Bilindiği gibi, Türkiye’de büyüme, büyük ölçüde iç tüketim ile gerçekleşmektedir. İç tüketimin finansmanı ise dış tasarruflardan sağlanmaktadır. Bu nedenle, bütçe ve büyüme gelişmeleri değerlendirilirken, tasarruf oranlarının artırılması için de hedefler belirlenmektedir.
İktisat kuramında, rasyonel tüketici açısından, “kullanılabilir gelirden kalan kısmın tasarruf edileceği, tam istihdam gerçekleşmeden tasarrufların artmayacağı ve gelecekteki gelirlerin artacağı beklentisi olur ise” tasarruf yapılacağına dair önemli görüşlerin ayrıntılarına girmeden, toplam tasarrufların bileşenlerine bakmak yararlı olabilir.
Bir ülkenin toplam tasarruflarının temelde üç bileşeni bulunmaktadır:
1. Özel tasarruflar: Harcanabilir gelir, bir başka deyişle, hanehalkı gelirinden, ödenen tüm vergiler ile tüketim değeri düşüldükten sonra kalan tutar olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle vergide adalet, harcanabilir gelire olası olumlu katkısı açısından önem kazanmaktadır. Hanehalkı dışındaki özel kesim tasarrufları ise, sanayideki üretim yapısının ithalata bağımlı olmasından etkilenmektedir. Hanehalkı dışındaki özel kesim tasarruflarının artırılması için, özellikle ara ve yatırım mallarında ithalata bağımlılığın azaltılması gerekmektedir.
2015 yılında TL karşısında % 26 değer kazanan dolar, hedefin yaklaşık dört puan üstüne çıkarak % 8.8 olarak gerçekleşen enflasyon oranı ve negatif reel faizler ile özel tasarrufların kısa dönemde artması pek olası görünmemektedir.
2. Kamu tasarrufları: Kamu harcamaları yapıldıktan sonra, vergi gelirlerinde oluşan fazlalıklardır. Bu fazlalığın oluşabilmesi için ise bütçe gelirlerinin / vergilerin etkin kullanılması büyük önem arz etmektedir. Kamu tasarruf düzeyi, harcanabilir geliri etkilemesi açısından, hanehalkının tasarruf kararlarında etkili olabilmektedir.
Bununla birlikte, 2016 bütçesinde giderlerin 571 milyar TL, gelirlerin 541 milyar TL ve faiz dışı fazlanın 26 milyar TL olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. 2015 yılında 23 milyar TL açık veren merkezi yönetim bütçesi açığının artarak 2016 da 30 milyar TL olması bekleniyor.
Özel ve kamu tasarruflarının toplamı olarak tanımlanan ulusal tasarrufların artırılması için kamu tasarruflarının artırılması en önemli kararlardan biri olacaktır.
3. Uluslararası tasarruflar: Ülkenin toplam ihracatından ithalat toplamı düşüldükten sonra kalan artı değerdir. 2015 yılında ihracatın % 10 artması hedeflenmişti. Oysa doların % 26 değer kazanmasına (TL’nin aynı oranda değer kaybetmesine) karşın, toplam ihracat % 8.7 azalmış bulunmaktadır.
Türkiye 2015 yılında % 4 oranında büyümüştür. Büyük ölçüde (% 3) iç tüketime dayalı büyümede, devlet harcamalarının payı % 0.7, kamu ve özel sektör yatırımlarının payı % 0.9, dış ticaretin etkisi ise negatif olmuştur.
Nitelikli bir büyüme için, (nitelikli) sanayi yatırımları ve katma değeri yüksek ihracat artışı gerekmektedir. Bu ise, yatırımın kaynağı olarak yabancı sermayeyi zorunlu kılmaktadır.
Bu durumda, fiziksel / doğrudan yabancı sermayeyi ülkemize çekebilirsek, vergi reformu yapabilirsek, bütçe gelir ve harcamalarında etkinliğe önem verebilirsek, enflasyonu kontrol altına alabilirsek, pozitif reel faiz sistemine geçebilirsek, tasarruflar artabilir…
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 4.04.2016 00:00:00 / Okunma = 2660