Bu hainlerin vereceği zararı en aza indirmek isteyen zamanın yönetimi, halkın ‘Gerçek Dini’ gerçek ve bilimsel, doğru kaynaktan ve doğru yoldan öğrenmesi için İmam Hatip Okulları açtı. Bu okulların açılma amacı; halka namaz ve ibadet kılavuzluğu yapan aydın imam yetiştirmekti.
Bu masumane plana ilk olarak Menderes saldırdı; din, tarikat, medrese, şeyh yuvalarını seçimde zemin olarak kullanmaya kalkınca, pusuda bekleyen hain düşünce yeşermeye başladı.
Sonrasını herkes biliyor. Şu an Fetö denilen hain çetenin temelleri yıllar öncesinden atıldı. Ayrıca, ülkedeki diğer tarikat yuvaları finansal olarak çok fazla güçlendiler. Bir kısmı yurt dışından açık destek almaya bile başladı.
AKP iktidarı, bilimsel yoldan ülkede düzen değiştiremeyeceğini biliyordu; zira bilimsel kapasitesi yoktu. Bunun yerine mevcut tarikat yuvalarını kullanmak istedi; bazı tarikat liderlerinin dizinin dibinde zikir çekildi. Bu durum da yeterli gelmedi. Zira, alttan yukarı doğru sorgulayan bir gençlik geliyordu, bu gençliğin beyinlerini esir alacak bir düzen getirmek lazımdı!
Eskilerden herkes bilir; şeyler, tarikat, cemaat yuvaları İmam Hatip okullarından çıkanları dini yönden zayıf, hain hata dine zarar veriyor diye hayıflarlardı. Fakat, son çare olarak ve tabi hedefe ulaşmak için bu okulların da kullanılması lazımdı… İşte nu nedenle çok sayıda yeni İmam Hatip Okulları açıldı. Bu okullar AKP’nin iktidarını güçlendirmede büyük etki edince, var olan okulların da bir kısmını zorla İmam Hatip Okulu yaptılar. Baktılar bu okulların faydası müthiş, İmam Hatip zihniyetini “Anaokullarına” kadar indirdiler. Şimdi AKP nin gündeminde, tüm anaokullarının din eğitimi veren Kuran Kursu okulları olarak faaliyet göstermesini sağlamak var. Akp, iktidarda kalmak için bunu yapar! Fakat, toplum ve içinde bulunduğumuz çağ buna izin verir mi? AKP iktidarının ana sorunlarından ve ana korkularından birisi burası oldu:
Dindar ve kindar nesil yetiştirdiler ama aç, işsiz.
Devletin kaynağını seferber ettiler ama kaynak bitti.
Özel fabrikaları anlaşmalı kendi yandaşlarına sattılar, işsiz kalanları memur yapacaklarını söylediler, fakat bütçe yok.
Şu an ip ayağına dolanan AKP iktidarı, bu durumu ve sorunu bildiği halde suçlu olarak dış mihrak, hain gibi bahaneler üretiyor.
Buradan sonrası korkunç!:
Bu işsiz, dindar, kindar ve “Fetö nün Altın Nesli” bu ülkeyi nereye sürükler?
Bir de, kapasitesiz iktidar, devasa bir güçle savaşıyor: Her yıl 10 milyar para harcıyor bu devasa güçle savaşmak için. Bu devasa güç “İletişim”, devasa bütçe de Diyanet bütçesi. Sonuç: Fiyasko! En basit örneği şu oldu: Diyanet İşleri Başkanı “Ramazan Bayramı diyelim, Şeker Bayramı demeyelim” diye bir mesaj yazdı, tarihte görülmemiş bir tepki aldı; saygın olması gereken kurumun, saygın olması gereken başkanının saygınlığı sıfır bile değildi. Abartısız söylemek gerekirse, batmış bir saygınlık vardı; ben o başkanın yerinde olsam, kendimi tarihten silerdim!
Bu durum; AKP İktidar çevrelerinin iktidarda kalmak için İslam’ı, eğitimle, öğretimle, propagandayla kullandıkça karşı cephe örgütlü tepki vermeye başladı. Elbette sorgulamaya da başladı. Bütün bu yazdıklarımın ana çekirdeği basit bir cümle: Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş bir Tweet attı, ona “Ayetle” gerçek dinin o olmadığını yazan ve sorgulayan insan sayısı o kadar fazlaydı ki, dinden sorumlu olan kişinin dini bilmediğini düşünen bir devasa güç vardı!
Ok yaydan çıktı. AKP ülkeyi baskıyla dinsiz hale getiriyor; bu durumun sonucu ülkede İmam Hatip Okulu öğrencileri okurken ses çıkaramasa, mecbur kalsa bile, mezun olduktan sonra Cami kapısına uğramaz olacaktır. Bu gençlik “vatansever” ise iktidar için, “vatan sevmez” ise hem iktidar hem de bizler için çok büyük tehlikedir.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 9.06.2019 00:00:00 / Okunma = 989