Ülke her geçen gün itibarsız kişilerin kontrolüne daha çok girmeye ve halk da bu kötü durumu kanıksamaya başladı. Bu durum tüm siyasal alan için geçerlidir.
Türkiye sağı, 7000 yıl geçmişi olan Türk soyunun son 600 yılındaki kendilerine göre başarılı, aslında başarısız olan bir dönemi temel alarak, o temele dayanarak sağcılığı Türk İslam Sentezi üzerine oturttu. Şimdilik bu yakışık almayan düşünceden kurtulması çok zor gözüküyor. Türkiye solu da tamamen temelini kaybetmiş gözüküyor.
1930 yıllarında tüm dünya, Faşizan Sağcılık modasına girerken, bizim ülkemiz tek parti demokrasisinde muhteşem başarılara imza atıyordu. O çalkantılı dönemin içinde ülke tamamen bilimsel ve fikirsel düşünce kontrolünde yönetiliyordu. Bu düşünceler öyle olgunlaştı ki; adeta sadece Türkiye için değil, mazlum ve esir, aynı zamanda sömürge altında olan tüm devlet ve milletler için muhteşem fikirler ortaya çıktı.
Kemalist Devrim dünyada eşi olmayan “6 OK” felsefesini geliştirdi. Bu ilkeler çağımızın, hala, çok ötesinde ilkelerdir. Bu ilkelerin içindeki iki ilke, aslında tüm dünyaya örnek olması lazımken, bizim ülkeye boş geldi. Bu ilkelerden biri olan Laiklik, şarlatan ve hain tarikatların fitne propagandasıyla halkı kandırma yöntemine alet oldu; devleti idare eden, aydınmış gibi gözüken insanlar da bu ilkeyi savunamadı. Laiklik; din düşmanlığı değil, dinlerin eşit ve özgürce bir arada yaşayacağı alanları garanti eden ilkeydi. Oysa gizli planı olan hain düşünce İhvan, bu ilkeyi; İslam tek din, geri kalana ölüm düşüncesiyle kara propagandaya alet etti. Bu yetmedi, İslam tek din sonrası Sünni Mezhep tek mezhep, gerisi hain mezhep demeye başladılar. Bu kara düşünceye hala son hızda devam ediyorlar. Fakat şu an “Tek Sünni Mezhep” fikri de tutmamaya başladı.
Bu İhvan düşüncesinin nasıl bir politik arena olduğunu bilmeyen CHP Genel başkanı ve CHP yönetimi de anında meydana atladı, cahil toplumda akıllı bir oyuncuymuş gibi rol çalmaya başladı. Bu çaylaklığı 1930 yıllarının siyasileri bilmiyor muydu da, faşizm baskısı ve despotluk revaçta iken bile modern ilkeleri topluma tavsiye ettiler?
Çünkü o zamanın yöneticilerinin bir başka ilkeyle de barışık durumları vardı: Yenilik ve Devrimcilik ilkesi. Şu anki CHP yönetiminin, CHP’nin 6 okundan çok azıyla arası iyi durumda; geri kalanlarıyla arası bozuk durumdadır. Şu anki CHP yönetiminin Laiklik ile arası iyi değil, Yenilikçilik ilkesinden haberleri yok, Halkçılık ilkesi tarihe karışmış durumda, geriye kalanlarla yola devam ediyorlar.
Oysa toplumlar bazen gerici değişime bazen ilerici değişime muhatap olurlar. Ancak, ilkeler hiç değişmez. İlkeler her daim ilerici olmak zorundadır.
Gelelim en çapsız öneriye: Giyim kuşam, düşünce, elbise, cinsiyet, ayakkabı, mini etek, kundura kanunu olur mu? Bu konuda anayasayı değiştirmeyi teklif edenleri muhatap bile almıyorum. Onlar, İhvan’ın ilkelerinden taviz vermeden yola devam ediyorlar. CHP gibi bir partinin yönetiminde giyim kuşam kanunu, cinsiyet kanunu, fikir kanunu, yaşam kanunu olur mu? Sana ne ben nasıl giyinirsem, öyle giyinirim. Sana ne ben nasıl düşünürsem, öyle düşünürüm. Sana ne ben nasıl olmak istiyorsam öyle olurum.
Fakat Kemal Kılıçtaroğlu’nun, İhvan’ı kendi kalesinde yeneceğini düşünmek kadar saf ve basit düşünceyle, İhvan mezarlığında top koşturmak için attığı adım, ülkedeki çok insanı şoke etti. En azından benim gibi olanların çoğunun CHP’den istifa ettiğini biliyorum. Ben istifa ettim. Kılıçtaroğlu giderse tekrar CHP’ye gelirim.