İktidara ilk geldiğinde, yürürlükte Kemal Derviş kanunları ve mevzuatı vardı. Elbette o kanunlar halkın canını yakan kanunlardı; çünkü daha önceki boşboğaz iktidarlar ülkenin içini boşaltınca, o boşalan ve yok edilen zararın yerine konması için sert kanuni önlemler alınmak zorunda kalındı. İktidar partisi, hem Kemal Derviş kanunlarının faydasından yararlandı hem de tüm suçu Kemal Derviş’e attı.
Bir süre bu boşboğazlık devam etti. Dünya para bolluğu da etkili oldu ve sahte iyileşmeler sahtekâr uygulamalara dönüştü; çok geçmeden de gerçeklerle yüz yüze geldik; 2008 krizinde teğet falan değil, delerek geçen bir durum vardı.
Ülke ondan sonra bir daha toparlanamadı. Çünkü iktidar ve yandaşları ülkenin kaynakları üzerinde çapul yapıyormuş, durum o krizden sonra ortaya çıktı; fakat çapuldan vazgeçilmedi. Ta ki, sahtekâr ve şizofren Fetullahçı hainlerin ekonomiye eklenmesinin ve paylaşımının ortaya çıkmasına kadar devam etti.
Sonra malum, büyük dümen ortaya çıktı. Kimin, kime, neden, nasıl, ne için silah çektiği anlaşılamayan ahlaksız darbe eylemlerinin sonucunda ülke tepe taklak oldu!
Daha sonra ise dünya ekonomi tarihin en berbat kişisi ekonomiden sorumlu bakan oldu ve halkın 128 milyarı buharlaştı. Başarısı bakandan sonra daha başarısız bir kişi bakan oldu. Halkı ve devleti altı ay uyuttu. Türk Milletine insanlık tarihinin en büyük kazığını attı: Kur Korumalı Mevduat Hesabı denilen soygun sistemini devreye aldı; bu sistem halkın parasını çok az sayıdaki çapulcu iş insanlarına hortumlama ve aktarma sistemiydi. Halen bu sistemin cezasını çekiyoruz ve uzun yıllar da bu sistemin cezasını çekeceğiz.
Sonra, akıl dışı bir ekonomi teorisi bu halka kakalandı: NAS denilen, 1400 yıl önce bile uygulanamayan zihniyeti, 2024 yılında bu halka zorla uygulatmaya kalkıştılar. Zengin ve çapulcu iş insanları daha çok zengin olurken, ülkenin de tedarik zinciri düzeni koptu.
Artık, ortam tam bir ekonomik terör düzeni oldu. Aynı ürünü satanların arasındaki fiyat farkları bazen 100 katı buluyor. Üretici fiyatının bilindiği bir ürün, satıcıda inanılmaz pahalı fiyata satılırken, kimse yürürlükteki kanunlara aldırış dahi etmiyor.
Gelinen nokta yürek açısıdır:
Eğitim çökmüş.
Ticaret çökmüş.
Üretim çökmüş.
Ahlak çökmüş.
Tarım çökmüş.
Hayvancılık çökmüş.
Köylü ile toprak arasındaki sevgi bağı kopmuş.
Memur ile devlet arasında saygı, ahlak bağı kopmuş.
Vatandaş ülkesine ve milletine uzaklaşmış, bireysel yaşam öncelik olmuş.
Kanunlar işlevsiz veya kayırmacılık üzerine uygulanıyor.
Sokaklar yabacı ve hatta art niyetli yabancı işgalinde.
Kurtuluş mu? Bizler göremeyiz, çocuklar ise belki!