1 haftadır Türkiye, YSK’nın ve iktidar cephesinin , 16 Nisan Halkoylaması üzerine düşürdüğü gölgeyi tartışıyor. En çok tartışılan konu da YSK’nın YSK mührü taşımayan oy pusulalarını geçerli sayması üzerine yoğunlaşıyor. YSK’nın bu halkoylamasında yaptığı hukuk dışılıklar mühürsüz pusuladan ibaret değildir. Asıl büyük suç, sayım süreçleri yasal olarak tamamlanmadan GAYRI RESMİ SONUÇLAR adı altında EVET tercihi kazandı açıklamasını yapmasıdır. Bu başlıbaşına bir hukuk skandalıdır.
- YSK’nın bir kere Gayrı Resmi Seçim sonuçları açıklamak gibi bir görevi, bir işi hukuken yoktur.
- Yasal sayım süreci tamamlanmadan böyle bir açıklama yapması hukuka aykırıdır.Yasal itiraz süreleri vardır, bu itirazların değerlendirme süreleri vardır. Bu süreçler tamalandıktan sonra oy sayımı resmi olarak bitmiş olur.
YSK adı üstünde, seçim süreçlerini en yüksekten, adil ve tarafsız bir şekilde yönetmesi gereken bir kurumdur. O’nun için yüksek ünvanı verilmiştir. Hiyerarşik olarak daha alçaklarda, YSK ‘ya bağlı alt birimler vardır, onların daha alçağında siyasi partilerin, haber ajanslarının TV kanallarının seçim – sayım takip ve izleme komisyonlar vardırı. Bir kamu kuruluşu olan ve ayrıca yargı gücünü temsilen bu görevi yapan YSK ve bağlı birimleri hukuka , yürürlükteki yasalara, teamüllere titizlikle uymakla mükelleftirler, gayrı resmi sonuç açıklamak onların görevi değildir. Yasal işlem süreçleri tamamlanmış sayım sonuçlarını açıklar ve bu da RESMİ SONUÇ olur. Gayrı resmi sayım sonuçlarını YSK’nın dışında açıklayacak hiyerarşik olarak daha alçak seviyelerdeki özel kuruluşlar var. Partiler, haber ajansları, TV kanalları vs. YSK kurumsal kariyerini, ünvanının tersine, bu kuruluşların seviyesine düşürmüştür.
YSK’nın BU TUTUMUNA MASUM BİR HUKUKİ CEHALET DEYİP GEÇEBİLİR MİYİZ ?
Bilim bize gerçeği olgularda aramamız gerektiğini öğretiyor. Süreci tazeliği ile hatırlayıp tarihin not defterine düşelim. Olgular ne diyor bakalım ?
Halkoylaması akşamı, daha sayımlar devam ederken, oy sayımları konusunda ilçe ve il seçim kurulları, itirazları alıp, değerlendirip, sayımları kontrol edip sonucu resmi tutanak altına almadan YSK başkanı medyanın karşısına geçip “ Gayrı Resmi sayım sonuçlarına göre EVET tercihi kazanmıştır … “ açıklaması yapıyor.
Bu açıklamanın şifresini okuyan AKP yönetimi holiganlarını sokağa “zafer” kutlamasına çağırıyor.
Aynı şifreyi alan CB gene aynı tavırla “ Atı alan Üsküdar’ı geçti … “ diyerek aynı şeyi yapıyor.
Ve yaratılan karambol ile sandığın iradesinin ortaya çıkması engellendi, iktidar cephesi kendi iradesini sandığın iradesi olarak millete dayattı. Hadise basit olarak budur, Sandığın iradesinin ortaya çıkması engellenmiştir.
Demokratik bir ülkede, bağımsız yargı tarafından yönetilen bir halk oylaması olsaydı süreç nasıl işlerdi ?.
Birinci olarak YSK başkanı yasal oy sayım süreçleri tamamlanmadan herhangibir sonuç açıklamazdı, Velevki bir cahillik yaptı, veya dili sürçtü açıkladı; sürecin taraflarından hiçbiri kalkıp bu açıklamaya dayanarak “zafer” kutlamaya kalkmaz, taraftarlarını sokağa çağırmazdı. Bilakis sükunet çağrısı yapar, oy sayımını etkileyecek, psikoljik ve fiziki baskı oluşturacak hareketlerden kaçınmaya çağırırdı. İktidar olan ve kazanağına inanan bir siyasi güçten beklenen rasyonel tavır budur. Çünkü birinci olarak seçim güvenliği her şeyden önce iktidarın sorumluluğundadır. İkinci olarak eğer bu halkoylamasını kazanacağına inanıyorsa, bu kazanca hile veya baskı kuşkusunun, gölgesinin düşmesini istemez. O nedenle telaşlı bir zafer kutlama aceleciliği, kazanacağına inanan bir gücün rasyonel tavrı olamaz, kaybetme korkusunun göstergesidir. Madem kazanacaksın, 1 gün sonra kutla bu telaş neye !!!
YSK başkanının açıklama yaptığı saatlerde gayrıresmi sonuç mutlaka taraflarca bilinir hale gelmiştir. YSK tarafında , AKP tarafında, CHP tarafında bilinir hale gelmiştir. O saatlerde CHP cephesi HAYIR tercihinin önde olduğunu, AKP cephesi de EVET tercihinin önde olduğunu iddia ediyorlardı. Dışardan görülen gerçek durum da yarışın başabaş gittiği idi. Eğer, EVET tercihi gerçekten önde idi ise, CHP’nin iktidara karşı bir hile veya baskı yapma olanak ve olasılığı olmadığına göre, AKP ve CB ‘nin o geceki telaşı neye ? Demekki gerçek öyle değildi.
Davranışlarından anlaşılıyor ki, sandıklardan istedikleri iradenin çıkmayacağını anlayınca veya kuşkulu görünce; bir kumpas operasyonu ile sandık iradesini bastırmaya yöneldiler. YSK başkanının o akşamki açıklamasının bu operasyonun şifreli işaret fişeği olduğu anlaşılıyor. YSK başkanı “ AT ELDEN GİDİYOR, ALIN KAÇIRIN … “ mesajını vermiş anlaşılan.
Eyy iktidar sahipleri, bir araşttırmaya göre, yargıya güven indeksi ülkemizde %2,5’a düşmüş. Bu tablo hiç kimseye, hele iktidar sahiplerine şan, şeref , itibar, saygınlık kazandırmaz. Tuzlalar kokuyor artık.Bugün iktidar sahibisiniz, güç elinizde, hükmettiğiniz TV kavallarındaki kavalcıların övgü ve alkışlarını alıyorsunuz. Ancak tarihi bu kavalcılar yazmayacak. Zaten siz iktidardan ayrılınca o kavalcılar başkalarının kavalını çalmaya çoktan başlamış olacaklar.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 24.04.2017 00:00:00 / Okunma = 16303