Erdoğan, 2018 seçimlerinden hemen önce birkaç kez; “Sincar’ı da Kandil’i de Mahmur’u da vururuz”, “Bir gece ansızın gelebiliriz, ansızın vurabiliriz.” mesajı verdi. 4 yıldır Kandil de Sincar da Mahmur da yerinde duruyor.
Mayıs’tan geçen aya kadar da “bir gece ansızın” Suriye’deki terör örgütlerine yapılacak operasyonu konuştuk.
Son bir haftadır ise Yunanistan’a yönelik “Bir gece ansızın gelebiliriz.” demesini konuşuyoruz.
Düşmanlarımız Belli Olduğuna Göre
Erdoğan’ın bu konudaki açıklamalarını gün gün hatırlatalım.
“Yunanistan, bizim ne siyasi ne ekonomik ne de askerî olarak dengimiz ve muhatabımız değildir. Tıpkı bir asır önce olduğu gibi bugün de Yunanistan’ı kullanarak, ülkemizin vaktini ve enerjisini boşa harcatmaya çalışanların asıl niyetlerini biliyoruz… Yunanistan’ın adalara üsler tesis etmesi, kurması Türkiye için hiçbir zaman anlam teşkil etmez. Burada düşünmesi gereken Yunanistan’a bunca desteği verenler, kendileri bundan sonra ne yaparlar, onu bilemem.”
30 Ağustos 2022
“Kimin dost, kimin de karşımızda olduğunu iyi bilmemiz lâzım. Şu anda bu Amerika, Dedeağaç’a, Yunanistan’a silahları gönderiyor mu? Uçakları gönderiyor mu? Oradan S-300’lerle bizi tehdide kalkışıyor mu? Ey Yunan, bak tarihe bak, tarihe dön, çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur, ağır. Yunanistan’a bizim tek cümlemiz var, İzmir’i unutma.”
3 Eylül 2022
“Yunanistan, ne siyasi, ne ekonomik ne askerî bakımdan bizim dengimiz olmadığı için muhatabımız da değildir.”
5 Eylül 2022
“Bundan sonraki süreçte Yunanistan, Türkiye’yle nasıl bir ilişki içerisinde olacağının herhâlde kararını çok daha düşünerek verecektir. Aksi takdirde hep söylediğim gibi yine söylüyorum, bir gece ansızın gidebiliriz.”
6 Eylül 2022
“Benim bu anlattıklarım bir rüya değil. Eğer ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ diyorsak, ne dedim? Vakti saati geldiğinde TEKNOFEST’te bunu söyledim, bir gece ansızın gelebiliriz. Niye? Eğer ellerinde bu adalar var, bu adalarda üsler var, filan falan, buralardan hareketle bize karşı bu tür böyle gayrimeşru tehditler devam ederse, sabrın da bir sonu vardır. İşte o sabrın sonu geldiği anda, biz ne diyoruz? Sabrın sonu selamettir. Biz de o selameti gördüğümüz anda gereğini yaparız.”
6 Eylül 2022
Çelişki… Çelişki… Çelişki…
Evet, Yunanistan dengimiz değil; ama ne yazık ki muhatabımız. Öyle değilse, Yunanistan’a niye uyarı üstüne uyarı yapılıyor?
Kimi Kime Şikâyet Ediyoruz?
“Dünya lideriyiz” ya; hem dengimiz hem Yunanistan konusunda muhatabımız olan başkaları da var – ABD ve AB ülkeleri gibi.
Nitekim Erdoğan da açıktan ABD’yi suçladı.
Ama öte yandan ne yapıldı? Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, BM ve NATO’nun yanı sıra Avrupa Birliği ile AB üyesi ülkelerinin 25’ine bir mektup gönderip Yunanistan’ı şikâyet etti.
Mektubun peşinen çöpe atıldığını nereden anlıyoruz?
AB dönem başkanlığını yürüten Çekya’nın, Erdoğan’ın sözlerini “kabul edilemez şekilde tehdit” saymasından…
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Sözcüsü Peter Stano’nun, “Türkiye’nin siyasi liderliğinin Yunanistan’a karşı sürekli düşmanca açıklamaları ciddi endişeler uyandırıyor ve Doğu Akdeniz’de çok ihtiyaç duyulan gerilimi azaltma çabalarıyla tamamen çelişiyor. Tehditler ve saldırgan sözler kabul edilemez.” açıklamasından…
AB’nin öncü ülkelerinden Fransa’nın Dışişleri Bakanı Catherine Colonna’nın -Ankara’dan sonra gittiği- Atina’da, ülkesinin Yunanistan ve Rum kesimini desteklediğini ve bu durumun değişmeyeceğini söylemesinden…
Bu tepkilerden sonra Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç’in yaptığı açıklamaya bakalım. Dedi ki;
“AB Dönem Başkanı sıfatıyla Çekya Dışişleri Bakanlığının ve diğer bazı AB kurumlarının ülkemize dair yaptıkları açıklamaların bizim açımızdan bir anlam ve değeri yoktur. AB’nin üyelik dayanışması gerekçesiyle Yunanistan’a Ege ve Akdeniz ihtilaflarında sorgusuz sualsiz destek vermesi hem AB’nin kendi müktesebatına hem de uluslararası hukuka aykırıdır. Yunanistan’ı şımartan bu tutum çözümü değil çözümsüzlüğü teşvik etmekte, Yunanistan’ın maksimalist talepler peşinde koşmasına destek olmaktadır. Bu açıklamaları yapanların Yunanistan’ın ülkemize yönelik ihlal, taciz ve tehditlerini, tahrikkâr eylem ve söylemlerini görmezden gelmeleri, uluslararası hukuka aykırı eylem ve uygulamalarına kayıtsız kalmaları tam bir garabettir.”
Yalın ve somut gerçek bu olduğuna göre; AB ile üye ülkelere şikayet mektubu göndermenin mantık ve izahı nedir? Buyurun koca bir çelişki daha!..
ABD Kalleşliğinin İzahı
Ana muhatabımız, hem NATO’nun hem Yunanistan’ın patronu ABD’nin tavrına gelirsek; MSB, Bakan Hulusi Akar’ın ve Erdoğan’ın açıklamalarına göre, Yunanistan, F-16’larımıza NATO görevini icra ederken radar kilidi attı.
15 günden fazla zaman geçti; NATO’nun gıkı çıkmadı.
ABD cenahında ise, bir soru üzerine önce Pentagon Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder konuştu, daha doğrusu kaçamak cevap verdi. Sözkonusu raporlardan haberdar olduğunu, ama verecek bir bilgisinin bulunmadığını belirten Ryder, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’ın geçmişte hem Türk hem de Yunan mevkidaşıyla konuşup Ege’deki tansiyonları yapıcı bir diyalogla düşürme çabalarının devam etmesi gerektiği çağrısında bulunduğunu hatırlattı.
Temmuz’daki Austin-Akar görüşmesinin, Yunanistan Savunma Bakanı Nikolaos Panagiotopoulos’un Petnagon’u ziyaretinde Türkiye’yi şikâyet etmesi ve Austin’in de “Akar’la telefonda görüşeceğini” söylemesi üzerine gerçekleştiğini kaydedip ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price’ın sözlerine geçelim.
Price, “Rusya’nın bağımsız bir Avrupa ülkesine saldırdığı bir sırada, NATO müttefikleri arasında gerginlikleri arttırabilecek açıklamaların özellikle faydalı olmadığını” bildirip, “Yunanistan’ın bu adalardaki egemenliği sorgulanamaz. Tarafları, gerginliği daha da arttırabilecek retorik ve eylemlerden kaçınmaya davet ediyoruz.” dedi.
ABD’nin ezelden ebede Yunanistan’ı desteklediğini biliyoruz; ama bir NATO tatbikatı ve kendi talepleri üzerine jetlerine refakatimiz sırasında yaşanan böylesi aleni bir olayda üç maymunu oynamalarının izahı nedir?
İki ihtimal var; ya Yunanistan’la danışıklı dövüş yaptılar, şimdi üstüne yatıyorlar ya da Ankara’nın, “ABD istedi… NATO tatbikatıydı” açıklaması doğru değil, ama bunu yalanlamak istemiyorlar!..
Her halükârda asla Türkiye’nin “dostu ve müttefiki” olmadığı bir kez daha görüldüğüne göre, Yunanistan’dan evvel ABD’ye ayar verilmesi gerekmiyor mu?
Buyurun bu da son icraatı:
ABD özel kuvvetleri, Suriye’de Türkiye sınırına çok yakın bir bölgede 240 YPG/PKK’lı teröriste hafif ve orta menzilli silahların kullanımı eğitimi verdi.
Bu eğitim de; karakollarımıza, askerlerimize yeni “taciz ateşleri” olarak dönecek, değil mi?
Anlayacakları Dil Budur
Erdoğan’ın, Yunanistan’a yönelik çıkışlarının ardından hemen herkes, “Dünya lideriyseniz gidin Yunan işgâli altındaki adaları kurtarın” çağrısında bulundu.
Ondan evvel sadece Yunanistan’ı değil ABD’yi, AB’yi, NATO’yu da hoplatacak, yapmamız gereken bir şey yok mu?
Üç gün önceydi; gardaşımız Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türkiye’nin küresel düzeyde güçlü bir ülke olduğunu vurgulayıp, “Türkiye ve Azerbaycan, bölgede birçok konuda neredeyse tek bir takım gibi hareket ediyor. Bu herkes tarafından dikkate alınmalıdır.” dedi.
Buyurun bir gece ansızın; Azerbaycan’ın KKTC’yi tanıma kararı aldığını açıklayın…
Olmadı; KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı, merhum Rauf Denktaş’ın 10 yıldır bitiremediğiniz anıt mezarını bitirin yahu!..