ABD Başkanı Biden, 2011’de Obama’nın Başkan Yardımcısı iken Türkiye’ye ilk ziyaretini yaptığında, yanında Ulusal Güvenlik Danışmanı Tony Blinken da vardı.
Gerek Biden gerek Blinken daha Türkiye’ye gelmeden, ajandalarında Ruhban Okulu’nun açılmasının olduğunu duyurdu. Biden, tam olarak şunları söyledi:
“Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasının geç kaldığını düşünüyoruz. Türkiye azınlık dinlerine karşı birçok yoldan büyük hoşgörü gösterdi. Okulun kapalı kalmaya devam etmesi bir anormallik ve Türkiye’nin uluslararası imajı üzerinde gereksiz bir işarettir. Başbakan Erdoğan’ın Ağustos ayında el konulmuş olan 162 gayrımüslim topluluğuna ait gayrımenkullerin iadesi ya da bu mallar için tazminat ödenmesi yönündeki önemli kararnamesini ise övgüyle karşılıyorum.”
Devlet Başkanı Gibi
Konumuz; Fener Rum Patrikhanesi ve Ruhban Okulu.
Lozan’a göre; Patrikhane, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir kurum. Başında ve Sen Sinod Meclisi’nde de Türk vatandaşı olanların bulunması zorunlu. Görevi ise sadece İstanbul’daki Rum azınlığın dini ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak.
Yine Lozan’a göre, azınlıkların istediği şekilde okul açması mümkün değil. Anayasa Mahkemesi’nin tüm özel okulların devlete bağlanması kararını almasının ardından Patrikhane, bu kurala uymamak için okulu kendiliğinden kapattı. Türkçesi şuydu: Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun dışında faaliyet göstermek istiyorlardı.
Lozan böyle diyor; ama başta ABD, tüm emperyalistler Patrikhane’nin “ekümenik” yani evrensel, yani 250 milyon Ortodoks’un başı olduğunu öne sürüp Ruhban Okulu’nun “bağımsız” bir şekilde açılmasını istiyor.
İşte Biden’ın 2011’deki ziyaretinde gündeme getirdiği mesele buydu.
Asla vazgeçmediler. Sadece Biden değil, tüm yönetimler her fırsatta bu konuyu Türkiye’nin önüne koydu; ülkemize gelen Amerikalılar, Patrikhane’ye uğramadan dönmedi.
Bu hatırlatmalardan sonra sadede gelelim.
Ankara “Büyükelçiler savaşı” verirken, ABD’de bambaşka bir “diplomatik skandal” yaşandı. Erdoğan’ın bir türlü görüşemediği Biden, “resmi davetli olarak” ABD’ye giden Fener Rum Patriği Bartholomeos ve heyetini Beyaz Saray’da ağırladı. Heyet, Dışişleri Bakanı Blinken’la da görüştü.
Ve medyamız, Lozan’ı hiç hatırlamaksızın, bu görüşmeleri gururla aktardı.
ABD ziyaretinden önce, ay başında Bartholomeos’un, AKP’nin “FETÖ projesi” dediği “Dinlerarası Diyalog” toplantısı için Vatikan’a gidip Papa’yla görüştüğünü kaydettikten sonra ayrıntılara geçelim.
Bilindiği gibi, Erdoğan 20 Eylül’de BM Zirvesi’ne katılmak için New York’a gitti. Erdoğan’ı sadece Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan ve diğer yetkililer karşıladı.
Ya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Bartholomeos’u havaalanında kimler karşıladı? “ABD Dışişleri Bakanlığı protokolüne” göre; “Kıbrıs Cumhuriyeti” dedikleri Rum kesiminin Washington Büyükelçisi Marios Lysiotis, Avustralya Büyükelçisi Arthur Sinodinos, Yunanistan Büyükelçisi Alexandra Papadopoulou ile Ukrayna Büyükelçisi Oksana Markarova. Bunlar dışında bir de asker vardı.
Ülkemizin vatandaşının kimler tarafından karşılandığını görüyor musunuz?
Gel de, “Washington Büyükelçimiz Murat Mercan niye karşılamadı?” diye sorma?!
Merak buyurmayın; Yunanistan Büyükelçisi’nin Bartholomeos’un onuruna, ziyaretinin ilk gününde verdiği yemeğe Mercan da katılıp onunla aynı masada oturdu. İki gün sonra da Mercan, Bartholomeos’u kahvaltıda ağırladı!..
Tabii Ki Yine Ruhban Okulu
Başka ayrıntılar da var.
Gerek açıklamalarda gerekse tüm konuşmalarda Patrikhane’nin “ekümenikliği” vurgulandı… İstanbul için “Konstantinopol” denildi.
Ve elbette ki; “Biden ile Kutsal Ekümenik Patriğin onlarca yıldır dost ve ortak olduğu”, “ABD’nin dini özgürlükleri savunmaya bağlı olduğu” belirtilip, “Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasının, Biden yönetimi için öncelik olmaya devam ettiği” vurgulandı.
Ankara, “büyükelçilerle savaştan” zaferle çıkmanın sevincini yaşarken keyif kaçırmak gibi olacak; ama Lozan’ın, gözümüzün içine baka baka çiğnendiği ortada.
İki soru:
Patrikhane’nin bağlı olduğu Fatih Kaymakamlığı veya onun da bağlı olduğu, ABD’ye karşı mangalda kül bırakmayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu uyuyor mu?
Sessizliğin sebebi; Bartholomeos’un ziyaretinin, Erdoğan-Biden ilişkisine katkı sağlayacağı düşüncesi ise, gerçekte ülkemiz için ne kadar götürüsü olduğu ve daha da olacağı görülmüyor mu?