Bu yazı serimizin bu bölümünde 13 Aralıkta MEB tarafından açıklanan yeni Öğretim Program Taslağı irdeleyecektik. Ancak konumzla yakından ilgili daha doğrusu BAŞARISIZLIK BAŞARIMIZDA önemli rol oynayan eğitim sistemimizin 2 önemli aktörü ÖĞRETMENLER ve MİNİBUS ŞOFÖRLERİ HAKKINDA resmi yetkililerden 2 önemli açıklama yapıldı. ORTAÖĞRETİM BRANŞ ÖĞRETMENLERİNİN YETERLİLİĞİ Bunlardan biri MEP Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel müdürü Doç Dr. Semih Aktekin’in bir sempozyumda yaptığı açıklama. Bu açıklamaya göre KPSS kapsamında yapılan Öğretmenlik Alan Bilgi Testi ( ÖABT ) sınavlarında öğretmenlerin ders verdikleri branşlarda gösterdikleri “başarı” durumu. 15 yaş öğrencilerinin PISA testlerinde göstedikleri başarısızlıktan daha vahim. En başarısız grup da lise matematik öğretmenleri, branşlarında sorulan 50 sorudan ortalama 9’nu doğru yanıtlamışlar. En başarılı öğretmenler ise 50 sorudan ortalama 32 soruyu doğru yanıtlayan türkçe öğretmenleri. Branşlara göre genel sonuçlar aşağıdaki tabloda görülüyor.
Öğretmenler mevcut eğitim politika ve uygulamalarının hem öznesi hem nesnesi konumundadır. Öznesidir çünkü sistemi işleten, öğrencilere kendi alanlarında rehberlik ve öğreticilik yapan bir meslek. Yani bilgi, düşünce ve beceri dağarcıklarında ne varsa onları öğrencilere verebilirler. Aynı zamanda Öğretmen sistemin bir nesnesi, dünün öğrencisi, sistem tarafından yetiştirilen bir nesne, sistemin bir ürünüdür. Eğitim sistemi – öğretmen ilişkisi Tavuk – yumurta ilişkisi gibi şey. Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar ikilemi gibi. Tavuk hasta ise yumurta da hastalıklı, yumurtadan çıkan civciv de hasta bir tavuk olacaktır.
Eğitim sistemimizin önemli aktörlerinden biri de ulaşım servis sektörü, servis minibus şoförleridir. Bunu bu yazı serimizin birinci bölümünde eğitime seferber ettiğimiz kaynaklar arasında zikretmiştik. Geçtiğimiz günlerde Emniyet Genel Müdürlüğünün konuya ilişkin bir raporu ve valiliklere ve belediye başkanlıklarına yazdığ bir yazı basında yer aldı. Gazetenin haber başlığı OKUL SERVİS ARAÇLARININ KAZA BİLANÇOSU AĞIR. Rapordaki bilgilere göre il ve ilçe belediye sınırları içinde okul servis hizmeti veren araç sayısı 81.779, kırsal kesimde taşımalı eğitimde hizmet veren araç sayısı 92.492 ve toplam 174.271 eğitim sistemizdeki ulaşım sektörü toplam araç sayısı. Bu sektörün büyüklüğü birçok ülkenin toplam eğitim sistemine ayırdığı kaynakların üzerinde. Bu çapta bir sektör büyüklüğünü, bu yazı serisine başlarken ben öngörmüyordum.
Rapora göre 2016 yılı emniyet denetimlerinde 88335 servis aracı denetlenmiş, 4672 araca muhtelif cezai işlem uygulanmıştır. 2016 yılında okul servis araçları 1588 kazaya karışmış, bu kazalarda 8 kişi ölmüş, 3182 kiş yaralanmıştır.
Zaman zaman gazetelere, TV haberlerine yansıyan okul önlerinde servis araç şirketi sürücüleri arasındaki taşlı, sopalı, bıçaklı, tabancalı rekabet kavgaları da eğitim sistemimizin bir parçası haline geldi. Çocuklarımızın günün 3-4 saatini içinde geçirdikleri servis minibüsleri mafyalaşmış bir sektörün kontrolunda. Emniyet genel müdürlüğü raporunda bu araçları kontrol etmekte yetersiz kaldıklarını, okul yönetimlerinin, öğretmenlerin devreye girmesini talep ediyor. Alın size eğitim sistemimize katılan yeni bir sektör, Güvenlik Sektörü. Kendi yarattığımız OKUMUŞ CEHALET ÜRETİMİ CANAVARINI kontrol etmek için de ayrıca bir kaynak tahsisi gerekiyor. Son günlerin 2 gazete haberi daha okul servis şoförleri ile ilgili. Sakarya’da uzun süredir aranan, genç kızları kaçırıp tecavüz eden Sakarya sapığı yakalandı. Sanık bir servis şoförü. Müjdat gezen sanat merkezini kundaklayan sapık gene bir servis şoförü. Çocuklarımızın eğitilip iyi bir yurttaş olmaları için okula gönderdiğmiz minibuslerin, okuldaki öğretmenlerin durumu böyle olunca, önümüzdeki yıllarda bizim daha büyük başarsızlıkları başaracağımıza kesin gözüyle bakabiliriz. Yazımızın bu bölümünde yeni müfredat programını irdeleyecek, başarısızlık başarımızın içerik yönünden nedenlerini sorgulayacaktık. Ancak, gündeme anayasa değişikliği referandumu düşünce kimse eğitimdeki kanamayla ilgilenmiyor. O nedenle biz de bu tartışmaya daha ilerde devam etmek üzere ara vereceğiz. MEB yeni müfredat programının kamuoyunca tartışılması, eleştiri ve öneriler için bir aydan daha kısa bir ASKI SÜRESİ vermişti, o da 13 şubatta bitti. Eskiden evlennme başvuruları için bile 15 günlük askı süresi verilirdi, şimdi kalktı. Köy ve kasabalardaki kadastro tesbitlerinin askı süresi bile 1 aydır. MEB ‘in ve hükümetin Türkiye’nin geleceğini, ulusal güvenliğini, bekasını ilgilendiren böyle bir konuda kamuoyunun eleştiri ve önerilerine tanıdığı süre, eleştiri ve önerilere kapıları kapattığının bir göstergesi. Muhalefet partilerinin ve sivil toplumun eğirtimdeki kanamanın takipçisi olmaları lazım. Cumhurbaşkanının ve AKP yönetiminin saptadığı gündem içinde onlara laf yetiştirme yarışının dışında Türkiye’nin kanayan yaralarına merhem olacak çözümler üretmeli ve kamuoyuna sunmalıdır. Biz biraz ara verip takibe devam edeceğiz. AHMET AKKÜÇÜK 26.02.2016