinde birçok
değişim deneyimi yaşamıştır. Anadolu ve Rumeli Mudafai hukuk Cemiyetinden, Halk
Fırkasına, arkasından Cumhuriyet Halk Fırkasına, Cumhuriyet Halk Partisine, çok
partili hayata geçişten sonra 1959 -1976 aralığında 20 yıl süren Demokratik Sol
veya Ortanın Solu değişim hareketi. Bu değişimlerin hiç biri basıt bir isim
veya slogan değişikliği değildir. Hepsinin arkasında ciddi emekler vardir.
Değişen dünya ve ülke koşulları analiz edilerek, yaşamın değişen
gereksinimlerini yanıtlama çabasıdır.
CHP’nin kadro yapısı ve
kitleselleşme çabaları açısından bu evreleri özetleyelim. CHP Osmanlı’nın çöküş
döneminin savaşlarını, sosyal, siyasi, kültürel çalkantılarını ve akabinde
Kurtuluş Savaşını ve Kuruluş mücadelesini yaşamış, sözcüklerin tam anlamıyla
feleğin çemberinden geçmiş, çileler çekmiş, seçkin bir aydın nesli tarafından
kuruldu. Cumhuriyet kuruluş yıllarında partinin yönetiminde bu kuşak başat rol
oynadı. Zamanla genç Cumhuriyet’in yetiştirdiği aydın kuşakları devlet ve
siyaset yönetiminde kurucular kuşağının yanında yer almaya ve nöbet devralmaya
başladılar. Tek parti döneminde CHP’nin kadrolaşma politikasının bir ayağı,
devlet kurumlarında çalışmış başarılı bürokratları parti saflarına katarak
takviye etmek biçimindeydi. Buna özel bir ad da vermişler Hakim Tepelerden
transfer siyaseti deniyormuş. Bu politikayı çok partili hayata geçtikten sonra
bütün partiler 1970’li 80’li yıllara kadar süsrdürmüşlerdir.
Tek Parti döneminde CHP kitlkeselleşme
polikasında 2 önemli araç kullanıyordu. Biri HALKEVLERİ diğeri de parti
kongrelerinde yürütülen DİLEKÇE SİSTEMİ.
Halkevleri partinin
temel kitle örgütü olarak faaliyet gösteriyordu. Okuma yazma öğretimi,
konferanslar, el işleri, biçki diliş kurslar, kültür-sanat, folklor
etkinlikleri, sportif etkinlikler, sosyal yardım organzisayonları vbg çok geniş
bir yelpazede halka hizmet veriyordu. Hem halkın genel kültür seviyesini
yükseltmeye çalışıyor hem ğartiye yeni üyeler, kadrolar kazandırıyordu. ÜLKÜ
Dergisi ile de faliyetlerini tüm Ulus’a yansıtıyordu. 1950’de Demokrat Parti
(DP) iktidara geldikten sonraki ilk icraatlarindan biri Halkevlerini kapatmak,
mal varlıklarını taraftarlarına yağmalattırmak oldu.
DİLKEKÇE SİSTEMİ de;
Türkiye tarihinde ve Dünya tarihinde örneği pek görülmeyen, ülkemize özgü bir icattır.
Günümüz Türkiye’sinde Mülki idari birimler; aşağıdan yukarı doğru mahalle veya
köy – ilçe –il – merkezi Hükümet (bakanlıklar ) biçiminde örgütlenmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında; kırsal bölgelerde, köylerle ilçeler arasında
BUCAK mülki idare birimi vardı. Yönetim silsilesi de Muhtar – Bucak Müdürü-Kaymakam
–Vali ve Hükümet biçiminde idi. O dönemlerde kurulan partiler de bu mülki idare
yapısına göre örgütleniyorlardi. Köy ve
mahallardeki örgütler OCAK teşkilatı, bucaklardaki örgüt BUCAK teşkilatı, il ve
ilçelerdeki örgütler de KAZA ve VİLAYET teşkilatları olarak faaliyet yürütüyorlardı.
Kongreler süreci bu silsileye göre sıra ile ocak kongerleri – bucak kongreleri-
kaza ve vilayet kongreleri, nihayetinde KURULTAY olarak yürütülüyordu.
DİLEKÇE SİSTEMİ’nin
işleyişi ocak kongrelerinden Başlıyor. Ocak kongrelerine mahalle veya köyde
oturan, parti üyesi olan veya olmayan yurttaşlar katılıyor, ihtiyaç ve
dileklerini sözlü ve/veya yazılı olarak veriyorlardı. Bu dilekçeler seçilen
delegeler tarafından bucak kongrelerine taşınıyor orada müzakere ediliyor,
dosya halınde kaza (ilçe) kongrelerine sunuluyor. Aynı süreç kaza konresinde ve
vilayet (İL) kongresinde tartışılyor, bütün dilekçeler birleştirilerek
Kurultay’a rapor halinde sunuluyor. Kurultayda dilekçeler uzmanlık alanlarına
göre ilgili bakan veya bakanlık görevlileri ile kurultay delegelerinden oluşan
komisyonlarda müzakere ediliyor, uygulanabilirliği ve devletin olanaklarına
göre yürütme organı gündemine alınıyordu. CHP muhalefete geçtikten sonra
Dilekçe Sistemi uygulanmaz oldu.
CHP’de DEMOKRATİK SOL, ORTANIN SOLU
değişim hareketi
Türkiye’nin
çok partili demokratik hayata geçmesinden sonra, CHP’nin güncele en yakın
değişim hareketi Demokratik Sol veya Ortanın Solu hareketidir. CHP;1959-ocak-
14.Kurultayında kabul ettiği İlk Hedefler Beyannamesini yayınlamasından,
1976-Kasım-23.Kurultayında Sosyalist Enternasyonale katılma kararı almasına
kadar geçen süreçte, tarihinin en kapsamlı devrimci-demokratik değişimini
gerçekleştirmiştir. İlk Hedefler Beyannamesinin hazırlanış sürecini de gözönüne
alırsak, ulusal düzeyde, 20 yıllık fikri ve fiziki emek vardır bu değişimin
gerisinde. Ve günümüze en yakın ve güncelliği olan değişim hareketi olması
nedeniyle, en çok yararlanmamız gereken deneyimdir. CHP içinde, ulusal kamuoyunda;
dönemin en seçkin Cumhuriyet aydınlarının, akademisyenlerinin, politikacıların,
işçi-işveren-aydın meslek örgütlerinin, sivil toplum önderlerinin katkı ve
katılımları ile ulusal düzeyde bir beyin fırtınası sonucunda CHP program ve
tüzüğünü güncelemiştir.
İdeolojik-politik
çizgisini Ortanın Solu veya Demokratik Sol olarak tanımlamıştır. CHP'nin bu
süreç sonunda benimsediği Ortanın Solu veya Demokratik Sol çizgi; Milli
Kurtuluş Savaşımızın ve Cumhuriyetimizin Kurucu Felsefesi Atatürkçülük veya
Kemalizm ile Uluslararası Sosyal Demokrasinin insanlıkça kabul görmüş evrensel ilke
ve değerlerinin bir sentezidir. Ne Avrupa Merkezci Sosyal Demokrasinin bir
tercümesi veya
taklididir,
ne de tarihin nostaljik bir tekrarı projesidir. Mazlum
milletlerin
bağımsızlık ve kalkınma mücadelelerini de kucaklayan gerçekten evrensel,
devrimci, anti emperyalist bir sosyal demokrasi modelidir. Ve çok emek
verilerek üretilmiş yerli ve milli bir sosyal-siyasal-kültürel öğretidir,
ideolojidir, politika yoludur. Rahmetli Baykal’ın Yeni SOL sloganının da Sayın
Kılıçdaroğlu’nun YCHP’sinin de arkasında böyle bir emek yoktur. Halkımız
tarafından da takdir edilmiş, coşkuyla benimsenmiş, 1973 ve 1977 seçimlerinde
%40'ı aşan oy oranları ile CHP'yi birinci parti yapmıştır. Bu değişim
deneyiminin dersleri hakkıyla çalışılırsa bugün karşılaşılan sorunların bir
çoğunun çözümleri kolayca bulunur.
Ne
yazık ki 12 Eylül 1980 sonrası CHP mirası üzerine kurulan partilerin
yönetimleri de muhalifleri de, güncel koşullara en yakın, CHP'nin yaşadığı bu
önemli devrimci-demokratik değişim
deneyimini
unutulmaya terk etmişlerdir. Bu konuda bir istisnayı takdirle anmak istiyorum.
Sosyal Demokrasi Derneği (SDD) istanbul
Şubesi, CHP'nin yakın geçmişte yaşadığı bu devrimci demokratik değişim
deneyiminin teorik ve pratik mirasını eski kuşaklara hatırlatmak, yeni
kuşaklara tanıtmak için, kısıtlı imkanları ile çaba harcamaktadır. SDD
istanbul bu değişim Harketinin öncü fikir ve eylem adamları Muammer Aksoy ve
Ahmet Taner Kışlalı anılarına düzenlediği panel ve konferanslarla hatırlatma ve
tanıtma çabasını sürdürmektedir.
Aşağıdaki
bağlantı adresini verdiğim "Kemalist
Sosyal Demokrasi Üzerine Sorular ve Yanıtlar" başlıklı yazı; 22
Ekim 2022’de, SDD İstanbul Şubesi’nin, düzenlediği Ahmet Taner Kışlalı’yı anma
etkinliği panelinde sunduğum, www.jurnalist.com.tr portalında yayınlanan bir tebliğin
metnidir.
https://www.jurnalist.com.tr/Home/yazar?yaziid=2884&yazarid=77&okunma=31013,
ÖNNSEÇİM ve EĞİLİM YOKLAMASI üzerine düşünceler
CHP içinde bugün büyük
çoğunluk “ÖNSEÇİM”i sihirli değnek, her kapıyı açacak bir maymuncuk gibi
görüyor. Bu düşüncenin gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Bugünkü herkesin kabul
ettiği ve sürekli yinelenen “sağlıklsız ve
“bozuk” üye yapısı ile politik,
ekonomik, sosyolojik, stratejik, yönetsel vbg önemi olan tercih kararlarını ÖNSEÇİM’e
havale etmek kesinlikle sağlıksızlığı ve bozulmayı tedavi etmediği gibi daha da
arttıracaktır. Öncelikle CHP; üye ve üyelik yapısı ve örgütsel yapısı ile
ilgili bir DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM, bir RESTORASYON PROJESİ tasarlayıp uygulamalıdır.
Bu projenin amacı ve hedefi; üye ve üyelik yapısını, örgütsel yapısını hem
nicelik olarak hem de nitelik (ehliyet –liyakat) olarak güçlendirmek, tahkim
etmek olmalıdır. Bu güçlendirme, tahkimat operasyonu belli bir aşamaya geldikten
sonra Önseçim ve Eğilim yoklaması gündeme alınmalıdır.
ÇAĞIMIZIN GÜNCEL TEKNOLOJİLERİ İLE
DONANMAK
Dünyamız çok hızlı
değişimlerin yaşandığı bir evreden geçiyor. İleri teknoloji dervimleri;
özellikle bilgi ve iletişim teknolojileri, öyle hızlı ilerliyor, öyle hızlı
yayılıyor ki; eski çağlarda binlerce yılda, yüzlerce yılda gerçekleşen
ekonomik, sosyal, siyasal endüstriyel,
askeri, kültürel vbg değişimlerin, dönüşümlerin peryodu 10 yıllara indi. Yakında
gezegenimizi kendi yarattığımız bizden zeki yaratıklarla paylaşmak zorunda
kalacağız. Eşref-i mahlukat kimliğimizi kaybedeceğiz. 3D yazıcıların uygulaması
ile Sanayide TALAŞLI İMALAT DEVRİ kapanacak. İnsan ilişkileri, üretim
ilişkileri, yönetim biçimleri, uluslararası ilişkiler, savaşlar, iş yapma
biçimleri değişecek. Bunları, ayrıntılı olarak; hergün her saat; yazılı,
görsel, sosyal, anti-sosyal medyadan izliyoruz. Bu değişim ve dönüşümler siyaseti
ve siyaset yapma biçimlerini de değiştirecektir.
Bu değişimleri önceden
görerek, proaktif bir yaklaşımla; üyelik yapılarını, örgüt yapılarını, üyeleri,
seçmenleri ve tüm vatandaşları ile ilişkilerini yeniden düzenleyen partiler
kazanacaktır. Bilgi – iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, bu teknolojileri
kullanmasını bilen siyasi partilere sınırsız fırsatlar sunmaktadır. Türkiye’nin
siyasi partileri, özellikle sonbahardaki Tüzük Kurultayı’na hazırlanan CHP,
farklı kurum ve sektör uzmanlarından ve siyasilerden oluşacak çalışma grupları
kurarak partiyi gelecek Yeni Dünya’ya ve Yeni Türkiye’ye hazırlamak için atelye
çalışmaları, konferanslar, sempzoyumlar düzenleyerek bir örgüt modeli, üyelik yapısı,
üyelerle, seçmenlerle, yurttaşlarla, sosyal, ekonomik, kültürel, sportif vbg
kümelerle, STK’larla ulusal düzeyde bir interaktif iletişim ağı kurmayı tasarlamalıdır.
Tüzük böyle bir tasarımdan sonra kaleme alınmalıdır.
Bu konularda
yararlanılabilecek çalışmalar da var. Örneğin sayın Bedri Baykam’in Digital Tüzük
Devrimi çalışması örnek alınabilir. Ve CHP tarihindeki DİLEKÇE SİSTEMİ yeni
bilgi iletişim teknolojileri ile, Digital Ortamda yeniden kurgulanırsa
GELENEKLE GELECEĞİ buluşturan anlanmlı bir proje olur. Digital Dilekçe Devrimi
(3D), günümüzün önemli bir teknolojik devrimini anımsatması yönü ile anlanmlı
bir isim olur.
AHMET AKKÜÇÜK / 06.06.2024
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 7.06.2024 09:16:49 / Okunma = 38584