Önyargıları yok etmek atom çekirdeğini
parçalamaktan daha zordur. ALBERT EINSTEIN
Felsefe ansiklopedilerinde DOGMATİZM veya DOGMACILIK şöyle tarif ediliyor. Felsefe ve bilim de zaman ve mekanın özel şartlarını yani gerçeğin somutluğu ilkesini dikkate almadan, değişmez kavram ve formüllere dayanan bir düşünce tarzını belirten bir terim. Veya " öne sürülen öğreti ve ilkeleri eleştirmeden doğru olarak benimseyen ve benimsediği varsayımlardan katı bir yötemle önermeler türeten felsefe anlayışı. Karşıtı kuşkuculuk. Doğruluğu sınanmadan benimsenen ve bir öğretinin ya da ideolojinin temeli yapılan sav veya savlara dogma deniyor. Bus savlara körü körüne inanan ve yaşam felesefesini bu savlar üzerine bina eden kişiilere dogmatik diyoruz. Dogma, dogmatizm, dogmatik kavramları batı kökenli kavramlardır. Doğu – İslam düşünce sisteminde bunların karşılı nass, nassiye, nassi kavramlarıdır. Dogmatikler doğru belledikleri bir formulu, anlayısı, ideooljiyi, siyaseti, tek sözcükle ifade edersek yaklaşımı, bu yaklaşımın hangi tarihte ve hangi coğrafyada, hangi maddi – gayrı maddi koşullarda ortaya çıktıklarını irdelemeden, sorgulamadan her tarihte ve her coğrafyada uygulamaya kalkarlar.
Dogmatizmin en yaygın olduğu alan şüphesiz
dinlerdir, dinsel düşünce sistemleridir. Özellikle vahiye dayalı semavi
dinlerdir. Vahiy yoluyla iletilen tanrı kelamı veya peygamberlerin söz ve
davranışları, bu düşünce sistemlerinin dogma ları, nass larıdır. Dindarlar bunu
saklamazar da. O dogmaları ( nass ları ) imanın temelleri olarak kabul ederler.
Batı Dünyası Aydınlanam Devrimi ile bu tür din kaynaklı dogmatizmi aşmıştır.
İslam Dünyası ne yazık ki bu eşiği aşamamıştır. Bugün içinde bulunduğu,
cehaletin, geriliğin, zayıflığın, sefaletin temelinde bu aydınlanma eşiğini
aşamaması yatmaktadır.
Dogmatizm sadece din kaynaklı inanç ve düşünce akımlarına özgü bir yanılgı
değildir. Seküler nitelikli politik ve felsefi akımlar içinde de çok sık
görülen bir yanılgıdır. Hatta zaman zaman en gelişmiş ülkelerde milyonların
sapkın dogmaların peşinde kendilerini ve dünyayı kana bulamalarına ,
zorbalıklara dünyamız yakın tarihte tanık oldu. Dünyanın bilim, düşünce ve
sanat yaşamına büyük katkıları olmuş bir Alman ulusunun sapkın nazi
ideolojisinin dogmalarının peşinde çılgınca sürüklenişi örneklerden biridir.
Aynı şekilde insanlığın geliştirdiği en ileri bir politik – felsefi düşünce
sistemi olan bilimsel sosyalizimin Stalin Rusyasında, günümüz Kuzey
Kore sindeki insanlık dışıi uygulamaların kökeninde dogmatik saplantılar
vardır.
İnsanlar, büyük ve saygın siyaset önderlerinin, politik – felsefi düşünce, ideoloji veya doktrin kurucularının eserlerini, söz ve davaranışlarını dogmalaştırmaya eğilimlidirler. Bu hem kolay bir yoldur, fazla zihin yormadan düşünceler üretir, planlar, programlar yaparsınız, kendi haklılığınızı kanıtlamak için saygın tarihi kişiliklerin söz ve davranışalarından kolayca kanıtlar bulursunuz. Düşüncelerinize, plan ve programlarınıza hazır taraftarlar bulursunuz. Alışılmış düşüncelere, önyargılara ters düşünceler ileri sürerseniz taraftarlarınız azalır, karşıtlarınız çoğalır, rüzgara karşı yelken kullanmak, akıntıya karşı kürek çekmek zorunda kalırsınız.
Tarihin en uzun süreli dogmalaştırılan düşünce adamı şüphesiz Aristo dur. Karl Marx, Lenin, Mao vbg düşünce ve siyaset önderlerinin hepsi şu veya bu ölçüde dogmalaştırılmışlardır. Ülkemizin milli önderi Atatürkümüz de her büyük ve saygın siyaset önderi, devlet kurucusu gib, Dogmalaştırılma taehlikesine maruzdur. Atatürkçülük veya Kemalizm adı üzerinden dogmatik tezler, programlar, palanlar, üretilmektedir. Bunları teker teker ele almak bir makalenin boyutlarını aşan bir çalışma gerektirir. O nedenle bu yazımızda bizzat Atatürk ün dogmalar ve dogmatizm hakkındaki düşüncelerini açıklayan iki örneği okuyucu ile paylaşmakla yetineceğim.
Birinci örnek, YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU NDAN BİR ANI:
GÜNÜNÜ TAM anımsamıyorum, on beş yıldan
fazla geçmiş olacak. Türk Tarih Kurumunun salonunda Atatürk Enstitüsü nün
açılışı dolayısıyla değerli bilgin, tarihçi ve yazarlardan bir grup
konuşuyordu.
Sıra rahmetli Yakup Kadri Karaosmanoğlu na geldi. Titrek sesiyle ,
" Arkadaşlar " dedi " Bir gün Atatürk Falih Rıfkı Atay ile beni
çağırdı. Elinde Halk Partisi Tüzüğü nün yeni hazırlanmış bir şekli vardı.
Çocuklar, dedi O bize böyle hitap ederdi, alın bunu şöyle güzelce bir
okuyun, sonra da çekinmeden bana fikirlerinizi söyleyin.
Tüzük taslağını iyice okuduktan sonra Falih ile beraber karşısına çıktık.
E , çocuklar dedi nasıl buldunuz ?
Paşam çok güzel bulduk , yalnız bir eksiği var, bir rengi, bir öğretisi (
akidesi, ideolojisi ) yok dedik.
İşte o vakit Atatürk olduğu yerde şöyle bir doğruldu, ve sert bir sesle,
" Çocuklar dedi, bu memleketin şimdiye kadar başına ne kadar bela
gelmişse, hepsi dogmalardan gelmiştir. Bırakın bu böyle uygulansın. Bizden
sonra gelecekler daha iyi bir şey bulurlarsa bizimkisini değiştirirler. "
Yakup Kadri sözü şöyle bitirdi:
" Aman arkadaşlar, sakın Atatürk ü de bir dogma yapmayalım. Bu , onun en
çok nefret ettiği şeydi."
AKTARAN : NÜVİT OSMAY / İNSAN MÜHENDİSLİĞİ, ALFA Yayınları 17.baskı. Sayfa-445
( İlk Baskı: 1968 )
İkinci örnek : Haftalık Cumhuriyet Bilim
Teknik Dergisinin her sayısında tekrarlanan Atatürk
sözü:
MANEVİ MİRASIM BİLİM VE AKILDIR.
" Ben , manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma , hiçbir kalıplaşmış
kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. .. Zaman süratle
ilerliyor, milletlerin , toplumların , kişilerin mutluluk ve mutsuzluk
anlayışları bile değişiyor.. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler
getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkar etmek olur... Benim
Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve
bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar....
Mustafa Kemal "
Dogmatizm sadece inanç, düşünce kurucuları veya siyaset önderi kişiliklerin
dogmalaştırılmaları ile sınırlı değildir. Medeniyetler, uluslar, bölgeler,
hatta sosyal sınıflar , meslek grupları arasında bile kendine has
dogmalaştırmalar, dogmatizmler üretilmektedir. Örneğin Bati merkezci Üstün
beyaz adamın yanılmazlığı, Batı Kültürünün Doğu tıoplumlarına önyargılı
yaklaşımı Oryantalizm, herhangbir etnik topluluğa genel olarak atfedilen
pozitif veya negatif önyargılar anlamında etnosentirizm ( etnik merkezcilik )
vs. gibi. Örneğin 1962 de 21 Mayıs harbiyelilerin bir sloganı vardı, "
Harbiyeli aldanmaz " Bu da benzer bir örnektir.
Takipçileri tarafından dogmalaştırılan düşünce ve siyaset önderleri yaşadıkları dönemin dogmatizmlerini aştıkları için büyük insan oldular. Başarılarının temelinde geçmişin dogmalarını, önyargılarını sorgulayarak yeni düşünceler, yeni yaklaşımlar geliştimeleri vardır. Ayrıca dogmatizm FANATİZM, SEKTERİZM, ŞÖVENİZİM gibi uluslara ve insanlığa birçok acılar yaşatan hastalıklı siyasi akımların düşünsel temelidir aynı zamanda. Bu sütunlarda dogmatizmi tartışmaya devam edeceğiz. Okuyucularımızdan da katkı ve eleştirilerini bekliyoruz. Sözümüzü Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun yukarda andığımız sözü ile bitirelim : " Aman arkadaşlar, sakın Atatürk ü de bir dogma yapmayalım. Bu , onun en çok nefret ettiği şeydi."
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 1.04.2016 00:00:00 / Okunma = 17092