*
Diyelim ki İsmet İnönü Lozan’da…
Salona girerken polis ittiriyor… Bunun üzerine İsmet Paşa eğilerek polisin apış arasından içeri girmek istiyor…
Polis “Yakaladım seni” diyor…
*
Menderes:
Londra’da içeri girmek istiyor…
İngiliz polisi “Giremezsiniz” deyince Menderes “Gireyim de gör” diyerek polisin etrafından bir “U” çekip aradan kaçıyor…
Polis kovalıyor…
*
Süleyman Demirel:
Bürüksel’de…
Polis “Giriş yok” diyor…
Süleyman Bey eğilip polisin sağ ayağını yakalıyor, polis tek ayağı üzerinde zıplarken, birlikte tur şeklinde dönüyorlar…
Polis “Ayağımı bırakır mısınız?” dediğinde polis dışarıda, Süleyman Bey içeride zaten…
*
Özal…
Washington’da…
Polis “Sen kimsin?” diyerek sokmuyor…
Turgut Özal altı metre kadar geri geçilip eğilerek,
hızını alıp başı ile öyle bir koyuyor ki… Konuşma kürsüsüne çıktığında
omuzunda bir polis…
*
Ahmet Necdet Sezer:
Kapıda duran BM polisi almıyor içeri…
Cumhurbaşkanı iki yumruğunu boks stili kulak hizasında tutarken, sağ
ayağını 90 derece yere paralel açarak kendi ekseninde hızla dönmeye
başlıyor…
Polise “Hadi gel…” diyor…
*
Tüm bu anlattıklarım olacak şeyler değil…
Bizim cumhurbaşkanlarımız dünyanın her yerinde saygıyla karşılandılar ve kimse onları kıracak bir davranışta bulunamadı…
Bulanamazlardı da…
*
Bu?..
BM‘yi birbirine kattı, polisleri adam dövdü, konuştu salon boşaldı…
Elin ağzı armut toplamıyor, eleştirdiği ülkeler resmen bizim cumhurbaşkanımıza “yalancı” dediler…
Bir de bu ortaya çıktı; kapıdaki polis ile birbirlerini itiştirip duruyorlar…
*
Ne diyebiliriz ki…
Haykırın hadi yalakalar:
“İttir cumhurbaşkanım…”