Gezi olaylarının başından bu yana olayların içerisinde olanlar bilir. Sosyal medyadan gelen bir seslenişle gönüllü, istekli ve arzulu bir kalabalık kendiliğinden Taksim’de toplandı.
Erdoğan’ın adamlarının korkutma ile, şantaj ile, para ile toplamaya çalıştığı kalabalık bir yanda dururken, cebinden para vererek akbil alan veya bütün engellemelere rağmen Taksim’e çıkan bu insanlar dünyanın en güçlü hükümetidir. Bunu şimdilik Erdoğan hükümeti anlamadı. Erdoğan’ın anlamama sebeplerini, Gezi olaylarına katılanlar farklı algıladı. Ben bu algıları topladım. 3 gruba ayırdım.
KİNDAR: Protestonun ağaç için çıktığını sanarak küçümseyenler, neredeyse bir yıldan bu yana sosyal medyadaki içten içe yaşanan fokur fokur kaynamayı göremedi. Erdoğan’ın; “Kindar ve Dindar Nesil İstiyorum” cümlesi şu an çok sayıda insanın beyninden çıkmayacak kadar derin izler bırakmış. Adeta, herkes geleceklerini düşünemiyorlar bile. Hiçbir genç uzun vadeli plan yapamıyor.
KİBİR: Bir avuç çapulcu,iki sarhoş veya tencere tava kelimeleri, bu gençlerin Erdoğan hakkındaki inceden var olan şüphelerini tamamen pekiştirdi ve herkes artık kesin olarak bir şeye inanıyor: “Erdoğan tamamen kendini özel yaratılmış biri olarak görüyor. Oysa, hani eşittik! “diyorlar. Erdoğan’ın, bir oy alma sonucu başbakan seçilmesi kendisini halktan üstün yapmaz. Sadece ona, belirli bir dönem için verilmiş görevdir o seçilme. Gençler bu şekilde düşünüyor. Kısacası, başbakan olması, hizmet edecek bir devlet memuru olması gibi bir şey olarak algılanıyor. Ama yüzlerce korumayla gezen, bir eli yağda, bir eli balda, yedi sülalesi, eniştesi, çocukları parasal zenginlik içinde yüzen, gemiciklerin holding olduğu bir Erdoğan figürü bir türlü bu gençler tarafından kabul görmüyor, Erdoğan da bu durumu anlamıyor, anlamaya da çalışmıyor bile.
KAPRİS: Sosyal medyanın ve iletişimin aydın, okumuş ve zeki insanlar tarafından çok süratli kullanılması sonucu örnek siyasetçi, berbat siyasetçi karşılaştırmaları çok yapılmaya başlanmıştı. Hiçbir siyasetçi bu durumu göremedi. “Şu ülkenin başbakanı görevine bisikletle gidiyor!” mesajı, birkaç dakikada milyonlara ulaşıyordu. Karşısında ise, halkla hiç görüşmeyen ve sadece icraatin içinden programıyla halkım, ümmetim, vatandaşım gibi kelimeleri duyan bu yeni genç nesil, olayın tamamen kaprise doğru kaydığını gördü. O lüks koruma arabalarının arkasından bakmadı bile; Kirmen eğiren boş kalabalık hariç.
Gelinen nokta: Şu an hiçbir yabancı ülke Erdoğan’a randevu vermiyor. Hiçbir yabancı devlet adamı ülkemize de gelmiyor. ABD ve AB ile ilişkiler kötü oldu. Erdoğan ülke içine hapsoldu ve aynen ESAD’ın kaderi gibi oldu kaderi. E, şimdi ne olacak diyenlere söylüyorum: Esad ne olacaksa Erdoğan da o olacak gibi gözüküyor.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 23.06.2013 00:00:00 / Okunma = 3235