En son şarkıcı Gülşen olayında ortaya çıktı ki ‘Siyasal İslam’ evrenin kara deliğinden daha büyük bir deliktir. Her geçen zaman yeni bir kâbusu üretiyor. Bundan daha kötüsü olamaz denilen bir anda yeni ve daha berbat bir olayı topluma dayatıyor. Oysa hem siyasal, hem ekonomik hem de kültürel kriz halkımızı bitirmek üzeredir. Ülke içeriden yabancıların, dışarından düşmanların istilası altındadır. Siyasal İslam tehlikeyi umursamıyor, üstüne tehlikeyi daha da büyütüyor.
Gülşen hem açıklamasında hem ifadesinde, arkadaş grubu arasında bu şekilde bir konuşma olduğunu belirtiyor. Konuşmanın içeriği yasakmış! ‘Arkadaş arasında’ olan konuşma kısmı kimsenin dikkatini çekmiyor.
Yahu arkadaşlar arasında insanlar neler neler konuşuyor! O özel konuşmalarınızın ortaya çıkmasını hayal edin, ülkede bir insan canlı olarak kalmaz. Kim kime neler diyor, neler! Ailesi, akrabaları, arkadaşları, rakipleri, düşmanları hakkında neler neler konuşuluyor...
İşin tuhafı, bilinmeyen ve önemsenmeyen yer; özel kişiler arsında konuşulanın hukukta yerinin neresi olduğudur! Konuşmanın içeriğine bir şey diyemeyiz; çirkindir. Kim ne konuşursa o kişinin karakteriyle ilgilidir. Bu laf bile haddini aşıyor. Toplumda çok iyi gözüken, en kontrolsüz zamanında ağza alınmayacak cümleler kuran insanlar had safhadadır. Onların o konuşmaları ortaya saçılsa ülke nüfusunda bebeklerden başka yaşayan kimse kalmaz.
Bu nedenle olayın kesinlikle çirkin, ortaya çıkaranın ve yayanın ise hem çirkin hem de ahlaksız olduğunu düşünüyorum.
Gülşen’in konuşmasında şahıs, kişi, kurum veya makam yoktur. Oysa şahıs, kişi, kurum veya makam açıkça belli olan, ismen hitap edilen insanlarımız var; onlara tehdit, hakaret, küfür yapanın dini camiadan olması aynı bir tuhaf durumdur! Şarkıcılara, sinemacılara, göstericilere neler neler söylediler! O küfürbazlar, adres belli hakaret ve tehdit yaparken neden hiçbir savcı harekete geçmedi?
Bir cami imamı hem camiyi, hem diyaneti hem de Müslüman mahallesini temsil ediyor. Son zamanlarda bu cami imamı ağza alınmayacak tehditlerini karşı mahalleden olan insanlara açıkça yapıyor. Bu imamın ölüm istediği insanlar bile var. Soytarı ve şaklaban eski bir belediye başkanı aleni dayak, tehdit ve ölüm cümlelerini isme hitaben kullanıyor. Bu çirkin kişiler için savcılığa şikâyetler de yapılıyor, fakat savcılar takipsizlik kararı veriyor. Gülşen cezaevine atıldı. Oysa hukuken şikâyet edecek adres yoktur. Toplum içinde o cümleleri sevmeyen de olabilir seven de olabilir. O zaman topluma hakaret olmaz. Bir kısmını aşağılama olur ki, bu kabul edilemez Fakat bunun için insanı cezaevine atmak bir mahalleye mesaj vermenin ötesinde, diğer mahalleye, ağzınızı açarsanız sizleri içeri atarım diyerek hukuku kırbaç olarak kullanmaktır.
Son zamanlarda konserler, gösteriler, etkinlikler yasaklanıyor. Kendileri eğlenmeyi bilmiyor, eğlenmek isteyen kitleyi bu haktan mahrum bırakıyorlar. Buna da dini değer diyorlar. O gençlerin kendi değerleri yok mu? Onların değerleri ne olacak?
Hepsinden önemlisi açıkça ve hedef göstererek “Sürtük, Çürük” ifadelerini kullana kişi özür dahi dilemedi. Üstelik gururla bunu savundu bile! Savcı mı?
Ülke, huzurlu yaşam ortamından gittikçe uzaklaşıyor. Umarım bu yanlıştan dönülür.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 25.08.2022 21:41:24 / Okunma = 13973