Türkiye’nin geleceği sürprizlere gebedir. İleride ülkemizi nelerin beklediğini kestirmek kolay değildir çünkü Türkiye dünyanın siyasi fay hattı üzerindedir.
Bugünkü verilerden hareket eden biri için Türkiye’yi uzak olmayan bir gelecekte faşist bir rejimin beklediğini görmesi gerekir.
Kuşkusuz bunu adı “faşizm” olmayacaktır. Çünkü faşizm, yarattığı feci yıkımlardan ötürü artık günümüz faşistleri tarafından bile açıkça savunulamıyor. Ancak öyle bir yönetimin heveslileri vardır ve bunlar Türkiye’de gitgide mesafe alıyorlar.
TÜRK-İSLAM SENTEZİ
Faşizm, dünyada ırkçılığı ile tanınır. Fakat Türkiye’de faşizm tek başına ırkçılıkla temsil edilemez. Türkiye’deki faşizm hem ırkçı, hem dinci olacak gibi görünüyor. Temelleri Kenan Evren’in attığı Türk-İslam sentezini kullanılacak gibi görünüyor. Hedef, seçkin bir kesimin ulusal varlıklara tamamen el koyması, buna muhalefet eden halk kesimlerini baskılayarak iktidarı sürekli kılmaktır.
Ayak sesleri duyulan bu felaketin bir sürü emaresi var. Siyasilerin ve gazetecilerin örgütlü bir şebeke tarafından fiziki saldırıya uğramaları son belirtilerdir. Fakat daha önceki yıllara dayanan hazırlıklar da var. “Sivil savunma” adı altında kurulan bir şirket, suikast ve kont gerilla eğitimi veriyor. Mafya unsurları, bazı kişiler için açık tehditlerde bulunuyor. Kılıçdaroğlu’na Çubuk’ta yapılan linç girişimi gibi pervasız saldırıların benzerleri kapıda bekliyor.
Türkiye’nin üzerine giydirilecek faşizm gömleğinin iki ayağından biri siyasi iktidar tarafından, yasaklamalarla, hapisliklerle, fasılasız olarak her gün yapılan düşmanlaştırma ve ötekileştirme ile inşa edilirken bunun yanında gene iktidarın kanatları altında sivil zorba bir gücün günü geldiğinde harekete geçeceği anlaşılıyor.
Şimdiden kitlelerin önemli bir kısmı korkutulmuş ve sindirilmiştir. Muhalif gazeteciler ve sosyal medya kullanıcıları, klavyenin başında cümle kurarken birkaç kez yutkunmaktadır.
KULLANDIĞI GEREKÇELER
Türkiye faşizminin bütün toplumu nefessiz bırakırken kullanacağı gerekçe adım adım topluma şırınga ediliyor. Bu gerekçelerden biri vatan bütünlüğünün tehlikede olduğu, dış mihrakların Türkiye’yi zayıf düşürmek ve parçalamak için elbirliği ile çalıştığıdır. İçerdeki “hainlerin” de söylemleriyle bu düşmana hizmet ettiğidir. Onlara göre bütün toplum ikiye ayrılmıştır. Bir yanda milletin bekası için uğraşan vatanseverler, diğer yanda ise terörist veya teröre destek veren hainler… Faşizm heveslilerine göre millî birliği sağlamak için “demokrasi” denen silahın etkisiz hale getirilmesi ve bütün ülkede sıkı bir yönetim uygulanması gerekir. Muhalefet bloğu, mutlaka parçalanmalı, muhalif partiler tamamen etkisiz hale getirilmeli ve bir kısmı kapatılmalı, bir kısmı ise ağır suçlamalar karşısında nefes alamaz hale getirilmelidir.
Faşizmin yasalara bağlılık gibi bir derdi yoktur. Her türlü yalan ve komplo, iktidarı elde tutmak için mubahtır. İktidarda kalmak için yasaları ve seçim usullerini sürekli değiştirmek, seçimleri ertelemek ve seçim sonuçlarını meşru saymamak bunlar arasındadır.
BATININ TUTUMU
Türkiye’de diktatörlükler, eskiden emperyalist güçler tarafından ordu devreye sokularak planlanır ve desteklenirdi. Fakat bu seferki diktatörlüğün Batılı ülkeler tarafından ordu kullanılarak kotarılacağını söylemek doğru olmaz. Türkiye’de bir otokrat rejim heveslilerinin istedikleri rejimi bir an önce kurmalarını önleyen güçlerden biri Avrupa Birliği ülkeleridir. Türkiye’de faşist bir rejim uygulamak isteyenlerin Avrupa Birliğine girme projesinden vazgeçmeleri gerekir ki içlerinde bunu arzulayanların sayısı az değildir. Amerika Birleşik Devletleri yöneticilerinin de bu konuda Avrupa ile birlikte hareket edeceği anlaşılıyor. Dolayısıyla Türkiye’de kurulacak faşizmin destekleri konusunda eski ezberleri değiştirmek zorunludur. Bu kez Batı, Türkiye’deki faşizmin destekleyicisi olmayacak, aksine faşizmin gerekçelerinden biri Batı’nın Türkiye yönetimine karşı olumsuz tavrı olacaktır.
MİLLETİ HAZIRLAMA ÇABASI
Türkiye’nin başına adım adım faşizmi örmeye çalışanların eskiden olduğu gibi bunu bir ordu darbesiyle yapmalarına ihtiyaç yoktur. Yeni konseptte halkın aktif desteğine de başvurulacaktır. Bunun için bir yandan yıllardır yapıldığı gibi sosyal yardımlar adı altında kesenin ağzı açık tutulacak, diğer yandan dinci söylemiyle muhafazakârların, milliyetçilik söylemiyle de aydınların bir kısmı iktidarın müttefiki olarak elde tutulacaktır.
AKP’nin ve MHP’nin Cumhur İttifakı, muhalefete karşı baskıcı tutumuna rağmen Türkiye’de bir faşist yönetime geçilmesi için yeterli değildir. Buna hiç beklenmeyen biçimde üçüncü ve taze bir kuvvet eklenmiştir. Bu Partinin aldığı oylar önemsiz olmakla birlikte gerek kendi yayın organlarında ve gerek merkezî televizyonlara çıkarılarak yaptığı propagandanın etkisine güvenilmektedir. O hareketin tek karar vericisi olan önderi, bir yandan ülkeye biçtiği elbiseyi tanımlarken, iktidar çevrelerini faşist bir yönetim için ikna etmeye çalışıyor. Son günlerde partisinden istifalarla altı daha da boşalan bu “lider”, faşizm heveslileriyle birleşmeye ve partisini buna göre yeniden biçimlendirmeye kararlı görünüyor.
Türkiye’de faşizmin ayak seslerini duymayan ve küçümseyenler varsa büyük bir aymazlık gösteriyorlar. Henüz adımlarının sesini duyduğumuz bu ayak, milletin başına çıkmaya ve demir ökçesiyle milletin beynini ezmeyi başarabilir mi? Bunu halkın faşizme karşı özgürlük ve demokrasi bilincinin derecesi belirleyecektir.