İsmi lâzım değil, iktidarın sözcüsü bir köşe yazarı, “Türkiye, Taliban için değil Afganistan için çaba gösteriyor. Afganistan’a hâkim güç olarak Taliban’la diyalog kurmayı tercih ediyor. Ama Taliban’la anılmaktan imtina ediyor. Taliban’ın nereye evrileceğinden emin olmadığı için ihtiyatlı hareket ediyor. Taliban’la anılmamak için aradaki mesafeyi korumaya özen gösteriyor.” iddiasında bulunmuş.
Anlaşılan İktidarın Başkanı Erdoğan’ın daha 1 ay önce, “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakâlı ters bir yanı yok.” diyerek, arada hiçbir mesafe bırakmadığını unutmuş!..
Daha dünü unutanların 10-15 yıl öncesini hatırlamaları beklenmez; ama biz bazı köşe taşlarını hatırlatmış olalım.
İlk köşe taşı; şimdiki Taliban’ı “güncellenmiş” sayanlar var ya, ilk Taliban rejimini 1995-2001 arasında sadece Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tanıdı.
İkincisi; ABD, Taliban’la Kasım 2010’da Münih’te, Şubat 2011’de de Katar’la masaya oturdu. Ve Taliban’ın buradaki irtibat bürosu Haziran 2013’te siyasi temsilciliğe dönüştü.
Ankara-Taliban İlişkileri
O sürecin Ankara’daki yansımalarına bakalım.
ABD, Taliban’la masaya oturmadan 3 yıl önce Nisan 2007’de, daha sonra Aralık 2008’de İstanbul’da dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ev sahipliğinde Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıl Ali Zerdari arasında iki zirve gerçekleştirildi. İkinci zirve sırasında ABD Başkanı Bush’un, Gül’ü arayıp, “Pakistan ve Afganistan liderleri arasında işbirliğini geliştirme çabaları” nedeniyle teşekkür ettiği duyurulurken, Afganistan Cumhurbaşkanı Karzai, “El-Kaide ve Taliban’a karşı ortak mücadele için Türkiye’nin öncülüğünde yeni işbirliği mekanizmaları kurmaya çalıştıklarını” açıkladı.
Üç Cumhurbaşkanı Ocak 2010’da, birkaç gün sonra Londra’da düzenlenecek “Afganistan Konferansı”ndan önce yine İstanbul’da bir araya geldi. İstanbul’daki BBC muhabiri, görüşmelerde Taliban tehdidiyle nasıl başa çıkılacağı konusunda bir anlaşmaya varılmaya çalışılacağını bildirirken, izlenebilecek stratejilerden birisinin “Türkiye’nin arabuluculuğunda Taliban liderleriyle görüşme” olduğunu öne sürdü. Afganistan Cumhurbaşkanı Karzai de “Taliban’ın BM arananlar listesinden tamamen çıkarılmasının mümkün gözüktüğünü, bu taleplerini Londra’da göndeme getireceklerini” söyledi.
Taliban Ofisi Katar’dan Önce Nerede Açılacaktı?
1 yıl sonra Nisan 2011’de Pakistan Cumhurbaşkanı Zerdari Ankara’ya geldiğinde, Cumhurbaşkanı Gül’e, “Türkiye’de Taliban ofisinin kurulmasına dair görüşmeler yapıldığını biliyoruz? Bu görüşmeler hangi aşamada, ofis açılacak mı?” sorusu yöneltildi. Gül, şu karşılığı verdi:
“Yabancı güçler Afganistan’dan çekilmeye başlayacak. Afgan ordusu ve polisinin, ülkenin güvenliğini devralma sürecine başlayacak. Böyle bir dönemde Afganistan’ın bütünlüğünü sağlaması konusunda başta Afganistan Cumhurbaşkanı Karzai olmak üzere bütün Afganistan otoriteleri, yetkilileriyle de işbirliği içindeyiz. Çok geniş bir çerçeve içerisinde biz Afganistan konusuyla ilgileniyoruz. Barışa katkı yapabileceğimiz, kalıcı barışı sağlayabileceğimiz her türlü faaliyetin içerisinde olacağız ve olmaya da devam edeceğiz. Bunları sadece Afganistan ile değil, Pakistan ile de koordinasyon içinde yapıyoruz.”
Pakistan Cumhurbaşkanı Zerdari’ye de, “Türkiye’de Taliban ofisi açılması durumunda, Taliban liderlerinin Türkiye’ye geçişlerine izin verip vermeyecekleri” soruldu. Zerdari, “Bizi barışa götürecek her türlü yolu destekliyoruz. Pakistan, her aşamada, diyaloğu destekleyecek. Afganistan yöneticilerinden diyaloğa dönük, sunulacak her türlü çözümü destekleyeceğiz.” dedi.
Taliban ofisi konusunda en net açıklamayı ise dönemin Başbakan Başdanışmanı İbrahim Kalın yaptı. Ofis açma girişimlerini doğrulayan Kalın, bunun İstanbul’da düşünüldüğünü kaydetti.
ABD yönetimi de sözkonusu öneriye üstü kapalı destek verirken, eski bir Pentagon yetkilisi, Taliban ofisinin bir PKK ofisinden farklı olmayacağını savunup, Türkiye’nin bu girişimine karşılık bir Avrupa devletinin kendi ülkesinde PKK ofisi açacağı uyarısında bulundu.
Aralık 2012’ye gelindiğinde Afgan Tolo News TV, Afgan Yüksek Barış Konseyi’ni referans göstererek Taliban’ın, Katar’daki ofisine eşdeğer ikinci ofisi Ankara’da açmayı planladığını, bununla da “NATO üyesi ve ABD müttefiki olan Türkiye’nin statüsünü kullanarak, Afganistan ile tanınma ve pazarlık etme avantajı sağlamayı amaçladığını” iddia etti.
Sözkonusu haber yayımlandığı sırada yine Gül’ün ev sahipliğinde Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü Zirve sürecinin yedinci toplantısı yapılıyordu.
Bunun üzerine CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz 20 Aralık’ta dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na şunları sordu:
- Bahsi geçtiği biçimde Taliban, ülkemizde ofis açmak için herhangi bir başvuruda bulunmuş mudur? Bulunduysa bu konuda ne gibi bir karar verilmiştir?
- Taliban böyle bir ofis için başvurmadıysa, böyle bir başvuruda bulunduğunda ülkemizin tutumu ne olacaktır?
- Taliban’ın ülkemizde ofis açmak isteğiyle ilgili, Afganistan’da herhangi bir araştırma yapılmış mıdır?
- Afganistan Cumhurbaşkanı Hamit Karzai, yakın zamanda ülkemize bir ziyaret düzenleyecek midir? Bu konuda herhangi bir çalışma var mıdır?
Ne mi oldu? Davutoğlu, bu soruları cevaplamadı.
Ancak birkaç gün sonra Afganistan Cumhurbaşkanı Karzai, “Taliban’ın barış görüşmeleri için Türkiye’de ofis açmasını tercih ederiz.” diyerek, projeye desteğini resmen açıkladı. Afgan yönetimi, Taliban’la yapılacak görüşmelerde Pakistan’ın desteğinin şart olduğu yönündeki görüşünü de bir kez daha tekrarladı.
Pakistan’ın Akar’a Gösterdiği Adres
Pakistan’dan söz etmişken; bilindiği gibi, Savunma Bakanı Hulusi Akar iki hafta önce Pakistan’a gitti. Sonuç mu?
Geçen hafta sonu Sabah’ın Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’na konuşan Akar, Taliban’la diyalog kanalları oluşturulmasından yana olduğunu, Pakistan’lı yetkililerden, Taliban üzerindeki ağırlığını kullanmasını istediğini ve Türkiye’nin pozisyonunu tekrarladığını anlattıktan sonra İslamabad yönetiminin, “Bu tutumunuzu Taliban’a doğrudan iletmenizde fayda var. Yüz yüze görüşürseniz ikna edersiniz, biz de yardımcı olalım.” dediğini açıkladı.
Pakistan’ın Akar’a gösterdiği adres de, bunun anlamı da gayet açık.
Şimdilerde Taliban’ı ilk hangi ülkenin tanıyacağı merak ediliyor ya; tüm bunlardan sonra soralım:
Birilerinin bugün “şaşkınlıkla” karşıladığı ABD-İngiltere’nin Taliban planının temellerinin yıllar önce atıldığı, daha önemlisi Ankara’nın Taliban’ı şimdiden değil, 10 yıl öncesinden tanımaya razı olduğu ortada olduğuna göre, cevap aşağı yukarı belli değil mi?!