Beka kavramı yaygın olarak, var olma – yok olma ikilemi içinde kullanılır. Bireyden başlayarak, aile, şirket, aşiret, millet, devlet ve tüm insanlık için değişik düzeylerde beka sorunları vardır. Komşusu ile kan davalı olan bir aile veya aşiretlerin soyunu devam ettirme anlamında bir beka sorunu vardır.Devletler şeklinde örgütlenmiş milletlerin varlıklarını ve hayatiyetlerini sürdürme anlamında beka sorunu vardır. Küresel ısınma, meteor çarpması gibi atmosferik ve astrofiziksel olaylar insanlık ve dünyanın diğer canlıları için birer beka sorunu olarak hep var. O bakımdan “ BEKA SORUNU VAR ! “ tespiti her zaman için söylenebilecek bir doğrudur,ne zaman sallansa tutar.
Beka sorunu, güncel sokak siyasetinin malzemesi yapılmaz, iç siyaset iksirine meze yapılmaz, gelişigüzel kullanılmaz. Günlük siyasetin sıradanlığı içinde sakız yapılıp sürekli çiğnendiği zaman ciddiyetini ve halk gözündeki önemini kaybeder. BEKA SORUNU’nu bu denli yaygın olarak kullanmak, ancak BEKA SORUNU bir BEKA KRİZİ haline gelmişse anlamlıdır ve gereklidir. Bugün başımıza gelen de maalesef tam da budur, Türkiye’nin son17 Yılının iktidar sahipleri ülkenin BEKA SORUNLARINI BEKA KRİZLERİ HALİNE GETİRMİŞLERDİR …
BEKA SORUNLARI NASIL BEKA KRİZİ HALİNE GELDİ ?
Beka kavramı sözlüklerde devamlılık, kalıcılık, ölmezlik,ölümsüzlük olarak tanımlanmaktadır. En çok kullanılma alanı olan devlet ve millet hayatındaki tanımı; “Bir milletin biyolojik,sosyal, kültürel yaşamını sürdürmek, devletin toprak bütünlüğünü, ahdi hukukunu ( bağımsızlığını) ve anayasal düzenini iç ve dış tehditlere karşı koruması suretiyle hayatiyetini devam ettirmesi.” olarak tanımlanıyor. Bu devamlılığı tehdit eden her güç o ulus ve devleti için bir beka tehdidi olarak değerlendiriliyor.
Bir ulus ve/veya devletin bekası için tehdit dışardan da gelebilir, kendi içindeki çelişki ve çatışmalardan da gelebilir. Çoğu zaman da bu iki unsur veya unsurlar, birleşik tehdit yaratırlar.Türkiye gibi 80 milyonluk Ordu-millet geleneğine sahip bir millet, birlik ve dayanışma duygularını kaybetmediği sürece, hiçbir dış güç, millet olarak varlığını, devlet bağımsızlığını ve bütünlüğünü ortadan kaldıramaz. Her millet kendi vatanının en güçlü ordusudur. Etnik mikro millyetçilik üzerine emperyalist güçlerin sınırlarını çetvelle çizip kurdukları, beşeri ve maddi kaynakları sınırlı devletçikleri saymıyorum. Geçmişi, geleneği olan milletler ve devletler kendi vatanlarında en güçlü ordulardır. Bu teorik olarak da böyledir, dünya tarihipratiği tarafından da doğrulanmış bir gerçektir. Başta bizim milli kurtuluş savaşımız olmak üzere 20. Yüzyılın milli kurtuluş savaşlarında Çin, Hindistan, Vietnam, Küba vbg milletler beka mücadelelerini küresel emperyal güçlere karşı zafere ulaştırmışlardır.
Beka mücadelesinde bir milletin en önemli silahı birlik ve dayanışma duyguları ile yekvücut olarak mücadeleye seferber olabilmesidir. Tehdit saldırı haline geçmeden önce milli güç unsurlarının planlı bir seferberlik anlayışı ile beka mücadelesine hazırlanması hayati önem taşır. Eğer bu hazırlık ve planlama yapılmazsa her zaman varolan BEKA SORUNU , BEKA KRİZİNE DÖNÜŞÜR, sorun sokağın diline düşer. Bugün yaşanan budur.
Türk Milleti’nin Anadolu’yu yurt edineliberi sürekli bir beka sorunu olmuştur. Moğol saldırıları, Haçlı Seferleri, fetret dönemi, imparartorluğun zayıfladığı dönemlerde sömürgeci güçlerin paylaşım planları, II. Msahmut dönemi ve en son imparatorluğu sonlandıran Sevr projesivbg…. Türkiye milli kurtuluş savaşı ile milli devletini kurarak varlığını sürdürmüştür. Bugünkü süreçte Büyük Ortadoğu Projesi adı ile ABD tarafından gündeme alınan proje, ülkemiz için ve coğrafi ve kültürel olarak parçası olduğumuz Ortadoğu ve İslam Dünyası devletleri için bir Beka sorunu olarak karşımızdadır. Emperyalist güçlere vekaleten Türkiye’ye saldıran FETÖ ve PKK saldırıları güncel beka tehditleri.Maalesef iktidar sahiplerinin söz , söylem ve davranışları nedeniyle beka sorunlarımız birer BEKA KRİZİNE dönüşmüştür.
- İktidar sahiplerinin izledikleri bölücü, parçalayıcı, kutuplaştırıcı düşünce, söz , söylem ve davranışları milli birlik ve dayanışma duygularını aşındırmaktadır. Dindar – kindar nesiller ( kime karşı ) yetiştirme politika ve söylemleri, milletin yarısını oluşturan siyasi muhalefete karşı illet, zillet gibi aşağılayıcı ifadeler kullanmalar, örtünmeyen kadınlara satılık-kiralık aşağılamaları vs… Bunlar ve buna benzer örnekleri milletimiz 7 /24 sürekli izliyor. İmam os*rsa cemaat s*çar diye bir halk deyişi vardı. İmamdan bu ifadeleri duyan, yandaş holiganlar da sosyal medyada , antisosyal medyada daha düzeysiz, çirkin düşmanlık söylemlerine katlayarak devam etmekteler. Bu söylem ve davranışlar aslında ceza hukumuza da girmiş olan MOBBING suçudur. İşleyen bir hukuk devletinde savcıların ve yargının devreye girmesi gerekir. Bunun için bağımsız ve tarafsız yargı olması gerekiyor. Türkiyenin beka sorununu KRİZ haline sokan en önemli ve tehlikeli etken bu siyasi tutum ve davranışlardır, siyasal mobbing dilidir.
- BOP projesinin bir uygulaması olan Suriye krizi Türkiye için bir beka sorunudur. Bu krizin en kestirme çözümü meşru Suriye hükümeti ile işbirliği yapmaktan geçiyor. Bölge dışı güçlerin etkinliklerini zayıflatacak, Suriye’de barış ve istikrarın sağlanmasını en kısa yoldan sağlayacak çözüm bu işbirliğidir. Ve Suriye’nin yeniden imar ve inşaında Türkiye’ye çok büyük ekonomik fırsatlar yaratacak çözüm de budur. Ancak iktidar sahipleri mezhepçi saplantıları nedeniyle bu işbirliğinden kaçmakta ve bu Beka Sorununu, Beka Krizi haline getirmektedirler.
- Hiç gündeme alınmayan beka sorunlarımızdan birisi de beklenen İstanbul Depremidir. İstanbul sosyo - ekonomik büyüklük olarak Türkiye nin yarısı demek. Üretim ve tüketim kaynaklarının yarısı neredeyse bu ildedir. Bir ülkenin tüm beşeri ve maddi kaynaklarının %50 sinin, ülke coğrafyasının % 1 i bile olmayan, üstelik deprem riski olan bir bölgeye yığılmasının akılla mantıkla izahı yok. Bu dengesiz, bozuk yerleşim tablosu, bilim – teknoloji -plan karşıtı, RANT ile yandaş zengin sınıf yaratma politikası ile,kendilerinin de itiraf ettikleri gibi şehre ihanet edenlerin eseridir. Bu ihanet aynı zamanda Türkiye’ye ihanettir.İstanbul bu yapısıyla tüm Türkiye ekonomisinin hem lokomotifi, hem kilit taşıdır. İstanbul ekonomisi çökerse Türkiye ekonomi de çöker.Önümüzdeki 15 saniye ile 15 yıl arasında beklenen İstanbul depremi aynı zamanda Türkiye nin ulusal güvenlik, beka (varolma – yokolma) sorunudur. Çeyrek asırdır İstanbul’u ihanetle yönetenler bu beka sorununu rant yağması uğruna görmezden gelmişler, gerekli önlem ve hazırlıkları yapmayarak BEKA KRİZİ haline getirmişlerdir.
- Türkiye’nin bölgesinde at oynatan küresel ve bölgesel güçlere karşı beka mücadelesine öncülük edecek, iyi yetişmiş politik, askeri, akademikkadrolara ihtiyacı var. 2017 başından itibaren yürürlüğe giren yeni müfredat programı çağın ihtiyaç ve gereklerine cevap verecek bir yenilenme, yenileşme maalesef değildir. Türkiyenin eğitim kalitesini 100 yıl önceki Cumhuriyet Devrimi’nin Tevhid-i Tedrisat programlarının da gerisine düşürmüştür. Bilimi, bilimsel düşünceyi, eleştirel aklı dışlayan ortaçağ dogmalarını kutsayan bu müfredat programları ile yetişen nesillerle muasır medeniyetler seviyesine erişilemez. Bölgesel güç, küresel güç olma hayalleri maceracı söylemler olmaktan öteye geçemez. Bu müfredat ile yetişen kurmay subaylar, diplomatlar, ABD’li, Rus, İngiliz, İsrail kurmay subayları ve diplomatları ile SATRANÇ , BRİÇ oynayamaz. Oynamaya kalktığı zaman da MAT olur veya BATAR. Tabii BATAN ve MAT olan onlarla birlikte Türkiye olacaktır. Bu eğitim müfredatı 15 Temmuz paşalarına Işık Evlerinde uygulanan müfredatla aynıdır. Bu müfredat ancak O paşalar kalitesinde paşa ve diplomat yetiştirir. Muhtemeldir ki bu müfredatın hazırlanmasında MEB’ndaki kripto FETÖ’cülerin ve Adnan Hoca’cıların etkisi ve ağırlığı egemen olmuş. Bu da Türkiye’yi beka mücadelesinde batıracak, mat edecek bir BEKA KRİZİ’dir.
İktidar sahipleri de , muhalefet sahipleri de soruna bir de bu açılardan bakarlarsa millet için daha faydalı olurlar.
İstanbul’u çeyrek asırdır, Türkiye’yi 17 yıldır yönetenler ülkeyi bu beka krizine sokmalarının muhasebesini yapmalılar, halka açıklamalılar. Beka mücadelesi içinde olan bir milletin en önemli ihtiyacı milli birlik ve dayanışmasının gücüdür. Milletin yarısını ötekileştirerek, muhalefete karşı mobbing uygulayarak milli birlik ve dayanışma duygularını aşındırmak, Türkiye’nin bekasını tehdit eden düşman güçlere hizmet eder.
Muhalefet sahipleri de AKP başkanının mobbing söylemlerine tepkisel cevaplar yetiştirme telaşından sıyrılıp nesnel gerçeklere, sorunlara ve çözümlere odaklanmalı, proaktif(1) düşünceler, söylemler ve davranışlar geliştirmelidir.
21.03.2019
AHMET AKKÜÇÜK
(1) :Proaktif kavramı için bu köşede yazdığımız “ İktidar olmak isteyen muhelaefet topluma pozitif enerji verebilmelidir-2” yazımıza bakınız.