KURTULUŞ SAVAŞI 19 MAYIS 1919 DA MI BAŞLADI?
Kurtuluş Savaşı, herhalde birkaç yüzyıllık Türkiye tarihinin en önemli dönemi sayılmalıdır. Aradan yaklaşık yüz yıl geçtiği halde, belki başka büyük marifetler ortaya koyamadığımız için haklı olarak Kurtuluş Savaşımızla övünürüz. Bu savaşa katılanları rahmetle anar, gazileri ise minnetlerimizi ifade ederiz.
Kurtuluş Savaşı sırasında bozgunculuk yapanlar, düşman saflarda yer alanlar, Kuvayı Milliye’ye karşı çıkanlar bundan utanç duyarlar.
Bu savaşın başkomutanı Mustafa Kemal Paşa’nın adı Kurtuluş Savaşı ile bütünleşmiştir. Kurtuluş Savaşı deyince akla ilk o gelir. Fakat bu savaşı başlatanın Mustafa Kemal Paşa olmadığını da teslim etmek gerekir. Mustafa Kemal Paşa’nın bu gerçeğin bilinmesinden zarar göreceğini düşünmek yanlıştır. yanlış bilgiler tarih kitabının içine sığmaz.
KURTULUŞ SAVAŞ NE ZAMAN BAŞLADI?
Türk Kurtuluş Savaşı’nı 1912 Balkan Savaşıyla başlatıp 1922’de İzmir’in alınışıyla bitiren ve bu nedenle on yıl sürdüğünü yazanlar vardır. Ancak Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nın nedenleri, kadroları, müttefikleri ve sonuçları birbirinden çok farklıdır. Örneğin Birinci Dünya Savaşı bir Kurtuluş Savaşı değil, Almanların zoru ve emrivakisiyle girilmiş, emperyalizmin dünyayı yeniden paylaşma savaşıydı. Büyük insan kayıplarına neden olan Çanakkale Savunması dışında milletin belleğinde olumlu anılar bırakmamıştır. Kurtuluş Savaşı ise milletin kendiliğinden ileri atıldığı bütünüyle meşru bir vatanı kurtarma savaşıdır.
Kurtuluş Savaşı, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919’da mı başlamıştır? Eğer savaştan kasıt, silahlı bir vuruşma ise bu zaten doğru değildir. Kurtuluş Savaşı’nı, bu konu ile ilgili kitaplarımda esas aldığım gibi, Mondros Ateşkes Anlaşması’nın ertesi günü başlatmak yerinde olur. Bu tarihle Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığı tarih arasında 6.5 ay vardır. Bu süre içinde bölgelerin haklarını savunmak için Müdafaai Hukuk Cemiyetleri kurulmuş, İstanbul’daki hemen bütün siyasi partiler ve dernekler Milli Kongre adlı bir platform kurarak Türkiye’nin haklarını savunmuşlar Çukurova’da ve Güneydoğu’da Fransız işgaline karşı direniş başlamış, hele 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’e asker çıkarmasıyla bütün ülke mitinglerle ve protestolarla çalkalanmış ve Ege’de silahlı direnişe geçilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa, Adana’dan İstanbul’a geldiği 13 Kasım 1918’den, Samsun’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrıldığı 16 Mayıs 1919’a kadar altı ayını İstanbul’da geçirmiştir. Bu süre içinde her Osmanlı subayı ve politikacısı gibi çeşitli çevrelerde ve arkadaşlar arasında memleket meselelerinin görüşülmesi doğaldır. Ancak bazılarının yazdığı gibi Mustafa Kemal’in bu süre içinde Anadolu’da silahlı bir direnişe hazırlandığı doğru değildir. O daha çok hükümette yer alma (Harbiye Bakanı olma) çabası içindedir ve bunun gerçekleşmesi için Padişah Vahdettin’le altı kez görüşmüş, İngiliz politikalarına yakın yürümüş, basına bu yolda demeçler vermiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın daha önce de Enver Paşa’ya ve onun Almancı siyasetine karşı olması onu İtilaf Devletleri tarafından tutuklanmaktan korumuştur. Damat Ferit Hükümeti ve Padişah’ın onayıyla, asayişi korumak için Ordu müfettişi olarak Anadolu’ya atanması da bu yüzdendir.
BU ASLINDA BİR ŞANSTIR
Atatürk, 1927’de söylediği Büyük Nutkunda içinde ve başında yer aldığı Kurtuluş Savaşı’nı 19 Mayıs 1919’dan başlatmakta, daha önceki olaylara değinmemektedir. Gönlü buna razı olmayan Kâzım Karabekir, İstiklal harbimiz adlı kitabında Anadolu’ya ilk çıkanın kendisi olduğunu ve Atatürk’ten tam bir ay önce direnişi Doğu’dan başlatmak üzere Trabzon’a çıktığını yazmaktadır. Savaş sonunda Atatürk’ün tasfiye ettiği Karabekir, Cebesoy gibi komutanların Atatürk, İsmet Bey ve Fevzi Çakmak gibi kişilerden daha önce Anadolu’ya geçtiğini, dolayısıyla asıl minnet duyulacak kişilerin onlar olduğunu anlatmak için “Milli Mücadele’de Öncekiler ve Sonrakiler” (Cemal Kutay, 1963) gibi kitaplar kaleme alınmıştır. Oysa Anadolu’ya resmî görevle Mustafa Kemal Paşa’dan önce atananlara verilen görev de silahlı bir direniş başlatmak değildir.
Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı yıllarında da gösterdiği gibi, çok ihtiyatlı biridir. Mütarekenin hemen ertesinde bir birliğin başına geçerek silahlı direnişte bulunamayacağını biliyordu. Millet buna hazır değildi ve bir bekleme sürecine girmişti. Mustafa Kemal Paşa’nın, bu temkinli tutumu ve özellikle de İttihatçı ileri gelenlerden uzak duruşu ona İngilizci Hükümet tarafından Anadolu’ya gönderilme ve bu vesileyle de çok geçmeden Kurtuluş Savaşı’nın başına geçme şansı vermiştir. Bu Türkiye’nin de şansıdır. Tarih, böyle karmaşık olaylarla doludur. (13 Ekim 2017)