4+4+4 eğitim sistemi ile 8-12 sene sonra bu ülkede dinini sadece bilen değil, ek olarak dinini yaşayan, yaşamayana ceza veren, kötü ihtimal dinini yaşamayanı yok eden bir düşünce sistemiyle milyonlarca genç ortada dolaşıyor olacaktır. - Köylülerin zaten kazanılmış bir kitle olduğunu da unutmayalım - Bu insanlar sadece dini görevlerini yerine getiren masum kitle değil, ‘bir kişiyi İslam’a getirince kazanılacak milyon yıl sevabıyla misyonerlik vaadini kendilerinde bir doğal hak olarak görecek ve kendilerinden olmayanları imha edeceklerdir. Bu konular artık rutin oldu, ne İran ne de Irak veya diğer bazı arap ülkelerini örnek vermeye bile gerek yok; yaşanılan tecrübe bile yeter.
Eski Düş İşleri Bakanı yeni Boş Bakan olan zat, bunu bir sunni devletler topluluğu olarak hayal ediyor. Elbette amiri bu sistemin ana destekçisi. Son tezkere de gösterdi ki, ülkemiz 30 yıl savaştığı PKK ile kol kola takiyye hitabıyla Işid’e karşı gerçekte ise Esad’a karşı savaşa girmek üzere. 30 yıl ölen, öldürülen ve sakat kalanların bir kısmının da o ölümleri ‘Allahın hikmeti ve yazgısı’ a sığınarak affedici olması ülkenin geldiği durumu gözler önüne seriyor.
Aynı gemide miyiz, ki, bu insanlarla bu kaderi yalıyoruz? Bir bakıma bizim gemiye korsan olarak saldıran bu zihniyet, 100 yıllık esareti yıkıp, kendi düzenini kurup, 900 yıllık iktidarın devamını sağlamaya çalışıyor. Oysa örnek aldığı o devlet bu düşünce sonucu batmıştı. Bunu fark edecek nesil, henüz doğmadığı için, bu zihniyet hesap vermeyecek gibi. Fakat, bu konuda hesap vermeyecek olan bu zihniyet, başka bir konuda kesin hesap verecek:
Eski içişleri bakanı açıkladı: Suriye’ye 2000 tır silah göndermiş bu devlet. Resmi sorumlu 2000 diyorsa, gayri resmi olarak bu sayıyı 4000 olarak baz almak lazım. Peki, nerede bu silahlar? Elbette Türkiye dışında ve Türkiye için paralel olarak oluşturulan ve yeri gelince, eliyle koymuş gibi ülkeyi teslim alacak olan Paralel Ordu’da. Kimimiz bu orduya Işid deriz, kimiz Elnusra, kimiz şu bu,.. Oysa, bu kadar silahı teslim alan o paralel ordu, Esad’ı devirince yerinde duracak mı? Bu paralelin uzantısı bu ülke içinde devlet tarafından korunmuyor mu? O insanlar bir sabah köşelere ellerinde silahlarla yerleşmiş ve ülkede yönetim bizim, demeyecek mi? Demeyecekse, neden bu kadar savaşsın ki? Bu devirde, kim, kim için ölümüne savaşla gider? Vaat edilmiş bir ülke, vaat edilmiş bir yönetim ve vaat edilmiş bir kazanç kapısı olmadan hiç kimse başkası için ölmez, ölüme gitmez.
Bir lafım fa Kürtlere: Musul düşünce de bu hükümet ve bu devlet –şükür – der gibi savsakladı. Neredeydiniz de, ‘Musul düşerse çözüm süreci biter’ demediniz? Ha Musul, ha Kobane! Ama sanırım sonuçta Esad bizim için bize karşı olan PKK, Işid, Türkiye iktidarı ve Kürtlere savaşıyor. Oysa, Ülkenin bakanı tararından yan gelip yatmakla suçlanan PKK, yanlarında ortak olarak Türk askerini görmek istedi. Bu süreçte MHP’de ‘kardeşlerim’ diye hitap ettiği Kürtlere kardeş olduğunu tam olarak ispatladı. Sonuçta, biz bu iktidarla ve taytekçileri ile aynı gemide değiliz. Fakat, gemiden atılmak istenen biz, gemiye saldıran ve girmek isteyen o korsanlardır. Kaybedersek? Kafası ilk kesileceklerden sonra eyvah diyeceklere şunu tavsiye ederim: ‘Yetmez ama evet’ten sonra pişmanız dediniz, sizi ciddiye bile almadılar. Seviyeniz bu kadardı.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 3.10.2014 00:00:00 / Okunma = 2726