Son günlerde tüm medya kuruluşları haber yaptı; bazıları övünerek, bazıları propaganda olarak, bazıları da kızarak…
Erdoğan Cemevi ziyaret etti.
Yaşanan anormal durumları başta yazalım.
Erdoğan gidince Cemevinde resimler kaldırıldı, fakat o resimlerin yerine başka resimle kondu. Demek ki asıl mesele arkada resimlerin olması değil, kimin resimlerinin olduğuydu. Bir ülke yöneten, yönettiği ülkenin kurtarıcısının resmine düşman olabilir mi? Diyelim ki o resme düşman değil, diğer resim Hz. Ali resmiydi. İslami açıdan Hz Ali resmi çizmek günah değildi. Kaldırılan resmin yerine konan resim ise Arapça içerikliydi!
Başka bir anormallik daha…
Cemevinde Atatürk resminin olması. Neden? Bunu, az bilgimle ben anlayamıyorum, derin bir anlamı varsa, orasını bilemem.
Alevilerin anormal sayılacak bir isteği var:
Türkiye’de Cemevi devlet tarafından resmen tanınsın, Diyanet’e ayrılan bütçe gibi Cemevine de bütçe ayrılsın, Cemevi dedelerine maaş bağlansın, giderini devlet karşılasın…
Cemevlerinin giderini devletin karşılaması mantıklı ve haklı bir istektir. Fakat dedelere maaş nasıl, hangi kanunla, hangi sıfatla ve hangi dereceden bağlanacak? Dede olan kişinin devlet memuru olabilmesi için konuyla ilgi okuldan mezun olması gerekir. Demek ki asıl ve derhal başlanılması gereken yer Alevilik ile ilgili bir eğitim sisteminin olmasıdır. O eğitim okulundan mezun olanlar Cemevine dede olmalıdır. O zaman maaş olabilir.
Devlet Cemevini resmen tanısın… Vicdanen haklı bir istektir. Fakat imkânı mümkün değildir. O zaman aslen Türk olan, Türk vatandaşı olanların kurduğu orijinal Türk Hıristiyan kilisesi de devlet tarafından resmen tanınmalıdır. Kilise işin içine girince diğer kiliseler de istekte bulunacaktır. Türk Yahudilerinin kurduğu Sinagoglar da resmen tanınmalıdır. Kendini ayrı bir mezhep olarak gören, son Arap göçü(Bana göre istilası) sonucu sayıları artan Vahabi mezhebi de devlet tarafından resmi tanınma isteyecektir. Bir süre sonra bu işler içinden çıkılmaz hale gelecektir. Azımsanmayacak kadar fazla ses yükselecek: Diyanet imamlara maaş vermesin şeklinde. Sahi, Diyanet, doksan beş bin cami imanına ve yardımcısına neden maaş verir? Bu imamların ülke ekonomisine katkısı nedir? Bu kadar fazla camiyi isteyen büyük bir dindar kitlemiz varsa camilerin imamlarının maşalarını halkımız ve cami cemaati ödesin. Böylece herkes camiye daha çok sahip çıkacaktır. Aynı zamanda devletin kara delik denilen bütçe açığı azalacaktır.
Bunlar, ülke içindeki büyük ve çözülmesi zor sorunlardır.
Bir de Alevi ve Sünni mezhep peşinde koşanların kendi iç yanlışları var.
Tüm tarihçiler artık kabul ediyor ki Türk geçmiş tarihinde en büyük soykırımı Kuteybe denilen kötü kişi Türklere(Türkmenlere) uygulamıştır. Türkmenleri diri diri bacaklarından ikiye ayırıp, ağaca asmış, kadınları, kızları cariye olarak alıp, Arabistan’a götürmüştür, orada köle olarak satmış veya cariye olarak kullanmıştır. En aşağı Yüz Bin Türk katledilmiştir. Çok daha fazlası da cariye, köle yapılmıştır. Araplar bu savaşlar için Hadis değerinde özel fetva çıkarmış, Türklere Mevali demiştir. Mevali; Türklerin malı, karısı, kızı her Araba helal, anlamındadır.
Fakat Şiilikten ayrı olduğunu, Türklere(Türkmenlere) ait bir mezhep olduğunu söylen Alevi cemaati Cemevi’ne Atatürk, Hacı Bektaş-i Veli resmini asıyor ama yanına bir de Hz Ali resmini asıyor. Hz Hüseyin için matem günleri ve yası tutuyor.
Matem…
Olabilir, saygı duyuyorum. Peki kimdir Hz Hüseyin? Hz Ali’nin oğlu.
Hz. Ali Kim?
Hz. Muhammed’in damadıdır.
Hepsi Arap!
Sünni temsile bakınca… Ömer, Osman, Ebubekir vs.
Hepsi de Arap.
İki mezhep bir araya gelemiyor, iki mezhep birbirini sevmiyor ama ikisi de Arap insanlar için mücadele veriyor. Atatürk bunun neresinde? Arap harflerini kaldıran, Türk Milletini kendi özüne döndüren Atatürk ile Arap kültürü bir araya gelebilir mi? Fakat Cemevinde geliyor.
Bu işte bir gariplik yok mu?