Çok merak ediyorum, Freud günümüzde yaşasaydı ve sosyal medyayı kullansaydı, bu insanların yazdıklarını okuyunca ne yapardı?!
Bir insan düşünün! Aynı cümleyi kullanarak paylaşan farklı kişilerden, yani soytarı veya görüngü veya saçma insanlardan birinin paylaşımını beğeniyor, birinin paylaşımını eleştiriyor, birinin paylaşımını da başkaları okusun diye paylaşıyor. Neden?
Bir insan üç ayrı karakterli olabilir mi? Bu durum yalnızca kişilik bozukluğu ile açıklanabilir mi? Cahillikle açıklanabilir mi? Bazı okumuş, hatta okunması için kitap yazmış, trol(bana göre soytarı) hesapların sahipleri bile bunu yapıyor.
Son zamanların ünlü “soytarı” hesaplarına bakınca şunları görüyoruz:
Örneğin, Melih Gökçek sormuş:”Türkiye’nin En Seri Yalancısı Kim?”
Bu demeç elbette aptalca! Fakat burada benim dikkatimi çeken şu: Bu paylaşım, 1.200 beğeni almış. 169 hesap tarafından paylaşılmış. Fakat, 2.200 eleştiri ve linç cevap almış. Eleştirilerin altına ise ağırlıklı “Türkiye’nin En Seri Yalancısı Kim? SENSİN veya SEN VE BURHAN KUZU” yazıları yazılmış.
Yazdığı yazıyı paylaştıktan sonra, bu yazıya gelen cevapları hiç okumuyor mu Melih Gökçek? Bir insan bu kadar meraksız olur mu? Okuyorsa, bir insan bu kadar gurursuz olur mu? Ya da, bir insan bu kadar “çaresiz” olur mu?
Aynısı Fatih Tezcan denilen “Keşke Yunan Galip Gelseydi” diyen soytarının talebesi için de geçerli, Burhan Kuzu, Yeliz, Tayyar(e), Damat, Soylu(?), Binali için de geçerli… Hatta, RTE hesabına bile yurt dışında yaşayanlar benzer cevapları yazıyor; yurtiçi insanlarımız Silivri korkusuyla hiçbir şey yazamıyor!
Müslüman mahallesinde salyangoz satan Muhafazakârların bu “yüzsüz” tavırları bizleri nereye götürüyor?
Bir de karşı cepheye bakalım: Fatih Portakal, İmamoğlu videosunu izlediğini, İmamoğlu’nun vali için “İT” dediğini kulaklarıyla duyduğunu söyledi.
Bunca yıllık televizyoncu olan bir Ana Haber Sunucusu bu kadar basit bir tuzağa düşer mi? Günümüzde bir makam sahibi, orijinal ve ham ses ve video kaydına erişmeden kendisine ulaşan montaj videolar veya resimler için fikrini açıkça beyan edecek kadar saf veya iğrenç olabilir mi? ‘İğrenç’ kısmını bile isteyerek yaptıysa! diyerek yazdım. Şayet, bilmeden yaptıysa, bu kadar saflık ile o kanalın haberlerini bunca yıldır nasıl sundu?
Portakal’a yapılan eleştirilere gelince: İmamoğlu’nun ev arkadaşı olan birinin AKP ajanı olduğundan, hain olduğundan, proje olduğundan bahsedilenler inanılmaz derecede fazlaydı!
Demek ki, asıl mesele sosyal medya yazılarını yazan veya okuyan halkın bilgi – kültür seviyesi değil. Çünkü, farklılık ve anlamsızlık, anlamlılık hem muhafazakâr hem de karşı mahallede gırla gidiyor.
Bunlara bakarak, toplumun damarlarına kadar sirayet eden bu seviyesizliği kim yaptı sorusunun cevabını bulmak kolay. Gökçek, Portakal, Kuzu, Tezcan … Sayı çoğaltılabilir. Bu tür insanlar geldikleri yeri zorla veya dümenle elde etmişler ki, hazmedemiyorlar, yeni toplum düzenine ayak uyduramıyorlar, bu nedenle de onlara göre linç, bana göre hak ettikleri çukura düşme davranışıyla karşılaşıyorlar.
Aslında toplum, kendi hassasiyetine uyan, erdemi bariz görülen, bilgisi üst seviyede olan öncü veya makam sahibi bir kişilik arıyor. Şimdilik her kesimin çoğunluğunun beğenisi kazanmış İmamoğlu bu kritere uyuyor.
Son söz: Kişiliksiz olan toplum değil, topluma hak etmeden önder veya lider olmaya çalışan insanlardır
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 15.06.2019 00:00:00 / Okunma = 780