İktidar medyası başta olmak üzere bugünkü gazetelerin hemen hemen tamamında yer alan Yunanistan’la ilgili haberlerle başlayalım. İlki şunlar:
“Yunan savaş uçakları, Girit Adası’ndaki Suda Üssü’nden kalkış yaptı. Bunu, Türkiye’ye “savaş mesajı” olduğu bildirildi… Yunan özel kuvvetleri, Çeşme’ye 7.5 kilometre uzaklıktaki, Lozan Antlaşması’na göre, “gayrı askeri statü”de olan Çeşme’ye 7.5 kilometre uzaklıktaki Sakız Adası’nda tatbikat düzenledi…”
Bunlar yaşanırken, Türkiye ne yapıyordu? Hemen diğer habere bakalım.
İstikşafi görüşmelerin 62’incisi için Atina’da Yunanistan’la masaya oturulmuştu.
Özetle, biz masada otururken, onlar Lozan’ı ayaklar altına almaya devam etmişti.
İşte Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Artık Türkiye, güçlü Türkiye, oyunları kuran Türkiye’dir. Bugün sadece oyun kurmuyoruz, bugün ülkemizin ve milletimizin aleyhinde kurulan tüm oyunları da bozuyoruz.” diye tarif ettiği dış politikamızdan acı bir kare!..
Biden Erdoğan’dan Ne İstedi?
Buradan, Yunanistan’la ilgili bir başka konuya geçelim.
ABD Başkanı Joe Biden Aralık 2011’de Türkiye ve Yunanistan’ı kapsayan bir ziyaret gerçekleştirdi.
Ziyaret öncesinde, o vakitler Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olan şimdinin Dışişleri Bakanı Tony Blinken, Türk yetkililerle yapılacak görüşmelerde hangi konuların ele alınacağına ilişkin bir brifing verdi. Blinken’ın açıklamaları arasında şu vardı:
“Ruhban Okulu’nun açılmasını büyük bir ısrarla istedik ve büyük bir ısrarla istemeyi sürdürüyoruz.”
Blinken, Biden’ın İstanbul’da “Ekümenik Patrik” ile görüşeceğini belirtirken de “Biden’ın bu buluşmayı dört gözle beklediğini” vurguladı.
Konu Blinken’ın açıklamalarından ibaret değildi. Ziyaretten hemen önce Hürriyet’ten Tolga Tanış’ın sorularını cevaplandıran Biden, şöyle konuştu:
“Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasının geç kaldığını düşünüyoruz. Türkiye azınlık dinlerine karşı birçok yoldan büyük hoşgörü gösterdi. Okulun kapalı kalmaya devam etmesi bir anormallik ve Türkiye’nin uluslararası imajı üzerinde gereksiz bir işarettir. Başbakan Erdoğan’ın Ağustos ayında el konulmuş olan 162 gayrımüslim topluluğuna ait gayrımenkullerin iadesi ya da bu mallar için tazminat ödenmesi yönündeki önemli kararnamesini ise övgüyle karşılıyorum.”
Söylenenler oldu.
Biden, dönemin Başbakanı Erdoğan’la görüşmesinde, Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasını istedi… İstanbul’da Fener Rum Patrikhanesi’ne gidip, Bartholomeos’la görüştü…
Rapordaki İfadeler
Ruhban Okulu meselesinin Biden döneminde, ABD Dışişleri Bakanlığı’nca hazırlanan “Türkiye Din Özgürlüğü Raporu”na nasıl yansıdığını da aktaralım. 2013’teki raporda şu ifadeler yer aldı:
“ABD Dışişleri Bakanı, Büyükelçisi, büyükelçilik yetkilileri ve diğer ABD yetkilileri dini özgürlüklerin önemini vurgulamak amacıyla yıl boyunca hükümet yetkilileri ile görüşmeler yapmışlardır. Büyükelçilik ve konsolosluk temsilcilerinin yanı sıra ülkeyi ziyaret eden ABD yetkilileri de hükümet yetkilileri ve dini grupların temsilcileriyle sıklıkla görüşmüşler, mülklerin iadesi, belirli dini ayrımcılık vakaları ve dini kısıtlamaları kaldırmaya yönelik yasal reformları ele almışlardır. Başkan Yardımcısı Biden, Dışişleri Bakanı ve Büyükelçi, hem hükümet yetkilileri ile özel görüşmelerinde hem de medya aracılığı ile yaptıkları kamuoyu açıklamalarında Heybeliada Ruhban Okulu’nun tekrar açılması için çağrılarda bulunmuşlardır. Dışişleri Bakanı, Nisan ayında Ekümenik Patrik I. Bartholomeos ile görüşmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında Heybeliada Ruhban Okulu’nın önkoşulsuz olarak yeniden açılması için hükümete çağrıda bulunmuştur… Rum Ortodoks Ekümenik Patrikliği, Heybeliada Ruhban Okulu’nun bir dini eğitim kurumu olarak yeniden açılması doğrultusundaki çabalarına devam etmiştir. Birçok üst düzey hükümet yetkilisi Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasını desteklediğini ifade etmiştir; buna rağmen yıl sonuna gelindiğinde okulun hangi yasal merci altında yeniden açılabileceği konusuna açıklık getirilmediği görülmüştür. Hükümet, Ocak ayında Heybeliada Ruhban Okulu’nu çevreleyen 190,000 metrekarelik arsayı manastır ve Ruhban Okulunun sahibi olan Aya Triada Manastırı Vakfı’na iade etmiştir… Hükümet, böyle bir yasal yükümlülüğü olmadığı tutumu uyarınca, Ekümenik Patrikhanesini dünyadaki 300 milyon Ortodoks Hristiyanın lideri olarak tanımamaya devam etmiştir. Hükümet, Ekümenik Patrik’in ‘ekümenik’ olmadığı, yalnızca ülkedeki Rum Ortodoks azınlığının dini lideri olduğu tutumunu korumuştur.”
Yeni Büyükelçimizin Açılımı
Biden’ın Kasım 2014’teki Türkiye ziyaretinde de Fener Rum Patrikhanesi’ne gidip, Bartholomeos’la görüştüğünü kaydedip, tüm bunları neden hatırlattığımıza gelelim.
Sebeb-i hikmeti, yakın zamanda gözlerden ırak gerçekleşen bir başka görüşme.
Malûm, Washington Büyükelçiliğine AKP eski Milletvekili Murat Mercan atandı.
Tokyo Büyükelçiliği’nden bu göreve getirilen Mercan 2 gün önce ABD’ye ulaştı. Dün akşam Türk-Amerikan toplumuna yönelik olarak yayımladığı video mesajında da şunları söyledi:
“Görevim süresince sizlerle birlikte Türk-Amerikan ilişkilerini daha da geliştirmek, Türkiye’yi ABD’de daha iyi tanıtmak ve Türkiye’nin kalkınması için üzerimize düşen görevleri yapmak üzere göreve başlamış bulunmaktayım… Bildiğiniz gibi Türkiye için Transatlantik ilişkileri her zaman önem taşımıştır, bundan sonra da önem taşıyacaktır. İki ülke arasındaki mevcut olan siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerin çok daha ilerilere taşınması hepimizin en önemli görevleri arasında olacaktır.”
Peki, yeni Büyükelçi Mercan ABD’ye gitmeden önce Türkiye’de kimleri ziyaret etti dersiniz?
En önce Fener Rum Patriği Bartholomeos’u, Ermeni Patriği Maşalyan’ı ve Süryani Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili Yusuf Çetin’i.
Mercan, Bartholomeos ziyareti için sosyal medya hesabından, “ABD’deki görevimize başlamadan önce Fener Rum Patriği I. Bartholomeos’u ziyaret ettik.” paylaşımını yapmakla yetinirken, Patrikhane’nin internet sitesinde, “Ekümenik Patrik Hazretleri Bartholomeos’un yeni atanan ABD Büyükelçisi Mercan ile Ekümenik Patrikhane ve ABD’deki Başpiskoposluğun çok boyutlu çalışmaları hakkında kapsamlı bir değerlendirme yapma fırsatı bulduğu” bilgisi verildi.
Sözkonusu ziyaretler, CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın ifadesiyle, “Biden’e gönderilen ucu yanık” yeni bir mektup mudur, bilinmez; ama Patrikhane’nin açıklamasındaki, “ABD’deki Başpiskoposluğun çok boyutlu çalışmaları” vurgusundan hareketle bir başka gelişmeye daha dikkat çekelim.
Yunanistan’ın 200’üncü “Bağımsızlık” Yıldönümü
Takip ediyorsanız; 25 Mart’ta Yunanistan’ın “200’üncü bağımsızlık yıldönümü” kutlanacak. Yunanistan bağımsızlığını nasıl kazandı biliyorsunuz; Osmanlı’ya karşı kanlı bir isyanla ve katliamlarla…
Biden, bire bir Obama’nın devamı olduğunu gösterdiğine göre, Yunanistan’ın bağımsızlığı konusunda o dönemde yaşanan gelişmeleri hatırlayalım mı?
2009’da Başkan seçilen Obama’nın ilk icraatlarından birisi, 25 Mart’ı “Yunanistan Bağımsızlık Günü” ilân etmesi oldu. ABD’nin Yunanistan’ın bağımsızlığını 1821 yılından bu yana desteklediğini belirten Obama, “Amerika’nın Yunanistan’dan esinlendiğini ve NATO bünyesinde ortak değerler için mücadele ettiklerini” de vurguladı.
Başka?
Mart 2010’da Yunanistan Bağımsızlık Günü dolayısıyla Beyaz Saray’da özel bir resepsiyon veren Obama, şu ifadeleri kullandı:
“189 yıl önce başka bir piskopos, dağlardaki bir manastırda ağaya kalktı, Yunan bayrağını eline alarak bağımsızlık ilan etti ve demokrasinin beşiğinde yeniden demokrasiyi temin etmek için mücadeleye başladı… Burada sadece tarihteki tek bir anı kutlamıyor, tüm çağlar boyunca Yunanistan ve halkını tanımlayan “filotimo” (onura duyulan sevginin) ruhunun anısını da canlandırıyoruz. Filotimo, aynı zamanda haysiyet ve saygı hissi demek. Bu, bir başpiskoposun yıllar önce bir dağın tepesinde bayrağı kaldırmasına neden olan tek umut, önümüzdeki yıllarda çalışmalarımıza rehberlik edecek derin dostluk hissi…”
Resepsiyonda, dönemin ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Demetrios’un yaptığı konuşma da önemliydi.
Yunan isyanını övdü… Osmanlı İmparatorluğu’nu “İşgâlci ve acımasız” olarak nitelendirdi… “Sıradan insanları olağanüstü savaş planlayıcıları haline getiren, Osmanlı’nın deneyimli kumandanlarını yenen zekaya” teşekkür etti… Ve Obama’ya, “Ekümenik Patrikhaneyi desteklediği için” teşekkürlerini sundu…
2014’teki kutlamada da Obama, “Bugün hepimiz Yunanız. Çok yaşa Yunanistan!” derken, Biden, Ruhban Okulu’nun açılması için destekte bulunacaklarını bildirdi.
Nereye mi geleceğiz?
Bilindiği gibi 2019’dan beri ABD Rum Ortodoks Kilisesi’nin Başpikoposu Elpidophoros Lambriniadis. Bir Türk vatandaşı. Bartholomeos tarafından bu göreve atanmadan önce kapalı Ruhban Okulu’nun Müdürü ve sözde Bursa Metropoliti’ydi.
ABD’ye gittikten sonra Türkiye aleyhindeki faaliyetlerini epey yazdık. İki tanesinin altını çizelim; 19 Mayıs’ı, “Pontus soykırımı” olarak adlandırdı… Ayasofya’nın camiye çevrilmesi üzerine ABD’deki Türkiye karşıtı lobi faaliyetlerini organize etti…
İşte yeni Büyükelçimiz Murat Mercan ABD’ye giderken, Başpiskopos Lambriniadis, Bartholomeos’la görüşmek ve çeşitli törenlere katılmak üzere İstanbul’a geldi.
Dönüşündeki faaliyeti önemli; “1821 Yunan Devrimi’nin kutlamalarıyla ilgili toplantılara” başkanlık edecek.
Çünkü ABD’deki “200’üncü Bağımsızlık Yıldönümü” kutlamaları organizasyonunun başında o var!..
İçerdeki muhalifleri “beşinci kol olmakla” suçlayan Ankara, keşke biraz da asıl bu “beşinci kol faaliyetlerine” baksa!..