Önce, bizim gibi olan ve Cumhuriyetin aydınlık tarafında yaşamak isteyen insanların temel ilkesinden bahsedeyim. Mustafa Kemal Atatürk’ün hangi amaçla söylerse söylesin, içinde bulunduğumuz duruma ışık tutan ifadesine sarılmalıyız: “Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır!”
Gerçekten de şu
an söz konusu olan vatan mı?
Bunun için ülkenin
önemli bir kesimi kendini bilmiş gösterir ama kesinlikle çok azı bilir; İhvan
düşüncesini, hedefi ve ruhunu bilmeden bu konuda yeterince fikir yürütmek
zordur. İhvan düşüncesi, kapıdan içeri gülerek girer. Bin Beş Yüz Yıldır bu
şekildedir. Fakat İhvan temsilcileri, gülerek girdikleri kapıdan dışarı hiçbir
vakit gülerek çıkmamışlardır.
İkinci bir
konu: Biz Abdülhamid denilen çapsız baskıcı kişinin yaşamında olduğunu okuduk:
Osmanlının tüm borcundan daha fazla kişisel serveti vardı, bu servet Avrupa Yahudi
bankalarında durmaktaydı, o esnada Avrupa ülkeleri de Osmanlı’dan borcunu
tahsil etmek için Duyunu Umumiye kurup/kurdurup, başına geçtiler. Vatan ve millet
sevgisi olan servetini halkı ve ülkesi için harcardı! Oysa Abdülhamid bunu
yapmadı, üstelik de kendisi ölünce o para buharlaştı(Sanırım!)
Kurtuluş savası
zamanını da okuduk. Dinci ve kinci insanlarımız İngiliz ve Yunan taraftarı
olup, “Bir avuç eşkıya! “diye tarif ettikleri Atatürk ve arkadaşları için yöneticilerin
çıkardığı ölüm fermanını elde ele dolaştırıyorlardı. Kendi canları ve varlıkları
İngiliz’e emanetti.
Cumhuriyet
dönemi dinci ve kinci, Cumhuriyet ve Laiklik düşmanı tarikatların tamamına
yakınının parası ağırlıklı olarak İngiliz ve ABD bankalarında tutulmaktadır. Türkiye’ye
getirmek istedikleri şeriat rejimi için şeriat ülkesine gitmek yerine kâfir
diye hitap ettikleri Hristiyan ülkesinde hayata tutunmaktadırlar.
Bu durumda şunlar
net bilinmektedir: Dinci ve kinci dedikleri İhvan kesinlikle bu ülkeyi
dağıtmadan gitmez! Umarım yanılırım ama Esat, Suriye için ne yaptı ise, Taliban,
Afganistan için ne yaptı ise, Molla, İran için ne yaptı ise ülkemizdeki kafa da
aynısını yapacaktır.
Durum hiç iç
açıcı değildir.
Bunu görmez mi
Muharrem İnce?
Küçük çıkar,
basit düşünce seviyesi baskın ego ile birleşti. Muharrem İnce seçimi mahvetmektedir ve
İhvan zihniyetinin kalıcılığına hizmet etmektedir.
Ecevit de zamanında
bölen oldu ve Ankara’da ne olduğu bilinmez kişiye belediye başkanlığını hediye
etti. Ecevit sayesinde İstanbul’da ise maalesef İhvan yönetime geçti. Ecevit aydın
geçinen ama egosuna sahip olamayan, aydınlık
düşmanı bir siyasetçi olarak tarihe geçti. Şimdi aynısını Muharrem İnce yapmaktadır.
Muharrem İnce’nin
oy oranı çok mu fazla?
Hayır!
Fakat kararsız
seçmen üzerinde etkisi çok büyük olacaktır.
Bunu kendisi de
bilmektedir.
Eğer inadından
vazgeçmez ise Muharrem İnce, ileride adı
ülke için hiç iyi anılmayacaklar listesine yazılacaktır.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 8.04.2023 11:24:49 / Okunma = 107609