İlkin darbe yapıldı denilen 15 Temmuz sonrasını temel aldığımızı belirtelim. Ancak gerçek olay “İnlerine gireceğiz!” denilen zamandan başlamıştır. 15 Temmuz olayından önce genelde adrese teslim görevden almalar oluyordu; o zaman görevden alınanların kanuni durumu hukukta kayıp olarak gözükmüyordu. En azından çoğunun aleyhlerine kanuni veya kanuna uygunmuş gibi delil bulunuyordu.
15 Temmuz sonrası ülkeyi resmen iç eden bir zihniyet aynı zamanda muhalefeti de tuzağa düşürerek feci şeyler yapmaya başladı. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde hukuk geriye yürümez. Bizim ülkemizde ise her şeyi 17 – 25 Aralık olayından başlattılar. Üstelik 17-25 hırsızlık olayını da darbe girişimi olarak lanse ettiler. Bunlar yeterli olmadı. 15 Temmuzda geriye dönük hukuk işleten bu zihniyet, 17 Aralık yerine, 16 Aralıkta onlara göre suç işlemişse affetti, onların kandırıldığını belirti ve 17 Aralık tarihi sonrası aynı eylem ve olayları ise suç saydı. İllaki bir tarihten başlanacaksa AKP’nin iktidara geldiği tarihten başlanılmalıydı…
Üstelik 17-25 olayından önce yani 16 Aralık tarihinde Fetullah Gülen denilen şer odağına adıyla hitap eden herkesi linç eden bu zihniyet, bir gün sonra, 17 Aralıkta kendisi Fetullah Gülen’i ‘terörist’ FETÖ ilan etti, bizlere de yanında olmak için zorlama kural getirdi.
Hak etmeden işgal ettiği koltuğu normal yoldan teslim etmeyeceği kesin olan ‘zat’ şu an da gasp ettiği yetkiyle ülkenin içini dışına çıkardı. Cezaevlerindeki ağırlıklı hırsızlık, tecavüz, gasp ve mafya suçlularının cezaları affedildi ve onlar 90 bin kişilik sakatlar ordusuyla içimize salındı. Bu yetmezmiş gibi kamu kurumlarında kendilerinin de verdiği haksız destekle memur olan Fetullah müritleri veya yandaşları görevden alınarak açlığa mahkûm edildi. Bu da yetmedi. Askerde, çok sayıda tsk mensubu her şeylerini kaybederek görevden alındı. Bu da yetmedi; toplamda 20bin kadar polis meslekten kovuldu ve bunlar da açlığa mahkûm edildi.
Önümüzdeki günlerde sokakların ana teması şöyle olacak:
Hiçbir şey olamadığı için polis olmayı son şans olarak gören ve eli silaha alışan, FETÖ bahanesiyle görevden alınan 20 bin polis açlığa sürüklendi
Yıllarını belindeki silahla yatmaya adamış, zihniyeti kötü dahi olsa, binlerce asker açlığa sürüklendi.
Hak etmeden görev aldığı söylenen ve memurluğu işgal ettiği iddia edilen, yapacak başka işi olmadığı için kopyayla ancak memur olan Fetö mensubu açlığa sürüklendi.
Cezaevinden FETO mensupları girsin diye dışarı salıverilen hırsız, tecavüzcü, katil suç şebekeleri sokağa serbestçe salındı.
Bunlara Suriye’den gelen ve sokaklarımızı işgal eden, aç kalınca her haltı yapmak zorunda olan vatansız çeteleri de ekleyin.
Yakın gelecekte sokaklarda eylem birliği oluşturmuş olan bu mafya gücü, devletle masaya oturacak ve hak teslimi isteyecek.
Şimdi soruyoruz, hangi darbe?
15 Temmuz gecesi mi, 16 Temmuz sonrası mı?
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 6.10.2016 00:00:00 / Okunma = 1772