Laik
kelimesi, Yunanca “laikos” sıfatından geliyor. Laikos’lar ruhban
sınıfından olmayan, toprak zengini olmayan, tüccar olmayan demekti.
Yani, yurttaş haklarına sahip olmayan sıradan halk kitleleriydi.
Kadınlar, çocuklar, ırgatlar ve kölelerden oluşuyordu.
*
Monarşiyi
yıkan Fransız devrimcileri, kendi laikoslarına... Yani “sans
culotte-baldırı çıplak” tabir edilen sıradan halk kitlelerine “eşit
yurttaşlık” getirdi. Böylece, ruhban sınıfının tekerine çomak sokulmuş
oldu. Kiliselerde derhal karalama kampanyası başlattılar, devrimcileri
“dinsiz” yaftasıyla aforoz ettiler.
*
Laikos sıfatı Fransızca’ya laique diye geçti. Türkçe’ye de Fransızca’dan laik diye geçti.
*
Türk
devriminin temel taşı laiklik kavramı, Fransızca’dan Türkçe’ye
geçerken, dinsizlik iftirasını da beraberinde getirdi. Fransa’daki
ruhban sınıfı ne yaptıysa, buradaki ruhban sınıfı,
şeyhler-şıhlar-tarikat ağaları da aynısını yaptı. Sıradan insanların
“eşit birey” olmalarına karşıyız, herkese hukuken eşit haklar verilirse,
bizler bu ahaliyi nasıl sömüreceğiz diyemediler, “laiklik dinsizliktir”
dediler. Karalama kampanyasını “din” üzerine oturttular.
*
Laiklik
kavramının kökenindeki laikos’ların çoğunluğu kadındı. Adı üstündeydi
yani... “Eşit birey” imkanı veren laiklikten en çok faydalanan sınıf,
kadınlar oldu.
*
Laikliğin
özellikle kadınları özgürleştirmesi, kadınları erkeklerle hukuken eşit
hale getirmesi, yobazları çıldırtmıştı. Çünkü, ters orantılıydı...
Kadınların toplum içindeki varlığı ne kadar artarsa, ruhbanlar o kadar
güç kaybediyordu. Tekkelere zaviyelere, tarikat yuvalarına gelen
erkeklere bir şekilde nüfuz ediyorlardı ama, hapsedildiği evinden çıkıp
okula gitmeye başlayan kızlara, sosyal hayata karışan kadınlara müdahale
edemiyorlardı.
*
Toplumun
yarısına, sadece erkeklere hükmetmeye programlıydılar. Toplumun öbür
yarısını kontrol edemiyorlardı. Kadınlar özgürlüğe kanat çırpan kuşlar
gibi ellerinden avuçlarından kaçıyordu.
*
İşte bu nedenle, Mustafa Kemal vizyonunun, Türk devrim mucizesinin merkezinde “laiklik” ve “kadın” vardı.
*
Ve
işte tam bu nedenle, Atatürk düşmanlarının, karşıdevrimcilerin ortak
paydasında “din tüccarlığı” ve “laik kadın”a alerji vardır.
*
Habire
doğursun, hamileyken sokağa çıkmasın, kahkaha atmasın, parklarda
kızlı-erkekli oturmasın, sussun, haddini bilsin filan... Bunları
söyleyenlerin ortak özelliği, anti laik olmalarıdır.