Aklını kiraya verenleri bu yazının dışında tutuyorum. Sabit fikirli kişileri bu yazının dışında tutuyorum. Fanatik ve saplantılı kişi saplantılı düşünenleri bu yazının dışında tutuyorum. Elbette geriye çok az insan kalıyor.
Ülke bu aşamaya nasıl geldi?
20 yıldır, sinsice faaliyet yürüten Siyasal
İslam, sadece eğitimde dincileşmeyi değil, toplumu da dincileşmeye zorladı;
büyük oranda da başardı.
Toplum özellikle dini değerler üzerinden
psikolojik baskıya maruz bırakıldı. Şu an İmam Hatip Okullarında okuyan hiçbir
öğrenci imam olmayı düşünmüyor; o zaman neden İmam Hatip Okulu’nda okudu? Bu
durum sadece dini değerleri öğrenmesi için diyerek geçiştirilebilir mi?
Bir eğitim kurumunda eskiden ve birçok ülkede
Ahlâk ve Dini değer eğitimi
tek bir kitap ve tek bir ders idi. Şu an Değerler eğitimi, Din eğitimi, Ahlâk eğitimi gibi çoğaltılarak
verilen ders sayılarının çokluğu dikkat çekiyor.
Burada asıl amaç: İmam Hatip kökenlilere devlet
kadrolarında iş sahası açmaktır. Çünkü dini eğitim türü çok olursa o kadar
alanda din öğretmenine ihtiyaç olacaktır. Bu yetmedi. Bir de tüm okullara yazın
din eğitimi dersi verilmesi zorunluluğu getirildi.
Bu girişten sonra şu sorular aklımıza geliyor:
Ülkede, üretime hiç katkısı olamayan ve sadece
insanlar ölünce, öbür dünyada mutlu olsunlar diye faaliyet yürüten 140.000
civarı resmi personel sayısı olan Diyanet neden var?
Türkiye’de, Örgün eğitimde 2021-2022 eğitim öğretim yılında 56 bin 200'ü
resmî okul, 14 bin 179'u özel okul ve 4'ü açık öğretim okulu olmak üzere toplam 70 bin 383 okul, her bir okulda en az bir din kültürü öğretmeni
olduğu varsayalım. Bu kadar öğretmene neden gerek var?
Türkiye de; resmi
verilere göre, 2021 itibarıyla ise
sayıları 19 bin 503'e ulaşan Kuran kursu var. Her kuran kursunda en az iki öğretmen olduğu
varsayılırsa, bir de sorumlu müdür olduğu varsayılırsa, yaklaşık 60.000 din kültürü
öğretmenine neden gerek var?
Türkiye de; son
verilere göre, toplam cami sayısı 89.817, neden bu kadar çok camiye ihtiyaç var? Her camide en az bir imam olduğunu varsayalım.
Şimdi bu sayıları
alt alta yazalım:
Ortalama ve
maliyetler dâhil maaş ile:
Diyanet Personeli |
140.000 * 20.000 |
2.800.000.000 TL |
Cami Personeli |
90.000 * 20.000 |
1.800.000.000 TL |
Kuran Kursu Personeli |
60.000 * 20.000 |
1.200.000.000
TL |
Okul Din Öğretmeni Sayısı |
70.000 * 20.000 |
1.400.000.000
TL |
|
|
|
Aylık Cami Gideri |
90.000 * 2.500 |
225.000.000 TL |
Aylık Okul Gideri(Din Öğretmeni için) |
70.000 * 4.500 |
315.000.000 TL |
Kuran Kursu Maliyeti (Vergiler dâhil) |
60.000 * 12.000 |
720.000.000 TL |
Diyanet Gideri, Kişi başı vergileri dâhil |
140.000 * 8.000 |
1.120.000.000
TL |
Aylık Din işleri için harcanan tutar: 9,580.000.000TL maliyet
Yıllık Din işleri için harcanan tutar: 114,960.000.000TL maliyet
Erdoğan Dönemi (Ortalama) harcanan tutar:
2,414,160.000.000TL maliyet
(Bu tutarlara
ortalama denmesinin sebebi, enflasyon, kayıp, kaçak vs. hesaplanmaması ve düz
mantık anlaşılması içindir)
Yazı ile telaffuz edersek: İKİ TRİLYON, DÖRYÜZONDÖRT MİLYAR,
YÜZALMIİ MİLYON
Türkiye’deki borsa şirketlerinin değeri: İKİ TRİLYON, ÜÇYÜZKIRK MİYAR
Bu hesaplamalara yapılan cami, din propaganda
araçları, yurt dışı cami ve diyanet personel maliyeti dâhil değildir.
Bizim bu basit hesabımızı dünya ülkeleri,
rakipler, istemezler bilmiyor mu?
Ruha(Maneviyata) trilyon gömen bir ülke, maddeye
(Bilime) ilgi göstermiyorsa, üretim ve teknoloji, bilim, buluş, marka, patent,
tescil bu ülkede olur mu? Ülkede üretim olmayacaksa devlet güçlü olur mu? İmkânı yoktur!
Şimdi anladınız mı?
Bu ülkenin ekonomisi düzelmez.
Şu an tüm okullara Din Öğretmeni görevlendiriliyor. Onun yerine bilim insanları görevlendirilse, bu bilimle eğitilen çocuklar büyüse, toplumun ferdi olsa, ancak o zaman kendimize geliriz. Bu durumda en iyi ihtimal ve en yakında olasılıkla otuz(30) yıl sonra bu ülke ancak düzelir. Demek ki, şu an AKP ve siyasal ve yayılmacı İslamcı zihniyet iktidardayken, buna da olasılık yoktur.
O zaman kesinlikle şunu söyleyebiliriz?
Bu ülkenin ekonomisi düzelmez.
Faiz düşmez.
Enflasyon inmez.
Döviz düşmez.
Ekonominin başına şimşek değil, çakmak gelse de
durum budur.
Bu yazıda ülkedeki kara deliğin sadece bir boyutu anlatıldı. İhale ve yandaş soygunu ayrı; yol, köprü soygunu ayrı; zevki sefa inşaat soygunu ayrı ele alınabilir.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 10.06.2023 10:42:35 / Okunma = 135817