Sürekli kaybeden tarafta olmak CHP kitlesinde kader olarak görülmektedir. Bu durumu kabullenen kitle, büyük seçimi değil de, ara seçimi, küçük seçimi kazanınca dünyanın en büyük başarısını göstermiş gibi seviniyor.
17 senedir AKP iktidarı ülkeyi yönetiyor, tam17 senedir CHP oyu %22 üstüne çıkmıyor. Nüfus artarsa da çıkmıyor, artmazsa da çıkmıyor; bazen çok aşağı iniyor, bir sonraki seçimde geri %22 olunca parti yöneticileri “bakın oyumuzu artırdık” diyerek CHP seçmenlerini kandırıyor. Şu ana kadar ülkede en çok ve en çabuk kandırılan kitle CHP seçmenidir. Fakat aynı CHP seçmeni AKP kitlesinin kandırıldığını dile getiredurur.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP yönetimi berbat bir sınav verdi ancak hesap vermedi. Pişkince koltuklarına oturup, yeni seçime hazırlanmakla yine CHP seçmenini kandırdılar.
CHP seçmenini en son Kaftancıoğlu kandırdı.
İmamoğlu gibi dürüst bir adayın Kaftancıoğlu hiç CHP’de olmasa bile, CHP il başkanı olmasa bile seçimi kazanacağı kesindi. Fakat sihirli bir güç sanki seçimi Kaftancıoğlu kazanmış gibi babası Kaftancıoğlu’nun ne kadar iyi bir insan olduğunu, onun evladının da iyi olduğunu delillendirdiler. Oysa ne babalar biliyoruz, kendisi evliya evladı hain veya ne evlatlar biliyoruz kendisi mafya, babası evliya. Bu nedenle babadan evlada geçen güzel ahlak tekerlemesiyle CHP seçmeni bir defa daha kandırdı. Ta ki, bir TV programında Kaftancıoğlu, PKK’lı Terörist olduğu kesin olan 3 kadının öldürülmesinde devleti suçlar nitelikte konuşmasına kadar...
Ben, Kaftancıoğlu’nun bir konuşmasında “CHP İl Başkanıyım, partimin neferiyim!” gibi konuşmasına denk gelmiştim. O anda beynimde “Hazirancı” olduğun düşüncesi hep dururken, ben yanılıyor olabilirim, Kaftancıoğlu iyi bir Kemalist, iyi bir CHP neferi, iyi bir 6 okçu olabilir, diyerek kendimi suçlamıştım.
Oysa seçimi kazanan İmamoğlu, kazandıranlar da İyi Parti seçmeniydi. Çünkü, onların desteği olmadan CHP’nin %22 oyu üstüne İmamoğlu karizması biraz daha ekler, ama orada kalırdı. Bu seçimin kazanılmasında ne Kılıçtaroğlu’nun ne de Kaftancıoğlu’nun önemli sayılacak bir katkısı olmamıştır.
Madem bir partinin ve bir ittifakın ortak hareketiyle bir sorumluluk altına girdin, bu ittifak devam ettiği sürece, ki içinde bulunduğumuz durumda ittifak zorunlu olarak devam ediyor, o zaman konuşmalarına dikkat edeceksin.
Kaftancıoğlu, bir vatanseverin en nefret ettiği cümleyi, bulunduğu makamı kullanarak resmen bize zorla kakalamaya çalıştı: Açılım! Biz açılımı saçılım olarak biliriz.
Bu yetmedi, ardından öldürülen, PKK’lı olduğu kesin olan kadınlar için “öyle öldürülmesini” fena eleştirdi. Oysa söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır ve Teröristin karşısında söz konusu olan da vatan olur.
O öldürülenler hırsız, mafya veya benzeri suçtan öldürülmedi, terörist olduğu için, devletin güvenlik güçleri öldürdü(Ortamdaki iddia bu şekildedir. Bu iddianın doğru olduğuna inanıyorum) Kaftancığolu’nun konuşmasını en çok seven ABD uşakları, ABD’nin Ladin’i uçaktan atarak köpek balıklarına yem ettiğini unuturlar.
Şairimiz yazmış: Ne çok hainimiz var! diye.
Bundan sonra Kaftancıoğlu orada olduğu sürece, 10 seçim kaybetmiş Kılıçtaroğlu’nun partiye verdiği zarara bir de bu fikirler eklenecek ve ilk seçimde CHP oyu %22’yi bile bulmayacaktır.
Sorumlu olmak demek, geldiği makamı hazmetmek demektir.
Kaftancıoğlu bu sorumluluğu en faza iki ay taşıdı, bitti. Bundan sonraki ilk seçimde HDP eş başkanı olmasını tavsiye ederim.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 24.07.2019 00:00:00 / Okunma = 3381