Ülkede ekonomik kriz değil, bilinçli olarak yapılmış yönetim ve ihanet krizi vardır. Ekonomik krizlerde ev hanımları da dâhil herkes ekonomist olur. Zira ekonomist olmak için diploma olmaya gerek yoktur. Pazarda takla atarak alışveriş yapmakla ekonomist olunuyor.
İhanet
krizinden kasıt, halkın bilinçli olarak fakirleştirilmesidir. Bu durumda çok az seçkin insanlar kazançlarına kazanç katarken, halkın geri kalanı
fakirlikten sürünüyor. Şu an ülkede yaşanan durum da budur.
Ayrıca,
fakirlikten sürünen, eğitimi düşük, dini duyguları yüksek olan halka dünyanın
ve herkesin bu şekilde fakirce yaşadığı düşüncesini kabul ettirmektir. Bizim
halkımız da bu düşünceyle, fakirliğin yaratandan geldiğini, şükretmek gerektiğini
düşünmeye başladı. Sonrası? Sonrası bu halk ölümün de, batışın da, savaşın da yaratandan
geldiğini düşünmek zorunda kalacaktır.
Oysa;
Basit bir ekonomik
analiz yaparsak:
İnsanın cebinde
100 TL var ve bu 100 TL ile 6 kilo domates aldığını varsayalım.
Bir sene sonra:
Vatandaş
parasını korumak için bankaya yatırırsa cebinde 109 TL olacak.
Pazarda domates,
mevcut enflasyon oranında artmak zorunda ve bu durumda domates 180 TL olacaktır.
Yani, bir sene
sonra aynı kişi 109 TL ile 4 kilo domates alabilir. Kalan iki kilo domates yok
oldu. Halk fakirleşti. Bu durum sürekli
devam ederse fakirlik tepe aşağı ivme kazanacaktır.
Fakirlik dip
noktaya gelince o vatandaş:
1)
Ekonomik
olarak gelecekten ümidini kesecektir.
2)
Vatandan
ümidini kesecektir.
3)
Dünyanın
kendisine ve ülkesine düşman olduğunu ama bazı ülkelerin kendilerine sahip
çıktığını düşünecek. Vatan sevgisi bitecektir.
4)
Çevresinde
açlık, kötülük, hırsızlık çoğalacağı için millet sevgisi de bitecektir.
5)
Bir
ülkede halkın Vatan Sevgisi ve Millet Sevgisi bittiği an, o ülkenin vatandaşı başını
alır gider.
Suriye'de durum bu
şekilde oldu ve ülke dağıldı. Ülkemize kaçanların hepsi Esad düşmanı değildi.
Suriye’de kalıp da işleri çok iyi olan insanlar halen var. Fakat ülkeden ve
milletten ümidini kesenler ülkeyi yabancı ülkelerin işgaline, topraklarını da
teröre teslime etti, kendisi bizim ülkede mülteci oldu.
Birkaç sene sonra
bizim halkımız da buna benzer bir akıbeti yaşayacaktır. Yunanistan, Türkiye
sınırında Amerika ve Yunanistan’ın bir ülkeden daha fazlasına yetecek askeri yığılmaları
var. İran ise Türkiye düşmanı olarak yatıp, kalkıyor. Güneyimizde Arap var ve bize
düşmanlar. Terör ise pusuda bekliyor.
İşin en anlaşılmaz
ve saçma şeyi, devlet kurumlarını, ekonomik kurumları, hepsini hem tabana ve hem
de ülkeye geneline yaymak lazımken, AKP iktidarı Merkez Bankasını, Ziraat Bankasını
ve diğer kamu kurumlarının hepsini İstanbul’a taşıdı. Türkiye’nin ekonomik ağırlığının
%90’ını İstanbul’a verdiler. İstanbul’a atılacak birkaç bomba veya İstanbul’da
yaşanacak yıkıcı deprem sonucu ortada millet kalmayacak. Vatanını savunan çok
az insan kalacak, gerisi devleti ve milleti sevmediği için ülke dışına
kaçacaktır.
Bu büyük bir plandır.
Özal ile başladı, AKP ile devam ediyor. Tam bir ABD planıdır ve Türkiye’yi köle
yapma planıdır. Umarım bu cahil kesim derhal uyanır ve bilinçlenir. Yoksa
ülkenin gidişi fena olacaktır.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 27.11.2022 14:47:29 / Okunma = 27221