Türkiye Cumhuriyeti 98 yaşına basıyor. Bu vesile ile Bütün Dünya Dergisinin Ekim sayısınfda yayımlanan aşağıda nakledeceğim olayı okumaktan memnun olacağınızı umarım.
1919 yılının mayıs ve haziran ayları.
Aydın yöresinde Kuvayı Milliye çeteleri kuruluyor. Bunun için çabalayan bazı subay ve siviller, Kuvayı Milliye birliğinin komutanlığına Demirci Mehmet Efe’yi uygun görüyorlar.
Binbaşı Hacı Şükrü Bey, aynı zamanda bir Nazilli Cumhuriyeti kurulmasını, Demirci Efe’nin de bu cumhuriyetin başına geçirilmesini öneriyor.
Hacı Şükrü Bey, inatçı, atılgan ve pervasız bir subaydır. Demirci Mehmet Efe’nin güvenini kazanmıştır ve ona danışmanlık da yapmaktadır.
Şükrü Bey, vali, kaymakam, bucak müdürü gibi yöneticilerin Millî Kuvvetleri karşılarına almalarına ve Hürriyet ve İtilaf Partisi taraftarlarıyla işbirliği yapmalarına fena halde sinirlenmektedir.
SARAY GERİCİLİĞİNE KARŞI CUMHURİYET
Bütün çabalarına rağmen ikiliği ortadan kaldıramayınca Demirci Mehmet Efe’nin etkisinden yararlanarak Nazilli’de cumhuriyet ilan edilmesini iyiden iyiye kafasına koymuştur.
Türkiye devletinin adı ancak 29 Ekim 1923’te Türkiye cumhuriyeti olacaktır ama Türk aydınları 1919’da da cumhuriyet düşüncesine yabancı değillerdir. Zaten 1789 Fransız İhtilali’nden beri cumhuriyet yönetimleri dünyanın her tarafında kurulmaktadır. Bu düşünce Türk aydınlarını da etkilemiştir. Daha İkinci Abdülhamit zamanında Mithat Paşa, cumhuriyet idaresi kurmaya niyetli diye suçlanmıştır.
Türkler tarafından 1876’da Meşrutiyet ilan edilerek cumhuriyete doğru bir adım atılmış, 1908’de İkinci Meşrutiyet Devrimi’yle cumhuriyete gidiş hızlanmıştır.
Türkler tarafından ilk cumhuriyet de 1916’da Batı Trakya’da kurulmuştur. Bugünkü Türkiye topraklar içinde gene Türklerin kurduğu ilk cumhuriyet de 1918’de Kars’ta Güneybatı Kafkas Hükümeti’dir. Zaten 1917 Bolşevik devriminden sonra yıkılın Çarlık idaresinden ayrılan ülkelerde hep cumhuriyetler kurulmuştur.
Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan bunlardandır. 1920-1922 yılları arasında İç Ege’de Demirci Akıncıları Yunanlılara karşı çete savaşı yürütürken Yunan komutanı bu yönetimi bir cumhuriyet olarak nitelemiştir.
CUMHURİYETİN VAKTİ ÇOKTAN GELMİŞTİ
Birinci Dünya Savaşı sonunda Almanya’da, Bulgaristan’da, Macaristan, Avusturya’da da cumhuriyet ilan edilmiştir. Türkiye’nin çevresinde olup bitenler elbette gözleri ve kulakları dış dünyaya açık Türk aydınlarının dikkatinden kaçamazdı.
Ama İstanbul’da hâlâ bir padişah vardı. Onu devirmek için bir devrim yapmak gerekirdi. Kurtuluş Savaşı işte bu devrimin yerine geçecektir. O hem istilacılardan, hem de padişahtan kurtulmayı sağlayan bir devrim olacaktır.
Bunun içindir ki, Mustafa Kemal Paşa, Ağustos 1919’da Erzurum Kongresi sırasında Mazhar Müfit Bey’in not defterine savaştan sonra yapılacak işlerden biri olarak cumhuriyet ilan edileceğini yazdırabiliyordu.
Sivas Kongresi’nin seçtiği Heyeti Temsiliye 1919 yılı sonunda Sivas’tan Ankara’ya gelirken uğradıkları Hacıbektaş’ta, Bektaşi babası, Mustafa Kemal’den cumhuriyet ilan etmesini istemesine bakarak cumhuriyet düşüncesinin halk kitlelerine doğru yayıldığını kabul edebiliriz.
23 NİSAN 1920 MECLİSİ CUMHURİYETİ İŞARET EDİYORDU
23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi de gerçekte bir cumhuriyetten başka bir şey değildir. Seçimlerle oluşmuş bu Meclisin başında artık bir padişah yoktur. Padişah İstanbul’da başka bir hükümetin başındadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstanbul’daki zaten tanımadığı padişahlığı da 1 Kasım 1922’de kaldıracaktır.
Şimdi sözü yeniden Nazilli Cumhuriyeti’ne getirebiliriz.
Binbaşı Şükrü Bey, Demirci Mehmet Efe’ye şöyle diyormuş:
—Efem, Aydın çevresinin kurtarıcısı sensin. Sen burada hepimizin başı, kumandanı, başkanısın. Daima da öyle kalacaksın. Burada efeler teşkilatını kurma zamanı geldi. Ben sana danışmanlık ederim. İstediğin, beğendiğin, namuslu, çalışkan, mert adamları toplar, yeni hükümeti kurarsın. Bundan başka düşmanı buradan atmanın yolu yoktur.
Hacı Şükrü Bey, bu düşüncesini bir yandan Demirci Mehmet Efe’ye aşılarken diğer yandan 57. Tümen Komutanı Albay Şefik Bey’e şaka yollu fakat her halde onun tepkisini ölçmek için:
— Cumhuriyet ilan edeceğim! demektedir.
Şefik Bey, halkın buna henüz hazır olmadığı kanısındadır. Bu nedenle Hacı Şükrü Bey’i bu düşüncesinden vazgeçirmeye çalışır. Fakat Hacı Şükrü Bey, Demirci Efe ile yalnız kaldıkları zamanda ona Cumhuriyet düşüncesini aşılamaktan geri kalmaz.
Demirci Efe, bu düşünceye yatkındır, fakat onun ayrıca danışması gereken biri vardır: 57. Tümen Komutanı Albay Şefik Bey. Şefik Bey ona:
—Bu düşünce bütün Anadolu’nun düşmanlığını üzerimize davet etmek olur, diyerek Efe’yi bu düşüncesinden vazgeçirtir.
"AMAN DİKKAT! CUMHURİYET YAPACAKLAR!"
Yerin kulağı var demişler. Bu cumhuriyet niyetleri açıktan açığa dile getirilmese de Nazilli’de bulunan Hürriyet ve İtilaf Partisi taraftarları, Damat Ferit Paşa’ya Aydın Cephesi’nde cumhuriyet kurulacağı bilgisini ulaştırmışlar.
Akla gelebilecek bir sorunun yanıtını da verelim. İlan edilmesi önerilen cumhuriyetin başına niçin bu öneriyi yapan Hacı Şükrü veya elinde bir miktar kuvvet bulunduran Albay Mehmet Şefik Bey değil de Demirci Mehmet Efe geçirilmek istenir?
Çünkü Birinci Dünya Savaşı’nda yaşanan facialar nedeniyle halkta askerlerden uzak durma ve onlara güvensizlik düşüncelerini doğurmuştu. Bu nedenle kumandanlar, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcında ön plana çıkmamayı tercih etmişler, sivilleri öne çıkarmışlar, onları arkadan desteklemişlerdir. Savaşın başlangıcında işgallere direnme işini büyük ölçüde gönüllü kuvvetler üstlenmiştir. Demirci Mehmet Efe, Nazilli çevresinde tanınan ve kuvvet sahibi bir sivildir. Bu nedenle onu cumhurbaşkanı yapmak istemiş olabilirler.
Cumhuriyetin ilan edilişinin 98. yıldönümünde Demokratik Cumhuriyet mücadelemizin başarıya ulaşması için çaba göstereim.
Kaynak:
Bilal Cura, “Demirci Mehmet Efe’nin Nazilli’de Kuvayı Milliye Faaliyetleri”, Millî Mücadele’de Nazilli Cephesi ve Önderleri, 2. Baskı, İstanbul 2007, Aydın İli ve İlçeleri Kültür ve Eğitim Derneği Yayını, s. 117-118. (27 Ekim 2021)
zekisarihan.com