Adalet Bakanı Bekir Bozdağ dört gün önce Kırşehir Çiçekdağı’ndaki toplu açılış töreninde 6’lı masa ve HDP hakkında ilginç bir değerlendirme yaptı.
Konuşmasının nedense Bakanlığın internet sitesinde yayımlanmayan o bölümünde Bozdağ, 6’lı masanın HDP’nin adını açıkça ifade etmesi gerektiğini belirtip şunları anlattı:
“Ama bakıyorsunuz adını sanını söylemiyorlar. Niye söylemiyorlar? Bilmiyorum. Şimdi bakıyorsunuz 7’li masa, İYİ Parti diyor ki ‘HDP’yle biz yan yana gelemeyiz, fotoğraf veremeyiz. Bizi yan yana koyamazsınız, edemezsiniz.’ Bunu diyenlere şiddetle en tepeden en aşağıya kadar karşı çıkıyorlar… HDP’ye bir çift sözüm var: Bu kadar dışlamayı, itilmeyi, kakılmayı göze alıp hâlâ bu masanın etrafında dönüp, ‘Bize bir göz kırparsanız, sizin için her şeyi yaparız’ demeyi nasıl içlerine sindiriyorlar?.. Biraz onurlu olun ya. Sizi adam yerine koymuyorlar. Sizinle masada yan yana oturmaktan utanıyorlar. Sizinle fotoğraf vermekten çekiniyorlar. Bunlar sizin oyunuza muhtaçken aynı masada sizinle oturmak istemiyorlar. Oyunuzu aldıktan sonra dönüp de sizin yüzünüze bakarlar mı? Bakmazlar, çok net, ama orada da bakıyorum yok. Neden yok? Çünkü bunların hepsinin, bu 7’li masanın Türkiye diye bir derdi yok. Onların tek derdi Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığıdır. Onları bir araya getiren, yegânen heyecanlandıran motivasyon Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığıdır, nefretidir, kinidir.”
AKP’nin Masa Fotoromanı
Demek ki neymiş?
6’lı ittifak, HDP’nin oyuna muhtaç olduğu halde onlarla masada yan yana oturmaktan utanıyormuş… Birlikte fotoğraf çektirmekten çekiniyormuş… Ve HDP’nin oyunu aldıktan sonra dönüp de yüzlerine bakmayacakmış… HDP’liler ise bu kadar itilmeyi, kakılmayı göze alıp hâlâ 6’lı masaya göz kırpıyormuş…
Ama böyle de olmaz ki!.. Ya nasıl olur?..
Tabii geçmişte AKP’nin yaptığı gibi, değil mi?!
Buyurun AKP’nin, HDP ile “masa” fotoromanı:
30 Haziran 2012: Dönemin Başbakanı Erdoğan, Diyarbakır bağımsız milletvekili Leyla Zana’yı resmi konutta ağırladı. 1.5 saatlik görüşmeye Başbakan Yarımcısı Beşir Atalay da katıldı.
16 Kasım 2013: Diyarbakır’a giden Erdoğan, Belediyeyi de ziyaret edip Başkan Osman Baydemir’le el ele poz verdi, aralarında esprili diyaloglar yaşandı. Karede bakanlar Bülent Arınç, Beşir Atalay ve Mehdi Eker de vardı. Çözüm sürecine dikkat çekip, “11 aydan bu yana Diyarbakır’a cenaze gelmedi. Ülkenin batı yakasına da asker ve polis cenazesi gitmedi. Barış halkın da, hakkın da, huzurun da en baki amellerindendir” diyen Baydemir şimdi firari.
1 Ekim 2014: İmralı’daki teröristbaşının talimatı üzerine “çözüm yasasının” Meclis’te kabulünün ardından dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ı ilk defa Başbakanlık’ta ağırladı. 1.5 saat süren görüşmeye Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak ve Başbakanlık Başmüşaviri Ali Sarıkaya da katıldı. Görüşmeden sonra, “çözüm sürecinin başarıya ulaşması için destek sunmaya devam edeceklerini” bildiren Demirtaş şimdi cezaevinde.
17 Kasım 2014: Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İmralı-Kandil arasında mekik dokuyan HDP Grup Başkanvekilleri İdris Baluken ve Pervin Buldan ile İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’le Başbakanlık binasında bir araya geldi.
Ve 28 Şubat 2015 tarihli en unutulmaz fotoğraf:
Bahçeli’nin; “Dolmabahçe Sarayı 100 yıl önce bile böyle bir kepazeliğe şahit olmadı. Dolmabahçe’de Türkiye’nin başı öne eğilmiştir… Dolmabahçe’de bölücü terör fermanını yayımlamıştır… AKP artık hem HDP hem de PKK’dır.” ve “30 Ekim 1918’de, Mondros Liman’ında imzalanan 25 maddeden mütevellit mütareke şartları neyse, 28 Şubat 2015 tarihinde ilan edilen ihanet mutabakatı aynısıdır.” dediği karede; 6’lı masanın bileşenleri değil şu isimler vardı:
“AKP’den Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Grup Başkanvekili Mahir Ünal, İmralı’daki teröristbaşıyla görüşmeleri yürüten Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu ile HDP’den ise Pervin Buldan, İdris Balüken ve Sırrı Süreyya Önder.”
Foto Yok Ama Görüşme Var
Bu fotoromanın en ironik kısmına gelelim.
Görüntü vermediler, ama İmralı heyetindeki HDP’liler Bekir Bozdağ’la da görüştü.
20 Mayıs 2014’te; Pervin Buldan, İdris Balüken ve Sırrı Süreyya Önder’in, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yanısıra Adalet Bakanı Bozdağ’la da görüştüğü duyuruldu. Bu görüşmelerden sonra Sırrı Süreyya Önder, Başbakanlık önünde, “Gerek İmralı’da Sayın Öcalan’la, gerek KCK yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerin ve halktan, değişik siyasal kurumlardan aldığımız izlenimleri paylaştık… Rutin görüşmelerimizden birisiydi.” açıklamasını yaptı. Önder’e, “Kandil’den alınan mektup da sunuldu mu?” sorusu yöneltildi. Önder, “Daha önce onu Adalet Bakanlığı yetkililerine vermiştik.” dedi.
1 ay sonraki ikinci ziyarette ise HDP’lilerin, hasta tutuklularla ilgili hazırlanan raporu Bekir Bozdağ’a sunduğu bildirildi.
“İmralı Notları”ndaki Bozdağ
Ve Bozdağ-HDP muhabbetinden bir başka çarpıcı sahne; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP hakkında açtığı kapatma davasında delil olarak gösterilen “İmralı Notları”ndan.
Teröristbaşını ziyaret eden heyet, hükümetle yaptıkları görüşmeler hakkında bilgi verirken şu diyaloglar yaşanır:
Pervin Buldan: “2 Ocak tarihinde İdris (Balüken) Bey ile birlikte yeni Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile bir görüşme yaptık. Hem yeni görevi hayırlı olsun dedik hem de genelde yaşanan sorunları aktardık. Beklentilerimizi ifade ettik. Tutuklu vekiller meselesini konuştuk.”
Teröristbaşı: “Başta hasta tutuklular olmalı.”
P. Buldan: “Hasta tutukluları da konuştuk. Yine Sebahat Tuncel’in durumunu aktardık. Ayrıca sizin buradaki koşullarınızı ve bizim dışımızda başta heyetlerin de gelmesi taleplerini ilettik.”
Teröristbaşı: “Sadullah (Ergin)’a göre nasıl, yeterli gördünüz mü? İnisiyatif kullanabilir mi? Direkt Başbakanın emrinde mi olur?”
S.S. Önder: “Evet. Direkt Başbakanın emrinde. Başbakanla tartışma kapasitesi yok. Direkt inisiyaitif kullanmaz. Sadullah daha iyiydi.”
P. Buldan: “Bir kere görüştük. Belki değerlendirme yapmak için erken olabilir. Birkaç görüşme yaptıktan sonra anlayabiliriz.”
Kimse yanlış anlamasın; 6’lı ittifakla, HDP’nin birlikteliğini savunuyor falan değilim.
Sadece, şimdi “utanmaktan” söz edenlerin, bir vakitler HDP ile nasıl hemhal olup boy boy fotoğraf verdiğini ve de İstanbul seçimleri için İmralı’dan mektup getirtip Devletin televizyonunda teröristbaşının kardeşini bile konuşturduğunu hatırlatmak istedim; hepsi bu!..