https://jurnalist.com.tr/ Etkin Seçkin Haber Sitesi tr 1.11.2024 21:29:18 Jurnalist Jurnalist Haber Deyay - Jurnalist Haber Sitesi
>

MUAMMER AKSOY’u 1966 yılında yazdığı bir yazıyla anıyoruz





İçinde bulunduğumuz ocak ayının son haftası Cumhuriyetçi, Aydınlanmacı, demokrat halkımız tarafından devrim şehitlerini anmaya adanmıştır. Türkiye’yi ABD destekli ‘Ilımlı İslam’a dönüştürme cinayetlerinin ikisi bu hafta işlendi. 31 ocak 1990’da Muammer Aksoy, 24 Ocak 1993’de Uğur Mumcu, emperyalizm maşası gerici – faşist terör çeteleri tarafından katledildi.

Öncelikle başta Muammer Aksoy ve Uğur Mumcu olmak üzere tüm devrim şehitlerimizi saygı, sevgi ve özlemle anıyor katilleri ve onların tasmalarını tutan elleri lanetliyorum.                                

Aşağıdaki yazı, Prof. Dr. Muammer Aksoy’un 15 Ekim 1966 tarihli, 301 sayılı Forum dergisinde yayınlanan “Demokrasinin Akıbeti – CHP ve Ortanın Solu” başlıklı yazısından, bugüne de ışık tutacak seçkilerden oluşan, bir özettir. Yazının orijinali Forum dergisinde 3 sütuna 9 sayfadır. Bugünkü teknikle 12 klavye puntosu ile A4 norm kağıda 14 sayfaya yazılmaktadır. Burada güncel önemi olan seçkilerle 3,5 sayfalık bir özet yaptık. Orijinal yazının güncelleştirilmiş tam metnini bu gazetenin TÜM DOSYALAR sayfasında yayınlıyoruz, ilgilene okurlar erişebilirler.  

Yazının yazıldığı tarih, hocanın da önemli bir rol üslendiği CHP’nin “ORTANIN SOLU  programını kabul ettiği karar kurultayının yapıldığı dönemde. Bu yazı Forum dergisinin 15 Ekim 1966 tarihli sayısında yayınlanıyor, CHP’nin 4 günlük karar kurultayı, XVIII. kurultay,  18 Ekimde başlıyor. Sayın Aksoy bu kurultayda divan başkanı. Akademisyenlikten, 27  Mayıs Devrimi Kurucu Meclis üyeliği ve bu meclisin Anayasa Komisyonu sözcülüğü görevlerini başarıyla tamamladıktan sonra,  CHP’nin 18. Kurultayında, divan başkanı olarak siyaset arenasına giriyor.

Dönem, kendisini Demokrat Parti’nin (DP) devamı olduğunu açıkça ikrar eden  Adalet Partisi’nin (AP) tek başına iktidar olduğu 10 Ekim 1965 seçimlerinin birinci yılı sonu. AP’nin 27 Mayıs Devrimi’nin yasal ve kurumsal mirasını tasfiye etmeye yönelik girişimlerinin uç vermeye başladığı bir dönem.  

Aksoy hocamız, 1960’lar Türkiye’mizin yüz yüze olduğu sorunları madde madde çarpıcı özetlemelerle  günümüze ayna tutuyor. Rejim Tehlikededir (Tehlike Çanları ), İktidarın Anayasayı Çökertme Çabası, Rejim Çıkmazının Sebepleri alt başlıkları altında ; dönem iktidarı AP’nin 1961 Anayasası’na hazımsızlıklarını, ihlallerini, yargı bağımsızlığı, akademik özerklik, basın yayın özgürlükleri alanındaki hak ihlallerini, laiklik karşıtı eylemleri hükümetin himaye etmesini sergilemektedir. Yaşanan dönem aynı zamanda Soğuk Savaş dönemi. Soğuk Savaş döneminin iç ve dış siyasetlerini yönlendiren antikomünizm, dini ve mili duyguların istismarı, ABD ve NATO’nun Gladyo örgütlerinin hem siyasi partiler arası mücadeleye hem partiler içindeki mücadelelere müdahaleleri ile  siyasi alandaki mücadeleler fikir düzeyinden uzaklaştırılmış akıl yörüngesinde değil ve sadece his ve heyecan dalgaları önünde sürüklenen, yozlaşmış bir demokrasiye gidişi tasvir etmektedir.

İktisadi, sosyal ve kültürel Hayat alt başlığı altında ülke kırsalındaki ve kentlerindeki sosyal, ekonomik, eğitim, sağlık, işsizlik, yoksulluk, gecekondu, konut, üretim, ticaret, mili kaynaklarını (madenler,  petrol vbg ) değerlendirilmesi, ulaşım, iletişim, enerji , dış ticaret vbg sorunları sergilemekte. Başta petrol ve madenler olmak üzere Milli kaynaklarımızın yabancılara havale edilişinin ülkemize uğrattığı zararlara dikkat çekmektedir.

Türkiye’nin içinde yuvarlandığı sorunlar yumağını sergiledikten sonra “Bir yanda kendisini gösteren endişe verici, ümit kırıcı soruların yanında, bazı ümit ışıkları da belirmiş olmasaydı, Türk demokrasisinin akıbetinden kesin surette ümidi kesmek gerekirdi! “ diyerek çözümler odağı olarak dönemin CHP’ni CHP’nin XVIII. Kurultayının önemine işaret ediyor.   

Halk Partisinin Kusurları  başlığı altında, iğneyi dönemin CHP’ne batırarak, CHP’nin kendisini sorgulaması gereğini vurgulamasını ve CHP’nin Ortanın Solu programını kabul ettiği XXVIII. Kurultaya görüş ve önerilerini Hoca’nın kendi kaleminden aşağıya aynen alıyoruz. Söz Hocanın.

Halk Partisinin seçimleri kaybetmesine, kendi bünyesindeki aksaklıların, sakatlıkların da geniş ölçüde sebep olduğunu itiraf edemezsek hem gerçekçilikten uzaklaşmış oluruz hem de derde deva bulacak bir sonuca ulaşamayız. Bir parti kendi kendisini methetmekle, üzerine toz kondurmamakla ve arka arkaya seçim kaybettiği halde meseleyi sadece hasmının kusurlarına (hileli ve gayrı meşru davranışlarına) yüklemekle hiçbir şey kazanamaz, ama çok şey kaybeder. Bu zihniyetten vazgeçmediği sürece, seçim kazanması imkânsızdır. Hele böylesine, her çareye başvurarak, iktidardan gitmemeyi kendisine amaç edinmiş, meşru, gayri meşru bütün vasıtaları seferber etmiş bir hasımla karşı karşıya olursa.

Şu halde Halk Partisi’nin iktidara gelmesini isteyenlerin, özellikle rejimi kurtarma bakımından bunun zorunluluğuna inananların, artık Halk Partisi’nin zayıf taraflarını ortaya koymaları (masanın üstüne sermeleri) şarttır. Böyle bir davranışın, dosta, düşmana karşı CHP’yi kötü durumda bırakacağını, onu halkın gözünden düşüreceğini iddia etmek yanlıştır; aldatıcı bir mantığa kapılmaktır.

Her şeyden önce belirtelim ki nasıl ancak büyük insanlar bir şey kaybetmeden kendi kendilerini tenkit edebilirlerse sağlam temeller üzerine oturmuş, köklü siyasi teşekküllerde, halkın önünde kendi kendilerini tenkit etme ve bundan zararlı çıkacak yerde, daha da kârlı çıkma gücüne sahiptirler. Mazisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin mazisi, başardıkları Cumhuriyet Halk Partisi’nin başardıkları olan bir siyasi teşekkül, kurucusu Atatürk olan ve tarihi bir lidere sahip bulunan bu parti, 1946’dan bu yana 20 yıldır seçim kazanamamasının sebeplerini ortaya koyma ve kusurlarını düzeltme amacıyla kamuoyunun önünde açık kartla oyun oynarsa bir şey kaybetmez, ancak çok şey kazanır. Önce belirtelim ki o kusurların hepsi, halk tarafından bilinmekte, hatta mübalağalı olarak nitelendirilmekte ve değerlendirilmektedir. Ama Halk Partisi’ni idare eden kadronun, bu kusurları bilmezlikten gelerek veya o kusurlara önem vermeyerek, ilkelerinin ve programının yolunda değil de bir süreden beri olduğu gibi idareimaslahat yolundan yürümesi, CHP’yi yeni hamlelerin sahibi, yeni bir ruh ve heyecanın yaratıcısı yapamaz. Atatürk’ün partisinin mazisindeki başarıların yarattığı krediyi yiyen bir teşekkül halinde kalması, onu, tarihi görevini bitirmiş, fonksiyonu kalmamış bir parti derecesine düşürür.”    

  CHP’yi iktidara götürecek usul ve araçlar, AP’ninki gibi birtakım oyunlar ve tertipler olmayacaktır. CHP’yi iktidara götürecek ve orada tutacak adım, alınması zor fakat sağlam bir tedbirdir. Halkın büyük çoğunluğunu maddi ve manevi yoksulluktan kurtaracak, onu yalnız hürriyete değil refaha ve güvenliğe de ulaştıracak bir program uygulamaya kararlı olduğunu ve böyle bir zihniyeti kendisine rehber edindiğini millete (seçmene) ispat etmektir. Türk halkı, CHP’nin gerçekten halkçı, yani 32 milyonun ve gelecek kuşakların refahını ve mutluluğunu tek amaç edinmiş bir siyasi teşekkül hüviyetine sahip olduğunu kabul ettiği, parti içindeki bazı zümrelerin veya kişilerin, bu teşekkülü, çelişme ve zikzaklarla dolu ve ilkelerine aykırı yönlere sürükleyemeyeceklerini ve böylece CHP’nin muhakkak surette ve tam ciddiyetle ilkelerinin çizdiği yoldan gidecek bir fikir ve prensip partisi olduğuna inandığı zaman onu iktidara büyük çoğunlukla getirecektir. Çünkü halkın yararı bundadır. Ve bundan başka bir yol da Halk Partisi’ni iktidara getiremeyecektir.

Şimdi cevaplandırılması gereken soru şundan ibarettir: Halk Partisi’ne halkın (yani çoğunluğun) sevgisini ve güvenini sağlayacak ruh ve zihniyet nedir ?

Buna Sosyal Demokrasi yolu, Toplumcu Demokrasi yolu demek gerekir. 1965 seçimlerinden biraz önce Halk Partisi Lideri Sayın İnönü tarafından Ortanın Solu olarak adlandırılan yolun anlamı da bundan başka bir şey değildir.

Artık gidilecek yol, Anayasamızca Türk Cumhuriyeti’nin nitelikleri olarak ilan edilen demokratik, hürriyetçi, milliyetçi ve laik olma ilkelerini ne kadar ciddiye, alıyorsak, sosyal (toplumcu) olma ilkesini de o derece kalpten benimsemektir. Esasen halkçı, devletçi ve devrimci bir partinin 1966 yılında sosyal (toplumcu) demokrasi idealini benimsemesinden başka çıkar bir yol da düşünülemez. Zamanımızda partiler, ancak bir fikir etrafında toplandıkları oranda toplumsal görevlerini yerine getirebilirler. Altı ilkenin anlamı, zamanın akışı içinde toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenecektir. İktisadi hayatta çok geri kalmış, servet ve gelir dağılışı ve toplum hayatının nimetlerinden faydalanma imkânları batı ülkelerinde eşine rastlanmayan sert ve kesin farklılıklar gösteren bir memleket olarak, bütün dünyanın gittiği toplumcu yoldan, ama batı alemi gibi demokratik toplumcu yoldan, süratle ilerlemek, bizim için hem sefaletten kurtulmanın hem de komünizm tehlikesini ciddi olarak gidermenin tek çaresidir. Altı prensibe dağılmış olan ilkelerimizin özünü ve böylece partimizin topluma bakış açısını bir sistem olarak belirtmenin büyük faydaları vardır.  

İşte CHP’nin toplumcu demokrasiyi ciddiye alışını belirten ortanın solu bakış açısı, parti ilkelerimizin, yeni anayasamızın ışığında ve insanlığın 1966 yılında ulaşmış olduğu gelişme seviyesinde kazandığı anlamla ve bütün ciddiyet ve samimiyetle uygulanması demektir.

Halk Partisi’nin prensipleri bakımından, daima ortanın solunda olduğu bir gerçektir. Yani 1961 Anayasası ilkelerinin de sosyal bir demokrasiyi öngördüğü ve ortanın solunda yer aldığı şüphesizdir. Ama 1961 Anayasa çerçevesi içinde yer almaları gerektiği için, diğer partiler, nasıl ortanın solunda sayılabilecek teşekküller haline gelemiyorlarsa, altı okun samimi ve ciddi olarak benimsenmesi ve uygulanması halinde ortanın solunda bir muhtevaya kavuşması zorunluğu da ne bütün CHP’lilerin sosyal demokrasiyi (ortanın solunu) benimsemiş olduğunu ne de idareci kadronun bugüne kadar ciddi, titiz ve çelişmesiz surette böyle bir siyaseti uygulamak istediğini ispat eder. Gerçek bunun aksini ortaya koymaktadır: CHP saflarında en üstün kademelere kadar yükseldiği halde ortanın solu dediğimiz toplumcu demokrasinin felsefesini benimsememiş, hatta buna açıkça karşı çıkmış kişiler çoktur. Toprak reformu, petrol ve madenlerimizin millileştirilmesi, sosyal hakların gerçekleştirilmesi, Köy Enstitüleri, ciddi bir vergi reformu, tıbbın sosyalleşmesi ve daha birçok ana davalarda kendini gösteren temeldeki ayrılıklar bunun kesin delilleridir….. Ortanın Solu siyaseti, bugüne kadarki siyasetin, 40 yıldır gidilen yolun ta kendisi değilse, parti başka bir parti mi olacaktır? Yedinci bir oku mu söz konusudur? Böyle bir sonuca, ancak program değişikliği, hatta hüviyet değişikliği ile gidilebilir yolundaki sözler ise demagojiden başka bir şey değildir. Bütün bunların cevabını gelecek yazımızda(*) vereceğiz. Şimdilik şu kadarını söylemekle yetinelim. Tek partili bir devrede kurulan ve prensiplerini seçen Halk Partisi, 1945’te Türkiye’de çok partili siyasi hayat yolunu açarken ve inşa ederken 1954’ten sonra hukuk devleti ve hürriyetler düzeni devrinin öncülüğünü ve savunuculuğunu yaparken  kendi kendisini yenilemesini bilmiştir. Yaşayan bir ilke olan devrimciliğine uygun surette o yılların ve devrelerin toplumu ileri götürücü ve çağdaş uygarlık düzeyinin gerektirdiği fikir ve ilkeleri benimsemiştir. İşte bunun gibi 1965 yıllarında da 1961 Anayasasının ve sosyalleşen (insancılığa ve toplumculuğa yönelen) dünyanın eğilimine ve tarihin akışına uygun olarak toplumculuğu özel bir içtenlikle benimsemesini bilecektir. Bununla alışılmamış bir davranış içine girmiş sayılamaz. Tam aksine rejimin kurucusu, koruyucu ve kurtarıcısı olma misyonuna devam etmektedir. Çünkü zamanımızda sosyal olmayan demokrasi sahte bir demokrasidir ve yaşama gücünden yoksundur.

İşte ortanın solu deyiminin ifade ettiği siyaseti gönülden benimseyenlerin (yoksa kelimeye evet deyiver bildiğini oku yolunda düşünmeyenlerin) inancı şudur: CHP Kurultayı, parti meclisine Bülent Ecevit ve onun gibi düşünen demokratik toplumcu zihniyete sahip, oportünistlikten ve eyyamcılıktan uzak prensip adamlarını büyük bir çoğunlukla getirirse CHP için de Türk demokrasisi için de şans dolu bir devre başlayacaktır. O zaman Halk Partisi programına ve ilkelerine uygun fakat onlara yeni bir ruh ve inanç kazandıran çağdaş bir zihniyet ve felsefe ile gençleşecek, Atatürk günlerinin dinamizmine ve idealizmine kavuşacaktır. Böylece demokrasimizi de içine düştüğü çıkmazdan kurtararak, siyasi ve sosyal tarihimize yeni bir zafer kazandıracaktır.”

 Özeti düzenleyen AHMET AKKÜÇÜK / 28.01.2022

 (*) Sayın yazarın burada “gelecek yazımızda” diye vadettiği yazı 1968 yılı sonuna kadarki FORUM dergilerinde bulunamamıştır. Muhtemelen rahmetli Hoca bu yazıya başlayınca başta umduğundan daha uzun çıkınca 1971 yılı kasım ayında Cumhuriyet gazetesinde yazı serisi olarak yayınlamıştır. Bu yazı dizisinin teması hocanın vadettiği yazının teması ile aynıdır. Bu yazılar 1990 ADD tarafından ATATÜRK VE SOSYALDEMOKRASİ adı ile kitaplaştırılmıştır.  

 

 

 

 

                              

                    

        

 

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          

                                                              

Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 4.04.2022 08:35:54 / Okunma = 24250

Yazarın Diğer Yazıları

Psikojenik Amnezi (Yakınsak Aklın Unuttukları)
[ Ali Kurt ]

Bir Akıllının Taşınamaz Sırları
[ Ali Kurt ]

Evlilik mi, Bir Daha Düşün?
[ Ali Kurt ]

Kemik Kıran
[ Ali Kurt ]

Solak Nene, Eski Defter
[ Ali Kurt ]

Askıda Kalan Hayatlar
[ Ali Kurt ]

AB Kıbrıs Müzakerelerinin neresinde? AB Kıbrıs Müzakerelerinin neresinde? (130)
Türkiye’nin Öteki Yüzü Türkiye’nin Öteki Yüzü (1382)
İlginç bir sosyal demokrasi dersi! İlginç bir sosyal demokrasi dersi! (1232)
İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı? İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı? (5878)
Sıra kimde? Sıra kimde? (8448)
İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi? İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi? (6403)
Coni niye Kıbrıs’ta? Coni niye Kıbrıs’ta? (6813)
Erdoğan Bizim Köyde Hiç Kaybetmez. Erdoğan Bizim Köyde Hiç Kaybetmez. (8374)
Mağusa’yı Mağusa’lılardan Dinleyin Mağusa’yı Mağusa’lılardan Dinleyin (7567)
Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı? Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı? (7646)
Niyet başka akıbet başka! Niyet başka akıbet başka! (8469)
İsrail Fikir mi Değiştiriyor? İsrail Fikir mi Değiştiriyor? (10336)
Amigdala! Amigdala! (7559)
AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor? AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor? (11936)
“Müşteri Puşttur” Felsefesi “Müşteri Puşttur” Felsefesi (21173)
Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?! Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?! (18703)
AB mi, Türkiye mi? AB mi, Türkiye mi? (12493)
Bir İktidar Bu Kadar mı Basiretsiz Olur! Bir İktidar Bu Kadar mı Basiretsiz Olur! (20616)
TOP PEŞİNDE KOŞANLARA İNAT TOP PEŞİNDE KOŞANLARA İNAT (19700)
O Akçeyi Her Babayiğit Taşıyamaz! O Akçeyi Her Babayiğit Taşıyamaz! (42819)
Orgeneral A.Ç. Menzil Tarikatından mı?! Orgeneral A.Ç. Menzil Tarikatından mı?! (49084)
İnsan Hakları Konseyi Seçimi İnsan Hakları Konseyi Seçimi (53763)
Daha Ne Verelim Emperyalist Abilere?! Daha Ne Verelim Emperyalist Abilere?! (40077)
SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-2 SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-2 (38618)
Avrupa Birliği Değişime Gebe Avrupa Birliği Değişime Gebe (40258)
Rumlara Güven Duymak Rumlara Güven Duymak (41402)
Asıl Müdahale Bundan Sonra Asıl Müdahale Bundan Sonra (45207)
Otur Oturduğun Yerde! Otur Oturduğun Yerde! (43101)
Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor (47447)
Kelaynaklar Kelaynaklar (56334)
Kıbrıs’ın Sahibi Biziz Kıbrıs’ın Sahibi Biziz (48926)
Farz Edelim ki Erdoğan gerçekten aday olmayacak, ne değişir? Farz Edelim ki Erdoğan gerçekten aday olmayacak, ne değişir? (49802)
Türkiye mi AB’ye, AB mi Türkiye’ye muhtaç? Türkiye mi AB’ye, AB mi Türkiye’ye muhtaç? (59717)
Cahilliğin Özendirilmesinin Sonucu... AKP Kazdığı kuyuya Düştü! Cahilliğin Özendirilmesinin Sonucu... AKP Kazdığı kuyuya Düştü! (51196)
ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor (55138)
31 Mart Uçurumdaki Son Daldı!.. 31 Mart Uçurumdaki Son Daldı!.. (54501)
SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-1; partiler, yöneticiler, delegeler, üyeler, seçimler, Seçmenler ve sandık görevlileri ... ve müteahhitler SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-1; partiler, yöneticiler, delegeler, üyeler, seçimler, Seçmenler ve sandık görevlileri ... ve müteahhitler (59667)
KANUNSUZ CEZA: LİNÇ KANUNSUZ CEZA: LİNÇ (60231)
Ekonomik Öngörülerin Çöktüğü Bir Dönem! Ekonomik Öngörülerin Çöktüğü Bir Dönem! (53906)
Türkçe Niye Yok ? Türkçe Niye Yok ? (52427)
Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler (51839)
HANEDAN DÜĞÜNÜ… HANEDAN DÜĞÜNÜ… (54535)
Doğru mu, Yalan mı? Doğru mu, Yalan mı? (51343)
Evrim, Karşı Evrim, Devrim, Karşı Devrim… Evrim, Karşı Evrim, Devrim, Karşı Devrim… (57577)
Yanlış Strateji, Yanlış Başlangıç Yanlış Strateji, Yanlış Başlangıç (59816)
Müzakerelerin İçeriği Değişir mi? Müzakerelerin İçeriği Değişir mi? (55756)
Teğmenlerin İhracında En Çok Buna Şaşırdım Teğmenlerin İhracında En Çok Buna Şaşırdım (56220)
CUMHURBAŞKANI… CUMHURBAŞKANI… (60954)
Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor? Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor? (64392)
Devlete Küsmek! Devlete Küsmek! (53280)
Seçimden Sonrası Tufan!.. Seçimden Sonrası Tufan!.. (57354)
Soğuk Savaş Kızışıyor Soğuk Savaş Kızışıyor (55284)
Askeri Sınavlarda Neler Olmuş Neler!.. Askeri Sınavlarda Neler Olmuş Neler!.. (59886)
Küresel Güç Değişikliği Başladı Küresel Güç Değişikliği Başladı (55508)
Nüfusun artmasından medet ummak! Nüfusun artmasından medet ummak! (62733)
Dost musunuz Düşman mı? Dost musunuz Düşman mı? (58384)
Sahte Politikaların Efendileri! Sahte Politikaların Efendileri! (59938)
AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Aşama AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Aşama (58830)
“Agapite Tayyip”… “Agapite Tayyip”… (61579)
Özeleştiri Zamanı Geldi Özeleştiri Zamanı Geldi (57904)
Nüfusun artmasından medet ummak! Nüfusun artmasından medet ummak! (60873)
Dünyada hoş bir seda bırakıp giden babam Prof. Dr. Hakkı Atun Dünyada hoş bir seda bırakıp giden babam Prof. Dr. Hakkı Atun (72577)
AB’nin Çirkin Tarafgirliği AB’nin Çirkin Tarafgirliği (61540)
İsrail Mallarının Boykotu Zırvası… İsrail Mallarının Boykotu Zırvası… (60622)
Son Tecavüz!.. Son Tecavüz!.. (59293)
Doğu Akdeniz’i Asla Kaybedemeyiz Doğu Akdeniz’i Asla Kaybedemeyiz (64022)
100 YILLIK CUMHURİYET’TE SINIF MÜCADELELERİ 100 YILLIK CUMHURİYET’TE SINIF MÜCADELELERİ (62324)
Filistin Nere, İsrail Nere! Filistin Nere, İsrail Nere! (59519)
Filistinliler ve Kıbrıs Türkleri Filistinliler ve Kıbrıs Türkleri (71892)
“N’oldu İslamcı, Raks Ediyırdın!” “N’oldu İslamcı, Raks Ediyırdın!” (69409)
Terör Örgütleri Niye Kuruldu Terör Örgütleri Niye Kuruldu (63123)
“Lütfen” Terör Örgütleriyle İlişkinizi Keser misiniz?! “Lütfen” Terör Örgütleriyle İlişkinizi Keser misiniz?! (68171)
Beklentiler Boşa Çıktı Beklentiler Boşa Çıktı (59620)
Bu Kış Çok İnsan Ölecek! Bu Kış Çok İnsan Ölecek! (56964)
Yanlış gündemli CHP kongreleri üzerine Yanlış gündemli CHP kongreleri üzerine (64221)
LAİKLİK: SEN SAĞ BEN SELAMET LAİKLİK: SEN SAĞ BEN SELAMET (67226)
Rumlar Niçin Müzakerelere Geri Dönüş İstiyor-1 Rumlar Niçin Müzakerelere Geri Dönüş İstiyor-1 (66543)
Beni %48 listesinden düş Bay Kemal! Beni %48 listesinden düş Bay Kemal! (58808)
Menendez’in Türk Düşmanlığının sebebi ne? Menendez’in Türk Düşmanlığının sebebi ne? (77346)
Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği itibar Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği itibar (65204)
BM kimi koruyor? BM kimi koruyor? (66970)
Hayaller Türkiye Yüzyılı… Gerçekler Ruanda!.. Hayaller Türkiye Yüzyılı… Gerçekler Ruanda!.. (71557)
ATATÜRK VE ERMENİLER ATATÜRK VE ERMENİLER (78220)
Kıbrıs’ta Taraflı Görev Yapan BM barış Gücü Kıbrıs’ta Taraflı Görev Yapan BM barış Gücü (81420)
Afrika’ya Uyandırma Desteği Afrika’ya Uyandırma Desteği (79673)
Başbakan Erdoğan’ı “Yakmayı” Düşünürken!.. Başbakan Erdoğan’ı “Yakmayı” Düşünürken!.. (88631)
CHP, AKP’den Tüm Kötü Zihniyeti Emanet Aldı CHP, AKP’den Tüm Kötü Zihniyeti Emanet Aldı (77436)
Türkiye’nin Kıbrıs ve AB Stratejisi Türkiye’nin Kıbrıs ve AB Stratejisi (79952)
İktidarın çıkmaz yolu İktidarın çıkmaz yolu (77332)
Türkiye’nin Ortadoğu Açılımı Türkiye’nin Ortadoğu Açılımı (72919)
Türkiye - NATO Toplantısının Perde Arkası Türkiye - NATO Toplantısının Perde Arkası (78569)
Bu Kadarını Lord Curzon Bile Hayal Etmemiştir!.. Bu Kadarını Lord Curzon Bile Hayal Etmemiştir!.. (95563)
Bâis-i şekvâ bize hüzn-i umûmîdir Kemâaaaaal! (N.Kemal) Bâis-i şekvâ bize hüzn-i umûmîdir Kemâaaaaal! (N.Kemal) (114868)
Kahrolası İyimserler! Kahrolası İyimserler! (73192)
AB Sorunun Farkında AB Sorunun Farkında (97607)
Darbeci General: “15 Temmuz İçin Sus Emri Verildi”!.. Darbeci General: “15 Temmuz İçin Sus Emri Verildi”!.. (104800)
Türkiye'yi Dışlama Senaryosu mu? Türkiye'yi Dışlama Senaryosu mu? (79474)
En çok sevilen kişilikten, en çok nefret edilen bir kişiliğe doğru son hızla gidiyorsun Kılıçdaroğlu! En çok sevilen kişilikten, en çok nefret edilen bir kişiliğe doğru son hızla gidiyorsun Kılıçdaroğlu! (96700)
Kemal Kılıçdaroğlu CHP başından gitmediği sürece benim için CHP bitmiştir, oy vermem. Neden mi? Kemal Kılıçdaroğlu CHP başından gitmediği sürece benim için CHP bitmiştir, oy vermem. Neden mi? (83599)
AB’deki Yeni Oyun AB’deki Yeni Oyun (80874)